*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Düzenli Ordunun Kuruluşu
batı cephesinde kuvayi milliye birliklerinin faaliyetleri batı cephesinde kuvayımilliye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulması düzenli ordunun kurulmasına neden olan olay cephesinin ikiye ayrılması kurulmasının nedenleri
Kuva-yı Milliye düşmanın ateşkes sonrasındaki haksız işgalleri karşısında yer yer etkili bir direniş göstermişti. Ancak günümüzün gerillası olarak nitelendirilebilecek bu kuvvetlerle düşmanın düzenli ordusunu kesin bir yenilgiye uğratmak mümkün olamazdı. Bunun için en azından uzunca bir süre gerekebilirdi. İstilacı bir düşman ordusunu ülkeden atabilmek için düzenli bir ordu kurmak ve çağın modern silahlarıyla donatıp eğitmek gerekiyordu. Bu nedenle Kuva-yı Milliye'nin düzenli bir ordu haline getirilmesi bir zorunluluktu. Diğer taraftan Batı Cephesi'nde bazı Kuva-yı Milliye birliklerinin disiplinsiz davranışları aleyhte propagandaların yapılmasına imkân sağlamaktaydı.
Bu sırada Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa Genelkurmayla tam bir mutabakat sağlamadan Gediz'deki Yunan kuvvetlerine taarruz etmiş, 24 Ekim 1920'de girişilen bu taarruz başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Yunanlılar bu harekete cevap olarak Bursa cephesinden taarruza geçmişler, Yenişehir ve İnegöl'ü işgal etmişlerdi. Uşak'tan yaptıkları taarruzla da birliklerimizi Dumlupınar sırtlarına çekilmeye zorlamışlardı. Gediz'deki taarruzun başarısızlıkla sonuçlanması düzenli birliklerle Kuva-yı Milliye'nin karşılıklı suçlamalarda bulunmalarına neden olmuştu. İşte bu son olay düzenli ordunun kuruluşuna gereken zemini hazırladı.
8 Kasım 1920'de düzenli ordunun kuruluşuna ait kararlar alındı. Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'nın cephe üzerindeki otoritesi sarsılmış olduğundan komutanlık görevinden ayrılması uygun görüldü. Kendisinin de rızasıyla Moskova'ya büyükelçi olarak gönderilmesi kararlaştırıldı. Batı Cephesi ikiye ayrıldı. Önemli kısımları Batı Cephesi adıyla Genelkurmay Başkanı olan Albay İsmet Bey'in (İnönü) komutasına verildi. Güney kısmına da özellikle süvari taşkilatını kurmak üzere Albay Refet Bey (Bele) komutan olarak atandı.
Bu arada İtilaf devletlerinin Mondros mütarekesinin 7.maddesine dayanarak ateşkes çizgisin aşmaları ve güney bölgelerimizin işgaline girişmeleri Anadolu'nun birçok yerinde kendiliğinden direnişlerin başlamasına yol açtı. Adana, Maraş, Antep ve Urfa Fransızlara bırakılmıştı. Bu bölgedeyi işgal eden Fransızların Ermeni azınlıkla işbirliği yaparak halkı sindirme politikası direniş ve teşkilatlanma faaliyetleri başladı. Fransızlar bölgedeki savaşı kaybettiler ve geri çekilmek zorunda kaldılar.
Kuva-yı Milliye düşmanın ateşkes sonrasındaki haksız işgalleri karşısında yer yer etkili bir direniş göstermişti. Ancak günümüzün gerillası olarak nitelendirilebilecek bu kuvvetlerle düşmanın düzenli ordusunu kesin bir yenilgiye uğratmak mümkün olamazdı. Bunun için en azından uzunca bir süre gerekebilirdi. İstilacı bir düşman ordusunu ülkeden atabilmek için düzenli bir ordu kurmak ve çağın modern silahlarıyla donatıp eğitmek gerekiyordu. Bu nedenle Kuva-yı Milliye'nin düzenli bir ordu haline getirilmesi bir zorunluluktu. Diğer taraftan Batı Cephesi'nde bazı Kuva-yı Milliye birliklerinin disiplinsiz davranışları aleyhte propagandaların yapılmasına imkân sağlamaktaydı.
Bu sırada Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa Genelkurmayla tam bir mutabakat sağlamadan Gediz'deki Yunan kuvvetlerine taarruz etmiş, 24 Ekim 1920'de girişilen bu taarruz başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Yunanlılar bu harekete cevap olarak Bursa cephesinden taarruza geçmişler, Yenişehir ve İnegöl'ü işgal etmişlerdi. Uşak'tan yaptıkları taarruzla da birliklerimizi Dumlupınar sırtlarına çekilmeye zorlamışlardı. Gediz'deki taarruzun başarısızlıkla sonuçlanması düzenli birliklerle Kuva-yı Milliye'nin karşılıklı suçlamalarda bulunmalarına neden olmuştu. İşte bu son olay düzenli ordunun kuruluşuna gereken zemini hazırladı.
8 Kasım 1920'de düzenli ordunun kuruluşuna ait kararlar alındı. Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'nın cephe üzerindeki otoritesi sarsılmış olduğundan komutanlık görevinden ayrılması uygun görüldü. Kendisinin de rızasıyla Moskova'ya büyükelçi olarak gönderilmesi kararlaştırıldı. Batı Cephesi ikiye ayrıldı. Önemli kısımları Batı Cephesi adıyla Genelkurmay Başkanı olan Albay İsmet Bey'in (İnönü) komutasına verildi. Güney kısmına da özellikle süvari taşkilatını kurmak üzere Albay Refet Bey (Bele) komutan olarak atandı.
Bu arada İtilaf devletlerinin Mondros mütarekesinin 7.maddesine dayanarak ateşkes çizgisin aşmaları ve güney bölgelerimizin işgaline girişmeleri Anadolu'nun birçok yerinde kendiliğinden direnişlerin başlamasına yol açtı. Adana, Maraş, Antep ve Urfa Fransızlara bırakılmıştı. Bu bölgedeyi işgal eden Fransızların Ermeni azınlıkla işbirliği yaparak halkı sindirme politikası direniş ve teşkilatlanma faaliyetleri başladı. Fransızlar bölgedeki savaşı kaybettiler ve geri çekilmek zorunda kaldılar.