THESECRET
"Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz"
Düşük Tansiyon Neden Olur ?
düşük tansiyon nedir,düşük tansiyonun sebepleri,düşük tansiyon belirtileri,düşük tansiyon tedavisi,düşük tansiyon hakkında bilgiler,
Tıpta hipotansiyon olarak adlandırılan düşük tansiyon, henüz su yüzüne çıkmamış bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Ancak önemli bir nokta, tansiyonu genel olarak düşük kabul edilen değerlerde seyreden ve bununla ilgili hiçbir problem yaşamadan, sağlıklı şekilde hayatına devam eden kişiler de vardır. Dolayısıyla tansiyonun vücut için bir sorun olup oluşturmadığını ancak yine vücudun verdiği sinyallerden anlayabiliriz. Baş dönmesi, sersemlik hissi, bulantı, göz kararması, nefes almakta güçlük, halsizlik, yüz renginin solması gibi belirtiler tansiyonun sorun oluşturacak şekilde düştüğüne işaret edebilir.
Bazı hallerde örneğin çok terlediğinizde, kötü bir haber aldığınızda ya da uzun süre aç kaldığınızda neden tansiyonunuzun düştüğünü tahmin edebilirsiniz. Bu tip tansiyon oynamaları herkesin başına gelmiştir. Ancak tansiyonunuz sık sık düşüyor ve belirtiler sık tekrarlıyorsa, mutlaka buna neyin sebep olduğu araştırılmalıdır.
Düşük tansiyonun nedenleri bazı kalp hastalıklarından, vücudun susuz kalmasına ya da vitamin eksikliğine veya kansızlığa dek uzanabilir. Düşük tansiyon, bir doktor muayenesi ile nedeni tespit edildiği takdirde genellikle geçici ve tedavi edilebilirdir. Sağlığınız adına tehdit oluşturması için tansiyonun tehlikeli biçimde düşmüş olması gerekir. Tansiyonun düşmesi mutlaka tehlike habercisi olmamakla birlikte çok ciddi bir düşüş, vücudu oksijensiz bırakıp hayati organların zarar görmesine neden olabilir. Bu bakımdan sersemlik hissi, bilinç bulanıklığı, baş dönmesi ya da baygınlık gibi belirtilere dikkat edilmelidir.
Düşük Tansiyon Nedir?
Normal tansiyon değerleri 120 / 80 olarak kabul edilir. Eğer tansiyonunuz 90 / 60 (büyük tansiyon 90 – küçük tansiyon 60) değerlerinin altına inmişse tansiyonunuz düşük anlamına gelir. Ölçtürdüğünüzde tansiyonunuzun düşük çıkması illa ki sağlığınızın tehdit altında olduğu anlamına gelmez. Bazı kişilerin tansiyonu sözü edilen 90 / 60 değerlerinin altında olmasına rağmen son derece sağlıklı bir yaşam sürmektedirler. Tansiyon düşüklüğünün bir soruna yol açıp açmadığı bazı şikayetlerin ortaya çıkmasıyla anlaşılır. Bayılma, anormal kalp atışları, kansızlık gibi belirtilerin görülmesi tansiyon düşüklüğüne karşı tedbir alınması gerektiğini haber verir.
Tansiyon çok fazla düştüğünde vücuttaki kan akışının organlara yeterince oksijen ve besin taşıyamaması söz konusudur. Bu durumda kişiler bilinç kaybı yaşayabilir hatta tansiyonu ciddi şekilde düşen hastalar şok ya da inme geçirebilir.
İşin aslı kişilerin yaşı ilerledikçe yüksek ya da düşük tansiyon şikayetlerinin ortaya çıkması da bekelenen bir durumdur. Yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların düşük tansiyon şikayetine yol açması da başka bir olasılıktır.
Ortostatik (Postural) Hipotansiyon
Kronik olarak, devamlı şekilde tansiyonu düşük olan kişiler çoğunlukla uzanır ya da oturur pozisyondayken ayağa kalktıklarında sersemleme veya baygınlık hissi yaşarlar. Kişilerin midesi bulanabilir ve rengi solabilir. Bu duruma ‘ortostatik hipotansiyon’ adı verilir ve genellikle tansiyonu düzenleyen sinirlerdeki problemlerden kaynaklanır. Uzun süredir diyabet hastası olan kişilerde bu şikayet görülebilir.
Nörojenik Hipotansiyon
Nörojenik hipotansiyon belirtileri de yine ortostatik hipotansiyon belirtileriyle benzerlik gösterir. Fakat bu kez belirtiler uzun süre ayakta durduktan sonra ya da üzücü, korkutucu veya hoş olmayan bir deneyim yaşadıktan sonra ortaya çıkar.
Düşük Tansiyonun Nedenleri
Stres, yaş, hava sıcaklığı veya en son ne zaman yemek yendiği gibi tansiyon düşüklüğüne neden olabilecek çeşitli etkenler vardır. Uzun süre yatakta kalmak da tansiyon geçici olarak düşmesine neden olabilir. Bu etkenler tansiyonda büyük bir düşüşe neden olmaz ancak neden başınızın döndüğünü ya da yataktan kalkarken uykulu olduğunuzu açıklayabilir.
Sersemleme hissine yol açan tansiyon düşüklüğü en çok kullanılan ilaçlara ya da vücudun susuz kalmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Tansiyonunuz düştüyse ve su içmek çare olmadıysa ya da kullandığınız ilaçların yan etkisinden şüpheleniyorsanız bir doktora başvurmanız önerilir.
Genel olarak sıralayacak olursak aşağıdaki tıbbi durumlar düşük tansiyonun sebepleri arasındadır:
Vücudun susuz kalması
Az su içme
Sıcak çarpması
Spor
İshal
Yetersiz beslenme
Gebelik
Kullanılan ilaçlar
Tansiyon ilaçları
Kalp ilaçları
Antidepresanlar
İdrar söktürücüler
Stres, kaygı, korku
Hormonal sorunlar
Addison hastalığı (adrenal yetmezlik)
Tiroit sorunları
Diyabet
Kalp hastalıkları
Kalp yetmezliği
Kalp kapakçıkları sorunları
Anormal kalp ritmi
Kan damarlarının genişlemesi
Kansızlık (Anemi)
Merkezi sinir sistemi hastalıkları
Parkinson
Ciddi enfeksiyonlar
Kanama, kan kaybı
Karaciğer hastalığı
Yeme bozuklukları (bulimia gibi)
Anafilaksi (alerjik reaksiyon)
Düşük Tansiyon Kimlerde Görülür?
Hipotansiyon her yaştan kişiyi etkileyebilir. Ancak belli bir yaş grubunda düşük tansiyon görülmesi daha olasıdır. İleri yaştaki yetişkinlerde daha çok ortostatik hipotansiyon görülürken çocuk ve genç yetişkinlerde daha çok nörojenik hipotansiyona rastlanır.
Pek çok nedene bağlı olarak vücudu susuz kalan kişiler de hipotansiyon riski altındadır.
Tansiyon ilacı benzeri ilaç kullananlar, Parkinson gibi merkezi sinir sistemi hastalıkları olanlar veya kalp rahatsızlıklarından şikayetçi olanlar da yine düşük tansiyondan şikayet edebilirler.
Hipotansiyon açısından risk oluşturan diğer faktörler uzun süre hareketsiz kalmak ve hamileliktir. Özellikle hamileliğin ilk 6 ayında tansiyonun düşmesi normal kabul edilir. Genellikle hamileliğin ardından tansiyonla ilgili şikayetler ortadan kalkar.
Düşük Tansiyon Tedavisi Nasıl Olur?
Düşük tansiyona en uygun tedavi, tansiyonun düşmesine enden olan faktöre göre değişecektir. Örneğin eğer kan kaybı nedeniyle tansiyon düşmüşse en iyi tedavi kan nakli ya da kaybedilen sıvıların damardan verilmesi olacaktır. Düşük tansiyon ayrıca tuz alarak, sıvı alımını arttırarak, sağlıklı beslenerek, tansiyonun yükselten ilaç kullanarak veya basınç çorapları giyerek kanın bacaklarda toplanmasını önlemek şeklinde tedavi edilebilir.
Tıpta hipotansiyon olarak adlandırılan düşük tansiyon, henüz su yüzüne çıkmamış bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Ancak önemli bir nokta, tansiyonu genel olarak düşük kabul edilen değerlerde seyreden ve bununla ilgili hiçbir problem yaşamadan, sağlıklı şekilde hayatına devam eden kişiler de vardır. Dolayısıyla tansiyonun vücut için bir sorun olup oluşturmadığını ancak yine vücudun verdiği sinyallerden anlayabiliriz. Baş dönmesi, sersemlik hissi, bulantı, göz kararması, nefes almakta güçlük, halsizlik, yüz renginin solması gibi belirtiler tansiyonun sorun oluşturacak şekilde düştüğüne işaret edebilir.
Bazı hallerde örneğin çok terlediğinizde, kötü bir haber aldığınızda ya da uzun süre aç kaldığınızda neden tansiyonunuzun düştüğünü tahmin edebilirsiniz. Bu tip tansiyon oynamaları herkesin başına gelmiştir. Ancak tansiyonunuz sık sık düşüyor ve belirtiler sık tekrarlıyorsa, mutlaka buna neyin sebep olduğu araştırılmalıdır.
Düşük tansiyonun nedenleri bazı kalp hastalıklarından, vücudun susuz kalmasına ya da vitamin eksikliğine veya kansızlığa dek uzanabilir. Düşük tansiyon, bir doktor muayenesi ile nedeni tespit edildiği takdirde genellikle geçici ve tedavi edilebilirdir. Sağlığınız adına tehdit oluşturması için tansiyonun tehlikeli biçimde düşmüş olması gerekir. Tansiyonun düşmesi mutlaka tehlike habercisi olmamakla birlikte çok ciddi bir düşüş, vücudu oksijensiz bırakıp hayati organların zarar görmesine neden olabilir. Bu bakımdan sersemlik hissi, bilinç bulanıklığı, baş dönmesi ya da baygınlık gibi belirtilere dikkat edilmelidir.
Düşük Tansiyon Nedir?
Normal tansiyon değerleri 120 / 80 olarak kabul edilir. Eğer tansiyonunuz 90 / 60 (büyük tansiyon 90 – küçük tansiyon 60) değerlerinin altına inmişse tansiyonunuz düşük anlamına gelir. Ölçtürdüğünüzde tansiyonunuzun düşük çıkması illa ki sağlığınızın tehdit altında olduğu anlamına gelmez. Bazı kişilerin tansiyonu sözü edilen 90 / 60 değerlerinin altında olmasına rağmen son derece sağlıklı bir yaşam sürmektedirler. Tansiyon düşüklüğünün bir soruna yol açıp açmadığı bazı şikayetlerin ortaya çıkmasıyla anlaşılır. Bayılma, anormal kalp atışları, kansızlık gibi belirtilerin görülmesi tansiyon düşüklüğüne karşı tedbir alınması gerektiğini haber verir.
Tansiyon çok fazla düştüğünde vücuttaki kan akışının organlara yeterince oksijen ve besin taşıyamaması söz konusudur. Bu durumda kişiler bilinç kaybı yaşayabilir hatta tansiyonu ciddi şekilde düşen hastalar şok ya da inme geçirebilir.
İşin aslı kişilerin yaşı ilerledikçe yüksek ya da düşük tansiyon şikayetlerinin ortaya çıkması da bekelenen bir durumdur. Yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların düşük tansiyon şikayetine yol açması da başka bir olasılıktır.
Ortostatik (Postural) Hipotansiyon
Kronik olarak, devamlı şekilde tansiyonu düşük olan kişiler çoğunlukla uzanır ya da oturur pozisyondayken ayağa kalktıklarında sersemleme veya baygınlık hissi yaşarlar. Kişilerin midesi bulanabilir ve rengi solabilir. Bu duruma ‘ortostatik hipotansiyon’ adı verilir ve genellikle tansiyonu düzenleyen sinirlerdeki problemlerden kaynaklanır. Uzun süredir diyabet hastası olan kişilerde bu şikayet görülebilir.
Nörojenik Hipotansiyon
Nörojenik hipotansiyon belirtileri de yine ortostatik hipotansiyon belirtileriyle benzerlik gösterir. Fakat bu kez belirtiler uzun süre ayakta durduktan sonra ya da üzücü, korkutucu veya hoş olmayan bir deneyim yaşadıktan sonra ortaya çıkar.
Düşük Tansiyonun Nedenleri
Stres, yaş, hava sıcaklığı veya en son ne zaman yemek yendiği gibi tansiyon düşüklüğüne neden olabilecek çeşitli etkenler vardır. Uzun süre yatakta kalmak da tansiyon geçici olarak düşmesine neden olabilir. Bu etkenler tansiyonda büyük bir düşüşe neden olmaz ancak neden başınızın döndüğünü ya da yataktan kalkarken uykulu olduğunuzu açıklayabilir.
Sersemleme hissine yol açan tansiyon düşüklüğü en çok kullanılan ilaçlara ya da vücudun susuz kalmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Tansiyonunuz düştüyse ve su içmek çare olmadıysa ya da kullandığınız ilaçların yan etkisinden şüpheleniyorsanız bir doktora başvurmanız önerilir.
Genel olarak sıralayacak olursak aşağıdaki tıbbi durumlar düşük tansiyonun sebepleri arasındadır:
Vücudun susuz kalması
Az su içme
Sıcak çarpması
Spor
İshal
Yetersiz beslenme
Gebelik
Kullanılan ilaçlar
Tansiyon ilaçları
Kalp ilaçları
Antidepresanlar
İdrar söktürücüler
Stres, kaygı, korku
Hormonal sorunlar
Addison hastalığı (adrenal yetmezlik)
Tiroit sorunları
Diyabet
Kalp hastalıkları
Kalp yetmezliği
Kalp kapakçıkları sorunları
Anormal kalp ritmi
Kan damarlarının genişlemesi
Kansızlık (Anemi)
Merkezi sinir sistemi hastalıkları
Parkinson
Ciddi enfeksiyonlar
Kanama, kan kaybı
Karaciğer hastalığı
Yeme bozuklukları (bulimia gibi)
Anafilaksi (alerjik reaksiyon)
Düşük Tansiyon Kimlerde Görülür?
Hipotansiyon her yaştan kişiyi etkileyebilir. Ancak belli bir yaş grubunda düşük tansiyon görülmesi daha olasıdır. İleri yaştaki yetişkinlerde daha çok ortostatik hipotansiyon görülürken çocuk ve genç yetişkinlerde daha çok nörojenik hipotansiyona rastlanır.
Pek çok nedene bağlı olarak vücudu susuz kalan kişiler de hipotansiyon riski altındadır.
Tansiyon ilacı benzeri ilaç kullananlar, Parkinson gibi merkezi sinir sistemi hastalıkları olanlar veya kalp rahatsızlıklarından şikayetçi olanlar da yine düşük tansiyondan şikayet edebilirler.
Hipotansiyon açısından risk oluşturan diğer faktörler uzun süre hareketsiz kalmak ve hamileliktir. Özellikle hamileliğin ilk 6 ayında tansiyonun düşmesi normal kabul edilir. Genellikle hamileliğin ardından tansiyonla ilgili şikayetler ortadan kalkar.
Düşük Tansiyon Tedavisi Nasıl Olur?
Düşük tansiyona en uygun tedavi, tansiyonun düşmesine enden olan faktöre göre değişecektir. Örneğin eğer kan kaybı nedeniyle tansiyon düşmüşse en iyi tedavi kan nakli ya da kaybedilen sıvıların damardan verilmesi olacaktır. Düşük tansiyon ayrıca tuz alarak, sıvı alımını arttırarak, sağlıklı beslenerek, tansiyonun yükselten ilaç kullanarak veya basınç çorapları giyerek kanın bacaklarda toplanmasını önlemek şeklinde tedavi edilebilir.