Doğum Sonrası

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Doğum Sonrası
LOHUSALIK DÖNEMİ

Hamilelik dönemi vücudunuz için çok zorlu bir dönemdir. Bu süre zarfında tüm organlarınız ve uzuvlarınız limitlerinin sonuna kadar zorlanır. Mesela kalbiniz eski büyüklüğünün 1.5 katına çıkar ve yeri değişir. Damarlarınız eskisine oranla çok daha geniştir ve çok fazla kan iletir. Eklemleriniz ağırlaşan vücudunuzu taşımakta zorlanır. Aynı zamanda progestoren ve östrojen gibi hormonların seviyeleri çok yüksektir. Doğumun hemen ardından bu hormonların seviyeleri aniden düşer. Tüm organlarınız eski yerlerine ve büyüklüklerine döner. Kısaca bedeniniz eski haline dönmek için canla başla çalışır. Bunun için de süreye ve enerjiye ihtiyacı vardır. İşte halk arasında 40 gün diye bilinen bu süre bilimsel olarak altı haftadır.


Gerçekten de bu altı haftanın yani 40 günün sonunda kendinizi tam olarak iyileşmiş hissedersiniz. Bu hamileliğin nekahat dönemidir. Ancak bu dönem aynı zamanda sorumluluklarınızın inanılmaz arttığı bir dönemdir. Size tam anlamıyla muhtaç bir bebeğin sorumluluğu tüm zamanınızı ve enerjinizi alacak kadar büyüktür. Karşınızda çözmeniz gereken büyük bir sorun vardır. Bebeğinize 24 saat bakarken aynı zamanda da bol bol dinlenip iyi besleneceksiniz. Bunu nasıl başaracaksınız? Size önerilerimiz şunlardır:

o Lohusalık döneminde yanınızda bir yardımcı bulundurun . Bu dönemin sonuna kadar asla yalnız kalmayın. Anneniz veya bir yakınınız bu konuda yardımcı olabilir. Yardımcınız yemek yapma, evin temizliği, misafirlerin ağırlanması gibi işlerin tümünü üstlenmeli. Eğer anneniz yanınıza gelmişse ve sağlık durumu bunları yapmasına izin vermiyorsa her gün eve gelip bu işleri yapması için yarım günlük bir yardımcı edinin.
dogum sonrasi.jpg


o Bebeğinizi beslemek, uyutmak, altını değiştirmek ve banyo yaptırmak gibi bebekle ilgili işlerin haricinde kalan zamanınızı dinlenerek geçirin . Bebeğiniz uyurken siz de uzanın. Eğer uyuyabiliyorsanız uyuyun. Dinlenmeye hakkınız olduğunu ve dinlenmezseniz uzun süre iyileşemeyeceğinizi ve moral çöküntüsü yaşayacağınızı aklınızdan çıkarmayın.

o Kendinizi çok iyi hessetseniz bile dinlenmeyi ihmal etmeyin. Bebeğiniz uyurken eğer uyuyamıyorsanız sizi ne dinlendirirse onu yapın.

o Ev içinde yapılacak kısa yürüyüşler faydalıdır ancak egzersiz için henüz çok erken. Hava güzelse bebeğinizi de alıp dışarı çıkın . Bebeğinizi uygun şekilde giydirdikten ve başına kulaklarını da örtecek bir başlık taktıktan sonra bebeğinizi de dışarı çıkarabilirsiniz.

o Bebek bakımını eşinizle paylaşın . Bu size bir dinlenme fırsatı verirken eşinizin de kendisini baba olarak hissetmesine yardımcı olur.

o Herşeyin mükemmel olmasına çalışmayın . Bebek büyütürken çok katı kurallar koymak sakıncalıdır. Çünkü bunların çoğunu uygulayamazsınız. Özellikle sözkonusu olan küçük bir bebekse her zaman onun dediği olur. Buna hazırlıklı olun.

o Özellikle evde yemek yapan başka biri olmalı. Çünkü bu dönemde hem emzirdiğiniz için hem iyileşme döneminde olduğunuz için dengeli beslenmelisiniz . Emziriyor olduğunuz için gereksiz kalori almamalısınız. Şerbetler, hoşaflar ve tatlılar ilave kilodan başka bir işe yaramazlar. Sulu yemekler, çorbalar, meyve ve sebze sizin için çok daha gereklidir.

o Günde yaklaşık 1.5-2 litre su için.


Lohusalık Döneminde Bünye Fiziksel Olarak Tekrar Eski Ritmine Dönmek ve Toparlanmak İsteğindedir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Ce: Doğum Sonrası

ANNE SÜTÜ ve EMZİRME

Anne sütü her zaman hazır olarak, uygun ısıda ,uygun konsantrasyonda besin maddesi içermesi sonucunda bebek için en mükemmel , elde edilmesi kolay ve ucuz ayrıca sindirimi kolay besindir. Emzirmek anne ve bebek arasında duygusal bağın gelişmesini sağlar, annelik güdüsünün oluşumuna yardım eder. Yapılan araştırmalara göre anne sütü ile beslenen bebeklerin zeka düzeyleri daha yüksek olmaktadır. Anne sütü bir bağırsak hastalığı olan Crohn’ a karşı koruyucu olduğu gibi bebek dışkısının (mekonyum) bağırsaklardan atılmasını kolaylaştıcı bir özelliğe sahiptir. Özellikle anne sütü yerine mama ile beslenen bebeklerde ani bebek ölümü sendromu daha fazla görülmekle beraber alerji, şeker (diyabet) hastalığı kız bebeklerin ileriki yaşantılarında meme kanseri görülme riski daha çoktur. Ayrıca anne sütü bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirici maddeleri içererek, bebeği ishale, bakteriyel menenjite, gece körlüğü gibi bazı görme kusurlarına, juvenil eklem romatizmasına, solunum sistemi enfeksiyonlarına astım ve kulak enfeksiyonu görülme ihtimaline karşı korur. Anne sütü yerine mama ile beslenen bebeklerde ileriki yaşlarda obezite (şişmanlık) daha sık görülür. Anne sütü bebek için doğal sakinleştiricidir ve ağrı kesici görevi görür ve aşıların etkinliğini arttırır. Anne sütü alan bebeklerde reflü hastalığı daha az görülür. Bebeğin çene yapısı ve diş sağlığı için de yararlıdır.


Emzirmenin Anneye Faydaları;

Emzirmek anne ve bebek arasında duygusal bağın gelişmesini sağlar, annelik güdüsünün oluşumuna yardım eder.
Emziren annede ileride rahim kanseri görülme riski azalır.
Emzirmek rahmin çabuk toparlamasını sağlar, kanamayı azaltır.
Fazla kilo alan annelerin hızlı kilo vermesine yardımcı olur.
Emzirmek annede ileride yumurtalık kanseri görülme ihtimalini azaltır.
Emzirmek annede ileride meme kanseri görülme ihtimalini ciddi bir şekilde azaltır.
Emzirmek annede fibrokistik meme hastalığı olasılığını azaltır.
Emzirmek annede ileride kemik erimesi riskini azaltır.
Emzirmek endometriyozis gelişimini baskı altında tutar.

emzirme.jpg
Anne Sütü Bir Bebek İçin En Sağlıklı Beslenme Kaynağıdır.
 
Ce: Doğum Sonrası

DOĞUM SONRASI EGZERSİZ

Doğumunuzdan sonra geçirmiş olduğunuz gebeliğe ve doğumu gerçekleştirmiş olduğunuz tıbbi yönteme göre vücudunuzda bir takım bozulmalar olabileceği düşünülerek doğum sonrasında aşağıdaki egzersizleri yapmanızda fayda vardır.

Tavsiyeler;

Egzersizlere başlamadan önce mutlaka jinekologunuza danışın.
Hareketleri yavaş ve kontrollü olarak yapmaya özen gösterin.
Gevşeme hareketleri sırasında derin nefes alın.

Uygulamalar;

egzersiz_01_01.jpg


Kalın bir battaniye veya halı üzerine sırtüstü uzanın, bacaklarınızı resimde gördüğünüz şekilde kıvırın. Kollarınızı yukarıya doğru uzatın.
Tüm sırtınız yere değecek şekilde vücudunuzu esnetin. Bacaklarınızı yavaşça düzleştirin.
Karın ve kalça kaslarınızı içinize çekerek, bacaklarınızı bir kaç saniye gerin.
Bırakın.
Aynı hareketi bir kaç kez arka arkaya tekrar edin.


egzersiz_01_02.jpg
 
Ce: Doğum Sonrası

Resimdeki gibi yere dizüstü şekilde oturun. Ellerinizi ilk çizimde gördüğünüz şekilde birleştirin. Birkaç saniye pozisyonu koruduktan sonra, aynı hareketi diğer kolunuzla tekrar edin.

Bu hareketin ardından 2. çizimdeki gibi ellerinizi sırtınızda kavuşturun.
Dirseklerinizi geriye doğru iterken derin nefes alın ve göğüs boşluğunuzun genişlediğini hissedin.
Birkaç saniye bekleyin, dinlenin.
Aynı hareketi birkaç kez arka arkaya tekrarlayın.

egzersiz_02_01.jpg
egzersiz_02_02.jpg




egzersiz_03.jpg

Kalçalarınızdan kıvrılarak vücudunuzu öne doğru uzatın ve bir sandalyeden destek alın.
Derin nefes alın, karın ve kalça kaslarınızı sıkın.
Derin nefes alıp verirken, kasları sıkın bırakın.
Yavaşça kalkın.
 
Ce: Doğum Sonrası

Sırtüstü uzanın, dizlerinizi resimdeki gibi kıvırın.
Birkaç kez derin nefes alıp verin.
Nefes verdiğiniz anda vücudunuzu bacaklarınızdan destek alarak yukarı doğru kaldırın.
Kuyruk sokumunuzu içinize çekin, kalça kaslarınızı sıkın. Hareket sırasında kollarınızın serbest bir şekilde yerde durmasına dikkat edin.
Pozisyonu birkaç saniye koruduktan sonra, nefes aldığınız bir anda vücudunuzu yavaşça yere indirin ve nefesinizi bırakın!

egzersiz_04_01.jpg
egzersiz_04_02.jpg
 
Ce: Doğum Sonrası

egzersiz_05.jpg


Dizlerinizin üzerine oturun.
Resimdeki gibi öne doğru uzanın ve başınızı yastıkla buluşturun.
Bir kaç saniye bu şekilde kalın, nefesinizi içinize çekerek kalkın ve oturma pozisyonuna geri dönün.
Bu hareketle boyun ve omuzlarınızı dinlendireceksiniz.
Sonunda gevşiyoruz.



egzersiz_06.jpg



Sırtüstü, sizin için en rahat şekilde uzanın.
5-10 dakika gözleriniz kapalı bir durumda, iyice gevşeyin! Tabi bu sırada güzel şeyler düşünmeyi, beyninizi iyice boşaltmayı da unutmayın
 
Ce: Doğum Sonrası

POSTPARTUM DEPRESYON
(HAMILELIK SÜRECI - DOĞUM SONRASI DEPRESYON)

Hamilelik sürecinde ya da doğumdan sonra bir yıl içinde ortaya çıkan depresyona doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon) denmektedir. Bu dönemde depresyon geçiren kadınların kesin sayısı bilinmemekle birlikte, konuyla ilgili çalışmalar yapan araştırmacılar depresyonun, hamilelik sürecinde ve doğum sonrasında yaşanan önemli sorunlardan biri olduğunu belirtmektedirler. Hamilelik döneminde yaşanan bazı normal değişimler de benzer semptomları ortaya çıkardığı için depresyon tanısı bazen konamamakta ve tedavi edilememektedir. Yorgunluk, uyku problemleri, güçlü duygusal tepkiler ve kilo almak doğum öncesinde ve sonrasında yaşanabilen sorunlardır. Ancak bu semptomlar aynı zamanda depresyonun de belirtileri olabilir.

Hamilelik döneminde kadınların depresyon geçirme ihtimalini artıran risk faktörleri şunlardır,

• Daha önce depresyon geçirmiş olmak ya da madde bağımlılığının olması

• Ailede psikolojik rahatsızlığı olan bireylerin olması

• Aileden ve arkadaşlardan destek alamama

• Rahimle ilgili kaygılar

• Daha önceki hamilelik dönemlerinde ya da doğumlar esnasında sorun yaşanması

• Evliliğe ilişkin sorunlar ya da ekonomik problemler

• Küçük yaşta doğum yapmak

Doğum sonrasında kadınlardaki hormonal değişiklikler depresyonu tetikleyebilir. Hamilelik döneminde kadınlardaki östrojen ve progesterone hormonları artar. Bebeğin doğumundan sonraki ilk 24 saat içinde bu hormonlar hamilelik öncesindeki normal seviyelerine hızla düşer. Araştırmacılar, adet döneminde hormonlarda yaşanan küçük değişimlerin kadınların duygu durumlarını etkilediğine işaret ederek, doğum sonrasında yaşanan bu hızlı hormonal değişimin depresyonu tetikleyebileceğini. Ayrıca tiroid hormonu da doğum sonrasında düşebilmektedir. Tiroid düzeyinin düşük olması, depresif duygu durumu, her şeye karşı ilgisizlik, huzursuzluk, yorgunluk, konsantrasyon zorluğu, uyku sorunları ve kilo değişimi gibi depresyon semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Basit birkan testinin yapılması ve doktorun reçete edeceği ilaçların kullanımı, tiroid düzeyine bağlı olan depresyon sorununu çözmeye yardımcı olacaktır.

Doğum sonrası depresyona katkıda bulunan diğer faktörler de şunlardır:

Doğum sonrasında yorgunluk hissetmek, uyku düzeninin bozulması, ve yeni annenin gücünü tekrar toparlayabilmek için ihtiyaç duyduğu dinlenmeden yoksun kalması
Bebeğin bakımına ve iyi bir anne olmak için gerekli olduğu düşünülen becerilere sahip olunmadığına dair kaygılar

İşteki ve evdeki düzende meydana gelen değişiklikler nedeniyle stres altında hissetmek. Bazen kadınlar, gerçekçi olmayan beklentiler geliştirerek kendilerinin mükemmel bir anne olmaları gerektiğini düşünürler. Bu da stres oluşturan bir faktördür.

Kayıp duygusu. Bebek doğmadan önceki kimliğin kaybedildiğini, hamilelik öncesindeki beden yapısının kaybedildiğini ve daha az çekici olduğunu düşünmek

Doğum sonrasında kadının kendisine ayırdığı zamanın azalması ve zamanı kontrol edemediğini düşünmek. Çok uzun süre boyunca ev içinde zaman geçirmek, partnerle ya da sevilen kişilerle baş başa geçirilen zamanın azalması

Doğum Sonrası Üzüntü/Endişe ile Postpartum Depresyon Aynı mıdır?


Doğum sonrasında kadınların yaşadığı üzüntü ve endişe, doğumdan hemen sonraki günlerde ortaya çıkabilir ve normal bir süreci takip ederek birkaç gün ya da hafta içinde geçebilir. Yeni anne olan kadının duygu durumu ani değişimler. Bu dönemde kadınlarda üzüntü, iştah kaybı, uyku bozuklukları görülebilir, kendilerini kaygılı, huzursuz ve yalnız hissedebilirler. Bu semptomlar ağır olmayabilir ve tedaviye gerek olmayabilir. Ancak bu dönemde kendinizi daha iyi hissetmek için de bir şeyler yapabilirsiniz. Bebek uyuduğunda siz de uyuyabilirsiniz. Eşinizden, ailenizden ve arkadaşlarınızdan yardım talep edebilir, diğer yeni annelerle konuşabilirsiniz

Doğum sonrası depresyon ise bebeğin doğumundan sonraki ilk yıl içinde ortaya çıkabilir. Bu durumda kadınlar, üzüntülü olma, enerjisiz hissetme, konsantre olmakta zorluk çekme, kaygılı olma, suçluluk ve kendini değersiz hissetmek gibi çeşitli semptomlar gösterebilirler. Doğum sonrası üzüntü/endişe ile depresyon arasındaki fark, doğum sonrası depresyonun kadının işlevselliğini uzun bir dönem boyunca etkilemesidir. Doğum sonrası depresyonun tedavi edilmesi gerekir. Psikoterapi ve ilaç tedavisi, doğum sonrası depresyon yaşayan kadınlara yardımcı olur.

Bazı kadınlar, doğum sonrasında mutlu olmaları gerektiğini düşündükleri için yaşadıkları depresif durum nedeniyle suçluluk hissettikleri ve utanç duydukları için yaşadıkları sıkıntıları ifade edemezler. Kendilerinin uygun bir anne olmadıklarının düşünülmesinden endişe ederler. Doğum sonrası depresyon her kadının başına gelebilir. Bu, sizin iyi bir anne olmadığınız anlamına gelmez. Yaşadığınız sıkıntılara hem sizin hem de bebeğinizin maruz kalması şart değildir. Çünkü bu konuda yardım alabilir ve sorunlarınızı çözebilirsiniz.
 
Ce: Doğum Sonrası

DOĞUM SONRASI GEBELİKTEN KORUNMA

Doğumdan sonra, ilk altı ay boyunca anne, bebeğini sadece anne sütü ile sık aralarla, günde toplam en az 60 dakika süreyle emzirerek beslediği takdirde, annede yumurtlama gerçekleşmeyebilir. Bu durumda cinsel ilişki olsa dahi gebelik oluşmaz. Bu süre sırasında adet kanaması görülür, ek gıdaya geçilir ya da anne emzirmeyi keserse bu yöntemin koruyuculuğu çok azalır. Emzirme ile korunmanın doğumu izleyen ilk altı aydan sonra mümkün olmayacağı bilinmeli ve daha bu süre bitmeden önce bir biçimde gebelikten korunulmalıdır.

Emzirmenin gebelikten koruyucu etkisi bebeğin emmesinin refleks yolla hipofiz bezinden yumurtlamayı baskılayıcı prolaktin hormonu salgısını artırmasından kaynaklanır. Kadında süt üretiminden sorumlu olan prolaktin hormonu kanda belli bir seviyenin üzerinde seyrettikçe yumurtlama baskılanmaya devam eder. Hipofiz bezinden salgılanan miktar direkt olarak bebeğin günlük emme süresi ile ilgili olduğundan, bebeğin yalnızca anne sütüyle beslenmesinin hormonun salgılanmasına olan etkisi prolaktinin en üst seviyede salgılanmasını sağlar. Bu açıdan bebeğe ek gıdalar vermeye başlandığı andan itibaren bebek anneyi daha az emecek ve daha az prolaktin salgılanacaktır.


Prolaktinin yumurtlamayı baskılaması için salgılanması gereken miktar kişiden kişiye değiştiğinden bebeğe ek gıdalar vermeye başlandığı andan itibaren artık emzirmenin gebelikten koruyucu etkisine tam olarak güvenilmemesi gerekir Bu doğrultuda bir aile planlama yöntemi uygulamaya başlamak en yerinde karar olacaktır..
 
Geri
Üst