Uzman SühaN
Administrator
Doğum şekli kaçıncı haftada belli olur?
Doğumun normal yolla mı yoksa sezaryenle mi gerçekleşeceği çoğu gebelikte son güne hatta son ana kadar belli olmayabilir. Tamamen normal görünen bir gebelikte normal doğum sırasında bebeğin doğum yolunda ilerlemesinden kaynaklanan bir sebeple veya kalp atışlarında meydana gelen değişiklikler nedeniyle bir anda searyen gerekebilir ve bu tür durumların önceden tahmin edilmesi her zaman mümkün değildir. Genellikle gebeliğin son ayına kadar doğumun nasıl olacağı hakkında bir fikir belirtmek doğru olmaz. Örneğin son aya kadar anne karnında bebeğin dönmesi sık görülür ancak son ayda artık bebek büyüdüğü için nadiren döner. Hamileliğin son gününe kadar hiçbir zaman kesin olarak normal doğum yapılabileceği söylenemez, her an bazı değişiklikler meydana gelebilir. Ancak gebeliğin son haftalarında (37-38-39-40. haftalarda) bebeğin duruşuna, kilosuna, muayenede doğum yolunun şekline bakılarak normal doğumun mümkün olabilmesi konusunda yaklaşık bir tahminde bulunulabilir.
GEBELİKLE İLGİLİ TÜM KONULAR AŞAĞIDAKİ LİNKTE
https://www.meleklermekani.com/forums/gebelik.59/
Ancak bazı durumlar vardır ki bu durumlarda normal doğumun olamayacağı sezaryenin mutlaka gerekeceği önceden daha doğum haftaları yaklaşmadan bilinebilir: Örneğin ikiz ve üçüz gebeliklerde (bazen normal doğum da olabilir), bebeğin suyunun çok az olduğu ve kalp atışının düzensiz olduğu bazı durumlarda, bebeğin kilosunun aşırı fazla olması durumunda, daha önceden sezaryen ameliyatı veya rahim ameliyatı geçirenlerde, bebeğin eşinin (plasenta) doğum kanalını kapatması gibi durumlarda... Bebeğin makat veya ayaklar aşağıda olacak şekilde ters durması durumunda normal doğumun olamayacağı kesin olarak söylenmez çünkü gebeliğin her haftasında bebeğin tekrar dönerek düz pozisyona gelmesi mümkün olabilmektedir, ancak bebek büyüdükçe özellikle son ayda artık dönme şansı azalır.
Dünya üzerinde en sık yapılan ameliyatlardan birisi olmasına rağmen sezaryen hala riskli ameliyatlardan birisi olarak kabul edilir. Ancak annenin veya bebeğin hayatını tehlikeye sokacak herhangi bir durumda doğum sezaryenle gerçekleştirilmelidir. Sezaryen ameliyat oranları hızla artmakta ve gün geçtikçe endikasyonlar genişletilmektedir. Bazı durumlarda gerçekten normal vaginal yoldan doğum mümkün olamaz ve bu durumlarda sezaryen yapılmalıdır ancak anne ve bebek sağlığı için en sağlıklı ve doğal olanın normal doğum olduğu artık dünyada yaygın kabul görmektedir, bu nedenle zorunlu olmadıkça sezaryen yapılmaması ve normal doğum oranlarının ülkelerde daha fazla arttırılması önerilmektedir.
En sık sezaryen sebepleri DAHA ÖNCE SEZARYEN AMELİYATI GEÇİRMİŞ OLMAK ve DİSTOSİ (bebek ve annenin doğum kanalı arasında uyumsuzluk) dir. Bunlardan başka makat doğumlar, bebeğin eşinin doğum kanalını tam olarak kapattığı durumlar, çok iri ( > 4500 gr.) veya çok küçük bebekler, geçirilmiş rahim ameliyatları ( myomektomi gibi), bebek kalp atışlarının bozulması, ilerlemeyen eylem, kordon sarkması, bebeğin eşinin zamanından önce ayrılması, aktif HSV, HPV, HIV enfeksiyonları, doğum kanalının kemik yapısında belirgin bozukluk olan durumlar ve doğum kanalını kapatan kitleler varlığında sezaryen doğum yapılmalıdır.
Peki isteğe bağlı sezaryen yapılabilir mi? Aslında bu sorunun pek çok etik, sosyal ve kanuni çelişkileri mevcuttur. Hasta kendi kendine sezaryen kararını verebilecek yeterli donanımda mıdır? Eğer hasta kendi isteğiyle sezaryen olduktan sonra, sezaryene bağlı bir sorun çıkarsa, bunun sorumlusu doktor değil midir? Bu hususta bir de operasyonun mali yükü mevcuttur elbette ki. Günümüzde devlet hastanelerinde isteğe bağlı sezaryen yapılmamaktadır. Ancak devlet hastanelerinin çoğunda sezaryen operasyonu için yeterli teknik altyapı ve personel mevcuttur.Başlıktaki sorunun hala kesin bir cevap olmadığı çok aşikardır. Ancak her iki doğum şeklinin de kendince riskleri mevcuttur.
Aslında dünyaya gözlerini yeni açmak üzere olan bebek ve anne için doğum şeklini belirlerken sezaryenin veya normal doğumun avantaj ve dezavantajları gözönünde bulundurularak doktor ve ailenin beraber karar vermeleri gerekmektedir.
GEBELİKLE İLGİLİ TÜM KONULAR AŞAĞIDAKİ LİNKTE
https://www.meleklermekani.com/forums/gebelik.59/
Ancak bazı durumlar vardır ki bu durumlarda normal doğumun olamayacağı sezaryenin mutlaka gerekeceği önceden daha doğum haftaları yaklaşmadan bilinebilir: Örneğin ikiz ve üçüz gebeliklerde (bazen normal doğum da olabilir), bebeğin suyunun çok az olduğu ve kalp atışının düzensiz olduğu bazı durumlarda, bebeğin kilosunun aşırı fazla olması durumunda, daha önceden sezaryen ameliyatı veya rahim ameliyatı geçirenlerde, bebeğin eşinin (plasenta) doğum kanalını kapatması gibi durumlarda... Bebeğin makat veya ayaklar aşağıda olacak şekilde ters durması durumunda normal doğumun olamayacağı kesin olarak söylenmez çünkü gebeliğin her haftasında bebeğin tekrar dönerek düz pozisyona gelmesi mümkün olabilmektedir, ancak bebek büyüdükçe özellikle son ayda artık dönme şansı azalır.
Dünya üzerinde en sık yapılan ameliyatlardan birisi olmasına rağmen sezaryen hala riskli ameliyatlardan birisi olarak kabul edilir. Ancak annenin veya bebeğin hayatını tehlikeye sokacak herhangi bir durumda doğum sezaryenle gerçekleştirilmelidir. Sezaryen ameliyat oranları hızla artmakta ve gün geçtikçe endikasyonlar genişletilmektedir. Bazı durumlarda gerçekten normal vaginal yoldan doğum mümkün olamaz ve bu durumlarda sezaryen yapılmalıdır ancak anne ve bebek sağlığı için en sağlıklı ve doğal olanın normal doğum olduğu artık dünyada yaygın kabul görmektedir, bu nedenle zorunlu olmadıkça sezaryen yapılmaması ve normal doğum oranlarının ülkelerde daha fazla arttırılması önerilmektedir.
En sık sezaryen sebepleri DAHA ÖNCE SEZARYEN AMELİYATI GEÇİRMİŞ OLMAK ve DİSTOSİ (bebek ve annenin doğum kanalı arasında uyumsuzluk) dir. Bunlardan başka makat doğumlar, bebeğin eşinin doğum kanalını tam olarak kapattığı durumlar, çok iri ( > 4500 gr.) veya çok küçük bebekler, geçirilmiş rahim ameliyatları ( myomektomi gibi), bebek kalp atışlarının bozulması, ilerlemeyen eylem, kordon sarkması, bebeğin eşinin zamanından önce ayrılması, aktif HSV, HPV, HIV enfeksiyonları, doğum kanalının kemik yapısında belirgin bozukluk olan durumlar ve doğum kanalını kapatan kitleler varlığında sezaryen doğum yapılmalıdır.
Peki isteğe bağlı sezaryen yapılabilir mi? Aslında bu sorunun pek çok etik, sosyal ve kanuni çelişkileri mevcuttur. Hasta kendi kendine sezaryen kararını verebilecek yeterli donanımda mıdır? Eğer hasta kendi isteğiyle sezaryen olduktan sonra, sezaryene bağlı bir sorun çıkarsa, bunun sorumlusu doktor değil midir? Bu hususta bir de operasyonun mali yükü mevcuttur elbette ki. Günümüzde devlet hastanelerinde isteğe bağlı sezaryen yapılmamaktadır. Ancak devlet hastanelerinin çoğunda sezaryen operasyonu için yeterli teknik altyapı ve personel mevcuttur.Başlıktaki sorunun hala kesin bir cevap olmadığı çok aşikardır. Ancak her iki doğum şeklinin de kendince riskleri mevcuttur.
Aslında dünyaya gözlerini yeni açmak üzere olan bebek ve anne için doğum şeklini belirlerken sezaryenin veya normal doğumun avantaj ve dezavantajları gözönünde bulundurularak doktor ve ailenin beraber karar vermeleri gerekmektedir.