Dİyer dinler
Yahudilik...
Yahudiler, Yakub aleyhisselamın on iki oğlundan türemiştir. Hz.Yakub’un adı İsrail olduğu için, bunlara Beni İsrail, yani İsrail oğulları denildi. Hz.Musa, Tur dağına gidince, bunlar dinden çıktı, buzağıya taptı. Sonra pişman olup tevbe ettikleri için, Yahudi denildi. Yahudi, doğru yolu bulucu demektir.
Yahudiler, Hz.Musa’ya çok eziyet etti. Sonra gelenleri, bin Peygamberi şehid etti. Hz.İsa’yı babasız çocuk diye kötülediler. Annesi Hz.Meryem’e iftira ettiler. Bunları öldürmek için saldırdılar.
Ahir zaman peygamberi Muhammed aleyhisselamı zehirlediler. Hz.Osman zamanında, fitne çıkararak, halifenin şehid edilmesine sebep oldular. Hurufiliği meydana çıkarıp, müslümanları parçaladılar. Asırlarca, Allah’ın gönderdiği dinleri, peygamberleri yok etmeye uğraştılar. Dinleri yok etmek için masonluğu kurdular. 1918’de biten I.Cihan Harbinden sonra, din düşmanı olan komünist devletler kurdular. Bir yandan da, önce İstanbul, sonra Mısır’da hahambaşı olan Hayım Naum, dünyanın biricik İslam devleti Osmanlıyı yıkmak için, kapitalist ve emperyalist devletler arasında fırıldaklar çevirdi. Neticede, İslam âleminin liderliğini yapan koca devlet parçalandı. (H.S.Vesikaları)
Siyonizm ve sol
Sual: Siyonizmin sol ile irtibatı var mı?
CEVAP
Siyonizm bir Yahudi idealidir. Siyon protokollerinin 15. maddesinde, dünya Yahudi krallığı kuruluncaya kadar, bütün ülkelerde temayüz etmiş kişiler elde edilerek, Siyonizm’e hizmet için kullanılmalıdır deniliyor.
Yahudi, bukalemun gibi, bulunduğu yerin rengini alır. Rusya’da Bolşevik bir ihtilalci, Amerika’da zengin bir bankerdir. Diğer ülkelerde kapitalistinden komünistine kadar her renge girer.
Siyonist, dünyayı, iktisadi, ticari ablukaya alıp, ihracat ve ithalatı elinde tutmaya çalışır. İdeallerini gerçekleştirebilmek için, hazırladıkları protokollerden bazıları şunlardır:
1- Gençleri ahlaksızlığa teşvik etmek
2- Aile kudsiyetini yıkmak
3- Sanat anlayışını düşürmek, müstehcen kalıba dökmek
4- Mukaddesata olan hürmeti yıkmak
5- Lüks ve zararlı modayı teşvik etmek
6- Halkı, faydasız eğlence ile oyalamak
7- Sapık nazariyeler ileri sürerek İslamiyet’i yok etmeye çalışmak
8- Cemiyeti sınıflara ayırmak ve aralarına husumet sokmak
9- Grev ve lokavtları körüklemek
10- Mali istikrarı bozmak.
Sol, yüzüne hangi maskeyi takarsa taksın, bir parça aralanınca kızıl yüzü hemen meydana çıkar. Demokrat, kralcı, cumhuriyetçi, halkçı gibi isimlerle çıksa da, solun değişmez vasfı devletçilik ve din düşmanlığıdır. Her şey ve her iş devletleştirilir, müslümanlara gerici, solcu olmayanlara faşist damgası basılır. Bir ülkeye aşırı solun girebilmesi için hazırlanan maddelerden onu şöyledir:
1- Ülkenizde sol partilerin kurulmasını teşvik edin. Mevcutları ile işbirliği yapın!
2- Halkı sınıf ve zümrelere bölün!
3- İşçi ve işveren arasında daima anlaşmazlık çıkarın!
4- Sol rejimi kurun! Rejim kökleşinceye kadar sol tehlikenin olmadığını bildirin!
5- Mezhep ve tarikat kavgalarını körükleyin! Gizli, açık din düşmanlığı yapın!
6- Halkın sevdiği kahramanları bayrak yapıp, onları tarafınızdanmış gibi gösterin!
7- Roman, şiir, yazı ve karikatür ile, işçinin sefalet içinde olduğunu, abartarak yayın!
8- Hür ülkelere karşı muhalif tavır alıp, Batı düşmanlığını yayın!
9- Sendikaları, gençlik derneklerini ve sanat kuruluşlarını elde edin!
10- Sürekli huzursuzluk kaynakları çıkarın!
Görüldüğü gibi, solun Siyonizm ile ortak yönü, din düşmanlığıdır.
Sual: Yahudilik ile Musevilik ayrı mıdır?
CEVAP
İkisi de aynıdır. Yahudilik, İsrail oğullarından Hz. Musa’ya iman edenlerin dinidir. Hz. Yakub’un bir ismi de İsrail’dir. İsrail, Abdullah, Allah’ın kulu demektir. Hz. Yakub’un 12 oğlundan çoğalan insanlara (Beni İsrail) denir. Beni İsrail’e Peygamber olarak gönderilen Hz. Musa, Tevrat’ı getirdi. Beni İsrail, Onun bu ilahi telkinlerini bir türlü kabul etmedi. Roma imparatoru Andiyan, Yahudilerin çoğunu kılıçtan geçirdi.
Yahudiler, zamanla bozularak Tevrat’ı değiştirdiler, (Talmud) denilen kitabı yazdılar. Yahudi olmayan milletleri, putperest saydılar. Yahudiler yanlış olarak, Yahudiliği bir ırk dini gibi görüyor, Beni İsrail’den başkasının Yahudi [Musevi] olamayacağını sanıyorlar. Onun için, Hıristiyanlar gibi, misyonerlik faaliyetleri yoktur. Halbuki zencilerden bile Yahudiliği kabul edenler var idi.
Hz. İsa gelince, artık Yahudilikle amel etmek caiz olmadı. İslamiyet gelince de, İsevilikle amel etmek caiz olmadı.
Hz.Musa’ya ve Hz. İsa'ya, kendi zamanlarında iman edenler, mümin olarak Cennete gideceklerdir. Bugünkü Yahudi ve Hıristiyanlar ise, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için sonsuz olarak Cehennemde kalacaklardır. (M. Mevazin)
Yahudilik, Tevrat ve Talmud
İbrahim aleyhisselam, ulül-azm Peygamberlerdendir. O, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi. Hakiki Müslüman idi. İbrahim aleyhisselam Beni İsrail’in, yani Yahudilerin ve ayrıca Arapların da ceddidir. Muhammed aleyhisselamın da, dedelerindendir.
Geldanilerin merkezi Babil şehri idi. Meliklerine Nemrud denirdi. Geldaniler o zaman, aya, güneşe ve yıldızlara taparlardı. Bunları temsil eden çeşitli putlar yapmışlardı. Nemrudlar da putlar arasında idi. Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselamı bunlara Peygamber olarak gönderdi. Fakat iman etmediler. O mübarek Peygamberi, ateşte yakmak istemişler, ancak Allahü teâlâ, ateşi selamet kılmıştı. Günlerce odun toplayarak yaktıkları bu ateşin içerisi, İbrahim aleyhisselam için yeşil bir bahçe oldu. Bu mucize karşısında da, çoğu iman etmedi.
İbrahim aleyhisselam Mısır’a gitti. Sonra Allahü teâlânın emri ile Filistin’e döndü. İbrahim aleyhisselamın vefatından sonra, oğlu, İshak aleyhisselam, bundan sonra da, bunun oğlu Yakub aleyhisselam Peygamber oldular. Yakub aleyhisselamın diğer ismi, İsrail’dir. Bunun için, Yakub aleyhisselamın oniki oğlundan çoğalan insanlara, Beni İsrail yani İsrail oğulları denilir.
Yakub aleyhisselamın oğullarından Yusuf aleyhisselamı, kardeşleri kıskandılar. Bir kuyuya atıp, Yakub aleyhisselama, öldü diye yalan söylediler. Sonra, kuyuya gelen yolcular, Onu kuyudan çıkarıp, Mısır’a götürdü. Orada, köle diye sattılar. Yusuf aleyhisselamı, Mısır’ın maliye veziri, Aziz satın aldı. Evine götürdü. Hanımı Zeliha, Ona aşık oldu. Yusuf aleyhisselam, ona iltifat etmeyince, iftira etti. Bu iftira üzerine, Yusuf aleyhisselam zindana hapis edildi. Mısır hükümdarı Firavun’un bir rüyasını tabir ederek, zindandan çıkarıldı. Firavun, Yusuf aleyhisselamı maliye vekili yaptı.
Yusuf aleyhisselam, babası Yakub aleyhisselamı ve diğer kardeşlerini Kenan diyarından yani Filistin’den Mısır’a getirdi. Firavun, Yakub aleyhisselama ve çocuklarına çok hürmet ve iltifat etti. Böylece, İsrail oğulları, Mısıra yerleşmiş oldular. Önce, Mısır’da rahat bir hayat süren İsrail oğulları, sonradan Mısır’da büyük bir zulüm ve sıkıntı görmüşler, köleliğe düşmüşlerdir. Onları bu sıkıntılardan kurtaran Musa aleyhisselam olmuştur.
Musa aleyhisselamı, Firavun sarayında büyüttü. Kırk yaşına gelince, sarayı terk edip, akrabalarının ve büyük kardeşi Harun’un yanına geldi.
Bir gün, Mısırlı bir kâfirin [kıptinin], Beni İsrailden birine işkence ettiğini gördü. Kurtarırken, kıpti öldü. Bunun üzerine Musa aleyhisselam, Tebük civarındaki Medyen şehrine gitti. Orada Şuayb aleyhisselamın kızı ile evlendi. Ona on sene hizmet etti. Mısır’a dönmek için yola çıktı. Yolda, Tur dağında, Allahü teâlâ ile konuştu. Mısır’a gelip, Firavunu dine davet etti. Beni İsraile serbestlik verilmesini istedi. Firavun kabul etmedi. (Musa, büyük sihirbazdır. Bizi aldatıp, memleketimizi elimizden almak istiyor) dedi. Yanındaki vezirlere sordu. Onlar da, (sihirbazları topla, onu mağlup etsinler) dediler. Sihirbazlar geldiler. Mısır halkı önünde, ipleri yere attılar. Her ip, yılan görünüp, Musa aleyhisselama doğru yürüdü. Musa aleyhisselam asasını yere bıraktı. Büyük yılan oldu. İpleri yuttu. Sihirbazlar şaşırdılar. İman ettiler. Firavun kızdı. (O, sizin ustanız imiş. Ellerinizi, ayaklarınızı keseceğim. Hepinizi hurma dallarına asacağım) dedi. (Biz Musa’ya inandık. Onun Rabbine sığınıyoruz. Yalnız Onun af ve merhametini isteriz) dediler. Kâfirlerin suları kan oldu. Kurbağa yağdı. Cilt hastalıkları oldu. Üç gün karanlık oldu. Firavun, bu mucizeleri görünce korktu. Beni İsrailin Mısır’dan çıkmasına izin verdi.
Musa aleyhisselam, Beni İsrail ile, Kudüs’e doğru giderken, Firavun pişman oldu. Askerleriyle arkalarına düştü. Süveyş körfezi açılıp, müminler karşıya geçti. Firavun geçerken, deniz kapandı. Askerleri ile birlikte boğuldu. Beni İsrail, yolda öküze tapanları gördüler. Musa aleyhisselama (Biz de böyle tanrı isteriz) dediler. Musa aleyhisselam, (Allahü teâlâdan başka tanrı yoktur. Allahü teâlâ sizi kurtardı) dedi. Sonra, Tih çölüne düştüler. Yolu şaşırdılar. Aç ve susuz kaldılar. Gökten, Men ve Selva yani helva ve et inerdi. Bunları yerlerdi. Asası ile yere vurunca, su çıkardı. Bundan da içerlerdi. (Helva ile etten bıktık. Bakla, soğan gibi şeyler isteriz) dediler. Musa aleyhisselamı gücendirdiler. Bunun için, kırk sene çölde kaldılar.
Musa aleyhisselam, Harun aleyhisselamı vekil bırakıp, Tur dağına gitti. Orada kırk gün ibadet etti. Allahü teâlânın kelamını işitti. Allahü teâlâ Tevrat kitabını ve on emrin yazılı olduğu iki levhayı indirdi. Tih çölünde, Samiri adında bir münafık, herkesteki altınları, süs eşyasını eritip, bunlardan bir buzağı yaptı. (Musa’nın ilahı budur. Buna tapınız!) dedi. Tapmaya başladılar. Harun aleyhisselamı dinlemediler. Musa aleyhisselam gelip olanları görünce çok kızdı. Samiri’ye lanet etti. Büyük kardeşinin sakalından tutup, darıldı. Pişman olarak, yalvardılar. Musa aleyhisselam, Tevrat’ı ve on emri tebliğ etti. Tevrat’a göre ibadet etmeye başladılar. Sonra yine bozuldular. Yetmişbir fırkaya ayrıldılar.
Musa aleyhisselam, ümmeti ile Lut gölünün cenub tarafına geldi. (Uc bin Unk) adında bir melik ile savaş etti. Şeria nehri şarkındaki yerleri ele geçirdi. Eriha şehri karşısındaki dağa çıktı. Kenan ilini uzaktan gördü. Yerine Yuşa aleyhisselamı halife bırakıp, bir rivayete göre, miladdan 1605 sene evvel yüzyirmi (120) yaşında, orada vefat etti. Eriha şehrini, sonra da Kudüs’ü, Yuşa aleyhisselam Amalika kâfirlerinden aldı.
Daha sonra, Davud aleyhisselam melik oldu. Kudüs’ü tekrar aldı. Böylece, Yahudilerin en parlak zamanı başladı. Sonra, Süleyman aleyhisselam, babasının hazırlattığı yere meşhur mabedi yani Mescid-i Aksayı yaptırdı. Süleyman aleyhisselam, içinde Tevrat ve on emir ve diğer emanetler ve on emrin yazılı olduğu levhalar bulunan (Tabut-ı sekine)yi, yani (Mukaddes sandığı) mabedin bir odasına koydurdu.
Oniki kabileye ayrılmış olan Yahudiler, Süleyman aleyhisselamın vefatından sonra, iki devlete ayrıldılar. On kabile İsrail devletini, diğer ikisi Yehuda devletini kurdular. Azgınlaşarak hak yoldan ayrılıp, taşkınlık ettiler. Gadab-ı ilahiye uğradılar. İsrail devleti M.Ö. 721 de Asuriler, sonra da, Yehuda devleti M.Ö. 586 da Babilliler tarafından yıkıldı. Asuriler Babil devletini işgal etti. 587 de Asuri hükümdarı Buhtunnasar Kudüs’ü yakıp yıktı. Yahudilerin çoğunu öldürdü, kalanlarını da, Babil’e sürdü. Bu karışıklıkta gökten inen Tevrat yakıldı, yok edildi. Bu hakiki Tevrat, çok büyüktü. Yani, kırk cüz idi. Her cüzde bin sure, her surede bin âyet vardı. Bu muazzam kitabı, Üzeyr aleyhisselamdan başka kimse ezberlememiş idi. Tevrat’ı Yahudilere yeniden talim etti. Zamanla birçok yerleri unutuldu, değiştirildi. Muhtelif kimseler, hatırlarında kalan âyetlerini yazarak, Tevrat isminde çeşitli risaleler meydana geldi. Miladdan takriben dörtyüz sene evvel yaşamış olan Azra ismindeki bir haham bunları toplayarak, şimdi mevcut olan Ahd-i atik denilen Tevrat’ı yazdı.
İran hükümdarı Şireveyh, Asurileri yenince, Yahudilerin tekrar Kudüs’e dönmelerine izin verdi. Yahudiler, M.Ö. 520 den sonra Mescid-i Aksa’yı yeniden tamir ettiler. Önce Perslerin, sonra da, Makedonyalıların idaresi altında yaşadılar. M.Ö. 63 senesinde Kudüs, Romalı kumandan Pompey tarafından zabtedildi. Pompey, Yahudileri dağıttı. Şehri ve Mescid-i Aksa’yı, yaktı, yıktı. Böylece Yahudiler, Roma devleti hakimiyetine girdiler. M.Ö. 20 de Romalıların Filistin’deki Yahudi valisi Herod, mabedi tekrar yaptırdı. Yahudiler daha sonra, Roma hakimiyetine isyan ettiler. Fakat miladın 70. senesinde Romalı kumandan Titus, Kudüsü tamamen yaktı, yıktı. Şehri viraneye çevirdi. Beyt-i mukaddes de yandı. Sadece batı duvarı kaldı. Bu duvara Türkler Ağlama duvarı derler. Bizanslılar ve sonra Emeviler ve Osmanlılar bu duvarı muhafaza ederek, mescidi tamir etmişlerdir.
Titusun, katliam ve zulmünden sonra Yahudiler, bölük bölük Filistin’i terk ettiler. Kudüs ve çevresinden kovuldular. Yahudi esirler, Romalıların emrinde çalıştırılmak üzere, Mısır’a sevk edildiler. Bu sene, Yahudiler dünyanın her yerine yayıldılar.
Tevrat ve Talmud
Yahudiler, Yahudiliğin iki emir kaynağını birbirinden ayırmıştır:
1- Yazılı emirler,
2- Sözlü emirler.
Yahudilerin mukaddes saydıkları kitapları, Torah [yani Tevrat] ve Talmud olmak üzere ikiye ayrılır: Birincisi, yazılı emirleri, ikincisi ise, sözlü emirleri ihtiva ediyor derler.
Torah kitabına Hıristiyanlar Ahd-i atik ismini verirler. Yahudiler, Torahı üç kısma ayırmışlardır:
1- Torah, yani Tevrat,
2- Neviim, yani Peygamberler,
3- Ketubim, yani Kitaplar.
Torah ismini, bu üç kısmın, ibranice baş harflerini birleştirerek meydana getirmişler. Neviim iki kısımdır. İlk peygamberler dört kitap, son peygamberler onbeş kitaptır. Ketubim, yani kitaplar ise, Yahudilere göre onbir, Hıristiyanlara göre onbeş kitaptır.
Yahudiler, Tevrat ismini verdikleri beş kitabın Allahü teâlâ tarafından, Musa aleyhisselama indirildiğine inanmaktadırlar. Bu beş kitap, Tekvin, Huruc, Levililer, Sayılar, Tesniyedir.
Tesniye’de, Musa aleyhisselamın ölümü, ihtiyarlığı, yaşı ve defnedildiği ve Yahudilerin ona matem [yas] tuttukları yazılıdır. [Tesniye bab 34]. Bu ahval, Musa aleyhisselam vefat ettikten sonra, Musa aleyhisselama vahiy olundu dedikleri kitapta nasıl bildirilmiştir? Bu misal, Tevrat’ın Musa aleyhisselam tarafından bildirilen ve Allahü teâlâ tarafından vahiy edilmiş olan, hakiki Tevrat olmadığının açık delillerindendir.
Bir Yahudi din adamı olan, H.Hirsch Graetzin, History of the Jews kitabındaki beyanına göre, Yahudiler, kendi cemaatlerinin Tevrat’ın emirlerine tam ittiba edebilmelerini temin için (Yetmişler Meclisi)ni kurdular. Bu meclisin reisine, (Baş Kahin) dediler. Yahudi gençlerine, mekteplerde dinlerini öğreten, Tevrat’ı açıklayan Yahudi din adamlarına (Yazıcılar) denilir. Bunların, Tevrat’a yaptıkları açıklamaların, ilavelerin bir kısmı, sonradan yazılan Tevratlara karıştırılmıştır. İncillerde geçen yazıcılar işte bunlardır. Bunların bir diğer vazifesi de, Yahudilerin Tevrat’a ittiba etmelerini sağlamaktır.
Yahudilerin ekserisinin inanmadıkları bir Tevrat daha vardır ki, buna Şomranim Tevratı=Tora Ha-Şomranim derler. Bu Tevrat’a inananlar, yazıcıların Tevrat’a açıklamalar ve ilaveler yapmalarına, hatta harflerini dahi değiştirmelerine karşı çıkmışlardır. Yahudilerin ellerindeki Tevrat ile Şomranim Tevratı arasında altı bin kadar ihtilaf bulunduğu bildirilmektedir.
Hıristiyanlar Torah kitabı için, Ahd-i Atik yani Eski Ahd tabirini kullanırlar. Yahudiler, bu tabiri kabul etmezler.
Bugün Tevrat dedikleri kitabın, Allahü teâlâ tarafından Musa aleyhisselama gönderilen hakiki Tevrat olmadığı şüphesizdir. En eski yazılan Tevrat nüshası ile, Musa aleyhisselam arasında iki bin sene vardır. Musa aleyhisselam, Tevrat’ın (Tabut-i sekine)ye, yani (Mukaddes Sandığı)na konularak muhafaza edilmesini ümmetinin âlimlerinden istemişti. Süleyman aleyhisselam Mescid-i Aksa’yı bina edince, Ahd sandığını buraya koymuş ve sandığı açtırmıştır. Sandık açılınca, içerisinden yalnız Evamir-i Aşere, yani on emrin yazılı olduğu iki levha çıkmıştır.
Yahudiler, Yakub aleyhisselamın on iki oğlundan türemiştir. Hz.Yakub’un adı İsrail olduğu için, bunlara Beni İsrail, yani İsrail oğulları denildi. Hz.Musa, Tur dağına gidince, bunlar dinden çıktı, buzağıya taptı. Sonra pişman olup tevbe ettikleri için, Yahudi denildi. Yahudi, doğru yolu bulucu demektir.
Yahudiler, Hz.Musa’ya çok eziyet etti. Sonra gelenleri, bin Peygamberi şehid etti. Hz.İsa’yı babasız çocuk diye kötülediler. Annesi Hz.Meryem’e iftira ettiler. Bunları öldürmek için saldırdılar.
Ahir zaman peygamberi Muhammed aleyhisselamı zehirlediler. Hz.Osman zamanında, fitne çıkararak, halifenin şehid edilmesine sebep oldular. Hurufiliği meydana çıkarıp, müslümanları parçaladılar. Asırlarca, Allah’ın gönderdiği dinleri, peygamberleri yok etmeye uğraştılar. Dinleri yok etmek için masonluğu kurdular. 1918’de biten I.Cihan Harbinden sonra, din düşmanı olan komünist devletler kurdular. Bir yandan da, önce İstanbul, sonra Mısır’da hahambaşı olan Hayım Naum, dünyanın biricik İslam devleti Osmanlıyı yıkmak için, kapitalist ve emperyalist devletler arasında fırıldaklar çevirdi. Neticede, İslam âleminin liderliğini yapan koca devlet parçalandı. (H.S.Vesikaları)
Siyonizm ve sol
Sual: Siyonizmin sol ile irtibatı var mı?
CEVAP
Siyonizm bir Yahudi idealidir. Siyon protokollerinin 15. maddesinde, dünya Yahudi krallığı kuruluncaya kadar, bütün ülkelerde temayüz etmiş kişiler elde edilerek, Siyonizm’e hizmet için kullanılmalıdır deniliyor.
Yahudi, bukalemun gibi, bulunduğu yerin rengini alır. Rusya’da Bolşevik bir ihtilalci, Amerika’da zengin bir bankerdir. Diğer ülkelerde kapitalistinden komünistine kadar her renge girer.
Siyonist, dünyayı, iktisadi, ticari ablukaya alıp, ihracat ve ithalatı elinde tutmaya çalışır. İdeallerini gerçekleştirebilmek için, hazırladıkları protokollerden bazıları şunlardır:
1- Gençleri ahlaksızlığa teşvik etmek
2- Aile kudsiyetini yıkmak
3- Sanat anlayışını düşürmek, müstehcen kalıba dökmek
4- Mukaddesata olan hürmeti yıkmak
5- Lüks ve zararlı modayı teşvik etmek
6- Halkı, faydasız eğlence ile oyalamak
7- Sapık nazariyeler ileri sürerek İslamiyet’i yok etmeye çalışmak
8- Cemiyeti sınıflara ayırmak ve aralarına husumet sokmak
9- Grev ve lokavtları körüklemek
10- Mali istikrarı bozmak.
Sol, yüzüne hangi maskeyi takarsa taksın, bir parça aralanınca kızıl yüzü hemen meydana çıkar. Demokrat, kralcı, cumhuriyetçi, halkçı gibi isimlerle çıksa da, solun değişmez vasfı devletçilik ve din düşmanlığıdır. Her şey ve her iş devletleştirilir, müslümanlara gerici, solcu olmayanlara faşist damgası basılır. Bir ülkeye aşırı solun girebilmesi için hazırlanan maddelerden onu şöyledir:
1- Ülkenizde sol partilerin kurulmasını teşvik edin. Mevcutları ile işbirliği yapın!
2- Halkı sınıf ve zümrelere bölün!
3- İşçi ve işveren arasında daima anlaşmazlık çıkarın!
4- Sol rejimi kurun! Rejim kökleşinceye kadar sol tehlikenin olmadığını bildirin!
5- Mezhep ve tarikat kavgalarını körükleyin! Gizli, açık din düşmanlığı yapın!
6- Halkın sevdiği kahramanları bayrak yapıp, onları tarafınızdanmış gibi gösterin!
7- Roman, şiir, yazı ve karikatür ile, işçinin sefalet içinde olduğunu, abartarak yayın!
8- Hür ülkelere karşı muhalif tavır alıp, Batı düşmanlığını yayın!
9- Sendikaları, gençlik derneklerini ve sanat kuruluşlarını elde edin!
10- Sürekli huzursuzluk kaynakları çıkarın!
Görüldüğü gibi, solun Siyonizm ile ortak yönü, din düşmanlığıdır.
Sual: Yahudilik ile Musevilik ayrı mıdır?
CEVAP
İkisi de aynıdır. Yahudilik, İsrail oğullarından Hz. Musa’ya iman edenlerin dinidir. Hz. Yakub’un bir ismi de İsrail’dir. İsrail, Abdullah, Allah’ın kulu demektir. Hz. Yakub’un 12 oğlundan çoğalan insanlara (Beni İsrail) denir. Beni İsrail’e Peygamber olarak gönderilen Hz. Musa, Tevrat’ı getirdi. Beni İsrail, Onun bu ilahi telkinlerini bir türlü kabul etmedi. Roma imparatoru Andiyan, Yahudilerin çoğunu kılıçtan geçirdi.
Yahudiler, zamanla bozularak Tevrat’ı değiştirdiler, (Talmud) denilen kitabı yazdılar. Yahudi olmayan milletleri, putperest saydılar. Yahudiler yanlış olarak, Yahudiliği bir ırk dini gibi görüyor, Beni İsrail’den başkasının Yahudi [Musevi] olamayacağını sanıyorlar. Onun için, Hıristiyanlar gibi, misyonerlik faaliyetleri yoktur. Halbuki zencilerden bile Yahudiliği kabul edenler var idi.
Hz. İsa gelince, artık Yahudilikle amel etmek caiz olmadı. İslamiyet gelince de, İsevilikle amel etmek caiz olmadı.
Hz.Musa’ya ve Hz. İsa'ya, kendi zamanlarında iman edenler, mümin olarak Cennete gideceklerdir. Bugünkü Yahudi ve Hıristiyanlar ise, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için sonsuz olarak Cehennemde kalacaklardır. (M. Mevazin)
Yahudilik, Tevrat ve Talmud
İbrahim aleyhisselam, ulül-azm Peygamberlerdendir. O, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi. Hakiki Müslüman idi. İbrahim aleyhisselam Beni İsrail’in, yani Yahudilerin ve ayrıca Arapların da ceddidir. Muhammed aleyhisselamın da, dedelerindendir.
Geldanilerin merkezi Babil şehri idi. Meliklerine Nemrud denirdi. Geldaniler o zaman, aya, güneşe ve yıldızlara taparlardı. Bunları temsil eden çeşitli putlar yapmışlardı. Nemrudlar da putlar arasında idi. Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselamı bunlara Peygamber olarak gönderdi. Fakat iman etmediler. O mübarek Peygamberi, ateşte yakmak istemişler, ancak Allahü teâlâ, ateşi selamet kılmıştı. Günlerce odun toplayarak yaktıkları bu ateşin içerisi, İbrahim aleyhisselam için yeşil bir bahçe oldu. Bu mucize karşısında da, çoğu iman etmedi.
İbrahim aleyhisselam Mısır’a gitti. Sonra Allahü teâlânın emri ile Filistin’e döndü. İbrahim aleyhisselamın vefatından sonra, oğlu, İshak aleyhisselam, bundan sonra da, bunun oğlu Yakub aleyhisselam Peygamber oldular. Yakub aleyhisselamın diğer ismi, İsrail’dir. Bunun için, Yakub aleyhisselamın oniki oğlundan çoğalan insanlara, Beni İsrail yani İsrail oğulları denilir.
Yakub aleyhisselamın oğullarından Yusuf aleyhisselamı, kardeşleri kıskandılar. Bir kuyuya atıp, Yakub aleyhisselama, öldü diye yalan söylediler. Sonra, kuyuya gelen yolcular, Onu kuyudan çıkarıp, Mısır’a götürdü. Orada, köle diye sattılar. Yusuf aleyhisselamı, Mısır’ın maliye veziri, Aziz satın aldı. Evine götürdü. Hanımı Zeliha, Ona aşık oldu. Yusuf aleyhisselam, ona iltifat etmeyince, iftira etti. Bu iftira üzerine, Yusuf aleyhisselam zindana hapis edildi. Mısır hükümdarı Firavun’un bir rüyasını tabir ederek, zindandan çıkarıldı. Firavun, Yusuf aleyhisselamı maliye vekili yaptı.
Yusuf aleyhisselam, babası Yakub aleyhisselamı ve diğer kardeşlerini Kenan diyarından yani Filistin’den Mısır’a getirdi. Firavun, Yakub aleyhisselama ve çocuklarına çok hürmet ve iltifat etti. Böylece, İsrail oğulları, Mısıra yerleşmiş oldular. Önce, Mısır’da rahat bir hayat süren İsrail oğulları, sonradan Mısır’da büyük bir zulüm ve sıkıntı görmüşler, köleliğe düşmüşlerdir. Onları bu sıkıntılardan kurtaran Musa aleyhisselam olmuştur.
Musa aleyhisselamı, Firavun sarayında büyüttü. Kırk yaşına gelince, sarayı terk edip, akrabalarının ve büyük kardeşi Harun’un yanına geldi.
Bir gün, Mısırlı bir kâfirin [kıptinin], Beni İsrailden birine işkence ettiğini gördü. Kurtarırken, kıpti öldü. Bunun üzerine Musa aleyhisselam, Tebük civarındaki Medyen şehrine gitti. Orada Şuayb aleyhisselamın kızı ile evlendi. Ona on sene hizmet etti. Mısır’a dönmek için yola çıktı. Yolda, Tur dağında, Allahü teâlâ ile konuştu. Mısır’a gelip, Firavunu dine davet etti. Beni İsraile serbestlik verilmesini istedi. Firavun kabul etmedi. (Musa, büyük sihirbazdır. Bizi aldatıp, memleketimizi elimizden almak istiyor) dedi. Yanındaki vezirlere sordu. Onlar da, (sihirbazları topla, onu mağlup etsinler) dediler. Sihirbazlar geldiler. Mısır halkı önünde, ipleri yere attılar. Her ip, yılan görünüp, Musa aleyhisselama doğru yürüdü. Musa aleyhisselam asasını yere bıraktı. Büyük yılan oldu. İpleri yuttu. Sihirbazlar şaşırdılar. İman ettiler. Firavun kızdı. (O, sizin ustanız imiş. Ellerinizi, ayaklarınızı keseceğim. Hepinizi hurma dallarına asacağım) dedi. (Biz Musa’ya inandık. Onun Rabbine sığınıyoruz. Yalnız Onun af ve merhametini isteriz) dediler. Kâfirlerin suları kan oldu. Kurbağa yağdı. Cilt hastalıkları oldu. Üç gün karanlık oldu. Firavun, bu mucizeleri görünce korktu. Beni İsrailin Mısır’dan çıkmasına izin verdi.
Musa aleyhisselam, Beni İsrail ile, Kudüs’e doğru giderken, Firavun pişman oldu. Askerleriyle arkalarına düştü. Süveyş körfezi açılıp, müminler karşıya geçti. Firavun geçerken, deniz kapandı. Askerleri ile birlikte boğuldu. Beni İsrail, yolda öküze tapanları gördüler. Musa aleyhisselama (Biz de böyle tanrı isteriz) dediler. Musa aleyhisselam, (Allahü teâlâdan başka tanrı yoktur. Allahü teâlâ sizi kurtardı) dedi. Sonra, Tih çölüne düştüler. Yolu şaşırdılar. Aç ve susuz kaldılar. Gökten, Men ve Selva yani helva ve et inerdi. Bunları yerlerdi. Asası ile yere vurunca, su çıkardı. Bundan da içerlerdi. (Helva ile etten bıktık. Bakla, soğan gibi şeyler isteriz) dediler. Musa aleyhisselamı gücendirdiler. Bunun için, kırk sene çölde kaldılar.
Musa aleyhisselam, Harun aleyhisselamı vekil bırakıp, Tur dağına gitti. Orada kırk gün ibadet etti. Allahü teâlânın kelamını işitti. Allahü teâlâ Tevrat kitabını ve on emrin yazılı olduğu iki levhayı indirdi. Tih çölünde, Samiri adında bir münafık, herkesteki altınları, süs eşyasını eritip, bunlardan bir buzağı yaptı. (Musa’nın ilahı budur. Buna tapınız!) dedi. Tapmaya başladılar. Harun aleyhisselamı dinlemediler. Musa aleyhisselam gelip olanları görünce çok kızdı. Samiri’ye lanet etti. Büyük kardeşinin sakalından tutup, darıldı. Pişman olarak, yalvardılar. Musa aleyhisselam, Tevrat’ı ve on emri tebliğ etti. Tevrat’a göre ibadet etmeye başladılar. Sonra yine bozuldular. Yetmişbir fırkaya ayrıldılar.
Musa aleyhisselam, ümmeti ile Lut gölünün cenub tarafına geldi. (Uc bin Unk) adında bir melik ile savaş etti. Şeria nehri şarkındaki yerleri ele geçirdi. Eriha şehri karşısındaki dağa çıktı. Kenan ilini uzaktan gördü. Yerine Yuşa aleyhisselamı halife bırakıp, bir rivayete göre, miladdan 1605 sene evvel yüzyirmi (120) yaşında, orada vefat etti. Eriha şehrini, sonra da Kudüs’ü, Yuşa aleyhisselam Amalika kâfirlerinden aldı.
Daha sonra, Davud aleyhisselam melik oldu. Kudüs’ü tekrar aldı. Böylece, Yahudilerin en parlak zamanı başladı. Sonra, Süleyman aleyhisselam, babasının hazırlattığı yere meşhur mabedi yani Mescid-i Aksayı yaptırdı. Süleyman aleyhisselam, içinde Tevrat ve on emir ve diğer emanetler ve on emrin yazılı olduğu levhalar bulunan (Tabut-ı sekine)yi, yani (Mukaddes sandığı) mabedin bir odasına koydurdu.
Oniki kabileye ayrılmış olan Yahudiler, Süleyman aleyhisselamın vefatından sonra, iki devlete ayrıldılar. On kabile İsrail devletini, diğer ikisi Yehuda devletini kurdular. Azgınlaşarak hak yoldan ayrılıp, taşkınlık ettiler. Gadab-ı ilahiye uğradılar. İsrail devleti M.Ö. 721 de Asuriler, sonra da, Yehuda devleti M.Ö. 586 da Babilliler tarafından yıkıldı. Asuriler Babil devletini işgal etti. 587 de Asuri hükümdarı Buhtunnasar Kudüs’ü yakıp yıktı. Yahudilerin çoğunu öldürdü, kalanlarını da, Babil’e sürdü. Bu karışıklıkta gökten inen Tevrat yakıldı, yok edildi. Bu hakiki Tevrat, çok büyüktü. Yani, kırk cüz idi. Her cüzde bin sure, her surede bin âyet vardı. Bu muazzam kitabı, Üzeyr aleyhisselamdan başka kimse ezberlememiş idi. Tevrat’ı Yahudilere yeniden talim etti. Zamanla birçok yerleri unutuldu, değiştirildi. Muhtelif kimseler, hatırlarında kalan âyetlerini yazarak, Tevrat isminde çeşitli risaleler meydana geldi. Miladdan takriben dörtyüz sene evvel yaşamış olan Azra ismindeki bir haham bunları toplayarak, şimdi mevcut olan Ahd-i atik denilen Tevrat’ı yazdı.
İran hükümdarı Şireveyh, Asurileri yenince, Yahudilerin tekrar Kudüs’e dönmelerine izin verdi. Yahudiler, M.Ö. 520 den sonra Mescid-i Aksa’yı yeniden tamir ettiler. Önce Perslerin, sonra da, Makedonyalıların idaresi altında yaşadılar. M.Ö. 63 senesinde Kudüs, Romalı kumandan Pompey tarafından zabtedildi. Pompey, Yahudileri dağıttı. Şehri ve Mescid-i Aksa’yı, yaktı, yıktı. Böylece Yahudiler, Roma devleti hakimiyetine girdiler. M.Ö. 20 de Romalıların Filistin’deki Yahudi valisi Herod, mabedi tekrar yaptırdı. Yahudiler daha sonra, Roma hakimiyetine isyan ettiler. Fakat miladın 70. senesinde Romalı kumandan Titus, Kudüsü tamamen yaktı, yıktı. Şehri viraneye çevirdi. Beyt-i mukaddes de yandı. Sadece batı duvarı kaldı. Bu duvara Türkler Ağlama duvarı derler. Bizanslılar ve sonra Emeviler ve Osmanlılar bu duvarı muhafaza ederek, mescidi tamir etmişlerdir.
Titusun, katliam ve zulmünden sonra Yahudiler, bölük bölük Filistin’i terk ettiler. Kudüs ve çevresinden kovuldular. Yahudi esirler, Romalıların emrinde çalıştırılmak üzere, Mısır’a sevk edildiler. Bu sene, Yahudiler dünyanın her yerine yayıldılar.
Tevrat ve Talmud
Yahudiler, Yahudiliğin iki emir kaynağını birbirinden ayırmıştır:
1- Yazılı emirler,
2- Sözlü emirler.
Yahudilerin mukaddes saydıkları kitapları, Torah [yani Tevrat] ve Talmud olmak üzere ikiye ayrılır: Birincisi, yazılı emirleri, ikincisi ise, sözlü emirleri ihtiva ediyor derler.
Torah kitabına Hıristiyanlar Ahd-i atik ismini verirler. Yahudiler, Torahı üç kısma ayırmışlardır:
1- Torah, yani Tevrat,
2- Neviim, yani Peygamberler,
3- Ketubim, yani Kitaplar.
Torah ismini, bu üç kısmın, ibranice baş harflerini birleştirerek meydana getirmişler. Neviim iki kısımdır. İlk peygamberler dört kitap, son peygamberler onbeş kitaptır. Ketubim, yani kitaplar ise, Yahudilere göre onbir, Hıristiyanlara göre onbeş kitaptır.
Yahudiler, Tevrat ismini verdikleri beş kitabın Allahü teâlâ tarafından, Musa aleyhisselama indirildiğine inanmaktadırlar. Bu beş kitap, Tekvin, Huruc, Levililer, Sayılar, Tesniyedir.
Tesniye’de, Musa aleyhisselamın ölümü, ihtiyarlığı, yaşı ve defnedildiği ve Yahudilerin ona matem [yas] tuttukları yazılıdır. [Tesniye bab 34]. Bu ahval, Musa aleyhisselam vefat ettikten sonra, Musa aleyhisselama vahiy olundu dedikleri kitapta nasıl bildirilmiştir? Bu misal, Tevrat’ın Musa aleyhisselam tarafından bildirilen ve Allahü teâlâ tarafından vahiy edilmiş olan, hakiki Tevrat olmadığının açık delillerindendir.
Bir Yahudi din adamı olan, H.Hirsch Graetzin, History of the Jews kitabındaki beyanına göre, Yahudiler, kendi cemaatlerinin Tevrat’ın emirlerine tam ittiba edebilmelerini temin için (Yetmişler Meclisi)ni kurdular. Bu meclisin reisine, (Baş Kahin) dediler. Yahudi gençlerine, mekteplerde dinlerini öğreten, Tevrat’ı açıklayan Yahudi din adamlarına (Yazıcılar) denilir. Bunların, Tevrat’a yaptıkları açıklamaların, ilavelerin bir kısmı, sonradan yazılan Tevratlara karıştırılmıştır. İncillerde geçen yazıcılar işte bunlardır. Bunların bir diğer vazifesi de, Yahudilerin Tevrat’a ittiba etmelerini sağlamaktır.
Yahudilerin ekserisinin inanmadıkları bir Tevrat daha vardır ki, buna Şomranim Tevratı=Tora Ha-Şomranim derler. Bu Tevrat’a inananlar, yazıcıların Tevrat’a açıklamalar ve ilaveler yapmalarına, hatta harflerini dahi değiştirmelerine karşı çıkmışlardır. Yahudilerin ellerindeki Tevrat ile Şomranim Tevratı arasında altı bin kadar ihtilaf bulunduğu bildirilmektedir.
Hıristiyanlar Torah kitabı için, Ahd-i Atik yani Eski Ahd tabirini kullanırlar. Yahudiler, bu tabiri kabul etmezler.
Bugün Tevrat dedikleri kitabın, Allahü teâlâ tarafından Musa aleyhisselama gönderilen hakiki Tevrat olmadığı şüphesizdir. En eski yazılan Tevrat nüshası ile, Musa aleyhisselam arasında iki bin sene vardır. Musa aleyhisselam, Tevrat’ın (Tabut-i sekine)ye, yani (Mukaddes Sandığı)na konularak muhafaza edilmesini ümmetinin âlimlerinden istemişti. Süleyman aleyhisselam Mescid-i Aksa’yı bina edince, Ahd sandığını buraya koymuş ve sandığı açtırmıştır. Sandık açılınca, içerisinden yalnız Evamir-i Aşere, yani on emrin yazılı olduğu iki levha çıkmıştır.