*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Diyarbakır Müzeleri Bilgiler
diyarbakır müzeleri diyarbakır müzesi hakkında bilgi diyarbakırdaki müzeler diyarbakırın müzeleri diyarbakırdaki müzeler hakkında bilgi
Tarih fışkıran bu şehirde tabiki bu tarihi yapıları ve eşyaları korumak için mutlaka müzelerde vardır şimdi sizlere Diyarbakır müzeleri hakkında bilgi vermek istiyorum
Kültürel Potansiyeli çok zengin olan Diyarbakır, Anadolu ile Mezopotamya arasındaki geçiş bölgesinin odak noktasındadır. Bu nedenle çeşitli kültürlerin bir biri ile etkileşiminden çok zengin bir mozayık oluşmuştur. Bu birikimin izleri, Diyarbakır şehrinin hüviyetini kültürel açıdan zenginleştirmiş, Bunların izleri olan taşınır kültür varlıkları ile de zengin müzeler oluşmuştur.
1- Diyarbakır’da çok eski tarihlerde kurulan Diyarbakır Arkeoloji Müzesi
2- Ziya Gökalp Müzesi
3- Kültür Müzesi ( Cahit Sıtkı Tarancı Evi)
1- DİYARBAKIR ARKEOLOJİ MÜZESİ:
Diyarbakır’da ilk müze, 1934 yılında Ulu Caminin külliyesine ait Zinciriye (Sencariye) Medresesinde açıldı.1985 yılında ise Elazığ Caddesi üzerinde bulunan yeni binasına taşındı.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesinde Epi-Paleolitik dönemden başlamak üzere ( M.Ö. 8400 ) Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Urartu, Assur, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı dönemine ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir.Ayrıca; Amid sikkeleri ile yöresel Etnoğrafik eserlerden oluşan zengin bir koleksiyona sahiptir. Müzemizde, 1744 adet Etnografik, 9201 adet sikke, 4976 adet de Arkeolojik eser olmak üzere toplam: 15.921 adet envanterlik eser kayıtlı olup, bir O kadarda etütlük eser bulunmaktadır.
Modern müzecilik anlayışına uygun olarak teşhir sistemi bulunan müzemizde seksiyonlarda resimler, grafikler ve anlatımlarla izleyici ile eser arasında iletişim kurulabilmektedir.
5 000 m2 ( Beş bin metrekare ) alan üzerine kurulan müzede, modern konferans salonu, üç katlı depo ve her katta bulunan çok amaçlı laboratuar ile fotoğraf atölyesi, çağdaş müzecilik hizmetlerine katkıda bulunmaktadır. Türkiye’deki müzecilik standartlarının üstünde modernize edilmiş müzemizde her türlü araç-gereç donanımı tamamlanmıştır. Ayrıca; müzemizde araştırma yapmak isteyen bilim adamlarına ve öğrencilere her türlü kolaylığı sağlayan mekanlarda Arkeologlarımız hizmet vermektedirler.
Diyarbakır iline bağlı Bismil ilçesinde iki birimde; Batman iline bağlı bir yerde olmak üzere Müze Müdürlüğü başkanlığında kazılar yapılmaktadır.
Paleolitik ve Neolitik döneme ait buluntular, müzemizde sergilenmektedir. Daha önceki yıllarda yapılan Bismil ve Ergani yöresinden çıkan Neolitik, Assur ve Roma dönemlerine ait eserler de müzemizin vitrinlerini zenginleştirmektedir.
Ayrıca; Müsadere edilen çok sayıda değerli kültür varlıkları, mahkeme sonuçları alındığında teşhire sunulacaktır.
2- ZİYA GÖKALP MÜZESİ
Diyarbakır’lı sosyolog, yazar Ziya Gökalp’in doğduğu evdir. Sivil mimarlık örneği en güzel evlerden birisi olan ve bazalt taştan iki katlı olarak 1806 yılında inşa edilmiştir. 1824 yılında Ziya Gökalp’in ailesine intikal eden evde 1876 yılında Ziya Gökalp doğmuştur. 1956 yılında müze haline getirilmiş ve yazarın şahsi eşyaları ve belgelerinden oluşan kolleksiyonlarla teşhire açılmıştır.
Bu yapıda içe dönük mimari tarzı kullanılmış olup, evin tüm pencereleri iç avluya bakmaktadır. Yapıya giriş tek kanatlı ahşap bir kapıdan sağlanmakta olup, mekanlar iç avlunun etrafına yerleştirilmiştir. Genellikle Diyarbakır evlerinde kullanılan havuz geleneği burada da kuzeye bakan bölümde ve Eyvanın içindedir.
Ziya Gökalp’in ataları 18. Yüzyılda Çermik kasabasından bu şehre gelip yerleşerek önce Karacami mahallesindeki ve bugün Melikahmet Caddesi güneyine düşen bir Kargir evde 1819 yılına kadar oturmuşlardır. Daha sonra bu binaya yerleşmişler ve Ziya Gökalp’te 28 Mart 1876 tarihinde evin harem dairesinde Büyük Meclis denen mekanda dünyaya gelmiştir. Ve Diyarbakır Askeri Rüştiyesini bitirdikten sonra, orta tahsiline Diyarbakır’da devam etti. Daha sonra İstanbul daki Veteriner okuluna devam etti. 1900 yılında tekrar Diyarbakır’a döndü. 1908 yılında, İttihat ve Terakki Partisinin Diyarbakır Teşkilatını kurdu. Bir ara Malta’ya sürgün gitti. Ve Cumhuriyet Meclisinin ilk milletvekili oldu.
Bir çok kitapları yanında Kızıl Elma, Yeni Hayat ve Altın Ordu, Türkçülüğün esasları gibi eserlerini yayınlamıştır. Ziya Gökalp’in Diyarbakır’da bulunduğu sürede çıkardığı dergi ve gazete kolleksiyonları ile zengin kütüphanesi bulunmaktadır. 1924 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
3-CAHİT SITKI TARANCI EVİ ( KÜLTÜR MÜZESİ )
Diyarbakır mimarisine özellikle Akkoyunlu, Artuklu ve Osmanlı stili hakimdir. Diyarbakır’da köklü bir mimari gelişimin varlığını duyuran yapıların başında evler ve köşkler gelir. Diyarbakır evlerinin özelliklerini en özgün biçimde muhafaza eden ve güzel örneklerden birisi olan Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğduğu evdir. Diyarbakır il merkezinde Camii Kebir Mahallesi, Cahit Sıtkı Tarancı sokak No:3 de bulunan ev, 1733 yılında inşa edilmiştir. Daha sonra da Cahit Sıtkı Tarancı’nın ailesine intikal etmiştir.
Yapıya daracık bir sokaktan, tek kanatlı ahşap bir kapıyla giriş sağlanmaktadır. Ayrıca Haremlik kapısı da iki kanatlı olup şehrin kuzey istikametine bakmaktadır. Bina iklim şartlarına uygun olarak yazlık (Kuzeyde), Kışlık (Güneyde), ilkbahar (Doğuda), Sonbaharlık bölüm de (Batıda) bulunmaktadır.
Binada büyüklü küçüklü toplam 14 oda, mutfak, kiler ve tuvalet bulunmaktadır. Binanın en önemli yeri iki katlı olan yazlık kısmıdır. Bu bölümün ikinci katındaki büyük odaya baş oda denir. Cahit Sıtkı Tarancı 2 Ekim 1910 yılında bu odada dünyaya gelmiştir. Cahit Sıtkı Tarancı Diyarbakır’ın soylu ailelerinden olan Pirinçcizadelerdendir. 2 Ekim 1910 yılında dünyaya gelen Tarancı’nın Babası Bekir Sıtkı, annesi Arife hanımdır. İlk tahsilini Diyarbakır’Da daha sonra Galatasaray Lisesinde devam etti. Mülkiye Mektebini bitirmeden 1938 de Fransa’ya gider, orada Radyoda Türkçe spikerliği yapar. 2. Dünyü savaşı nedeniyle Türkiyeye döner. 1951 ‘de Cavidan Tınaz’la evlenir. Ve 12 Ekim 1956 yılında Viyana’da ölür. Şairin önemli kitapları arasında “Otuzbeş Yaş”, “Ömrümde Sükut”, “Düşten Güzel” ve “Ziya’ya Mektuplar” sayılabilir.
2.Ekim.1910 yılında bu evde dünyaya gelen Cahit Sıtkı Tarancı’nın çocukluk ve gençlik yıllarının bir bölümünün geçtiği bu tarihi ev 1973 yılında Kültür Bakanlığı tarafından satın alınarak onarıldıktan sonra, Cumhuriyetin 50. Yılında 29.Ekim.1973 yılında Cahit Sıtkı’nın anısını yaşatmak ve ismini ebedileştirmek amacı ile müze olarak hizmete açılmıştır.
26 yıldan beri müze olarak hizmet veren evde, şairin şahsi eşyaları, el yazısı ile yazılmış mektupları, aile fotoğrafları ve kitaplarından oluşan zengin bir kolleksiyonla Cahit Sıtkı Tarancı Evi (Kültür Müzesi) adıyla) Pazartesi günleri hariç her gün mesai saatlerinde halkın ziyaretine açık bulundurulmaktadır.
Müzeyi ziyaret edenler hem şairin anısını tazelemekte, hem de Diyarbakır’ın sivil mimarlık örneğinin en özgün yapılarından olan ve 266 yıllık tarihi bir mekanda Diyarbakır yerlileri anı tazelerken, Diyarbakır’lı olmayanlarda bu tarihsel mekanda hazzın doruğuna ulaşmaktadırlar.
Sonuç olarak, pek çok uygarlığın izlerini taşıyan kültür kenti Diyarbakır, müzecilik açısından oldukça eski bir kenttir. Anadolu’nun pek çok illerinde müze yokken 65 yıl önce Diyarbakır’da müze kuruluyor, yani şimdiki modern müzenin temeli 65 yıl önce atılıyor. Bugün ise bölge müzesi niteliğinde olan bu kültür müessesesi, Mardin, Şırnak, Batman, Siirt illerinin de kültür varlıklarının tespiti, tescili ve korunması ile taşınır kültür varlıklarının satın alındığı veya Arkeolojik kazıdan çıkan eserlerin sergilendiği çağdaş müzecilik anlayışına uygun hizmet üreten birer kültür müessesesi olarak ilimiz halkına, özellikle gençliğe hitap etmektedir.
Tarih fışkıran bu şehirde tabiki bu tarihi yapıları ve eşyaları korumak için mutlaka müzelerde vardır şimdi sizlere Diyarbakır müzeleri hakkında bilgi vermek istiyorum
Kültürel Potansiyeli çok zengin olan Diyarbakır, Anadolu ile Mezopotamya arasındaki geçiş bölgesinin odak noktasındadır. Bu nedenle çeşitli kültürlerin bir biri ile etkileşiminden çok zengin bir mozayık oluşmuştur. Bu birikimin izleri, Diyarbakır şehrinin hüviyetini kültürel açıdan zenginleştirmiş, Bunların izleri olan taşınır kültür varlıkları ile de zengin müzeler oluşmuştur.
1- Diyarbakır’da çok eski tarihlerde kurulan Diyarbakır Arkeoloji Müzesi
2- Ziya Gökalp Müzesi
3- Kültür Müzesi ( Cahit Sıtkı Tarancı Evi)
1- DİYARBAKIR ARKEOLOJİ MÜZESİ:
Diyarbakır’da ilk müze, 1934 yılında Ulu Caminin külliyesine ait Zinciriye (Sencariye) Medresesinde açıldı.1985 yılında ise Elazığ Caddesi üzerinde bulunan yeni binasına taşındı.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesinde Epi-Paleolitik dönemden başlamak üzere ( M.Ö. 8400 ) Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Urartu, Assur, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı dönemine ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir.Ayrıca; Amid sikkeleri ile yöresel Etnoğrafik eserlerden oluşan zengin bir koleksiyona sahiptir. Müzemizde, 1744 adet Etnografik, 9201 adet sikke, 4976 adet de Arkeolojik eser olmak üzere toplam: 15.921 adet envanterlik eser kayıtlı olup, bir O kadarda etütlük eser bulunmaktadır.
Modern müzecilik anlayışına uygun olarak teşhir sistemi bulunan müzemizde seksiyonlarda resimler, grafikler ve anlatımlarla izleyici ile eser arasında iletişim kurulabilmektedir.
5 000 m2 ( Beş bin metrekare ) alan üzerine kurulan müzede, modern konferans salonu, üç katlı depo ve her katta bulunan çok amaçlı laboratuar ile fotoğraf atölyesi, çağdaş müzecilik hizmetlerine katkıda bulunmaktadır. Türkiye’deki müzecilik standartlarının üstünde modernize edilmiş müzemizde her türlü araç-gereç donanımı tamamlanmıştır. Ayrıca; müzemizde araştırma yapmak isteyen bilim adamlarına ve öğrencilere her türlü kolaylığı sağlayan mekanlarda Arkeologlarımız hizmet vermektedirler.
Diyarbakır iline bağlı Bismil ilçesinde iki birimde; Batman iline bağlı bir yerde olmak üzere Müze Müdürlüğü başkanlığında kazılar yapılmaktadır.
Paleolitik ve Neolitik döneme ait buluntular, müzemizde sergilenmektedir. Daha önceki yıllarda yapılan Bismil ve Ergani yöresinden çıkan Neolitik, Assur ve Roma dönemlerine ait eserler de müzemizin vitrinlerini zenginleştirmektedir.
Ayrıca; Müsadere edilen çok sayıda değerli kültür varlıkları, mahkeme sonuçları alındığında teşhire sunulacaktır.
2- ZİYA GÖKALP MÜZESİ
Diyarbakır’lı sosyolog, yazar Ziya Gökalp’in doğduğu evdir. Sivil mimarlık örneği en güzel evlerden birisi olan ve bazalt taştan iki katlı olarak 1806 yılında inşa edilmiştir. 1824 yılında Ziya Gökalp’in ailesine intikal eden evde 1876 yılında Ziya Gökalp doğmuştur. 1956 yılında müze haline getirilmiş ve yazarın şahsi eşyaları ve belgelerinden oluşan kolleksiyonlarla teşhire açılmıştır.
Bu yapıda içe dönük mimari tarzı kullanılmış olup, evin tüm pencereleri iç avluya bakmaktadır. Yapıya giriş tek kanatlı ahşap bir kapıdan sağlanmakta olup, mekanlar iç avlunun etrafına yerleştirilmiştir. Genellikle Diyarbakır evlerinde kullanılan havuz geleneği burada da kuzeye bakan bölümde ve Eyvanın içindedir.
Ziya Gökalp’in ataları 18. Yüzyılda Çermik kasabasından bu şehre gelip yerleşerek önce Karacami mahallesindeki ve bugün Melikahmet Caddesi güneyine düşen bir Kargir evde 1819 yılına kadar oturmuşlardır. Daha sonra bu binaya yerleşmişler ve Ziya Gökalp’te 28 Mart 1876 tarihinde evin harem dairesinde Büyük Meclis denen mekanda dünyaya gelmiştir. Ve Diyarbakır Askeri Rüştiyesini bitirdikten sonra, orta tahsiline Diyarbakır’da devam etti. Daha sonra İstanbul daki Veteriner okuluna devam etti. 1900 yılında tekrar Diyarbakır’a döndü. 1908 yılında, İttihat ve Terakki Partisinin Diyarbakır Teşkilatını kurdu. Bir ara Malta’ya sürgün gitti. Ve Cumhuriyet Meclisinin ilk milletvekili oldu.
Bir çok kitapları yanında Kızıl Elma, Yeni Hayat ve Altın Ordu, Türkçülüğün esasları gibi eserlerini yayınlamıştır. Ziya Gökalp’in Diyarbakır’da bulunduğu sürede çıkardığı dergi ve gazete kolleksiyonları ile zengin kütüphanesi bulunmaktadır. 1924 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
3-CAHİT SITKI TARANCI EVİ ( KÜLTÜR MÜZESİ )
Diyarbakır mimarisine özellikle Akkoyunlu, Artuklu ve Osmanlı stili hakimdir. Diyarbakır’da köklü bir mimari gelişimin varlığını duyuran yapıların başında evler ve köşkler gelir. Diyarbakır evlerinin özelliklerini en özgün biçimde muhafaza eden ve güzel örneklerden birisi olan Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğduğu evdir. Diyarbakır il merkezinde Camii Kebir Mahallesi, Cahit Sıtkı Tarancı sokak No:3 de bulunan ev, 1733 yılında inşa edilmiştir. Daha sonra da Cahit Sıtkı Tarancı’nın ailesine intikal etmiştir.
Yapıya daracık bir sokaktan, tek kanatlı ahşap bir kapıyla giriş sağlanmaktadır. Ayrıca Haremlik kapısı da iki kanatlı olup şehrin kuzey istikametine bakmaktadır. Bina iklim şartlarına uygun olarak yazlık (Kuzeyde), Kışlık (Güneyde), ilkbahar (Doğuda), Sonbaharlık bölüm de (Batıda) bulunmaktadır.
Binada büyüklü küçüklü toplam 14 oda, mutfak, kiler ve tuvalet bulunmaktadır. Binanın en önemli yeri iki katlı olan yazlık kısmıdır. Bu bölümün ikinci katındaki büyük odaya baş oda denir. Cahit Sıtkı Tarancı 2 Ekim 1910 yılında bu odada dünyaya gelmiştir. Cahit Sıtkı Tarancı Diyarbakır’ın soylu ailelerinden olan Pirinçcizadelerdendir. 2 Ekim 1910 yılında dünyaya gelen Tarancı’nın Babası Bekir Sıtkı, annesi Arife hanımdır. İlk tahsilini Diyarbakır’Da daha sonra Galatasaray Lisesinde devam etti. Mülkiye Mektebini bitirmeden 1938 de Fransa’ya gider, orada Radyoda Türkçe spikerliği yapar. 2. Dünyü savaşı nedeniyle Türkiyeye döner. 1951 ‘de Cavidan Tınaz’la evlenir. Ve 12 Ekim 1956 yılında Viyana’da ölür. Şairin önemli kitapları arasında “Otuzbeş Yaş”, “Ömrümde Sükut”, “Düşten Güzel” ve “Ziya’ya Mektuplar” sayılabilir.
2.Ekim.1910 yılında bu evde dünyaya gelen Cahit Sıtkı Tarancı’nın çocukluk ve gençlik yıllarının bir bölümünün geçtiği bu tarihi ev 1973 yılında Kültür Bakanlığı tarafından satın alınarak onarıldıktan sonra, Cumhuriyetin 50. Yılında 29.Ekim.1973 yılında Cahit Sıtkı’nın anısını yaşatmak ve ismini ebedileştirmek amacı ile müze olarak hizmete açılmıştır.
26 yıldan beri müze olarak hizmet veren evde, şairin şahsi eşyaları, el yazısı ile yazılmış mektupları, aile fotoğrafları ve kitaplarından oluşan zengin bir kolleksiyonla Cahit Sıtkı Tarancı Evi (Kültür Müzesi) adıyla) Pazartesi günleri hariç her gün mesai saatlerinde halkın ziyaretine açık bulundurulmaktadır.
Müzeyi ziyaret edenler hem şairin anısını tazelemekte, hem de Diyarbakır’ın sivil mimarlık örneğinin en özgün yapılarından olan ve 266 yıllık tarihi bir mekanda Diyarbakır yerlileri anı tazelerken, Diyarbakır’lı olmayanlarda bu tarihsel mekanda hazzın doruğuna ulaşmaktadırlar.
Sonuç olarak, pek çok uygarlığın izlerini taşıyan kültür kenti Diyarbakır, müzecilik açısından oldukça eski bir kenttir. Anadolu’nun pek çok illerinde müze yokken 65 yıl önce Diyarbakır’da müze kuruluyor, yani şimdiki modern müzenin temeli 65 yıl önce atılıyor. Bugün ise bölge müzesi niteliğinde olan bu kültür müessesesi, Mardin, Şırnak, Batman, Siirt illerinin de kültür varlıklarının tespiti, tescili ve korunması ile taşınır kültür varlıklarının satın alındığı veya Arkeolojik kazıdan çıkan eserlerin sergilendiği çağdaş müzecilik anlayışına uygun hizmet üreten birer kültür müessesesi olarak ilimiz halkına, özellikle gençliğe hitap etmektedir.