Uzman SühaN
Administrator
Divan Terdibi Nedir?
Bir şairin şiirlerini belirli bir tertip (düzen) içerisinde barındıran eserlere divan denir. Bir şairin şiirlerini belirtilen tertip içinde toplayan divanlara da müretteb dîvân denir.
Divan sahibi olmak, şair için önemli bir gaye, diğer şairler arasında kendisine ayrıcalık ve üstünlük sağlayan bir şeref ve payedir. Ayrıca divan tertip eden şair, şiirlerini dağılmaktan ve yok olmaktan da kurtarır. Şiirlerini bir divanda toplama fırsatı bulamamış şairlerin, ekseri şiirleri zamanla kaybolmuş veya günümüze pek az sayıda gelebilmiştir.
divan_kitabiKlâsik Türk edebiyatında divan tertibinde esas olan, şiirlerin kronolojik sıraları değil, şekil bakımından teşkil ettikleri kategorilerdir. Şairin şiirleri, nazım şekil ve türleri yanında bir kısmının öncelik tanınan muhtevalarına göre sınıflanarak divanda yer alır. Bir divanın nasıl bir tertiple meydana konacağı, şiirlerin hangi grup ve sıralar içinde yer alacağı, gelenekçe önceden tayin edilmiştir.
Genel olarak bir divanın tertibi şöyledir:
1) Mukaddime/Dîbâce (Önsöz): Klasik Türk edebiyatında daha çok manzum eserlerin baş tarafına konan ve eserin yazılış sebebini, mahiyetini, muhtevasını açıklayan sunuş yazılarıdır. Manzum olan dibaceler de vardır. Özellikle divan dibaceleri, klasik şiirimizin poetik meselelerine ışık tutacak mahiyettedir.
divan_tertibi• İlk divan dibacesi yazan Rûşenî‘dir (ö. 1486). Divanlarının her ikisinde de Farsça birer dibace bulunmaktadır.
• Türkçe ilk divan dibacesi yazarı, üç divan dibacesi yazmış bulunan Ali Şir Nevayi’dir (ö. 1502).
• Osmanlı sahasında ilk dibace yazarı ve Türk edebiyatının ilk manzum divan dibacesi yazarı da Ahmed Paşa’dır (ö. 1497).
• Manzum-mensur karışık olarak divan dibacesi yazan ilk şair ise Necati Bey’dir (ö. 1509).
• Pek yaygın olmamakla birlikte divanlarına ön söz yazan Divan şairleri vardır. Bazen de divanların başına, şairi iyi tanıyanlar veya divanı tedvin/divan haline getirenler tarafından Terceme-i Sâhib-i Dîvân başlığı altında bir bölüm eklenmektedir. Bu bölümler bütün divanlarda bulunmamaktadır.
2) Kasideler (Tevhîd, Tahmîd, Münâcât, Na’t, Medhiyeler): Mürettep bir divanda kasideler kendi içinde belirli bir sıraya göre yer alırlar. Şair, tevhîd ile Allah’ın varlığını ve birliğini dile getirir. Tahmîd ile Allah’a hamd eder. Münâcât ile aczini dile getirip, günahlarının affı için Allah’a yalvarır. Hz. Muhammed ve Çihâr-ı Yâr-ı Güzîn/dört büyük halifeye duyduğu sevgi ve saygısını na’t ile dile getirir. Ardından din ve tarikat büyükleri, hükümdar, sadrazam, vezir, şeyhülislâm ve diğer yüksek mevki sahiplerine yönelik yazılan medhiyeler yer alır. Şair, arada bazen “hasb-i hâl”, “arz-ı hâl” tarzında manzumelerle bazı dileklerini ve sıkıntılarını dile getirir.
3) Târihler ve Mesneviler: Tarih bir nazım şekli değil, ebced hesabı esas alınarak çeşitli nazım şekilleriyle yazılan bir nazım türüdür. Doğum, düğün, zafer, tahta çıkma ölüm gibi olayların; saray, cami, kışla, gemi ve köprü yapımı gibi önemli faaliyetlerin tarihini ihtiva eden manzumelerdir. Daha çok kaside ve kıt’a şeklinde yazılır. Divanlarda tarih manzumeleri ve küçük mesnevîlerin yerleri kesin değildir. Musammat veya gazellerden önce ya da sonra yer alabilirler.
4) Musammatlar: Bir divanda musammatlar büyüklük sırasına göre şöyle yer alır: Terkîb-bend, Tercî’-bend, Mu’aşşer-Ta’şîr, Mütessâ’-Tetsi’, Müsemmen-Tesmîn, Müsebbâ’-Tesbî’, Müseddes-Tesdîs, Muhammes-Tardiye-Tahmîs-Taştîr, Murabba ’-Terbî’-Taştîr ve Şarkı. Bir divanda bu nazım şekillerinin hepsi bulunmayabilir. Bu nazım şekilleri musammatlar başlığı altında toplanır. Şarkıların ise yeri kesin değildir. Gazellerden önce veya sonra bulunabilirler.
5) Gazeller: Gazeller divanda Arap alfabesi esas alınarak kafiyelerinin son harflerine göre dizilir. Şiir sayısı bakımından divanın en geniş bölümünü teşkil eder. Nâ-tamâm gazeller gazellerin sonunda yer alır.
6) Mukataât: Bu bölüm Kıt’a, Nazm, Rubâ’î, Tuyug, Metali’, Müfredat ve Mesâri’ şeklinde sıralanır. Bu nazım şekilleri kendi başlıkları altında, ayrı bölümler halinde de toplanabilirler: Rubâ’îler, Müfredler gibi. Ayrıca bu bölümde mersiye, lügaz ve muammâ gibi türler de yer alır. Divan, nazım şekillerinin en küçüğü olan mısralar ile son bulur.
Divan sahibi olmak, şair için önemli bir gaye, diğer şairler arasında kendisine ayrıcalık ve üstünlük sağlayan bir şeref ve payedir. Ayrıca divan tertip eden şair, şiirlerini dağılmaktan ve yok olmaktan da kurtarır. Şiirlerini bir divanda toplama fırsatı bulamamış şairlerin, ekseri şiirleri zamanla kaybolmuş veya günümüze pek az sayıda gelebilmiştir.
divan_kitabiKlâsik Türk edebiyatında divan tertibinde esas olan, şiirlerin kronolojik sıraları değil, şekil bakımından teşkil ettikleri kategorilerdir. Şairin şiirleri, nazım şekil ve türleri yanında bir kısmının öncelik tanınan muhtevalarına göre sınıflanarak divanda yer alır. Bir divanın nasıl bir tertiple meydana konacağı, şiirlerin hangi grup ve sıralar içinde yer alacağı, gelenekçe önceden tayin edilmiştir.
Genel olarak bir divanın tertibi şöyledir:
1) Mukaddime/Dîbâce (Önsöz): Klasik Türk edebiyatında daha çok manzum eserlerin baş tarafına konan ve eserin yazılış sebebini, mahiyetini, muhtevasını açıklayan sunuş yazılarıdır. Manzum olan dibaceler de vardır. Özellikle divan dibaceleri, klasik şiirimizin poetik meselelerine ışık tutacak mahiyettedir.
divan_tertibi• İlk divan dibacesi yazan Rûşenî‘dir (ö. 1486). Divanlarının her ikisinde de Farsça birer dibace bulunmaktadır.
• Türkçe ilk divan dibacesi yazarı, üç divan dibacesi yazmış bulunan Ali Şir Nevayi’dir (ö. 1502).
• Osmanlı sahasında ilk dibace yazarı ve Türk edebiyatının ilk manzum divan dibacesi yazarı da Ahmed Paşa’dır (ö. 1497).
• Manzum-mensur karışık olarak divan dibacesi yazan ilk şair ise Necati Bey’dir (ö. 1509).
• Pek yaygın olmamakla birlikte divanlarına ön söz yazan Divan şairleri vardır. Bazen de divanların başına, şairi iyi tanıyanlar veya divanı tedvin/divan haline getirenler tarafından Terceme-i Sâhib-i Dîvân başlığı altında bir bölüm eklenmektedir. Bu bölümler bütün divanlarda bulunmamaktadır.
2) Kasideler (Tevhîd, Tahmîd, Münâcât, Na’t, Medhiyeler): Mürettep bir divanda kasideler kendi içinde belirli bir sıraya göre yer alırlar. Şair, tevhîd ile Allah’ın varlığını ve birliğini dile getirir. Tahmîd ile Allah’a hamd eder. Münâcât ile aczini dile getirip, günahlarının affı için Allah’a yalvarır. Hz. Muhammed ve Çihâr-ı Yâr-ı Güzîn/dört büyük halifeye duyduğu sevgi ve saygısını na’t ile dile getirir. Ardından din ve tarikat büyükleri, hükümdar, sadrazam, vezir, şeyhülislâm ve diğer yüksek mevki sahiplerine yönelik yazılan medhiyeler yer alır. Şair, arada bazen “hasb-i hâl”, “arz-ı hâl” tarzında manzumelerle bazı dileklerini ve sıkıntılarını dile getirir.
3) Târihler ve Mesneviler: Tarih bir nazım şekli değil, ebced hesabı esas alınarak çeşitli nazım şekilleriyle yazılan bir nazım türüdür. Doğum, düğün, zafer, tahta çıkma ölüm gibi olayların; saray, cami, kışla, gemi ve köprü yapımı gibi önemli faaliyetlerin tarihini ihtiva eden manzumelerdir. Daha çok kaside ve kıt’a şeklinde yazılır. Divanlarda tarih manzumeleri ve küçük mesnevîlerin yerleri kesin değildir. Musammat veya gazellerden önce ya da sonra yer alabilirler.
4) Musammatlar: Bir divanda musammatlar büyüklük sırasına göre şöyle yer alır: Terkîb-bend, Tercî’-bend, Mu’aşşer-Ta’şîr, Mütessâ’-Tetsi’, Müsemmen-Tesmîn, Müsebbâ’-Tesbî’, Müseddes-Tesdîs, Muhammes-Tardiye-Tahmîs-Taştîr, Murabba ’-Terbî’-Taştîr ve Şarkı. Bir divanda bu nazım şekillerinin hepsi bulunmayabilir. Bu nazım şekilleri musammatlar başlığı altında toplanır. Şarkıların ise yeri kesin değildir. Gazellerden önce veya sonra bulunabilirler.
5) Gazeller: Gazeller divanda Arap alfabesi esas alınarak kafiyelerinin son harflerine göre dizilir. Şiir sayısı bakımından divanın en geniş bölümünü teşkil eder. Nâ-tamâm gazeller gazellerin sonunda yer alır.
6) Mukataât: Bu bölüm Kıt’a, Nazm, Rubâ’î, Tuyug, Metali’, Müfredat ve Mesâri’ şeklinde sıralanır. Bu nazım şekilleri kendi başlıkları altında, ayrı bölümler halinde de toplanabilirler: Rubâ’îler, Müfredler gibi. Ayrıca bu bölümde mersiye, lügaz ve muammâ gibi türler de yer alır. Divan, nazım şekillerinin en küçüğü olan mısralar ile son bulur.