Dikkatli Dinleme.....
dikkatli dinleme dikkatle dinlemek dikkatli dinlemek radyo dinlemenin faydaları dinlemenin faydaları
Önemli bir mevzuda konuşurken bazen, muhatabımız boş gözlerle, tepkisiz bir vaziyette bakar� Anlarız ki duyuyor ama dinlemiyor� Günlük hayatta çok şey duyarız fakat hepsini dinlemeyiz. Çünkü her duyulanı dikkatle dinlemek sinir sistemini bozar. Konuşma ve yazma faaliyetinin vazgeçilmez bir parçası olan dinlemeye gereken hassasiyeti göstermek; sosyal hayatta istenilen iletişimi kurabilmek, sağlam dostluklar edinebilmek ve başarı için şarttır değerli dostlar� Dinlemek denince bir konferans, seminer, sempozyum, açıkoturum, konser, sohbet ve va'z-u nasihat kadar ikili konuşmalar, samî-mî sohbetler de akla gelmelidir. Dinlemek gerçekten de bir sanattır. Bazı kimseler doğuştan iyi bir dinleyicidir. Ama yalnızca dinleyicidir. İnsanlar onunla konuşmak için pek de heveslenmezler. Bazı kimselerin ise dinlemeye sabır ve tahüm-müllcri yoktur. İyi bir dinleyici nasıl olur sorusuna cevap aramadan evvel, öncelikle kendimizde oluşmuş dinleme yanlışlarını düzeltmeliyiz. Bunlardan en yaygın olanı ise görünüşte dinlemedir. Muhatabınız sizi dinliyor gibi görünür fakat zihni başka yerlerdedir. Bazı dinleyiciler de kendi söyleyecekleri dışında hiçbir şeyle ilgilenmez, sürekli bunun kurgusu içinde oyalanırlar. Kimileri de seçerek dinlerler. Kendi adlarına dikkat çekici bir mevzu gelene kadar pasif dinleyici olarak kalırlar. Bir de duygusal saplantısı olan dinleyiciler vardır değerli dostlar... Bir kısmı dinlerken hep hüzünlenecek yerler bulur, bir kısmı da her söylenenden espri payı çıkarır. Bazıları, her duyduğunu kendine yönelmiş bir saldırı sayar. Öz güveni tam olmayan bu kimseler de dinlemeden istifade edemezler. Bir başka tür dinleyici de tuzak kurucu olarak tanımlanabilir.... Bunlar konuşmalarda tezat arayarak konuşanı zor duruma düşürücü fırsat kollarlar. Dinlemek iki şeritli bir cadde gibidir.... Konuşmacı isek, dinleyicilerin anlamasını kolaylaştırmak için temel anlayış kurallarına uymalı, ayrıntıları bile hesaba katmalıyız.Şayet dinleyiciler safında bulunuyorsak, konuşmanın mesajını iyi kavramak için şu yollan izleyebiliriz degerli dinleyiciler� Konuşmacının söylediklerini açık bir zihinle dinlemeliyiz. Söylenen söze veya konuşan şahsa duyduğumuz tepki dikkatimizi dağılmamalıdır. Konuşmacının hal diline de dikkat edip konu üzerinde odaklaşmalıyız. Fizikî olarak da dinlemeye hazır olmalıyız. Konuşmayı veya dersi anlayamazsak tekrar veya örnekleme yoluyla açıklama isteyebilmeliyiz. Egomuzu bastırmalı ve yalnızca -konuşmayı bitirince ne söyleyeceğimizi- düşünmekten vazgeçmeliyiz. Fikirler için dinlemeli; mesajı sunuluş şekline göre değil, muhtevasına göre yargılamalıyız. Dinleme esnasında gürültülü, dikkat çekici hareketlerden, bir şeyler atıştırmaktan veya sık sık konuşma solanına girip-çıkmaktan kaçınmalıyız. Konser veya konferans salonlarında programlan müeddep bir eda ile dinlemek gerekir. Sağa-sola bakmak, alkışta ölçüyü kaçırmak, yersiz bağırıp çağırmak ve ıslık çalmak saygısızlıktır. İstisnai bazı haller dışında yanımızdakilerle konuşmamalıyız. Bu tür hareket, hem yanımızdakileri rahatsız eder, hem konuşanı üzer. Derslerde, konferanslarda veya bir takım sohbet meclislerinde not almak; dinlemeyi güzelleştirip anlamayı hızlandırır. İyi konuşan kimseler, hep iyi ve dikkatli dinlemekle de şöhret yapmışlardır� İkili konuşmalarda da karşımızdakini dikkatle dinlemek, söz hakkı vermek hem nezaket ifadesi hem de büyük bir iltifattır. En sert, en saldırgan tenkitçiler bile sabırlı ve sevimli bir dinleyici karşısında yumuşarlar. Hemen herkesin istediği; sorunlarına gökten zembille inen, sihirli çözümler değil; anlayışlı, içten dinleyicilerdir. Hz. Peygamber (s.a.s.) birisiyle konuşurken bütün vücuduyla ona dönerek hitap eder ve öylece dinlerdi. Çocuklara bile büyük muamelesi yapar, kendini önemli ve büyükler gibi sorumlu hissetmesini sağlardı. Ümmetine de bir din kardeşi konuşunca susup dinlemesini tavsiye etmiş, mürüvvettendir buyurmuşlardır. Gönüller Sultanı, Mchmcd Zahid Kotku (Rh.A.), karşısında birisi iyi bildiği bir hususu dile getirse bile yine de dikkatle meraklı, dinler, herkese söz hakkı tanırdı. Hâl böyle olunca zannediyorum dinlemeye konuşmaktan daha çok ihtiyacımız var. Elbette başkalarını dinlemeliyiz. Fakat kontrol de etmeliyiz. Sosyal içerikli diyebileceğimiz radyo-televizyon yoluyla veya sohbet-konferans kanalıyla ulaşan konuşmalarda etkin dinleme, istikbâle dönük iyi bir yetişme imkanı verebilir. Aile içinde veya arkadaşlık-komşuluk ilişkilerindeki aktif dinlemeler ise uyumlu ve huzurlu bir hayata kapı aralayabilir. Başkalarını iyi dinleyebilme alışkanlığı edinince, kendimizi iyi dinletebilme gücümüzün de geliştiğini göreceğiz.
Önemli bir mevzuda konuşurken bazen, muhatabımız boş gözlerle, tepkisiz bir vaziyette bakar� Anlarız ki duyuyor ama dinlemiyor� Günlük hayatta çok şey duyarız fakat hepsini dinlemeyiz. Çünkü her duyulanı dikkatle dinlemek sinir sistemini bozar. Konuşma ve yazma faaliyetinin vazgeçilmez bir parçası olan dinlemeye gereken hassasiyeti göstermek; sosyal hayatta istenilen iletişimi kurabilmek, sağlam dostluklar edinebilmek ve başarı için şarttır değerli dostlar� Dinlemek denince bir konferans, seminer, sempozyum, açıkoturum, konser, sohbet ve va'z-u nasihat kadar ikili konuşmalar, samî-mî sohbetler de akla gelmelidir. Dinlemek gerçekten de bir sanattır. Bazı kimseler doğuştan iyi bir dinleyicidir. Ama yalnızca dinleyicidir. İnsanlar onunla konuşmak için pek de heveslenmezler. Bazı kimselerin ise dinlemeye sabır ve tahüm-müllcri yoktur. İyi bir dinleyici nasıl olur sorusuna cevap aramadan evvel, öncelikle kendimizde oluşmuş dinleme yanlışlarını düzeltmeliyiz. Bunlardan en yaygın olanı ise görünüşte dinlemedir. Muhatabınız sizi dinliyor gibi görünür fakat zihni başka yerlerdedir. Bazı dinleyiciler de kendi söyleyecekleri dışında hiçbir şeyle ilgilenmez, sürekli bunun kurgusu içinde oyalanırlar. Kimileri de seçerek dinlerler. Kendi adlarına dikkat çekici bir mevzu gelene kadar pasif dinleyici olarak kalırlar. Bir de duygusal saplantısı olan dinleyiciler vardır değerli dostlar... Bir kısmı dinlerken hep hüzünlenecek yerler bulur, bir kısmı da her söylenenden espri payı çıkarır. Bazıları, her duyduğunu kendine yönelmiş bir saldırı sayar. Öz güveni tam olmayan bu kimseler de dinlemeden istifade edemezler. Bir başka tür dinleyici de tuzak kurucu olarak tanımlanabilir.... Bunlar konuşmalarda tezat arayarak konuşanı zor duruma düşürücü fırsat kollarlar. Dinlemek iki şeritli bir cadde gibidir.... Konuşmacı isek, dinleyicilerin anlamasını kolaylaştırmak için temel anlayış kurallarına uymalı, ayrıntıları bile hesaba katmalıyız.Şayet dinleyiciler safında bulunuyorsak, konuşmanın mesajını iyi kavramak için şu yollan izleyebiliriz degerli dinleyiciler� Konuşmacının söylediklerini açık bir zihinle dinlemeliyiz. Söylenen söze veya konuşan şahsa duyduğumuz tepki dikkatimizi dağılmamalıdır. Konuşmacının hal diline de dikkat edip konu üzerinde odaklaşmalıyız. Fizikî olarak da dinlemeye hazır olmalıyız. Konuşmayı veya dersi anlayamazsak tekrar veya örnekleme yoluyla açıklama isteyebilmeliyiz. Egomuzu bastırmalı ve yalnızca -konuşmayı bitirince ne söyleyeceğimizi- düşünmekten vazgeçmeliyiz. Fikirler için dinlemeli; mesajı sunuluş şekline göre değil, muhtevasına göre yargılamalıyız. Dinleme esnasında gürültülü, dikkat çekici hareketlerden, bir şeyler atıştırmaktan veya sık sık konuşma solanına girip-çıkmaktan kaçınmalıyız. Konser veya konferans salonlarında programlan müeddep bir eda ile dinlemek gerekir. Sağa-sola bakmak, alkışta ölçüyü kaçırmak, yersiz bağırıp çağırmak ve ıslık çalmak saygısızlıktır. İstisnai bazı haller dışında yanımızdakilerle konuşmamalıyız. Bu tür hareket, hem yanımızdakileri rahatsız eder, hem konuşanı üzer. Derslerde, konferanslarda veya bir takım sohbet meclislerinde not almak; dinlemeyi güzelleştirip anlamayı hızlandırır. İyi konuşan kimseler, hep iyi ve dikkatli dinlemekle de şöhret yapmışlardır� İkili konuşmalarda da karşımızdakini dikkatle dinlemek, söz hakkı vermek hem nezaket ifadesi hem de büyük bir iltifattır. En sert, en saldırgan tenkitçiler bile sabırlı ve sevimli bir dinleyici karşısında yumuşarlar. Hemen herkesin istediği; sorunlarına gökten zembille inen, sihirli çözümler değil; anlayışlı, içten dinleyicilerdir. Hz. Peygamber (s.a.s.) birisiyle konuşurken bütün vücuduyla ona dönerek hitap eder ve öylece dinlerdi. Çocuklara bile büyük muamelesi yapar, kendini önemli ve büyükler gibi sorumlu hissetmesini sağlardı. Ümmetine de bir din kardeşi konuşunca susup dinlemesini tavsiye etmiş, mürüvvettendir buyurmuşlardır. Gönüller Sultanı, Mchmcd Zahid Kotku (Rh.A.), karşısında birisi iyi bildiği bir hususu dile getirse bile yine de dikkatle meraklı, dinler, herkese söz hakkı tanırdı. Hâl böyle olunca zannediyorum dinlemeye konuşmaktan daha çok ihtiyacımız var. Elbette başkalarını dinlemeliyiz. Fakat kontrol de etmeliyiz. Sosyal içerikli diyebileceğimiz radyo-televizyon yoluyla veya sohbet-konferans kanalıyla ulaşan konuşmalarda etkin dinleme, istikbâle dönük iyi bir yetişme imkanı verebilir. Aile içinde veya arkadaşlık-komşuluk ilişkilerindeki aktif dinlemeler ise uyumlu ve huzurlu bir hayata kapı aralayabilir. Başkalarını iyi dinleyebilme alışkanlığı edinince, kendimizi iyi dinletebilme gücümüzün de geliştiğini göreceğiz.