*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Depresyonla Nasıl Başa Çıkabilirim?
depresyondan nasıl çıkılır depresyondan nasil çikilir depresyonla nasıl başa çıkılır çıkabilirim çıkarım
Değişen hayat şartları ile birlikte depresyonun görülme sıklığı gittikçe artmaya başladı. Depresyon, duygu durumunda bozukluğa sebep olan bir hastalıktır. Stresler, organik ve psikolojik etkenler depresyona yol açabilir. Bununla beraber depresyonla depresif belirtileri birbirinden ayırmak gerekir.
Depresif belirtiler sağlıklı kişilerde de hayatın değişik dönemlerinde görülebilir. Depresyon ise tıbbî bir rahatsızlıktır. Ciddi bir depresyonun başlangıcından hemen sonra ya da rahatsızlık sırasında beyinde birçok biyolojik değişmenin olduğu bulunmuştur. Bunlar hormon sistemindeki bazı değişmelerle beynin kimyasal ve elektriksel etkinliğindeki bazı değişmelerdir.
Ancak beyindeki bu değişmeler kalıcı değillerdir. Rahatsızlık atlatıldıktan sonra biyolojik belirtilerin hepsi kaybolur ve depresyon geçiren kişinin beyni hayatının hiçbir döneminde böyle bir rahatsızlık yaşamamış kişinin beyninden ayırt edilemez.
Antidepresan ilaç tedavisi, psikoterapiler, elektroşok terapisi gibi birçok farklı tedavi yolu vardır. Bununla beraber depresyon bazı kişilerde tedaviyle iyileştikten sonra tekrarlamaktadır. Siz de sık depresif belirtiler gösterip ardından düzelen ya da sık sık depresyona giren kişilerden misiniz? Eğer öyleyse bilin ki depresyonla başa çıkmakta sizin de yapacağınız bazı şeyler var.
Depresyon, kalıcı kişilik değişimi değil bir rahatsızlık olup depresyonla başa çıkılabilir. Depresyonlu kişinin içinde bulunduğu duygu durumunun zihninden geçen düşüncelerle ilişkili olduğunu bilişlerini ya da düşüncelerini kısmen kendisinin de üretmekte olduğunu bilmesi gerekir. Aşırı genelleme, aşırı katılık, aşırı mükemmeliyetçilik gibi kurallar uç noktalara ulaştırılmadan değiştirilebilir. İnsanlar olaylardan değil olaylara yönelik yorumları yüzünden zarar görürler. Bununla beraber kişinin bunları sadece kendi gayretiyle değiştirmesi kolay değildir. Profesyonel yardım alması bu sebeple gerekebilir.
Bazen de depresyonlu kişinin yakını başlangıçta hastaya son derecede anlayışlı davranmakta ve tam hasta tedavi için ikna olup tedavi başladıktan sonra artık tükendiğini söyleyerek sabırsızlık göstermekte bu da hastanın tedavisini zorlaştırmaktadır. Örnek olarak depresyonlu bir hastanın eşinin tedavi sırasında artık dayanamadığını söylemesi tedavinin başarısını büyük ölçüde azaltmakta, hastanın iyileşme azmini kırmaktadır.
Depresyon belirtileri neler?
Baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, hazımsızlık, peklik veya ishal gibi sindirim sistemi problemleri, aşırı yemek yeme, iştahsızlık, kilo kaybı.
Uykusuzluk, uyanma zorluğu, kâbus görme.
Göğüs ağrıları, kalp çarpıntısı, kas ağrısı, yüksek kan basıncı, solunum güçlüğü.
Bitkinlik, huzursuzluk, sinirli hareketler, sık ağlama, aşırı duyarlılık, paniğe kapılma.
Aşırı sigara içme, aşırı alkol tüketimi, cinsel sorunlar.
Zihinsel ve duygusal belirtiler: İlgisizlik, hafıza zayıflığı, konsantrasyon zorluğu.
Korkular, fobiler, gelecek kaygısı.
Sosyal sorunlar: Başkalarıyla iletişim eksikliği, espri gücü yoksunluğu, duyguları ifade edememe.
Özgüven eksikliği, geçmişten dolayı suçluluk duyma, karar verme güçlüğü, başarısızlık duygusu, anlaşılmama duygusu, bastırılmış öfke.
Aile üyeleri yardım için neler yapabilir?
Hareketsizlikten çıkmasına yardım etmek, reddettiğinde güzel sözle ikna edip kısırdöngüyü aşmasına yardımcı olmak. Meşguliyetler bulması konusunda gerçekçi olmasını sağlamakla beraber ümitsizliğe kapılmasına yol açmadan, alternatifler bulmasına yardımcı olmak. Yeme ve uyku düzeninin depresyon tedavisinde çok önemli olduğunu bilerek bu yönde destekleyici olmak. Günlük hayatını programlamasını sağlamaya çalışmak. Bol oksijenin depresyon tedavisindeki önemini unutmamak, park, bahçe gibi ortamlarda bulunmasına yardımcı olmak. Depresyonlu kişinin güven duygusu zayıfladığından ona önem verdiğini göstermek. Sevgi ve şefkati esirgememek. İlaç tedavisini aksatmaması konusunda yardımcı olmak, ilaçlarını hatırlatmak ve ağır depresyonda intihar riskine karşı hastanın ilaçlarını bizzat vermek.
Değişen hayat şartları ile birlikte depresyonun görülme sıklığı gittikçe artmaya başladı. Depresyon, duygu durumunda bozukluğa sebep olan bir hastalıktır. Stresler, organik ve psikolojik etkenler depresyona yol açabilir. Bununla beraber depresyonla depresif belirtileri birbirinden ayırmak gerekir.
Depresif belirtiler sağlıklı kişilerde de hayatın değişik dönemlerinde görülebilir. Depresyon ise tıbbî bir rahatsızlıktır. Ciddi bir depresyonun başlangıcından hemen sonra ya da rahatsızlık sırasında beyinde birçok biyolojik değişmenin olduğu bulunmuştur. Bunlar hormon sistemindeki bazı değişmelerle beynin kimyasal ve elektriksel etkinliğindeki bazı değişmelerdir.
Ancak beyindeki bu değişmeler kalıcı değillerdir. Rahatsızlık atlatıldıktan sonra biyolojik belirtilerin hepsi kaybolur ve depresyon geçiren kişinin beyni hayatının hiçbir döneminde böyle bir rahatsızlık yaşamamış kişinin beyninden ayırt edilemez.
Antidepresan ilaç tedavisi, psikoterapiler, elektroşok terapisi gibi birçok farklı tedavi yolu vardır. Bununla beraber depresyon bazı kişilerde tedaviyle iyileştikten sonra tekrarlamaktadır. Siz de sık depresif belirtiler gösterip ardından düzelen ya da sık sık depresyona giren kişilerden misiniz? Eğer öyleyse bilin ki depresyonla başa çıkmakta sizin de yapacağınız bazı şeyler var.
Depresyon, kalıcı kişilik değişimi değil bir rahatsızlık olup depresyonla başa çıkılabilir. Depresyonlu kişinin içinde bulunduğu duygu durumunun zihninden geçen düşüncelerle ilişkili olduğunu bilişlerini ya da düşüncelerini kısmen kendisinin de üretmekte olduğunu bilmesi gerekir. Aşırı genelleme, aşırı katılık, aşırı mükemmeliyetçilik gibi kurallar uç noktalara ulaştırılmadan değiştirilebilir. İnsanlar olaylardan değil olaylara yönelik yorumları yüzünden zarar görürler. Bununla beraber kişinin bunları sadece kendi gayretiyle değiştirmesi kolay değildir. Profesyonel yardım alması bu sebeple gerekebilir.
Bazen de depresyonlu kişinin yakını başlangıçta hastaya son derecede anlayışlı davranmakta ve tam hasta tedavi için ikna olup tedavi başladıktan sonra artık tükendiğini söyleyerek sabırsızlık göstermekte bu da hastanın tedavisini zorlaştırmaktadır. Örnek olarak depresyonlu bir hastanın eşinin tedavi sırasında artık dayanamadığını söylemesi tedavinin başarısını büyük ölçüde azaltmakta, hastanın iyileşme azmini kırmaktadır.
Depresyon belirtileri neler?
Baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, hazımsızlık, peklik veya ishal gibi sindirim sistemi problemleri, aşırı yemek yeme, iştahsızlık, kilo kaybı.
Uykusuzluk, uyanma zorluğu, kâbus görme.
Göğüs ağrıları, kalp çarpıntısı, kas ağrısı, yüksek kan basıncı, solunum güçlüğü.
Bitkinlik, huzursuzluk, sinirli hareketler, sık ağlama, aşırı duyarlılık, paniğe kapılma.
Aşırı sigara içme, aşırı alkol tüketimi, cinsel sorunlar.
Zihinsel ve duygusal belirtiler: İlgisizlik, hafıza zayıflığı, konsantrasyon zorluğu.
Korkular, fobiler, gelecek kaygısı.
Sosyal sorunlar: Başkalarıyla iletişim eksikliği, espri gücü yoksunluğu, duyguları ifade edememe.
Özgüven eksikliği, geçmişten dolayı suçluluk duyma, karar verme güçlüğü, başarısızlık duygusu, anlaşılmama duygusu, bastırılmış öfke.
Aile üyeleri yardım için neler yapabilir?
Hareketsizlikten çıkmasına yardım etmek, reddettiğinde güzel sözle ikna edip kısırdöngüyü aşmasına yardımcı olmak. Meşguliyetler bulması konusunda gerçekçi olmasını sağlamakla beraber ümitsizliğe kapılmasına yol açmadan, alternatifler bulmasına yardımcı olmak. Yeme ve uyku düzeninin depresyon tedavisinde çok önemli olduğunu bilerek bu yönde destekleyici olmak. Günlük hayatını programlamasını sağlamaya çalışmak. Bol oksijenin depresyon tedavisindeki önemini unutmamak, park, bahçe gibi ortamlarda bulunmasına yardımcı olmak. Depresyonlu kişinin güven duygusu zayıfladığından ona önem verdiğini göstermek. Sevgi ve şefkati esirgememek. İlaç tedavisini aksatmaması konusunda yardımcı olmak, ilaçlarını hatırlatmak ve ağır depresyonda intihar riskine karşı hastanın ilaçlarını bizzat vermek.