Depresyon...
Affektif bozukluklar ve bu grubun depresif tipte olanları toplum için sık ve yaygın olarak görülen ruhsal bozuklukları oluştururlar. Yaklaşık toplumun %20 sini etkileyen depresyon tüm toplumlar için ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Hayat boyu risk erkekler için %3-12, kadınlar için %20-26 'dır. Ortalama başlangıç yaşı 20-30 yaşlar arasındadır. Ancak çocuk ve ergenlerde artıyor gibi görünmektedir. Akut atak geçirenlerin yaklaşık %12-20 kadarında depresyon süregenleşme eğilimindedir. Tekrarlayan depresyonlar kadınlarda daha sıktır.
Depresif belirtiler üzüntü, mutsuzluk, isteksizlik gibi gündelik mizaç ve duygulanım dalgalanmalarından, gerçeği değerlendirme yeteneğinin bozulduğu psikotik tablolara kadar geniş bir yelpaze içinde yer alırlar. Klinik depresyon ise, tedaviyi gerektirecek düzeyde şiddetli, kişinin günlük uyumunu ve ilişkilerini bozacak yoğunlukta depresyon belirtileri ile karakterize bir ruhsal hastalıktır.
Depresyon için karakteristik belirtileri yaşamış üç temel alanında görmek mümkündür.
1) Ruhsal-davranışsal belirtiler: Keder, çaresizlik, ümitsizlik, cesaretsizlik, değersizlik gibi duygular ile belirli çökkün mizaç (disforik mood) temel belirtidir. İlgi ve zevklerde azalma oldukça tipik bir yakınmadır. Davranış alanında ajitasyon, kendine yönelik yıkıcı eylemler, intihar girişimleri ve intihar en sık görülen davranış değişmeleridir.
2) Bilişsel alanda dikkati yoğunlaştırmada güçlük, entelektüel işlevlerde yetersizlik, geçmişte yaptıklarını değersiz ve anlamsız görme, kendini suçlama ve gelecek için karamsarlık ortaya çıkabilir. Giderek kendini günahkar görme, 'komada' hatta 'ölü' olduğu biçiminde hezeyanlar gelişebilir. Depresyonda görülen psikotik düşünce bozuklukları çökkün mizaçla uyumludur.
3) Fiziksel (somatik) düzeydeki belirtiler ise uyku ve iştah değişimleri, cinsel istek ve güçte azalma, genel enerji azlığı, halsizlik, yorgunluk biçiminde düşkünlük gibi belirtilerdir. Anksiyete ve tedirginliğe bağlı baş ve sırt ağrıları, kabızlık, kan basıncında ve nabızda değişiklikler sık görülen somatik bulgulardır.
Depresyonların büyük bir bölümü uygun farmakoterapi ve psikoterapi ile ayaktan tedavi edilebilirler. Ancak küçük bir grup hastanın yatılarak tedavisi gerekir. Hastaya yatışı gerektiren durumlar şunlardır.
1) Mizaçtaki çökkünlüğün çok şiddetli olduğu ağır depresyonlar
2) İleri inceleme veya tedavi gerektiren başka bir tıbbi hastalığa ikincil olarak gelişmiş depresyonlar 3) Israrlı, inatçı, intihar eğilimi, düşünceleri yada tasarıları ve riski
4) Uzun süreli kendini ihmal, temel ihtiyaçlarına ve sağlığına kayıtsızlık
5) Yoğun ızdırap duygularının hasta ve yakınları için çok rahatsız edici olması
6) Depresif duygulanımı kalkındırmak amacıyla alkol yada ilaç suiistimali gibi durumların depresif tabloya eklenmesi
Depresif belirtiler üzüntü, mutsuzluk, isteksizlik gibi gündelik mizaç ve duygulanım dalgalanmalarından, gerçeği değerlendirme yeteneğinin bozulduğu psikotik tablolara kadar geniş bir yelpaze içinde yer alırlar. Klinik depresyon ise, tedaviyi gerektirecek düzeyde şiddetli, kişinin günlük uyumunu ve ilişkilerini bozacak yoğunlukta depresyon belirtileri ile karakterize bir ruhsal hastalıktır.
Depresyon için karakteristik belirtileri yaşamış üç temel alanında görmek mümkündür.
1) Ruhsal-davranışsal belirtiler: Keder, çaresizlik, ümitsizlik, cesaretsizlik, değersizlik gibi duygular ile belirli çökkün mizaç (disforik mood) temel belirtidir. İlgi ve zevklerde azalma oldukça tipik bir yakınmadır. Davranış alanında ajitasyon, kendine yönelik yıkıcı eylemler, intihar girişimleri ve intihar en sık görülen davranış değişmeleridir.
2) Bilişsel alanda dikkati yoğunlaştırmada güçlük, entelektüel işlevlerde yetersizlik, geçmişte yaptıklarını değersiz ve anlamsız görme, kendini suçlama ve gelecek için karamsarlık ortaya çıkabilir. Giderek kendini günahkar görme, 'komada' hatta 'ölü' olduğu biçiminde hezeyanlar gelişebilir. Depresyonda görülen psikotik düşünce bozuklukları çökkün mizaçla uyumludur.
3) Fiziksel (somatik) düzeydeki belirtiler ise uyku ve iştah değişimleri, cinsel istek ve güçte azalma, genel enerji azlığı, halsizlik, yorgunluk biçiminde düşkünlük gibi belirtilerdir. Anksiyete ve tedirginliğe bağlı baş ve sırt ağrıları, kabızlık, kan basıncında ve nabızda değişiklikler sık görülen somatik bulgulardır.
Depresyonların büyük bir bölümü uygun farmakoterapi ve psikoterapi ile ayaktan tedavi edilebilirler. Ancak küçük bir grup hastanın yatılarak tedavisi gerekir. Hastaya yatışı gerektiren durumlar şunlardır.
1) Mizaçtaki çökkünlüğün çok şiddetli olduğu ağır depresyonlar
2) İleri inceleme veya tedavi gerektiren başka bir tıbbi hastalığa ikincil olarak gelişmiş depresyonlar 3) Israrlı, inatçı, intihar eğilimi, düşünceleri yada tasarıları ve riski
4) Uzun süreli kendini ihmal, temel ihtiyaçlarına ve sağlığına kayıtsızlık
5) Yoğun ızdırap duygularının hasta ve yakınları için çok rahatsız edici olması
6) Depresif duygulanımı kalkındırmak amacıyla alkol yada ilaç suiistimali gibi durumların depresif tabloya eklenmesi