T
TİTAN
Forum Okuru
Deniz Kirliliği Neden Oluşur?Nasıl Önlenebilir?
deniz kirliliği nedir nasıl oluşur neden oluşur nasıl önlenebilir ile ilgili bilgiler burada melekler
Tadını ancak denemiş olanların bildiği ve unutamadığıdır şöyle bir boğazda gezinti yapmak melekler 🙂 Ya da bir vapura atlayıp ver elini adalar deyip,marmaranın incileri adalarımızı tek tek gezmek 🙂 Deneyenin unutamadığı ve bir daha yapmaya can attığı şeyler 🙂 Ama ne yazık ki son yıllarda yaşanan deniz kirliliği bu zevki biraz olsun zedeliyor.Kıyılara yaklaşmaya başladığınız anda gördüğünüz denizin görüntüsü içler acısı ne yazık ki.🙁 Marmara'da balık kalmadı biliyorsunuz.Bütün kabahat bizlerde.Şimdi aşağıda okuyacağınız makale,olayın vahimiyetini,insanoğlunun kendi eliyle kendi denizine yaptığı ihaneti daha iyi anlamanızı sağlayacak,kimbilir belki sizi de önlemler alınmasına yardımcı olmanızı sağlayacaktır,umarım...
Neden Denizlerimizi Korumalıyız?
- Dünyamızın %71' i deniz, göl, nehir gibi su ortamları oluşturmaktadır.
- Doğanın ekolojisini, yani canlı yaşamına elverişli koşullarını korumak için öncelikle bu %71'lik büyük bölümün sağlıklı yapısı korunmalıdır. Çünkü bu ortamdaki kirlenme er veya geç hava ve kara katmanlarına da intikal etmektedir.
- 1 cm3 petrol 40 m3 deniz suyunun oksijenini kullanmakta ve canlı yaşamına zarar vermektedir
- 1 ton petrol atığı deniz üzerinde 25.000 km2 alana yayılarak havadan suya oksijen transferini önleyen büyük bir örtü oluşturur.
- Petrolden daha tehlikeli olan bir çok kimyasal ve zehirli atığın denize karışması daha da vahim sonuçlar doğurabilmektedir.
- Dünya denizlerine her yıl 650.000 plastik kutu atılmaktadır.
- Denizlerimizdeki atık petrol ve plastik parçaları canlılar için ölümcül birer tuzaktır. Petrole bulanan veya plastik atıkları yutan yunuslar, deniz kaplumbağaları ve kuşlar birer birer yaşamlarını kaybetmektedirler.
BOĞAZLAR'DA DENİZ KİRLİLİĞİ
Çağımızda doğatı en fazla tehdit eden tehlikelerin başında Çevre Kirlenmesi Gelmektedir. Çağımızda doğa ve çevre kirlenmesi, hava, kara, su ve denizlerde yaşayan canlıların doğal gelişmelerini ileride giderilmesi mümkün olmayacak şekilde olumsuz yönde etkilenmektedir. Yeryüzünde hayatın kaynağını oluşturan su ve deniz kirlenmesi, çevre kirlenmesinin önemli bir kesimini oluşturmaktadır. Günümüzde deniz kirliliği deniz suyundan oksijen azalmalarına, denizlerde yaşayan canlılarda zehirlenme belirtilerine neden olmakta ve denizdeki canlıların ve deniz kaynaklarının giderek yok olamsına neden olamktadır.
DENİZLER'DE MEYDANA GELEN KİRLİLİĞİN;
1-Deniz kıyıları boyunca kurulmuş bulunan yerleşim merkezleri ve sanayi tesislerinden,
2-Hava yolu araçlarından,
3-Denizlerde kurulmuş bulunan platform ve boru hatlarından,
4-Gemilerden,
meydana geldiği görülmektedir. Burada gemilerden meydana gelen kirlenmelerin,
a-Kazadan kaynaklanan kirlenmeler,
b-Kasıtlı veya bilgizice yapılan kirletmeler
şeklinde iki ana grupta ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
GEMİ VE DENİZ ARAÇLARIN'DAN KAYNAKLANAN KİRLENME
Türkiye, deniz ulaştırması açısından dünyanın en önemli noktalrından birisinde bulunmaktadır. Karadeniz ile Akdeniz arasındaki tek deniz ulaşım yolu İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara deniz vasıtası ile sağlanmaktadır. Boğazlarımızdaki deniz trafiği, özellikle İstanbul Boğazı gibi yoğun yapılaşmanın görüldüğü noktalarda doğal ve yapay çevre bakımından çok ciddi çevresel riskler yatmaktadır. Bunlar;
Gemilerin normal operasyonlarından kaynaklanan sintine ve balasat gibi atıklar ile çöplerini denize boşaltmaları,
Gemilerin legal veya illegal yollardan taşıdıkları tehlikeleri atıkların veya maddelerin denize boşaltılamsı,kaza durumunda denize petrol veya diğer zararlı maddelerin yayılması gibi onuçlara yol açabilecektir. Gemilerin ve diğer deniz araçlarından denizlerin kirletilmesine neden olan maddeler, özellikle uluslararsı sözleşmeler ve deniz kirlenmesini önleme kuralları gözönünde bulundurularak, beş başlık altında toplanabilir. Bunlar,
a-PETROL VE PETROL TÜREVİ MADDELER
b-ZEHİRLİ SIVILAR
c-AMBALAJLI ZARARLI MADDELER
d-PİS SULAR
e-ÇÖPLER'DİR.
Ayrıca gemilerin limanlarda yükleme ve boşaltma işlemleri ve temizlik işlemleri sırasında meydana gelen kirlilik en önemli kirlilik konularından birini teşkil etmektedir. Özellikle petrol tanklarının yıkanması sırasında ortaya çıkan büyük problem olmaktadır.
Gemilerin sıntine sularını denizlere basmaları, gemilerdeki diğer pis suların ve ambar temizleme işlemi sıarsında çıkarılan çöp ve atıkların denizlere atılması, kirli balasat sularının denize verilmesi, gemilerin gaz_free işlemlerinden kaynaklanan kirlilik, gemileri yakıt ikmali ile ham petrol ve petrol ürünleri, LNG veya LPG ile kimyasal yükler ve benzeri yükleri taşıyan gemiler Boğazlarımızda önemli ölçüde çevre kirliliği yanında, can ve mal güvenliklerini de tehlikeye sokmaktadır.
Gemi kazalarından bazılarını özetlemek gerekirse:
1-Independenta; 15.11.1979 , Haydarpaşa önlerinde 100.000 ton'dan fazla ham petrol yüklü tanker infilak etmiştir,
2-Blue Star; 28.10.1988 , İstanbul Limanı'nda 1.000 ton amonyak gazı denize yayılmıştır,
3-Jambur-Datongsham; 29.03.1990 , İstanbul Boğazı'nda 2.600 ton gazoil denize akmıştır,
4-Rabinion-18; 14.11.1991 , İstanbul Boğazı'nda 20.000 canlı hayvan yüklü gemi batmıştır,
5-Nassia; 13.03.1994 , İstanbul Boğazı'nda yaklaşık 2.000 ton ham petrol denize akmıştır.
DENİZ KİRLİLİĞİ VE KAYNAKLARI
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, tüm dünyada olduğu gibi, deniz kirliliği ve kıyılar ile ilgili sorunlar ayrı bir onem taşımaktadır. Sanayi, deniz taşımacılığı, şehirleşme, turizm ve atıkların boşaltılamsının yanısıra oluşan deniz kazaları ile de her geçen gün denizlerimiz daha hızlı kirlenmeye başlamıştır. Özellikle Karadeniz'de olduğu gibi ülke dışındaki su havzalarından taşınan kirlilik de denizlerimizi büyük ölçüde kirletmektedir.
Denizlerin kullanım alanlarında birisi, kirlilik veren deşarjlar için bir alıcı ortam olarak kullanılmasıdır. Bu kirlilik deniz kıyısındaki yerleşim yerleri ve endüstrilerden doğrudan verilebildiği gibi akarsular, yağmur suları ve hava kirliliği ile de daha uzak bölgelere taşıma yoluyla verilebilir. Bunun yanında endüstriyel olarak petrol ve petrol türevlerinin yaygın bir şekilde üretilip kullanılması, kullanım sonucu yapılan deşarjlar, deniz taşıması ve kazalar denizlerin kirlenmesinde önemli rol oynarlar.
Ege Denizi'nde kirleticiler genellikle;
1-Yerleşim sonucu evsel atıklarla,
2-Sanayiden kaynaklanan atıksu deşarjlarıyla,
3-Yağış sonucu yıkanma ve üzülmeyle,
4-Tarımsal faaliyetler sonucuyla,
5-Liman faaliyetleri ve deniz trafiğiyle,
6-Denize ulaşan nehir ve akarsular vasıflarıyla,ulaşırlar
Ege Bölgelerinde sanayi gelişimine paralel olarak gerçekleşen nüfus artışı yurdumuz ortalamasının üzerindedir. Turizm sonucu özellikle yaz aylarında nüfus çok artmakta ve kirlilik yükü normalin çok üzerine çıkmaktadır. Mevcut altyapı da yetersiz kaldığından sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Akdeniz ise gerek turistik çekicilik ve buna bağlı nüfus yoğunluğu ve gerekse endüstriyel açıdan hızla gelişen ülkelerin kendisini çevrelemesi ile kirliliklere karşı karşıyadır. Kentleşme,turizm,sanayi vb. aktiviteler sonucu oluşan atıkların miktarı, bu faaliyetler sonucu doğal bitki örtüsünün değişmesi ve erozyonun ortaya çıkması, ayrıca tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkan kirlilik Akdeniz'in genel sorunudur. Endüstriyel ve tarımsal faaliyetler ile turizm kaynaklı mevsimsel nüfus artışına bağlı evsel atık miktarlarının artışının yanı sıra, yat turizmi, denizyolu taşımacılığı kaynaklı atık ve petrol türevleri de önemli kirlilik kaynaklarındandır.
Karadeniz ise yıllardan beri bölge insanları için geçim kaynağı, dinlence alanı ve hatta atıkların boşaltıldığı bir bölge olmuştur. Doğrudan veya nehirler yoluyla denize ulaşan arıtılmamış evsel ve endüstriyel atıklar, plansız yerleşme, nüfus artışı Karadeniz'in su kalitesine olumsuz etki yapan nedenlerdendir. Karadeniz'in kapalı bir deniz olması da bir dezavantaj oluşturmaktadır. Yörenin topografyasının uygun olmaması ve yerleşimin dğınık olması sebepleriyle altyapı hizmetlerinin sunulmasında sorunlar olmaktadır. Karadeniz ülkemizde Sakarya,Yeşilırmak ve Kızılırmak başta olmak üzere diğer akarsulardan gelen bazı kirletici yüklerin yanısıra neredeyse tüm Avrupa'nın kirletici yükünü taşıyan Tuna Nehri'nin sularının da almktadır.
Ülke nüfüsünun yaklaşık %26'ını ve sanayinin %60'ını barındıran, tüm yüzölçümün ise sadece %9'luk bir bölümünü kaplayan Marmara Bölgesi'ndeki nüfus artışı ile buna bağlı olarak ortaya çıkan hızlı kentleşme ve sanayileşme sonucu, Marmara denizi, özellikle 60'lı yılların ikinci yarısından sonra belirginleşen bir kirlenme dönemine girmiştir. Marmara Denizi hacimce küçük ve açık denizlerden bir seri yatay ve dikey engeller ile yalıtılmış olduğundan, kısıtlanmış madde alışverişi sonucu kirlenme büyük bir hızla olmaktadır. Bu kısıtlama sonucu kirleticilerin büyük bir bölümü belirli tabakalarda kalmakta, yoğunluk ise göreceli olarak artmaktadır. 1980'li yıllardan bu yana Marmara'nın sahil bölgelerindeki hızlı yapılaşma, buna paralel olarak gelişen turizm ve artan nüfus olayının katkısı ile ilk aşamada Marmara Denizi'ne bağlı Haliç ve Körfezlerden, daha sonra da kıyı şeridinden başlayarak kıta sahanlığına doğru hızla ilerleyen bir kirlenme ve bunun sonucu olarak da deniz ekonmisinde geniş çaplı doğal denge bozukluklarına yol açmıştır. Marmara Bölgesi, sanayileşme bakımından ülkenin en gelişmiş bölgesidir. Özellikle İzmit Körfezi ile İstanbul Metropolitan alanı ve yakın çevresinde çok çeşitli sanayi faaliyetleri yer almaktadır. Sanayileşmeden kaynaklanan çevre kirliliği ise, özellikle bir içdeniz niteliğinde olan Marmara Denizi'nde oldukça kritik boyutlara erişen deniz kirliliğine neden olmaktadır.
Başta kıyılarda olmak üzere çeşitli boyutlardaki dere, çay ve ırmaklara direkt deşarj yaparak gelişen sanayi tesislerinin atıkları kara kaynaklı deşarjlar olarak denize boşalarak kirliliğin daha da artmasına neden olmaktadır. Böylece büyük oranda evsel atıklar yanında, hızla gelişen sanayileşme ile ortaya çıkan endüstriyel atıklar, doğrudan veya dolayı yoldan Marmara Denizi'ne deşarj edilmektedir. Ayrıca giderek artan Deniz Trafiği sonucunda, deniz araçlarının balast ve sintine sularından kaynaklanan kirlenmenin yanısıra ham petrol taşıyan tankerlerden sızan petrol denizde çok geniş alanlara yayılarak önemli bir kirlilik yükü oluşturmaktadır. Bakanlığımızca ( T.C. ÇEVRE BAKANLIĞI ), ülkemizin çevre kirliliği açısından en önemli bölgelerinden biri olan Marmara Denizi'nin kirliliğinin önlenmesi amacıyla ilgili tüm kurum, kuruluş temsilcilerinin katılımı sağlanarak 4-5 Ekim 1993 tarihleri arasında bir koordinasyon toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda evsel, edüstriyel ve deniz araçlarından kaynaklanan kirliliğin giderilmesi amacıyla birtakım kararlar alınmış ve bu kararlar bir deklarasyon halinde yayımlanmıştır. Bakanlığımız ve İller Bankası genel Müdürlüğü ortak çalışmaları sonucu, Marmara Denizi'ni olumsuz etkileyen evsel kirlilik kaynaklarına ilişkin yatırım bazında öncelik sıralaması yapılmıştır. Marmara Denizi ve Boğazlar'da deniz trafiğinden kaynaklanan deniz kirliliğinin önlenmesi amacıyla yaptırılan bir proje ile bölgedeki son durum detaylı bir şekilde ortaya konarak eksiklikler tesbit edilmiş ve bu eksikliklerin giderilme yollarının belirlenerek yatırım aşamasına geçilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Bakanlığımızca 1997 Yılı Yatırım Programına bir proje teklif edilmiş ve proje kabul edilmiştir.
Deniz kirliliğini önlemek için;
1Uzun Dönemli Arıtma ve Uzaklaştırma Yapılmalı,
2 Uzun Dönemli Strateji ile Uyumlu Olan Ara Tedbirler Alınmalı,
3 Arıtma sistemleri kurmalı,
4 Atıkları denize atmamalı.
Su Kirliliğini Önlemek için;
Arıtma tesisleri kurulmalı ve özenle işletilmeli
Belirli yerlerde nüfus artışının önüne geçilmeli
İnsanlar bilinçlendirilmeli
Su kaynaklarının korunması için iyi politikalar geliştirilmeli,plan ve programlar yapılmalı
Hava ve toprak kirliliğine sebep olan faktörler ortadan kaldırılmalıdır.
Tadını ancak denemiş olanların bildiği ve unutamadığıdır şöyle bir boğazda gezinti yapmak melekler 🙂 Ya da bir vapura atlayıp ver elini adalar deyip,marmaranın incileri adalarımızı tek tek gezmek 🙂 Deneyenin unutamadığı ve bir daha yapmaya can attığı şeyler 🙂 Ama ne yazık ki son yıllarda yaşanan deniz kirliliği bu zevki biraz olsun zedeliyor.Kıyılara yaklaşmaya başladığınız anda gördüğünüz denizin görüntüsü içler acısı ne yazık ki.🙁 Marmara'da balık kalmadı biliyorsunuz.Bütün kabahat bizlerde.Şimdi aşağıda okuyacağınız makale,olayın vahimiyetini,insanoğlunun kendi eliyle kendi denizine yaptığı ihaneti daha iyi anlamanızı sağlayacak,kimbilir belki sizi de önlemler alınmasına yardımcı olmanızı sağlayacaktır,umarım...
Neden Denizlerimizi Korumalıyız?
- Dünyamızın %71' i deniz, göl, nehir gibi su ortamları oluşturmaktadır.
- Doğanın ekolojisini, yani canlı yaşamına elverişli koşullarını korumak için öncelikle bu %71'lik büyük bölümün sağlıklı yapısı korunmalıdır. Çünkü bu ortamdaki kirlenme er veya geç hava ve kara katmanlarına da intikal etmektedir.
- 1 cm3 petrol 40 m3 deniz suyunun oksijenini kullanmakta ve canlı yaşamına zarar vermektedir
- 1 ton petrol atığı deniz üzerinde 25.000 km2 alana yayılarak havadan suya oksijen transferini önleyen büyük bir örtü oluşturur.
- Petrolden daha tehlikeli olan bir çok kimyasal ve zehirli atığın denize karışması daha da vahim sonuçlar doğurabilmektedir.
- Dünya denizlerine her yıl 650.000 plastik kutu atılmaktadır.
- Denizlerimizdeki atık petrol ve plastik parçaları canlılar için ölümcül birer tuzaktır. Petrole bulanan veya plastik atıkları yutan yunuslar, deniz kaplumbağaları ve kuşlar birer birer yaşamlarını kaybetmektedirler.
BOĞAZLAR'DA DENİZ KİRLİLİĞİ
Çağımızda doğatı en fazla tehdit eden tehlikelerin başında Çevre Kirlenmesi Gelmektedir. Çağımızda doğa ve çevre kirlenmesi, hava, kara, su ve denizlerde yaşayan canlıların doğal gelişmelerini ileride giderilmesi mümkün olmayacak şekilde olumsuz yönde etkilenmektedir. Yeryüzünde hayatın kaynağını oluşturan su ve deniz kirlenmesi, çevre kirlenmesinin önemli bir kesimini oluşturmaktadır. Günümüzde deniz kirliliği deniz suyundan oksijen azalmalarına, denizlerde yaşayan canlılarda zehirlenme belirtilerine neden olmakta ve denizdeki canlıların ve deniz kaynaklarının giderek yok olamsına neden olamktadır.
DENİZLER'DE MEYDANA GELEN KİRLİLİĞİN;
1-Deniz kıyıları boyunca kurulmuş bulunan yerleşim merkezleri ve sanayi tesislerinden,
2-Hava yolu araçlarından,
3-Denizlerde kurulmuş bulunan platform ve boru hatlarından,
4-Gemilerden,
meydana geldiği görülmektedir. Burada gemilerden meydana gelen kirlenmelerin,
a-Kazadan kaynaklanan kirlenmeler,
b-Kasıtlı veya bilgizice yapılan kirletmeler
şeklinde iki ana grupta ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
GEMİ VE DENİZ ARAÇLARIN'DAN KAYNAKLANAN KİRLENME
Türkiye, deniz ulaştırması açısından dünyanın en önemli noktalrından birisinde bulunmaktadır. Karadeniz ile Akdeniz arasındaki tek deniz ulaşım yolu İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara deniz vasıtası ile sağlanmaktadır. Boğazlarımızdaki deniz trafiği, özellikle İstanbul Boğazı gibi yoğun yapılaşmanın görüldüğü noktalarda doğal ve yapay çevre bakımından çok ciddi çevresel riskler yatmaktadır. Bunlar;
Gemilerin normal operasyonlarından kaynaklanan sintine ve balasat gibi atıklar ile çöplerini denize boşaltmaları,
Gemilerin legal veya illegal yollardan taşıdıkları tehlikeleri atıkların veya maddelerin denize boşaltılamsı,kaza durumunda denize petrol veya diğer zararlı maddelerin yayılması gibi onuçlara yol açabilecektir. Gemilerin ve diğer deniz araçlarından denizlerin kirletilmesine neden olan maddeler, özellikle uluslararsı sözleşmeler ve deniz kirlenmesini önleme kuralları gözönünde bulundurularak, beş başlık altında toplanabilir. Bunlar,
a-PETROL VE PETROL TÜREVİ MADDELER
b-ZEHİRLİ SIVILAR
c-AMBALAJLI ZARARLI MADDELER
d-PİS SULAR
e-ÇÖPLER'DİR.
Ayrıca gemilerin limanlarda yükleme ve boşaltma işlemleri ve temizlik işlemleri sırasında meydana gelen kirlilik en önemli kirlilik konularından birini teşkil etmektedir. Özellikle petrol tanklarının yıkanması sırasında ortaya çıkan büyük problem olmaktadır.
Gemilerin sıntine sularını denizlere basmaları, gemilerdeki diğer pis suların ve ambar temizleme işlemi sıarsında çıkarılan çöp ve atıkların denizlere atılması, kirli balasat sularının denize verilmesi, gemilerin gaz_free işlemlerinden kaynaklanan kirlilik, gemileri yakıt ikmali ile ham petrol ve petrol ürünleri, LNG veya LPG ile kimyasal yükler ve benzeri yükleri taşıyan gemiler Boğazlarımızda önemli ölçüde çevre kirliliği yanında, can ve mal güvenliklerini de tehlikeye sokmaktadır.
Gemi kazalarından bazılarını özetlemek gerekirse:
1-Independenta; 15.11.1979 , Haydarpaşa önlerinde 100.000 ton'dan fazla ham petrol yüklü tanker infilak etmiştir,
2-Blue Star; 28.10.1988 , İstanbul Limanı'nda 1.000 ton amonyak gazı denize yayılmıştır,
3-Jambur-Datongsham; 29.03.1990 , İstanbul Boğazı'nda 2.600 ton gazoil denize akmıştır,
4-Rabinion-18; 14.11.1991 , İstanbul Boğazı'nda 20.000 canlı hayvan yüklü gemi batmıştır,
5-Nassia; 13.03.1994 , İstanbul Boğazı'nda yaklaşık 2.000 ton ham petrol denize akmıştır.
DENİZ KİRLİLİĞİ VE KAYNAKLARI
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, tüm dünyada olduğu gibi, deniz kirliliği ve kıyılar ile ilgili sorunlar ayrı bir onem taşımaktadır. Sanayi, deniz taşımacılığı, şehirleşme, turizm ve atıkların boşaltılamsının yanısıra oluşan deniz kazaları ile de her geçen gün denizlerimiz daha hızlı kirlenmeye başlamıştır. Özellikle Karadeniz'de olduğu gibi ülke dışındaki su havzalarından taşınan kirlilik de denizlerimizi büyük ölçüde kirletmektedir.
Denizlerin kullanım alanlarında birisi, kirlilik veren deşarjlar için bir alıcı ortam olarak kullanılmasıdır. Bu kirlilik deniz kıyısındaki yerleşim yerleri ve endüstrilerden doğrudan verilebildiği gibi akarsular, yağmur suları ve hava kirliliği ile de daha uzak bölgelere taşıma yoluyla verilebilir. Bunun yanında endüstriyel olarak petrol ve petrol türevlerinin yaygın bir şekilde üretilip kullanılması, kullanım sonucu yapılan deşarjlar, deniz taşıması ve kazalar denizlerin kirlenmesinde önemli rol oynarlar.
Ege Denizi'nde kirleticiler genellikle;
1-Yerleşim sonucu evsel atıklarla,
2-Sanayiden kaynaklanan atıksu deşarjlarıyla,
3-Yağış sonucu yıkanma ve üzülmeyle,
4-Tarımsal faaliyetler sonucuyla,
5-Liman faaliyetleri ve deniz trafiğiyle,
6-Denize ulaşan nehir ve akarsular vasıflarıyla,ulaşırlar
Ege Bölgelerinde sanayi gelişimine paralel olarak gerçekleşen nüfus artışı yurdumuz ortalamasının üzerindedir. Turizm sonucu özellikle yaz aylarında nüfus çok artmakta ve kirlilik yükü normalin çok üzerine çıkmaktadır. Mevcut altyapı da yetersiz kaldığından sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Akdeniz ise gerek turistik çekicilik ve buna bağlı nüfus yoğunluğu ve gerekse endüstriyel açıdan hızla gelişen ülkelerin kendisini çevrelemesi ile kirliliklere karşı karşıyadır. Kentleşme,turizm,sanayi vb. aktiviteler sonucu oluşan atıkların miktarı, bu faaliyetler sonucu doğal bitki örtüsünün değişmesi ve erozyonun ortaya çıkması, ayrıca tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkan kirlilik Akdeniz'in genel sorunudur. Endüstriyel ve tarımsal faaliyetler ile turizm kaynaklı mevsimsel nüfus artışına bağlı evsel atık miktarlarının artışının yanı sıra, yat turizmi, denizyolu taşımacılığı kaynaklı atık ve petrol türevleri de önemli kirlilik kaynaklarındandır.
Karadeniz ise yıllardan beri bölge insanları için geçim kaynağı, dinlence alanı ve hatta atıkların boşaltıldığı bir bölge olmuştur. Doğrudan veya nehirler yoluyla denize ulaşan arıtılmamış evsel ve endüstriyel atıklar, plansız yerleşme, nüfus artışı Karadeniz'in su kalitesine olumsuz etki yapan nedenlerdendir. Karadeniz'in kapalı bir deniz olması da bir dezavantaj oluşturmaktadır. Yörenin topografyasının uygun olmaması ve yerleşimin dğınık olması sebepleriyle altyapı hizmetlerinin sunulmasında sorunlar olmaktadır. Karadeniz ülkemizde Sakarya,Yeşilırmak ve Kızılırmak başta olmak üzere diğer akarsulardan gelen bazı kirletici yüklerin yanısıra neredeyse tüm Avrupa'nın kirletici yükünü taşıyan Tuna Nehri'nin sularının da almktadır.
Ülke nüfüsünun yaklaşık %26'ını ve sanayinin %60'ını barındıran, tüm yüzölçümün ise sadece %9'luk bir bölümünü kaplayan Marmara Bölgesi'ndeki nüfus artışı ile buna bağlı olarak ortaya çıkan hızlı kentleşme ve sanayileşme sonucu, Marmara denizi, özellikle 60'lı yılların ikinci yarısından sonra belirginleşen bir kirlenme dönemine girmiştir. Marmara Denizi hacimce küçük ve açık denizlerden bir seri yatay ve dikey engeller ile yalıtılmış olduğundan, kısıtlanmış madde alışverişi sonucu kirlenme büyük bir hızla olmaktadır. Bu kısıtlama sonucu kirleticilerin büyük bir bölümü belirli tabakalarda kalmakta, yoğunluk ise göreceli olarak artmaktadır. 1980'li yıllardan bu yana Marmara'nın sahil bölgelerindeki hızlı yapılaşma, buna paralel olarak gelişen turizm ve artan nüfus olayının katkısı ile ilk aşamada Marmara Denizi'ne bağlı Haliç ve Körfezlerden, daha sonra da kıyı şeridinden başlayarak kıta sahanlığına doğru hızla ilerleyen bir kirlenme ve bunun sonucu olarak da deniz ekonmisinde geniş çaplı doğal denge bozukluklarına yol açmıştır. Marmara Bölgesi, sanayileşme bakımından ülkenin en gelişmiş bölgesidir. Özellikle İzmit Körfezi ile İstanbul Metropolitan alanı ve yakın çevresinde çok çeşitli sanayi faaliyetleri yer almaktadır. Sanayileşmeden kaynaklanan çevre kirliliği ise, özellikle bir içdeniz niteliğinde olan Marmara Denizi'nde oldukça kritik boyutlara erişen deniz kirliliğine neden olmaktadır.
Başta kıyılarda olmak üzere çeşitli boyutlardaki dere, çay ve ırmaklara direkt deşarj yaparak gelişen sanayi tesislerinin atıkları kara kaynaklı deşarjlar olarak denize boşalarak kirliliğin daha da artmasına neden olmaktadır. Böylece büyük oranda evsel atıklar yanında, hızla gelişen sanayileşme ile ortaya çıkan endüstriyel atıklar, doğrudan veya dolayı yoldan Marmara Denizi'ne deşarj edilmektedir. Ayrıca giderek artan Deniz Trafiği sonucunda, deniz araçlarının balast ve sintine sularından kaynaklanan kirlenmenin yanısıra ham petrol taşıyan tankerlerden sızan petrol denizde çok geniş alanlara yayılarak önemli bir kirlilik yükü oluşturmaktadır. Bakanlığımızca ( T.C. ÇEVRE BAKANLIĞI ), ülkemizin çevre kirliliği açısından en önemli bölgelerinden biri olan Marmara Denizi'nin kirliliğinin önlenmesi amacıyla ilgili tüm kurum, kuruluş temsilcilerinin katılımı sağlanarak 4-5 Ekim 1993 tarihleri arasında bir koordinasyon toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda evsel, edüstriyel ve deniz araçlarından kaynaklanan kirliliğin giderilmesi amacıyla birtakım kararlar alınmış ve bu kararlar bir deklarasyon halinde yayımlanmıştır. Bakanlığımız ve İller Bankası genel Müdürlüğü ortak çalışmaları sonucu, Marmara Denizi'ni olumsuz etkileyen evsel kirlilik kaynaklarına ilişkin yatırım bazında öncelik sıralaması yapılmıştır. Marmara Denizi ve Boğazlar'da deniz trafiğinden kaynaklanan deniz kirliliğinin önlenmesi amacıyla yaptırılan bir proje ile bölgedeki son durum detaylı bir şekilde ortaya konarak eksiklikler tesbit edilmiş ve bu eksikliklerin giderilme yollarının belirlenerek yatırım aşamasına geçilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Bakanlığımızca 1997 Yılı Yatırım Programına bir proje teklif edilmiş ve proje kabul edilmiştir.
Deniz kirliliğini önlemek için;
1Uzun Dönemli Arıtma ve Uzaklaştırma Yapılmalı,
2 Uzun Dönemli Strateji ile Uyumlu Olan Ara Tedbirler Alınmalı,
3 Arıtma sistemleri kurmalı,
4 Atıkları denize atmamalı.
Su Kirliliğini Önlemek için;
Arıtma tesisleri kurulmalı ve özenle işletilmeli
Belirli yerlerde nüfus artışının önüne geçilmeli
İnsanlar bilinçlendirilmeli
Su kaynaklarının korunması için iyi politikalar geliştirilmeli,plan ve programlar yapılmalı
Hava ve toprak kirliliğine sebep olan faktörler ortadan kaldırılmalıdır.