Ce: ÇZK - Çoklu Zeka Kuramı
Çoklu Zeka Kuramı
Çoklu Zeka Kuramına göre, insan beyni, sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, müziksel-ritmik, görsel-uzamsak, içsel, kişilerarası, doğa ve bedensel-kinestetik zeka alanlarını içermektedir. Geleneksel eğitim bunlardan il ikisini yani sayısal ve sözel alanı dikkate almaktadır. Diğerleri okullarımızda ihmal edilmektedir. Oysa tek yönlü beslenme metabolizma üzerinde nasıl olumsuz etkiler oluşturuyorsa, tek yönlü zeka beslenmesi de zihin gelişimini potansiyel olarak sınırlamaktadır.
Aileler çocuklarının iyi beslenip beslenmediğine iki açıdan bakmak durumundadır. Birincisi fizikse beslenme, ikincisi ise zihinsel beslenmedir. Fiziksel beslenme ne yazık ki anne-çocuk savaşlarının en önemli konusunu oluşturmaktadır. Anneler saatlerce televizyon reklamlarının karşısında çocuklarına yemek yedirdiklerinde kendilerini iyi hissetmektedir. Oysa yeme bozukluğu, dikkat bozukluğu, konsantrasyon eksikliği bu tür annelerin neden olduğu olumsuzluklardan sadece bir kaçıdır. Bu konuda gereksiz hassasiyet gösterilmektedir. Zihinsel beslenmede ise, daha vahim bir durum ortaya çıkmaktadır. Çünkü onun sonuçları, diğeri gibi açıkça gözlenememektedir. Çocukların zihinsel beslenmesiyle aşırı derecede ilgilenmekle hiç ilgilenmemek arasında çok da fark yoktur. Günümüzde bir çok öğretmen ve veli çocuklara aşırı biçimde yüklenerek gereksiz bir ilgi göstermektedir. Oysa gelişimde "daha erken daha iyi değildir" kuralı unutulmamalıdır. Zekayı geleneksel paradigmalarla ele almak, bu tür yanlışlara yol açabilmektedir.
Çoklu Zeka Kuramı zekaya ilişkin geleneksel anlayışların eksiklerini vurgulamakta ve yeni bir pencere sunmaktadır.
Öğrencilerin Zeka Alanlarını Belirlemek
Çoklu Zeka Kuramı zekanın sayısal olarak sabitlenmesine karşı olduğu için, testlere de karşıdır. Be nedenle zeka alanlarının saptanmasında test dışı tekniklerin kullanılması önerilmektedir. Bu tekniklerden bazıları şunlardır:
- Gözlem
- İşaretleme Listeleri
- Dereceleme Ölçekleri
- Anekdot Kaydı
- Kimdir Bu?
- Görüşme
Gözlem
Yüksek gözlem becerisine sahip yetişkinler için son derece kullanışlı bir tekniktir. Her an her yerde kullanılabilir. Çocuklar olumlu ya da olumsuz birçok davranışlarıyla bize kendileri hakkında bilgi vermektedir. Örneğin, gözleriyle öğretmeni ve tahtayı takip etmeye çalışan bir öğrenci görsel bir öğrenci olduğu mesajını vermektedir. Sıklıkla öğretmenine ve arkadaşlarına dokunmaya çalışan yada gördüğü her şeyi eline alıp dokunmak isteyen bir öğrenci ise büyük bir olasılıkla kinestetiktir. Olumlu davranışlarda olduğu gibi olumsuz davranışlarda da gözlenebilecek çok fazla ipucu vardır. Örneğin derste sıklıkla dalan, hayal kuran bir öğrenciye öğretmeni kızdığında o öğrenci ona şöyle demek istemektedir: "Sevgili öğretmenim, ben sıklıkla dalıyor ya da hayal kuruyorum. Çünkü sen dersini sadece sözel dilsel olarak sunuyorsun tahtada. Benim doğal öğrenme kanılım olan görsel uyarıcılarla dersini sunmadığın için ben de kendi ihtiyacımı hayal kurarak kendim gidermeye çalışıyorum. Anlasana." Derste devamlı hareket eden, hiç bir şey bulamazsa kalemini açmak için çöpe giden öğrenciyi öğretmeni suçlarsa, o öğrenci öğretmenine şöyle seslenebilir: "Canım öğretmenim. Ben kinestetik, harekete dayalı bir öğrenciyim. Oysa sen susun, kıpırdamayın, çiçek olun diyorsun. ama ben hareket ederek öğrenebilirim. Sen derste sadece konuşuyorsun, ben sıkılıyorum. Konuyu harekete dayalı işlesen, bende hareket ihtiyacımı gidermiş olacağım.
Öğretmenler sınıf içinde çocukların neler yapmaktan hoşlandığına bakarak bazı öngörülerde bulunabilir. Örneğin Atatürk hakkında istediğiniz bir etkinliği yapın denildiğinde çocuklar farklı etkinliklere yönelebilir. Bir çocuk Atatürk hakkında kompozisyon ya da şiir yazabilir, bir başka çocuk resim yapabilir, bir başkası dramayla duygularını ifade edebilir. Atatürk'ün sevdiği şarkılardan ya da fotoğraflarından koleksiyon yapan öğrenciler de çıkabilir. Bu tür gözlemler bir kaç kez yapıldığında oldukça sağlıklı verilere ulaşılabilir.