ÇZK - Çoklu Zeka Kuramı

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
ÇZK - Çoklu Zeka Kuramı
czk czk oyunları testi oyunu hayal
Zeka Kuramları ve Çoklu Yaklaşımlar

Bir çocuğa "sana bir soru sorayım mı" denildiğinde "hadi sor, sor, sorsana" türünde bir cümle sarf ederse, bu çocuğun muhtemelen entelektüel açlığı olan, zeki biri olduğu söylenebilir. Eğer çocuk "sooor" diyerek gönülsüzlüğünü ifade ederse entelektüel açlığını daha düşük olduğu düşünülebilir. "Yok bana sorma, kime sorarsan sor" derse nispeten daha düşü zekalı olduğu düşünülebilir. Şüphesiz yukarıda paylaşılan satırlar hoş bir anekdottur. Sadece bir tepkiye bakarak bir çocuğun zekasını saptamak gibi bir lüksümüz henüz yoktur. Ancak çok net olmasa da bir fikir verebilir bazen.
Zekanın gerçekten ne olduğu konusunda yüzyıllardır tartışmalar süregeliyor. Beynin keşfi sürdükçe, zekadan anladığımız şeyler de değişecek elbet. Tarih boyunca bilim adamları zeka konusunda farklı yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bilim adamlarının zekaya yaklaşımları şöyledir:

İbni Sina
Zeka hem öğrenme sürecinden ayrı hem de dış dünyadan gelen algıların insana verdiği bilgiyi öğrenmeyle ortaya çıkmaktadır. Öğrenme süreci hakkında sonradan öne sürülmüş tek taraflı kuramları çok daha önceki bir asırda birleşik bir şekilde öne süren bu görüş, modern psikolojinin bağdaştırıcı görüşüne de uygun düşmektedir.

Galton
Bireysel farklılıklar, duyusal yeteneklerdeki farklılıklardan kaynaklanır. Bireyin duulsrı ne kadar keskin olursa zekâsı o kadar iyi işler.

Cattel
Zeka testi kavramını ilk kez ortaya atmıştır. "Duyum keskinliği ve tepki hızındaki farklılıklar zihinsel fonksiyonlardaki farklılığı yansıtır" görüşünü savunur.

Binet
Zekâ, kavrama, hüküm verme, akıl yürütme gibi karmaşık üst düzey işlemlerde kendini gösterir. Bireyin zekası çözümü yüksek zihinsel işlemler gerektiren problem durumlarıyla karşı karşıya getirilerek ölçülebilir.

Sperman
Bütün zihinsel etkinliklerde rol oynayan genel bir zeka vardır ve buna "g" faktörü (genel faktör) denir. Belirli zihinsel etkinliğin gösterilebilmesi için, genel zihinsel yeteneğin dışında gerek duyulan zihin gücüne "s" faktörü (özel faktör) denir. Zekayı ölçmek "g" yi ölçmektir.

Guilford
Zihin birbirinden bağımsız faktörlerden meydana gelmiştir. Faktörler sınıflandırılabilir. 120 faktör vardır. Faktörler belli bir içeriği, belli bir işlemden sonra belli bir ürün haline getiren zihin yeteneğidir. Her zihinsel etkinliğin içerik, işlem ve ürün olmak üzere üç yönü vardır.

Thorndike
Zeka birbirinden bağımsız farklı faktörlerden oluşur. Bir sorunun çözümünde birden fazla faktör rol alabilir. Soyut zeka, mekanik zeka ve sosyal zeka olmak üzere üç faktör vardır. Zekanın düzey,genişlik ve hız olmak üzere üç boyutu vardır.

Thurstone
Zihinsel farklılıklar "g" faktöründen değil, birbirinden farklı ve bağımsız yedi faktörden ileri gelir. Bunlar; sözel kavram, sözel akılcılık, sayısal yetenek, tümevarımsal muhakeme, bellek, uzaysal düşünme ve algı hızıdır.

Piaget
Geleneksel zeka anlayışına karşı çıkarak, zekânın zekâ testinden alınan puan olmadığını belirtmiştir. O, zekâyı zihnin değişme ve kendini yenileme gücü olarak tarif etmiş ve zekaya gelişimsel açıdan yaklaşmıştır. Ayrıca, çocukların ilkel zihin yapısına sahip küçük yetişkinler olmadığını belirtmiştir. Zihinsel yaklaşımda, zihinsel yapı sindirim sitemine, bilgiler besin maddelerine benzetilir. Her besin maddesinin yenildikten sonra hazmedilip vücutta kullanmasına benzer olarak, dış dünyadaki nesne ve olaylarda algılanır, değerlendirilir ve kullanılacak hale getirilir. Algılanan bilgiler besin maddelerinin organizmayı değiştirdiği gibi bilişsel fonksiyonları değiştirir ve geliştirir.

Goleman
Thorndike'in sosyal zekâ adını verdiği zekâ üzerinde durmuş ve duygusal zeka (EQ) kavramını ortaya atmıştır. Duygusal zihin, evrim basmağında akıl zihninden önce ortaya çıkmıştır ve hayvanlarda da mevcuttur. Duygusal zeka; kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek doyum erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, umut besleme ile kendini gösterir. Herhangi bir uyarıcıya karşı gösterilecek tepki, akıl zihninden önce duygusal zihin tarafından algılanır.

Sternberg
Triarşik Zeka Kuramı'nı geliştirmiştir. Pratik bilgiyi kapsayan biçimde zekayı yeniden tanımlamıştır. Bileşimsel, deneyimsel ve bağlamsal alt kuramları içerir.

Ceci
Biyo-ekolojik yaklaşımı savunmuştur. Genel zeka ya da "g" faktörü biçiminde tanımlanan tek bir zeka kavramına karşı çıkmış, zekayı biyolojik temelleri olan çoklu bilişsel potansiyel, bağlam ve bilgi bütünlüğünde değerlendirmiştir.

Gardner Çoklu zeka kuramını geliştirmiştir. İnsanlarda tek bir zeka yoktur. IQ ve zeka testleri sedece sözel ve mantıksal-matematiksel yetenekleri ölçmektedir. Oysa bireylerde birbirinden farklı 8 yetenek alanı vardır. Bunlar; Dilbilimsel, mantıksal/matematiksel, görsel/uzamsal, bedensel/kinestetik, müziksel/ritmik, kişilerarası, içsel, doğa zekasıdır.
 
Ce: ÇZK - Çoklu Zeka Kuramı

Çoklu Zeka Kuramı

Çoklu Zeka Kuramına göre, insan beyni, sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, müziksel-ritmik, görsel-uzamsak, içsel, kişilerarası, doğa ve bedensel-kinestetik zeka alanlarını içermektedir. Geleneksel eğitim bunlardan il ikisini yani sayısal ve sözel alanı dikkate almaktadır. Diğerleri okullarımızda ihmal edilmektedir. Oysa tek yönlü beslenme metabolizma üzerinde nasıl olumsuz etkiler oluşturuyorsa, tek yönlü zeka beslenmesi de zihin gelişimini potansiyel olarak sınırlamaktadır.

Aileler çocuklarının iyi beslenip beslenmediğine iki açıdan bakmak durumundadır. Birincisi fizikse beslenme, ikincisi ise zihinsel beslenmedir. Fiziksel beslenme ne yazık ki anne-çocuk savaşlarının en önemli konusunu oluşturmaktadır. Anneler saatlerce televizyon reklamlarının karşısında çocuklarına yemek yedirdiklerinde kendilerini iyi hissetmektedir. Oysa yeme bozukluğu, dikkat bozukluğu, konsantrasyon eksikliği bu tür annelerin neden olduğu olumsuzluklardan sadece bir kaçıdır. Bu konuda gereksiz hassasiyet gösterilmektedir. Zihinsel beslenmede ise, daha vahim bir durum ortaya çıkmaktadır. Çünkü onun sonuçları, diğeri gibi açıkça gözlenememektedir. Çocukların zihinsel beslenmesiyle aşırı derecede ilgilenmekle hiç ilgilenmemek arasında çok da fark yoktur. Günümüzde bir çok öğretmen ve veli çocuklara aşırı biçimde yüklenerek gereksiz bir ilgi göstermektedir. Oysa gelişimde "daha erken daha iyi değildir" kuralı unutulmamalıdır. Zekayı geleneksel paradigmalarla ele almak, bu tür yanlışlara yol açabilmektedir.

Çoklu Zeka Kuramı zekaya ilişkin geleneksel anlayışların eksiklerini vurgulamakta ve yeni bir pencere sunmaktadır.


Öğrencilerin Zeka Alanlarını Belirlemek

Çoklu Zeka Kuramı zekanın sayısal olarak sabitlenmesine karşı olduğu için, testlere de karşıdır. Be nedenle zeka alanlarının saptanmasında test dışı tekniklerin kullanılması önerilmektedir. Bu tekniklerden bazıları şunlardır:

- Gözlem
- İşaretleme Listeleri
- Dereceleme Ölçekleri
- Anekdot Kaydı
- Kimdir Bu?
- Görüşme

Gözlem

Yüksek gözlem becerisine sahip yetişkinler için son derece kullanışlı bir tekniktir. Her an her yerde kullanılabilir. Çocuklar olumlu ya da olumsuz birçok davranışlarıyla bize kendileri hakkında bilgi vermektedir. Örneğin, gözleriyle öğretmeni ve tahtayı takip etmeye çalışan bir öğrenci görsel bir öğrenci olduğu mesajını vermektedir. Sıklıkla öğretmenine ve arkadaşlarına dokunmaya çalışan yada gördüğü her şeyi eline alıp dokunmak isteyen bir öğrenci ise büyük bir olasılıkla kinestetiktir. Olumlu davranışlarda olduğu gibi olumsuz davranışlarda da gözlenebilecek çok fazla ipucu vardır. Örneğin derste sıklıkla dalan, hayal kuran bir öğrenciye öğretmeni kızdığında o öğrenci ona şöyle demek istemektedir: "Sevgili öğretmenim, ben sıklıkla dalıyor ya da hayal kuruyorum. Çünkü sen dersini sadece sözel dilsel olarak sunuyorsun tahtada. Benim doğal öğrenme kanılım olan görsel uyarıcılarla dersini sunmadığın için ben de kendi ihtiyacımı hayal kurarak kendim gidermeye çalışıyorum. Anlasana." Derste devamlı hareket eden, hiç bir şey bulamazsa kalemini açmak için çöpe giden öğrenciyi öğretmeni suçlarsa, o öğrenci öğretmenine şöyle seslenebilir: "Canım öğretmenim. Ben kinestetik, harekete dayalı bir öğrenciyim. Oysa sen susun, kıpırdamayın, çiçek olun diyorsun. ama ben hareket ederek öğrenebilirim. Sen derste sadece konuşuyorsun, ben sıkılıyorum. Konuyu harekete dayalı işlesen, bende hareket ihtiyacımı gidermiş olacağım.
Öğretmenler sınıf içinde çocukların neler yapmaktan hoşlandığına bakarak bazı öngörülerde bulunabilir. Örneğin Atatürk hakkında istediğiniz bir etkinliği yapın denildiğinde çocuklar farklı etkinliklere yönelebilir. Bir çocuk Atatürk hakkında kompozisyon ya da şiir yazabilir, bir başka çocuk resim yapabilir, bir başkası dramayla duygularını ifade edebilir. Atatürk'ün sevdiği şarkılardan ya da fotoğraflarından koleksiyon yapan öğrenciler de çıkabilir. Bu tür gözlemler bir kaç kez yapıldığında oldukça sağlıklı verilere ulaşılabilir.

 
Geri
Üst