cevşen ül kebir duası arapça ve türkçesi
Cevşenül Kebir Duası, Cevşenül Kebir Duası (türkçe) Okunuşu,Cevşenül Kebir Duası (türkçe), Cevşen Ül Kebir Arapça okunuşu hakkında detaylı bilgi
Cevşen Ül Kebir duasının türkçe ve arapça okunuşunu bu yazımızda bulabilirsiniz melekler
Arapçası
Türkçesi
Ey ALLAH’im…
Eger bir is Senin ezeli iliminde,
benim dinim ve hayatim hakkinda ,
isimin akibeti hakkinda serli ise,
onu benden geri cevir…beni de ondan vazgecir…
benim icin nerede olursa olsun yalnizca hayirli olani takdir et….
sonrada beni ona razi kil…!
Muhafaza eden Hafîz,
ey koruyan Hâfiz, ey muhafaza edenlerin en hayirlisi olan Rabbim!
Biz, lutfunla, bize nasib ettigin bu Şehadetleri senin hifz, himaye ve rahmetine emanet ediyoruz.
Onlari bizim icin mah$er ve mizan gününe kadar muhafaza eyle. Amin.
Ve´lhamdülillahiRabbil-Alemin
Ey ALLAH’ım, Sen, Seni bildiğin gibisin. Benim haddim bilmediğimi bilmektir.
Mecîdsin Sen, yüceler yücesisin, Sana kulluk edeni secde secde yüceltirsin.
Bâissin ki, Sen dilediğin için kaf ile nûn buluştu, “kün” dedin, yok var oldu, “Ol” sözünle varlık devam buldu.
Şehid olmasan Sen, ben kendime bile körüm, kalbimin gamlarına bigâneyim, ruhumun açlığına yabancıyım, sonsuzluğa sonsuz uzağım.
Hakk Sensin; hak Senin takdirinle haktır; Sen Hakk olduğun için haklıların hakkı vardır.
Vekîlsin ki, ben bana yetmem kudretine dayanırım, ihtiyaçlarıma yetişemem rahmetine sığınırım.
Kavîsin ki, kusurum da olsa Sana gelirim, isyanım da olsa Sana dönerim, küsmezsin bana, yüz üstü bırakmazsın beni.
Metînsin ki, kimsesiz kaldığımda son sığınağım Senin kudretindir, yalnızlığımda medet umduğum Senin rahmetindir.
Velî olmasan Sen, beni yokluktan kim himaye eder, yalnızlığımda bana kim yârenlik eder, çaresizliğimde kim elimden tutar?
Hamîd olan Sen, kullarının şükrüne yine sonsuz şükür vesilesi nimetler gönderirsin, kullarının hamdine yine hamd edilesi bereketler indirirsin.
Muhsîsin ki sayısız arzularım, hesapsız isteklerim, ince sızılarım, sözsüz dualarım katında ciddiye alınıp kabul edilir.
Mübdî’ olmasan Sen, tomurcuklar açmaz, yüzler gün yüzüne çıkmaz, dost dosta tanıdık olmaz, varlık varlığa varmaz.
Muîdsin ki Sende son bulur hasretler, Sana döner işler, Seninle bulunur yitikler.
Muhyî olan Sen; hayata hayatsın, cana canansın, canana cansın.
Mümîtsin ki, ölümü verişin de sanatlı ve hikmetlidir; her ölen rahmetinin gölgesinde konaklar, ölümümü ebedî hayatla süslersin, kabrimden bana sonsuzluk kapıları açarsın.
Hayysın, hep dirisin, diriliğim Senin dilemendir.
Kayyumsun ki, bir an bir sonraki ana Senin izninle erişir, devam Sendendir, başı sona kavuşturan Sensin.
Vâcidsin ki, varlığın bir sebebe dayanmaz, varlığını tarif etmeye “var” sözü yetmez.
Mâcid olmasan Sen, kimsede izzet kalmaz, hiçbir yüzde güzellik olmaz.
Vâhidsin ki, kalbimi çoklukta bırakmazsın, vechine çevirirsin yüzümü, ruhumu yokluğa terk etmezsin, huzurunda toplarsın beni ve sevdiklerimi.
Ehadsin ki, bir şeyden her şeyi yaratırsan, her şeyi bir şeye çevirirsin; bir de bin de birdir Sana, az da çok da kolaydır kudretine.
Samedsin Sen, kimseye ihtiyacın yok ve kimse Sana ihtiyaçsız olamaz.
Kadîrsin Sen, ağaçlar kalem olsa, denizler mürekkep olsa yaptıklarını yazmaya yetmez; zaten ağaçlar da denizler de kudretinin eseridir.
Muktedirsin; kudretine sınır olmaz, hiçbir iş Sana zor gelmez, hiçbir şey Sana engel olmaz.
Mukaddimsin ki, Sen beni ben kendimi sevmeden sevdin.
Muahhirsin ki, Sen beni unutulduktan sonra da anarsın, Sen beni ben kendimi bilmediğimde de bilirsin.
Evvelsin, öncelerin öncesi Sensin, başkaları hep sonraya kalır.
Âhirsin, en son Senin yanına dönülür, başkalarının vefası sondan önce sonlanır.
Zâhirsin ki, öyle şiddetle görünüyorsun ki gözlerden gizleniyorsun.
Bâtınsın ki, öyle incelikle gizleniyorsun ki Sana açılan her pencereyi perde eyliyorsun.
Vâlîsin, her işime velâyet edersin, dilediğim Senin dilediğindir.
Müteâlsin ki, her yücelik Sendendir, Sen yüceltmezsen her şey alçalır, öteler Sende saklıdır, akıl ve idrak Seni anlamaktan uzaktır. Berr olmasan Sen, kimse kimseye iyilik edemez, iyi ki iyilik edip iyiliği yarattın.
Tevvâbsın ki, pişman olursam, günahım bile Sana yakınlaşma vesilesi olur.
Müntakîmsin ki, mazlumların ah’ını yerde ko’mazsın, zalimlerden intikam alırsın.
Afuvvsun ki, affedersin, affetmeyi seversin, severek affedersin, affın muhtaç olanları seversin, Senden yüz çevirenlerden yüz çevirmezsin.
Raûf olmasan Sen, kim üzerime titreyip şefkat eder, kim yokluğumda hatırımı sorup beni var eyler.
Mâlik’ül Mülksün ki, ellerim Senin kudret elindedir, bedenim hücre hücre mülkündedir, iradem Senin iraden içindedir.
Zülcelâl ve’l ikrâmsın ki, keremin muhteşem bir bolluk içindedir, celâlin ve yüceliğin sonsuz ikramlarda bulunmana, bana benden de yakın olmana mâni değildir.
Muksitsin; hak Senin yanındadır, haddimi hakla tayin eden Sensin, payıma düşene razı eyle beni.
Câmî olmasan Sen, yoklar varlığın kabında toplanamaz, sevdalılar kalbin kabında buluşamaz, uzaklar yakınlığın ufkuna koşamaz.
Ganîsin ki, kulunu başkasına muhtaç eylemezsin, yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden isterim.
Muğnî olmasan Sen, başkalarına dilenci olurum, kör sebepler arasında oyalanırım; neyim varsa Senin lûtfundur, başkasına muhtaç eyleme beni.
Manî’ olan Sensin, Sana kimse engel olamaz; Sen dilersen engeller engel olası değil.
Dârrsın ki, zarar diye bildiğim de Senin takdirinledir; her işinde yarar ve hikmet gizlidir.
Nâfî olan Sensin, faydalar Senin izninle fayda verir, iznin olmazsa kimsenin kimseye faydası olmaz.
Nûr olmasan Sen, yer gök karanlıkta kalır, yüzler ve gözler yokluğa düşer, anlam ve hikmet boşluğa yuvarlanır.
Hâdîsin Sen; hidayetin olmazsa ışık yolunu şaşırır, söz anlamını yitirir, yollar yolunu kaybeder.
Bedîsin ki, varlığı yokluktan çıkarıp süslersin, varlığı sonsuzlukla taçlandırırsın.
Bâkî olmasan Sen, kalbim elemler içinde kalır, lezzetlerim dudağımda yarım kalır, sevdiklerim uzakta ve yoklukta kalır, aşklarım anlamsızlığa yuvarlanır, sonsuzluğu isteyen ruhum yetim kalır.
Vârissin ki, yitirdiklerim Sana emanettir, benden sonraya kalanlar Sana kalır, ruhum ve canım Sana mirastır.
Reşîd olmasan Sen, aklım şaşar, kalbim yanar, bildiklerim anlamsız kalır, hakkım heba olur.
Sabûrsun ki, kullarına sabrı öğretirsin, sabredenleri seversin,
Sana isyan edenlere de lûtfedersin, kusur edenlere hemen ceza vermezsin.
Cevşen Ül Kebir duasının türkçe ve arapça okunuşunu bu yazımızda bulabilirsiniz melekler
Arapçası
Türkçesi
Ey ALLAH’im…
Eger bir is Senin ezeli iliminde,
benim dinim ve hayatim hakkinda ,
isimin akibeti hakkinda serli ise,
onu benden geri cevir…beni de ondan vazgecir…
benim icin nerede olursa olsun yalnizca hayirli olani takdir et….
sonrada beni ona razi kil…!
Muhafaza eden Hafîz,
ey koruyan Hâfiz, ey muhafaza edenlerin en hayirlisi olan Rabbim!
Biz, lutfunla, bize nasib ettigin bu Şehadetleri senin hifz, himaye ve rahmetine emanet ediyoruz.
Onlari bizim icin mah$er ve mizan gününe kadar muhafaza eyle. Amin.
Ve´lhamdülillahiRabbil-Alemin
Ey ALLAH’ım, Sen, Seni bildiğin gibisin. Benim haddim bilmediğimi bilmektir.
Mecîdsin Sen, yüceler yücesisin, Sana kulluk edeni secde secde yüceltirsin.
Bâissin ki, Sen dilediğin için kaf ile nûn buluştu, “kün” dedin, yok var oldu, “Ol” sözünle varlık devam buldu.
Şehid olmasan Sen, ben kendime bile körüm, kalbimin gamlarına bigâneyim, ruhumun açlığına yabancıyım, sonsuzluğa sonsuz uzağım.
Hakk Sensin; hak Senin takdirinle haktır; Sen Hakk olduğun için haklıların hakkı vardır.
Vekîlsin ki, ben bana yetmem kudretine dayanırım, ihtiyaçlarıma yetişemem rahmetine sığınırım.
Kavîsin ki, kusurum da olsa Sana gelirim, isyanım da olsa Sana dönerim, küsmezsin bana, yüz üstü bırakmazsın beni.
Metînsin ki, kimsesiz kaldığımda son sığınağım Senin kudretindir, yalnızlığımda medet umduğum Senin rahmetindir.
Velî olmasan Sen, beni yokluktan kim himaye eder, yalnızlığımda bana kim yârenlik eder, çaresizliğimde kim elimden tutar?
Hamîd olan Sen, kullarının şükrüne yine sonsuz şükür vesilesi nimetler gönderirsin, kullarının hamdine yine hamd edilesi bereketler indirirsin.
Muhsîsin ki sayısız arzularım, hesapsız isteklerim, ince sızılarım, sözsüz dualarım katında ciddiye alınıp kabul edilir.
Mübdî’ olmasan Sen, tomurcuklar açmaz, yüzler gün yüzüne çıkmaz, dost dosta tanıdık olmaz, varlık varlığa varmaz.
Muîdsin ki Sende son bulur hasretler, Sana döner işler, Seninle bulunur yitikler.
Muhyî olan Sen; hayata hayatsın, cana canansın, canana cansın.
Mümîtsin ki, ölümü verişin de sanatlı ve hikmetlidir; her ölen rahmetinin gölgesinde konaklar, ölümümü ebedî hayatla süslersin, kabrimden bana sonsuzluk kapıları açarsın.
Hayysın, hep dirisin, diriliğim Senin dilemendir.
Kayyumsun ki, bir an bir sonraki ana Senin izninle erişir, devam Sendendir, başı sona kavuşturan Sensin.
Vâcidsin ki, varlığın bir sebebe dayanmaz, varlığını tarif etmeye “var” sözü yetmez.
Mâcid olmasan Sen, kimsede izzet kalmaz, hiçbir yüzde güzellik olmaz.
Vâhidsin ki, kalbimi çoklukta bırakmazsın, vechine çevirirsin yüzümü, ruhumu yokluğa terk etmezsin, huzurunda toplarsın beni ve sevdiklerimi.
Ehadsin ki, bir şeyden her şeyi yaratırsan, her şeyi bir şeye çevirirsin; bir de bin de birdir Sana, az da çok da kolaydır kudretine.
Samedsin Sen, kimseye ihtiyacın yok ve kimse Sana ihtiyaçsız olamaz.
Kadîrsin Sen, ağaçlar kalem olsa, denizler mürekkep olsa yaptıklarını yazmaya yetmez; zaten ağaçlar da denizler de kudretinin eseridir.
Muktedirsin; kudretine sınır olmaz, hiçbir iş Sana zor gelmez, hiçbir şey Sana engel olmaz.
Mukaddimsin ki, Sen beni ben kendimi sevmeden sevdin.
Muahhirsin ki, Sen beni unutulduktan sonra da anarsın, Sen beni ben kendimi bilmediğimde de bilirsin.
Evvelsin, öncelerin öncesi Sensin, başkaları hep sonraya kalır.
Âhirsin, en son Senin yanına dönülür, başkalarının vefası sondan önce sonlanır.
Zâhirsin ki, öyle şiddetle görünüyorsun ki gözlerden gizleniyorsun.
Bâtınsın ki, öyle incelikle gizleniyorsun ki Sana açılan her pencereyi perde eyliyorsun.
Vâlîsin, her işime velâyet edersin, dilediğim Senin dilediğindir.
Müteâlsin ki, her yücelik Sendendir, Sen yüceltmezsen her şey alçalır, öteler Sende saklıdır, akıl ve idrak Seni anlamaktan uzaktır. Berr olmasan Sen, kimse kimseye iyilik edemez, iyi ki iyilik edip iyiliği yarattın.
Tevvâbsın ki, pişman olursam, günahım bile Sana yakınlaşma vesilesi olur.
Müntakîmsin ki, mazlumların ah’ını yerde ko’mazsın, zalimlerden intikam alırsın.
Afuvvsun ki, affedersin, affetmeyi seversin, severek affedersin, affın muhtaç olanları seversin, Senden yüz çevirenlerden yüz çevirmezsin.
Raûf olmasan Sen, kim üzerime titreyip şefkat eder, kim yokluğumda hatırımı sorup beni var eyler.
Mâlik’ül Mülksün ki, ellerim Senin kudret elindedir, bedenim hücre hücre mülkündedir, iradem Senin iraden içindedir.
Zülcelâl ve’l ikrâmsın ki, keremin muhteşem bir bolluk içindedir, celâlin ve yüceliğin sonsuz ikramlarda bulunmana, bana benden de yakın olmana mâni değildir.
Muksitsin; hak Senin yanındadır, haddimi hakla tayin eden Sensin, payıma düşene razı eyle beni.
Câmî olmasan Sen, yoklar varlığın kabında toplanamaz, sevdalılar kalbin kabında buluşamaz, uzaklar yakınlığın ufkuna koşamaz.
Ganîsin ki, kulunu başkasına muhtaç eylemezsin, yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden isterim.
Muğnî olmasan Sen, başkalarına dilenci olurum, kör sebepler arasında oyalanırım; neyim varsa Senin lûtfundur, başkasına muhtaç eyleme beni.
Manî’ olan Sensin, Sana kimse engel olamaz; Sen dilersen engeller engel olası değil.
Dârrsın ki, zarar diye bildiğim de Senin takdirinledir; her işinde yarar ve hikmet gizlidir.
Nâfî olan Sensin, faydalar Senin izninle fayda verir, iznin olmazsa kimsenin kimseye faydası olmaz.
Nûr olmasan Sen, yer gök karanlıkta kalır, yüzler ve gözler yokluğa düşer, anlam ve hikmet boşluğa yuvarlanır.
Hâdîsin Sen; hidayetin olmazsa ışık yolunu şaşırır, söz anlamını yitirir, yollar yolunu kaybeder.
Bedîsin ki, varlığı yokluktan çıkarıp süslersin, varlığı sonsuzlukla taçlandırırsın.
Bâkî olmasan Sen, kalbim elemler içinde kalır, lezzetlerim dudağımda yarım kalır, sevdiklerim uzakta ve yoklukta kalır, aşklarım anlamsızlığa yuvarlanır, sonsuzluğu isteyen ruhum yetim kalır.
Vârissin ki, yitirdiklerim Sana emanettir, benden sonraya kalanlar Sana kalır, ruhum ve canım Sana mirastır.
Reşîd olmasan Sen, aklım şaşar, kalbim yanar, bildiklerim anlamsız kalır, hakkım heba olur.
Sabûrsun ki, kullarına sabrı öğretirsin, sabredenleri seversin,
Sana isyan edenlere de lûtfedersin, kusur edenlere hemen ceza vermezsin.