Çay ve kahve hakkında bildikleriniz ve bilmedikleriniz

KızılÖtesi

Aktif Üye
Üye
Çay ve kahve hakkında bildikleriniz ve bilmedikleriniz
çay
GÖNÜL NE ÇAY İSTER NE KAHVE; GÖNÜL MUHABBET İSTER KAHVE BAHANE. Güneşin ilk ışıklarıyla ayaktasınız. Daha yüzünüzü yıkamadan çay suyunu koyarsınız ocağa…



Aceleyle çıktınız evden, işe vapurla gidiyorsunuz. Denizi seyrederek demli bir çayı yudumlamanın keyfi bir başka olur. Hele de yanında sıcak bir simit varsa tadına doyum olmaz…



Uzun süredir görmemişiz arkadaşımızı, ahbabımızı “Bir çayımı içmeden bırakmam bir yere” deriz. İçmeden giderse de “alacağın olsun, bir çay, kahve bile içmeden kalktın, bunu saymam yine beklerim”.Çoğumuz neredeyse böyle diyalogları kim bilir günde kaç kere yaşıyoruz. Dostluklarımızı hep çay, kahveyle özdeşleştirmişiz. Eğer onları içmeden giderse de sitem edip, küsmüşüz. Eskilerin dediği gibi; “ Gönül ne çay ister, ne kahve; gönül muhabbet ister kahve bahane”. Bahane olmaya bahane ama yaşamımıza bu kadar girmiş olan çay-kahve tüketimini nasıl ayarlayabiliriz? Herkesi kırmamak için çay-kahveyi içerken neler alıyoruz bünyemize? Bunun sağlığımıza etkisi neler olabilir?

Kahve magnezyum, çay ise potasyum zengini bir içecek. Çay, vücuttaki elektrolit dengesinin sağlanması açısından sıvı içecekler arasında önemli bir yere sahip. Ancak, kahve için aynı şeyi söyleyemeyiz. Çünkü kahve vücuttan sıvı kaybını arttırıyor. Zaten biz de Türk kahvesiyle suyu birlikte ikram ederiz.

Çay ve kahveden söz ederken, son yıllarda gittikçe önemi artan kafeinden söz etmemek mümkün değil. Kafein üzerine araştırmalar hala devam etmekte ve zararlarıyla yararları hala tartışılmakta. Ancak son çalışmalara göre;

Bir fincan (200–250 ml) % 2-2,5‘lük instant kahve( içmeye hazır) 100–120 mg,

Bir çay bardağı 5 dakika demlenmiş çay 40–50 mg kafein içermekte.

Sağlıklı yetişkin bireylerde ağızdan alınan kafeinin tamamına yakını( % 99 ) emilir. Ağıdan alındıktan 5 dakika sonra tüm dokularda etkisi görülmeye başlar. Fizyolojik bir engelle karşılaşmazsa beyin, testis ve fetüs dokularına ulaşır. Emzikli annelerde süte geçer. Bu kadar hızlı emildiği için ve neredeyse tüm dokulara bu kadar hızlı yayıldığı için uyarıcı etkisi hemen başlar. O nedenle de uykuyu kaçırmak için birebirdir. Ancak aynı hızla fetüse ve anne sütüne de geçtiğinden gebe ve emzikli annelerin gereksiz kafein alımından kaçınmaları gerekir.

Orta düzeyde alınan kafeinin (günde 200–300 mg) iştah arttırıcı, uyuşukluğu ve zihin yorgunluğunu giderici etkisi olduğu bilinmektedir. Buda yaklaşık olarak bir fincan kahve ve 4 bardak çay içmekle sağlanır.

Kafeinin peptik ülseri olanlarda mideyi uyarıcı olduğu için, olumsuz etkisi görülebilmektedir. Ayrıca kalp ve yüksek tansiyon hastalarında olumsuz etkileri fazla tüketildiğinde görülebilmektedir.

Kafeinin başka bir özelliği de metabolizma hızını arttırmasıdır. Bu nedenle bazı araştırmalarda şişmanlık tedavisinde etkisi olabileceği ileri sürülmektedir. Alışkanlığı olan sporcularda müsabakadan 1 saat kadar önce içilen kahvenin performansı olumlu olarak etkilediğine dair çalışmalarda vardır. Alışkanlığı olmayanlarda ise ters etki yapmaktadır.

Anemisi yani kansızlık olan kişilerde çayda bulunan tanen adlı madde demir elementinin bağlanmasına ve emilimin ciddi bir oranda azalmasına neden olmaktadır. Bu kişilerin çay tüketiminde çok dikkatli olması gerekiyor. Böyle kişiler çayı yemeklerden bir saat sonra, açık ve limonlu almaya özen göstermeliler. Tabii çay tüketimini de azaltmaları gerekiyor. Aynı şekilde kadınların ( her ay adet kanamaları ve gebelik, emziklilik )ve büyüme çağında ki çocukların anemi olma riski erkeklere göre daha çok olduğundan çay tüketiminde daha dikkatli olmaları gereklidir. Son yapılan bir çalışmada da günde 200 mg. üstü kafein alan hamile kadınlarda düşük riski, kafein almayanların iki katı bulundu. 200 mg. kafein 2 büyük fincan kahve, 4-5 çay bardağı 5 dakika demlenmiş çay ya da 5 şişe kolalı içecek anlamına geliyor. Başka bir çalışma ise günde 4 kap kahve eşdeğeri kafein alan Tip II Şeker hastalarında kan şekerini kontrol etmenin güçleştiğini belirtiyor.

Çay, kahve hayatımızda önemli bir yere sahip. Her şeyde olduğu gibi azı karar, çoğu zarar diye düşünerek tüketelim çayı, kahveyi.

Evet, maksat muhabbet çay, kahve bahane.

Çay Hakkında Merak edilen Sorular

Çayı kimler buldu?

Binlerce yıl önce Çin’in ilk imparatorlarından Shen Yung çay bitkisinin tesadüfen sıcak suya düşmesine şahit olur. Bunun büyüsüne kapılır ve sürekli çay içer. Avrupa çayla 1600’lü yıllarda tanışır.

Günde ne kadar çay içiyoruz?

Türkiye de çay, sudan sonra en çok tüketilen ikinci içecek. Nüfusun yüzde 96’sı her gün çay içiyor. Türkiye’deki pazarın yüzde 83,8’ini demleme çaylar oluşturuyor.

Günde kaç bardak çay içmek ideal?

Orta demde 10 bardak çay içebilirsiniz. Ama günde 1 fincan kahvede içiliyorsa, çay tüketimi 5 bardağı geçmemeli. Daha fazlasının kabızlık yaptığı biliniyor.

Çay, kanser koruyucu etkisi var mıdır?

Yeşil çayın antioksidan etkisi siyah çaya göre daha yüksek. Ayrıca yeşil çayın yağ yakıcı etkisi olduğu da söyleniyor. En önemli özelliği ise anti kanserojen etkisinin olması. Çin’de yapılan araştırmaya göre yeşil çay içenler arasında meme ve pankreas kanserinde % 50 ye varan bir azalma tespit edilmiş.

Form çayları gerçekten zayıflatıyor mu?

Form çayı diye bilinen çaylar, içeriklerine göre sadece vücuttaki fazla sıvıyı atmaya yarayabilir. Bir de bu çayların en önemli özelliği içinde ki özellikle sinameki otuyla barsak çalışmasını hızlandırıyor. Böylece kabızlığı önlüyor. Ancak, 7–8 günden daha fazla barsak yumuşatıcı kullanmak doğru değildir. Kolon kanserine yakalanma riskini arttırır.

Çayın beyazı olur mu?

Hafif ve yumuşak içimli beyaz çay, Çin’in Minjiang Nehri’nin verimli sularıyla beslenen Fujian Dağları’nın durgun ikliminde yetişir. Kafein miktarı düşük bir çay, meyvemsi tadı var. Nadir olduğu için fiyatı pahalı. Şöyle söyleyebiliriz; pek çok şeyin ucuza satıldığı Çin’de beyaz çayın kilosu 150 dolar. Bu çayın kanserden koruduğu, damar sertliğine iyi geldiği söyleniyor.

Earl Grey sadece çay adı mı?

Bergamot aromalı çay türü olarak tanıdığımız Earl Grey aslında İngiltere başkanı. 1830-1834 yılları arasında İngiltere de Başbakanlık yapan Earl Grey’in bu çayı diplomatik bir hediye olarak aldığı rivayet edilir. Nasıl bir diplomatik hediye mi? Grey’in adamları bir Çinli’nin oğlunu boğulmaktan kurtarınca onlara Çinliler tarafından çay hediye edildi. Earl Grey bu çayı o kadar beğendi ki çay tüccarı Twinings şirketinden buna benzer bir çay hazırlamasını istedi. Böylece Earl Grey ortaya çıktı.

Çay ve kahvenin kalorisi var mı?

Çay ve kahvenin kendi kalorisi sıfıra yakın ancak içerisine katılan süt, şeker, şurup ve krema gibi ekler kaloriyi çok arttırmakta.

Kahvenin adı nereden geliyor? ( kahvenin etimolojisi)

Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan'ın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "qahwah " dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken kelime keyif veren içki, şarap anlamında kullanmaktaydı. Bugünkü anlamına 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. Bu Türkçe de kahve'ye dönüşmüş, buradan da Avrupa'da café, caffe, koffie, coffee, koffie, Kaffee şekline gelmiştir

Kahve Türkiye’ye ne zaman geldi?

Kahvenin Osmanlı İmparatorluğuna geliş tarihi kesin bilinmemekle birlikte, Tarihçiler tarafından, ilk defa 1519 yılında I. Selim'in Mısır seferinden sonra İstanbul’a geldiği belirtilmektedir. Başlangıçta özellikle gelir düzeyi yüksek ve okuryazarlar tarafından tüketilen kahve, hızla tüm İstanbul’a yayılmış ve çok sayıda kahvehane açılmıştır. Kahvenin toplumsal özelliği burada da ortaya çıkmıştır. Özellikle dindar çevreler, kahvenin insanları bi raraya getirici ve camilerden uzaklaştırıcı etkilerinden korkarak, kahveyi yasaklamaya çalışmıştır. Örneğin Kanuni Süleyman döneminde Şeyhülislam Ebusuud Efendi, kömür derecesinde kavrulan maddeleri içmenin haram olduğunu söyleyerek, kahveyi yasaklamıştır. Bunu izleyerek III. Selim, III. Murad ve I. Ahmet dönemlerinde de (15-16. yy.) yasaklar gelmişse de bunların hepsi kısa ömürlü olmuştur. Evliya Çelebi'ye göre XVII yy.' da İstanbul'da 55 kahve dükkanı ve 300 kahve deposu vardır.

Kahve çeşitleri nelerdir?

Türk Kahvesi – Telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşidi
Espresso - Makine ile hazırlanan, koyu kavrulmuş, İtalya'ya özgü bir kahve türüdür.
Mırra - Şanlıurfa'ya özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahve
Cappuccino – Espresso ve su buharı ile ile köpük haline getirilmiş süt eklenen kahve
Americano – Espresso’nun sıcak su eklenerek yumuşatılmış şekli
Cafe au lait – Fransızların sütlü filtre kahvesi
Ethiopian Yirgacheff – Şarabımsı buruk tadı olan Etiyopya kahvesi
Latte – Espresso’ya köpürtülmemiş sütün eklendiği kahve
Mocca – Espresso’ya süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve
Mocha – Latte’ye bol miktarda çikolata eklenmesiyle yapılan kahve
Santos – Brezilya’da yetişen , büyük yeşilimsi taneli orta derecede kuvvetli kahve
Sumatran – Düşük asit dengesine sahip Endonezya kahvesi
Supremo – Sabahları içilen Kolombiya kahvesi
Viennese – Espresso’ya çikolata ve krema katılarak hazırlanan Viyana usulü kahve
Macchiato- Süt, espresso, vanilya şurubu, karamel