büyük günahlar

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
büyük günahlar
Günah, insanı sevaptan alıkoyan veya geri bıraktıran, yapılmasıyla hayırdan uzaklaştıran işe denir. bu itibarla günahlar büyük ve tüçük olmak üzere iki kısma ayrılmışlardır.
Âlimler büyük günahları farklı sayılarda zikretmişlerdir. Bir günahın büyüklerden sayılması kimi zaman onun sürekliliğinden kimi zamanda onun kötü neticeleri açısından büyük sayılmıştır. İslam alimleri bu hususta pek çok eser telif etmişlerdir.
Hafız Muhammed ez-Zehebî (h. 748) büyük günahları ve onlardan sakınmanın yollarını açıklayan müstakil bir eser yazmıştır. Eserinde büyük günaları elli küsür kadar saymıştır.

1- Şirk (Allah’a eş-ortak koşmak).
2- Adam öldürmek.
3- Sihir ve büyü ile uğraşmak.
4- Namazı tamamiyle terketmek
5- Gücü yetmesine rağmen zekat vermemek.
6- Herhangi bir özrü yokken ramazan orucunu tutmamak veya bozmak.
7- İmkânı olduğu halde hacca gitmemek.
8- Anne-baba huhukuna riayet etmemek.
9- Akraba ziyaretini kesmek.
10- Zina Etmek.
11- Livata (cinsî sapıklık).
12- Faiz.
13- Yetim malı yemek ve ona haksızlık etmek.
14- Allah ve Resûlü adına yalan konuşmak.
15- Şavaştan kaçmak.
16- Hükümdarın halkını aldatması ve onlara zulmetmesi.
17- Kibir (büyüklenmek).
18- Yalancı şahitlik.
19- İçki içmek.
20- Kumar oynamak.
21- Şuçsuz, namuslu ve iffetli bir kadına (zina vs.) iftirada bulunmak.
22- Hırsızlık yapmak.
23- Yol kesmek (terör)
24- Yalan yere yemin etmek.
25- Zulüm
26- Haraç toplamak
27- Haram yemek
28- İntihar etmek
29- Çok yalan konuşmak
30- Hakimin haksız hükümde bulunması.
31- Rüşvet almak ve vermek
32- Kadının erkeğe, erkeğin de kadına benzemesi.
33- Deyyusluk (eşinin namussuzluğuna ve iffetsizliğen göz yummak) ve kavvadlık.
34- Hulle yapan ve yaptıran
35- İdrar sıçratısından kasten sakınmamak.
36- Amelini riya ile yapmak
37- İlmi dünyevî menfaatler için öğrenmek ve ilmini saklamak (başkasının öğremesini istememek.
38- Müslümanlara ihanet etmek.
39- Verdiğini (bir sadaka veya yardımı) başa kakmak.
40- Aldatmak, verdiği sözde durmamak.
41- Kadının (haksız yere) kocasına baş kaldırması
42- Başa gelen bir musibetin ardından saç baş yolmak, ağıtlar yakmak, lanetler etmek.
43- Müslümanlara eziyet etmek ve onlara sövmek.
44- Erkeklerin altın takması ve ipek giyinmesi
45- Allah’tan başkası adına kurban kesmek
46- Komşuya eziyet etmek.
47- Bilindiği halde babasını kabullenmemek.
48- Eksik ölçüp tartmak.
49- Allah’ın azabından ve gazabından çok emin olmak.
50- Cemaatle namazı terketmek
51- Özürsüz yere cuma namazı kılmayı terketmek
52- Vasiyette haksızlık etmek.
53- Müslümanların aleyhinde casusluk yapmak.
54- Resûlullah’ın eshabından birine dil uzatmak.

İbn Hacer el-Heytemî (h. 974) , Zevacir adlı kitabında, ulemanın addettiği büyük günahları zikrettikten sonra söyle der:
Ebû Tâlib el-Mekkî’ye (h. 996) gelince, o büyük günahları on yedi olarak zikretmiş ve onları şöylece tasnif etmiştir:

Bunların dördü kalptedir:

1- Allah’a şirk koşmak
2- İsyana devam etmeye niyetli olmak
3- Allah’ın rahmetinden tamamiyle ümidi kesmek
4- Allah’ın azabından ve gazabından çok emin olmak.

Dördü de dildedir:

1- İftira etmek
2- Yalancı şahitlikte bulunmak
3- Sihir ile meşgul olmak
4- Yalan yere (Allah ve Resulü adına) yemin etmek


Üçü de mide iledir:

1- Haramı ve yetim malını yemek
2- Faiz yemek
3- Sarhoşluk veren şeyleri yemek, içmek.


İkisi de edep yeriyle alakalıdır. Bunlar:
Zina ve livatadır.

İkisi elle yapılır:

1- Adam öldürmek
2- Hırsızlık yapmak


Birisi ayak iledir:
O da, savaş alanından kaçmaktır

Biri de vardır ki o da bütün bedenle alakalıdır:
Anne ve baya asi olmak.

Büyük günahlar işlendiğinde insanı dininden etmez ama adından da anlaşılacağı gibi büyük günahlardır. Allah ve Resulü (s.a.v) insanları bu yasaklara yaklaşmamaları konusunda çok kereler uyarmışlardır. Bir büyük günah daha vardır ki, hiç birimiz çoğu zaman farkında olmayarak onu işleriz. O da devamlı olarak işlenen ve ardı arkası kesilmeyen küçük günahlardır. Evet, bir küçük günahın devam ve ısrarla işlenmesi sonucu büyük günahlar arasında yer alır. Örneğin ayakta bevletmek veya gıybet etmek gibi… Gerçi bu alanda eser yazan bazı alimler bu iki günahı da büyükler arasında zikretse de Hafız Zehebî bunların tekrar tekrar işlenmesi durumunda büyük günaha dönüşeceğini söylemiştir.

Büyük günahtan dönmenin, arınmanın ve onun kirinden temizlenmenin tek yolu hemen tövbe-i nasuh, yani gerçek pişmanlık tövbesi yapmaktır.
Allah (c.c) Kur’ân-ı Kerîm’de müminleri her zaman nasuh töbesi yapmaya davet etmektedir. Kaldı ki büyük günah işlendiğinde bu tövbe yapılmasın. Sadat-ı kiram dinin bu ince noktasını iyi yakalamıştır. Onlara, her geldiklerinde bu tövbeyi telkin etmelerini sağlarlar.

Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Yüce Allah bir kulunu sevdi mi; vahiy meleği Cebrail’e (a.s) nida ederek, ‘Allah falanca kulunu seviyor, sen de onu sev!’ diye emir buyurur. Böylece o kulu Cebrail de (a.s) sever. Sonra o, gök ehline, ‘Allah (c.c) falanı seviyor, onu siz de sevin!’ diye nidâ eder; derken bütün sema ehli onu sevmeye başlar. Sonra yeryüzündeki tüm yaratılmışların gönlüne o kul için bir hüsn–ü kabul konur, bir sevgi tohumu atılır, hersek onu sever. (Buharî, Edeb 41; Müslim, Sahih, Birr 157)

Allah (c.c) sadat-ı kiramı sevmiş ve hamdolsun bizler de onları sevmişiz. Bu Allah’ın veli kullarının veli olmalarının en büyük alametlerinden biridir.
Eski mutasavvıflar büyüklerinin ellerinden tövbe ettikleri zaman şöyle dua ederlerdi:

“Allahım! Sen büyüksün, büyüklük yalnız ve yalnız sana aittir. Sen şu günahkar kulunun tövbesini, dostunun hatırına kabul et. Allahım sen tövbeleri kabul edensin, bağışlayansın. Günahlarımızı bağışla, bizlere merhamet eyle. Ey merhametlilerin en merhametlisi.”
 
Büyük günahlardan biri akraba ziyaretini kesmektir. Günümüzde insanlar maalesef akrabalık bağlarını sıkı tutmuyor. Akrabalığın önemi ve akrabalık bağlarının korunması Kuran ve Hadis öğretilerinden bellidir. İslamda akrabalık ilişkilerini sürdürmek çok önemlidir. Allah akrabalık bağlarını koparanları sevmez. Ailelerle iyi ilişkiler kurarak, toplumu bir araya getirerek, Müslümanları bir araya getirme yolunda olumlu bir sosyal etki yaratmamız gerekiyor.Akrabalık bağlarını korumak, Müslüman milletin güvenliğine giden yoldur. Her Müslümanın kendi akrabalarını, özellikle de aynı şehirde olanları telefon ya da diğer modern iletişim araçlarından ziyade kişisel olarak ziyaret etmesi zorunludur. Fakat eğer çok uzaklarda yaşıyorlarsa, o zaman onlarla temas halinde olma ve elindeki her türlü iletişimden yararlanabilme becerisinden en iyi şekilde faydalanmalıdır. Kısacası, bu dünyada barışçıl toplumun yaşanması için ailemiz ve arkadaşlarımızla iyi ilişkiler kurmalıyız.
 
Maddi ve manevi sıkıntılarla boğuşan akrabalarımıza yardım etmeliyiz. Her türlü sorunlarına koşmalıyız. Akrabalık bağlarını koruyarak, Yüce Allahın rızasını kazanmalıyız. Akrabalarla ilişkiler, bireyin yakın ailesinden çok daha büyük bir gruba dönüşen sosyal doku içindeki ilişkilerin önemli bir bölümünü oluşturur. Peygamberimiz Hz. Muhammedin her zaman peygamberliğinin öncesinde ve sonrasında toplumunda saygın bir yere sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Diğerlerinin ona olan saygısı, ait olduğu ve içinde yaşadığı Kureyş kabilesiyle olan iyi ilişkilerinin meyvesiydi. Ayrıca teyzeleri ve amcaları ile yakın, sevgi dolu bir ilişkisi vardı. Peygamberin akrabalarıyla olan her türlü dayanışma örneklerinin yanı sıra, hayatında onun akrabalarıyla ilişkilerin kopmamasının önemini vurguladığını, aslında tüm Müslümanlara bir prensip olarak vaaz ettiğini görüyoruz. Özetlemek gerekirse, Hz. Peygamberimiz kişinin yakın aile ve akrabalarıyla olan ilişkilerinde çok hassastı. Peygamberin hayatı, Müslümanların bu anlamda yaşamının her yönü gibi bir model olarak görülüyor ve onun izinden gidenler, her zaman aile içi ve akrabalar arasındaki iyi ilişkilere dayanan barışçıl bir toplum yaratmaya doğru çalışıyor.
 
Geri
Üst