*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Bu fotoğrafın şifresini çözmeliyiz
Geçen hafta gazetede kullanmış olduğumuz ve beni çok etkileyen bu fotoğrafın Çanakkale Savaşı günlerinde bir sabah vakti çekildiği söylendi bana. Türkiye'nin her bir yanından vatan savunması için kopup gelen askerler komutanlarıyla birlikte sabah duasındalar bu fotoğrafta. Uzmanların yine bana anlattığı, bu duadan birkaç dakika sonra başlayacak taarruz esnasında fotoğraftaki askerlerin büyük çoğunluğunun şehit olacaklarıdır. Bu duaya başlamadan önce hepsi de büyük ihtimalle biraz sonra başlayacak savaşta öleceklerini biliyorlardı, buna rağmen büyük bir gönül rahatlığıyla ve sakinlik içinde dualarını yapıyorlar.
Bu fotoğrafın anlamını iyi analiz ettiğimiz takdirde bugünkü günlerimize ve geleceğe ışık tutacak sonuçlara varabiliriz. Ne yazık ki modern zamanlar, dini duyguları siyasi çıkarları için sömüren ve dinibütün insanlarla ordu arasına duvarlar örmeye çalışan politik akımlarla dolup taşmıştır. Dini bu şekilde istismar etmeye çalışanlar, Türk insanını zerre kadar tanımamaktadırlar. Sıradan insanımız geçmişine, geleneklerine sahip çıkarken dışarıdan müdahale olmadığı takdirde tavırlarını modern zamanlara uygun şekilde bir ayarlamaya sokup makul olanı bulabilmektedir. Her toplum kendi geçmişinden kaynaklanan kolektif hafızasını bir tür süzgeçten geçirerek oluşturur. Bunu yaparken de o geçmişine ait olabilecek olumsuz anıları unutmasını sağlayacak elemeleri gerçekleştirir, olumlu anıları seçip alarak yeni zamanlara kendisini adapte eder. Örneğin İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru Almanya bombalanmıştır. Bu feci bir bombalanmaydı ve çok kısa süre içinde çeşitli Alman şehirlerinde 600 bin sivil öldü. Birçok şehir ise haritadan silindi. Modern Alman insanı bu korkunç olayı kafasından tamamen sildi bir içgüdüsel korunma hissiyle. Böylesine bir büyük olayın nasıl olup da bir ulusun kolektif hafızasından tamamen silinebilmiş olacağı W.G. Sebald'ın 'On the Natural History of Destruction' adlı kitabında analiz edilmiştir. Hafızasını ayıklama yoluyla tazeleme işlemini bütün uluslar yapar. Bizim geçmişimiz de zaferler, acılar hem de büyük acılar ve güzelliklerle doludur. Modern Türk insanının şimdiki hayata tavrı işte böyle bir işlemden, süzgeçten geçilerek oluştuğu için biz en kötü olayda bile kendimize güzel yanları arayıp bulma gücüne sahibiz.
Türk insanının dini duygularını siyasi çıkarlar doğrultusunda sömürmek isteyenler ve bunu kullanarak ordu ile halk arasına duvarlar kurmak isteyenler bu çalışmalarında hiçbir zaman başarılı olamamışlardır, hiçbir zaman da olamayacaklardır. Çünkü makul insanların dine yaklaşımları ve orduya saygıları ortak gelişmiş bir duygudur ve bunun temelleri bu fotoğrafta görülen türde yüzlerce olaya dayanır. Büyük komutanın emri üzerine şehitliği göze alarak savaşa gelenlerin, savaşın başlamasından önce arkadaşlarıyla birlikte son duasını eden bu insanların torunları onlardan devraldıkları genler nedeniyle kendilerine yönelik din ticareti yapanların, asker karşıtı söylem geliştirenlerin ne dediğini bile anlamazlar ve umursamazlar. Bu tür söylemler hep ters teper, sonunda halk kendi makul bildiğini yapar.
Bu makulü bulmaya yönelik tavır sıradan insanlarımızın genelde başardığı iştir. Bu nedenle de ülkemizde birçok siyasi fikir, uçları zorlamaya çalıştığı ve makulü göz önüne almadığı için kısa sürede ölmüştür. Bu nedenle ben milliyetçilik ve muhafazakarlık düşüncelerinin yanına modern tavırların da bir an önce eklenmesini savunuyorum, çünkü bu yapıldığı takdirde kolektif hafızamızı yeniden oluşturma ve tavırlarımızı yeniden düzenleme süreci daha kolaylaşacaktır. Bu yazı fikri aklıma Anayasa Mahkemesi'yle ilgili son tartışmaları izlerken geldi. Bu tartışmayı başlatanlar Türk insanının kolektif hafızasının gücünü ve makul olanı bulmadaki becerisini anlayamıyorlar. Bunu anlamaya başlamaları için köşede yayınladığım fotoğrafı iyice incelemeleri ve üzerinde düşünmeleri gerekiyor. Sıradan insanımızın makulü bulma gücü modernite ile muhafazakarlığın ve milliyetçiliğin sentezinin yapılabileceğinin en büyük garantisidir. Türkiye'yi tekrar büyük yapacak sentez de budur.
Akşam ©
Geçen hafta gazetede kullanmış olduğumuz ve beni çok etkileyen bu fotoğrafın Çanakkale Savaşı günlerinde bir sabah vakti çekildiği söylendi bana. Türkiye'nin her bir yanından vatan savunması için kopup gelen askerler komutanlarıyla birlikte sabah duasındalar bu fotoğrafta. Uzmanların yine bana anlattığı, bu duadan birkaç dakika sonra başlayacak taarruz esnasında fotoğraftaki askerlerin büyük çoğunluğunun şehit olacaklarıdır. Bu duaya başlamadan önce hepsi de büyük ihtimalle biraz sonra başlayacak savaşta öleceklerini biliyorlardı, buna rağmen büyük bir gönül rahatlığıyla ve sakinlik içinde dualarını yapıyorlar.
Bu fotoğrafın anlamını iyi analiz ettiğimiz takdirde bugünkü günlerimize ve geleceğe ışık tutacak sonuçlara varabiliriz. Ne yazık ki modern zamanlar, dini duyguları siyasi çıkarları için sömüren ve dinibütün insanlarla ordu arasına duvarlar örmeye çalışan politik akımlarla dolup taşmıştır. Dini bu şekilde istismar etmeye çalışanlar, Türk insanını zerre kadar tanımamaktadırlar. Sıradan insanımız geçmişine, geleneklerine sahip çıkarken dışarıdan müdahale olmadığı takdirde tavırlarını modern zamanlara uygun şekilde bir ayarlamaya sokup makul olanı bulabilmektedir. Her toplum kendi geçmişinden kaynaklanan kolektif hafızasını bir tür süzgeçten geçirerek oluşturur. Bunu yaparken de o geçmişine ait olabilecek olumsuz anıları unutmasını sağlayacak elemeleri gerçekleştirir, olumlu anıları seçip alarak yeni zamanlara kendisini adapte eder. Örneğin İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru Almanya bombalanmıştır. Bu feci bir bombalanmaydı ve çok kısa süre içinde çeşitli Alman şehirlerinde 600 bin sivil öldü. Birçok şehir ise haritadan silindi. Modern Alman insanı bu korkunç olayı kafasından tamamen sildi bir içgüdüsel korunma hissiyle. Böylesine bir büyük olayın nasıl olup da bir ulusun kolektif hafızasından tamamen silinebilmiş olacağı W.G. Sebald'ın 'On the Natural History of Destruction' adlı kitabında analiz edilmiştir. Hafızasını ayıklama yoluyla tazeleme işlemini bütün uluslar yapar. Bizim geçmişimiz de zaferler, acılar hem de büyük acılar ve güzelliklerle doludur. Modern Türk insanının şimdiki hayata tavrı işte böyle bir işlemden, süzgeçten geçilerek oluştuğu için biz en kötü olayda bile kendimize güzel yanları arayıp bulma gücüne sahibiz.
Türk insanının dini duygularını siyasi çıkarlar doğrultusunda sömürmek isteyenler ve bunu kullanarak ordu ile halk arasına duvarlar kurmak isteyenler bu çalışmalarında hiçbir zaman başarılı olamamışlardır, hiçbir zaman da olamayacaklardır. Çünkü makul insanların dine yaklaşımları ve orduya saygıları ortak gelişmiş bir duygudur ve bunun temelleri bu fotoğrafta görülen türde yüzlerce olaya dayanır. Büyük komutanın emri üzerine şehitliği göze alarak savaşa gelenlerin, savaşın başlamasından önce arkadaşlarıyla birlikte son duasını eden bu insanların torunları onlardan devraldıkları genler nedeniyle kendilerine yönelik din ticareti yapanların, asker karşıtı söylem geliştirenlerin ne dediğini bile anlamazlar ve umursamazlar. Bu tür söylemler hep ters teper, sonunda halk kendi makul bildiğini yapar.
Bu makulü bulmaya yönelik tavır sıradan insanlarımızın genelde başardığı iştir. Bu nedenle de ülkemizde birçok siyasi fikir, uçları zorlamaya çalıştığı ve makulü göz önüne almadığı için kısa sürede ölmüştür. Bu nedenle ben milliyetçilik ve muhafazakarlık düşüncelerinin yanına modern tavırların da bir an önce eklenmesini savunuyorum, çünkü bu yapıldığı takdirde kolektif hafızamızı yeniden oluşturma ve tavırlarımızı yeniden düzenleme süreci daha kolaylaşacaktır. Bu yazı fikri aklıma Anayasa Mahkemesi'yle ilgili son tartışmaları izlerken geldi. Bu tartışmayı başlatanlar Türk insanının kolektif hafızasının gücünü ve makul olanı bulmadaki becerisini anlayamıyorlar. Bunu anlamaya başlamaları için köşede yayınladığım fotoğrafı iyice incelemeleri ve üzerinde düşünmeleri gerekiyor. Sıradan insanımızın makulü bulma gücü modernite ile muhafazakarlığın ve milliyetçiliğin sentezinin yapılabileceğinin en büyük garantisidir. Türkiye'yi tekrar büyük yapacak sentez de budur.
Akşam ©