Boleyn kızı özet philips gregory

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan PeLiNiM
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

PeLiNiM

Yeni Üye
Üye
Boleyn kızı özet philips gregory
öteki kraliçe öteki kraliçe kitap özeti boleyn kızı oku özeti çıktımı
Bir kralın aşkı için birbiriyle savaşan iki kızkardeşin hikayesi



Gerçeklere dayanan kurgu biyografiler sayfasına ilginç bir ek daha: Boleyn Kızı. Ama bu seferki 16. yüzyılda üç kısa yıl için İngiltere kraliçesi olup sonunda kellesini kaybeden meşhur Anne Boleyn'in değil, onun kardeşi Mary'nin hikâyesi. Tarih kitaplarının çoğunlukla silik bir karakter olarak değerlendirdikleri Mary'ye yazarın giydirdiği kişilik etkileyici. Philippa Gregory'nin konuyu dokuyuşu, aristokrasiyi ve klostrofobik saray ortamını işleyişi ise tam anlamıyla muhteşem. Umarız serinin devamı gelir.
Boleyn Kızı, 1521 yılında Mary Boleyn'in uzaktan akrabası olan Buckingham Dükü'nün kral tarafından idam ettirilmesiyle açılıyor. Suçu, Henry'nin sağlıklı bir veliaht sahibi olamayacağını iddia etmek. Bu olay olduğunda henüz 13 yaşında olan kız, aristokratlardan Sir William Carey ile evli. 14'üne bastığında 31 yaşındaki kralın dikkatini çeken Mary Boleyn'in yaşamının pek çok yönden daha bilindik olan kız kardeşininkini öncüllediği söylenebilir: VIII. Henry'nin dikkatini ilk olarak o çekiyor -evli olmasına rağmen-; ailesinin hırslarını paylaştığından krala karşılık veriyor ve kısa süre sonra da metresi haline geliyor. Üstelik öyle gizli saklı bir ilişki de değil yaşadıkları, bütün sarayın hatta halkın dilinde bir beraberlik. Mary, kralın 'gözdesi' olduğu için sarayın taçsız kraliçesi muamelesi görmeye başlıyor; kral, Boleyn ailesine toprak ve nişanlar bahçediyor, el üstünde tutuluyor...
Ve sonunda, kral, kendisine iki çocuk vermiş olmasına rağmen -belki de bu yüzden- Mary Boleyn'den sıkılıp gözlerini kardeşi Anne'a dikiyor. Mary hamileyken Anne'ın kralı çalmak için yaptığı numaralar dehşet verici. Bu noktadan itibaren gerçek saray entrikalarına, aristokrasinin çarklarının acımasız işleyişine ve 'köklü aile' denilen 'kurum'ların varlıklarını ve güçlerini nasıl koruduklarına şahit oluyoruz. Kralın Mary'ye olan ilgisini kaybetmekte olduğunu ama Anne'la ilgilenir göründüğünü fark eden Boleyn ailesi Anne'ın kralın yanında Mary'nin yerini almasına ve Mary'nin bunun gerçekleşebilmesi için kardeşine yardım etmesine karar veriyor. Mary'nin bu karardan hoşnut olmadığını ayrıca belirtmeye gerek yok sanırım. Böylece hem iki kız kardeş arasındaki rekabet başlıyor hem de çok daha çarpık saray-aile ilişkilerini görüyoruz. Ne var ki Mary kendisinden (bir 16. yüzyıl aristokrat aile kızından) beklenebileceği üzere kardeşine kralı tavlamasında yardım ederek onun tahta yükselişini izliyor.

Saraydan ve ölümden kaçmak

İlizyonun kırıldığı yer de burası. En azından 'öteki' Boleyn kızı Mary için. Ve bu kırılma, belki de onun kız kardeşinin boynunu uçuran kaderden kurtulmasına neden oluyor. Anne'ın yükselişi sırasında ailesi tarafından mal, kralı tarafından fahişe ve kardeşi tarafından p...venk muamelesi gördüğünü kavrayan Mary Boleyn, saray camiasından uzaklaşmaya karar veriyor. (Gerçi kocası öldükten sonra aşık olup sıradan birisiyle evlendiği için Anne tarafından saraydan sürüldüğü düşünülecek olursa bu o kadar da zor bir iş değil.) Kısa süre sonra Boleyn ailesinin düşeceği durum göz önünde bulundurulacak olursa akıllıca da bir karar üstelik. "Jane Seymour ablamın boynunun vurulduğu gün gelinliğini seçmişti. Onu, bunun için suçlayamadım bile; Anne da ben de aynısını yapardık" cümlesi romanın sonuyla ilgili bir fikir verecektir. İdam sahnesinin ve dedikoduların Mary'nin ağzından/düşüncelerinden verilişi de oldukça başarılı.
Kitapla ilgili söylenebilecek çok şey var. Ben lezzetli bir roman olarak okudum ama daha ciddiye alıp biyografik öğeleri değerlendirmeye kalkarsak ne kadar ikna edici olur emin değilim. Ne var ki Philippa Gregory'nin gerçeğe sadık kalmak gibi bir iddiası olmadığından böyle bir iz sürüş çok da gerekli olmayacaktır. Yazar, "VIII. Henry Boleyn ailesinden pek çok kişiyi idam ettirdiği halde neden Mary'ye dokunmadı?" sorusunu almış ve buna ilginç bir varsayım giydirmiş. Devamı da gelecektir mutlaka. Gregory kitabını, hele ki Ortaçağ İngilteresi ve komplo teorileriyle ilgileniyorsanız kaçırmayın derim.