Biranın zararları

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Biranın zararları
biranın zararları nelerdir
biranın zararları, biranın zararları nelerdir


Biranın zararları hakkında bilgi içeren bir konuya giriş yaptınız. Hoş geldiniz diyor ve sizi biranın zararları hakkında ki bilgilerle başbaşa bırakıyoruz Melek'ler.


84da463ba9f247.jpg


Alkol,çok eski çağlardan beri keyif verici,yatıştırıcı,uyuşturucu ve ilaç olarak kullanıla gelmiş kimyasal bir maddedir. Tarih boyunca kişilerin ve toplumların alkole karşı değişik tutumların olmuştur. Toplumsal farklılıklara göre yasaklansa da, kabul görse de, genel olarak az miktarda kullanımı hoş görülmüş, aşırı ve uzun süreli kullanımı ise kötü bir davranış olarak nitelendirilmiştir (Özgen,s:1).
Özellikle yaşadığımız yüzyıl içinde alkol tüketimini arttırmak için türlü yayın araçlarıyla yapılan reklamlar,içkiye insanın yaşamında önemli bir yer kazandırmıştır. Birçok toplumda arkadaşlık ilişkileri içkiyle başlar. Doğum, evlenme,yıldönümü toplantıları içkiyle kutlanır. İş konuşmaları, dernek yararına bağışlar, başarı sevinci içkiyle renklendirilir. Üzüntüler, sıkıntılar, bunalımlar alkolle giderilir. Bekarlık, boşanma, meslek değiştirme gibi nedenler de alkol almaya ve alınan miktarı çoğaltmaya neden olur (Köknel,1985:262).
Toplum yaşantısında, toplumsal iletişimi arttırmak nedeniyle sıklıkla kullanılan alkol çağımızın en önemli sağlık sorunlarından birini oluşturmaktadır. Bireyin beden ve ruh sağlığı, aile, toplumsal ve iş yaşamının tehlikeye düşürmekle kalmamakta trafik kazaları, suça yönelme gibi toplumsal zararlara da neden olmaktadır.
Son yıllarda bizim ülkemizde de alkole başlama yaşı diğer ülkelerle paralel olarak gittikçe küçülmeye başlamıştır. Bunda, toplumun alkol kullanımına bakış açısının ve alkole ulaşmanın kolaylaşmasının büyük etkileri vardır. Alkolün ve gençliğin özelliklerini tanımak alkol kullanımıyla mücadelede en doğru yaklaşımdır (Kasatura,1998:13).
TARİHÇE
İnsanın alkollü içkilere eline geçirmesi bunların doğal birer ürün olmaları nedeniyle kaçınılmaz olmuştur. Alkollü içkiler tarih öncesi devirlerde yaratılmamışlar, keşfedilmişlerdir. Mağara yada kulübelerin sıcak köşelerinde mayalanan meyve kalıntıları fermente olarak şaraba dönüşmüştür. Bu doğal ürünü tadan ilk insanlar muhakkak ki açlık ya da susuzluklarını giderdikleri zaman hissettiklerinden daha etkili bir duyguya kapılmışlardır.
Tarih öncesi devirlerden aşağı yukarı 500 yıl öncesine kadar alkollü içkiler fermantasyonla elde edilen ve ortalama %14 oranında alkolü içeren şarap ve birayı kapsamaktaydı. 15.yy'da damıtmanın Avrupa`da gelişmesiyle yeni ve daha güçlü, her türlü tahıldan olduğu gibi çeşitli meyvelerden elde edilen; bira ve şarap gibi %6-14 alkol kapsayanların dışında %50 veya daha fazla alkol oranına sahip yeni içkiler elde edilmiştir. Bugün piyasada değişik ve renkli şişeler içinde bulunan içki çeşitleri sadece teknolojik rafine görmüş ve çok miktarda üretilen eski içkilerden başka bir şey değildir (Kasatura,1998:14).
ALKOLÜN ÖZELLİKLERİ
Ethyl alkol veya ethonol olarak bilinen bu kimyevi alaşım az miktarda alındığında yatıştırıcı, fazla dozda ise beyni uyuşturucu belirtiler doğurur. Alkolün sarhoşluk ve buna ilişkin davranışlar yaratma hızı bireylerin fizyolojik yapısına göre değişmektedir. Kişi değişik ortamlardan aynı miktarda içki ile farklı davranışta bulunabilir. Bu farklılığı yaratan fiziki faktörler; içme hızı, bir şey yiyip yemediği, içkinin cinsi, vücudun ağırlığı, vücudun kimyasal yapısıdır, psikolojik faktörler ise; içinde bulunduğu durum, kişinin o anki ruhsal hali, içkiye karşı davranışı ve deneyimleridir (Kasatura,1998:15,Özgen,s:3).
ALKOL BAĞIMLILIĞI
Alkol bağımlılığı, alkolü kontrollü içmek veya bırakma isteğine rağmen bırakılamama aşamasına gelinmesi, alışkanlığın onsuz yaşanamayacak boyutlara varmasıdır.
Dünya sağlık örgütü (WHO) ne göre "içkinin işine engel olduğunu değil de,işinin içmesine engel olduğunu düşünmeye başlayan kişi alkoliktir." Diğer bir tanıma göre ise, "alkolik alışılmışın dışında alkol içen, bunun sonucunda bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlığı bozulan, buna karşın alkol alma isteğini durduramayan, tedavisi gerekli olan hasta bir insandır." (Köknel,1983:536).
Alkol bağımlısı, içki içmeye başladığı zaman içmeyi istediği yerde bırakamayan kişidir.
Alkol bağımlılarının benliklerinde bulunan ortak özelliler şunlardır:
Bencillik ya da ben merkezcilik
Gerilimlere karşı duyarlılık
Bir kişiye ya da nesneye aşırı bağlılık
Kendini büyük ve güçlü görme
Bu özelliklerin kaynağında duygulanımda dengesizlik ve tutarsızlığın bulunduğu
söylenebilir (Köknel, 1983: 538).
Alkol kullanan ve yaş ortalaması 19 olan gençlerin ortak benlik özellikleri ise şunlardır:
Cinsel duygu, eğilim ve isteklere karşı aşırı duyarlılık
Sürekli maddi doyum arama eğilimi
Fiziki güce hayranlık
Alabildiğine sınırsız özellik
Sorumluluktan kaçma
Bütün otoritelere başkaldırma
Gerçek dışı yaşam isteği
Gerçekleşmesi olanaksız bir yaşam için sürekli düş kurup serüven peşinde koşmak
Engeller karşısında büyük kaygı, sıkıntı, saldırganlık ve tepki
Geleceğe ilişkin olumlu bir amaç ve beklentinin olmaması
Güvensizlik ve yetersizlik duygusu (Köknel, 1983: 101).
ALKOL BAĞIMLILIĞININ SONUÇLARI
Bedensel ve ruhsal hastalıkların yanında, kişiler arası ilişkilerin bozulmasında, aile içi sorunların artmasında, çocuklar üzerinde yaptığı olumsuz etkilerle toplumsal sefalet ve önemli ekonomik kayıplarda yasal sorun ve intihar olaylarının büyük çoğunluğunda, trafik ve iş kazalarında alkol başta gelen bir sorumlu durumundadır. Buna göre alkolün zararları şu başlıklar altında toplanabilir.
A. Fiziki Zararları: Alkol vücutta bir çok organa zarar vermekle beraber en çok beyinde tahribata neden olmaktadır. Beyne ilk etkisi yorum ve düşünceyi kontrol eden bölgeyi yavaşlatmasıdır. Böylece kişinin hatırlama, anlama, karar verme gibi normal akli görevlerini yürütmesine engel olur. Birey rahatlamadan dolayı önce kendini serbest ve neşeli hisseder. Ayrıca beyinde adale kontrol merkezine de zarar verdiği için kol ve bacak koordinasyonu bozulur (Özgen, S : 3).
Alkoliklerin bedensel hastalıklarının çoğu karaciğerle ilgilidir. Bu hastalıklar sarılık, siroz ve safra kesesinin iltihaplanması olarak kendini gösterir. Karaciğer sirozu alkol bağımlısı kişilerde kullanmayan kişilere oranla sekiz kat daha fazladır. Fazla miktarda kullanılan alkol gastrit, ülser, pankreas yetmezliği, pankreatik kanserler, kan basıncında yükselme, karaciğer enzimlerinde yükselme, karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklara neden olmaktadır (Cüceloğlu,1996:464).
B. Toplumsal Zararları: Alkolün etkileri sadece kişinin kendisiyle sınırlı kalmamakta, ailesi, toplumsal ve iş çevresi davranışlarından zarar görmekte ve onlar da bu hastalığın daha fazla zarar vermesini engellemek için yardımcı olmaya çalışmaktadır. Mutsuz evlilikler, yıkılan yuvalar, terk etmeler, boşanmalar, düzensiz aileler, boşta kalan çocuklar hepsi bu bedelin birer parçasıdır. Alkolün yarattığı sorunları çözmeye yardımcı olan kurumların masrafları milyarlarca lirayı bulmaktadır. Konuyu derinlemesine incelediğimizde:
İçkili Sürücüler : Ölüm ve yaralanmalara neden olan trafik kazalarının %66`sı alkol kullanımından kaynaklanmaktadır. Bu kazalarda yaralı ve muhtemelen sakat kalmış kişileri, doğan hasarın yarattığı ekonomik yük, gelir kaybı, tıbbi masrafları ve sigorta masraflarını da unutmamak gerekir.
Alkol ve Suç : Bazı kişilerde alkol, ayıkken düşünemeyecekleri şekilde kırıcı davranışlarda bulunmalarına sebep olur. Ölme nedeni olan intiharların yarısı ve cinayetlerin 1/3`ü alkolle ilgilidir.
Sanayiye Olan Maliyeti : Alkol bağımlısı olan bir kişinin topluma yaptığı en büyük kötülük, insan gücü kaybına yol açmasıdır. Alkolik kişi veriminin düşmesi sonucunda kendisinden bekleneni veremez. Ayrıca mesai arkadaşlarıyla sürtüşmelere ve iş verenler ile olumsuz ilişkilere sebebiyet vermektedir.
Ulusal Zararı : Alkol bağımlılığının ulusal zararı ise alkol bağımlısı kişiler için yapılan tedavi masraflarından, motorlu araç kazalarında, çalışma süresi kaybından doğmaktadır. Ayrıca işlediği suçlar nedeniyle ceza evlerini, hastalıklar nedeniyle hastaneleri doldurarak üretici durumdan tüketici duruma geçerler (Köknel,1983:534).
GENÇLİK VE ALKOL BAĞIMLILIĞI
Genellikle ilk ergenlik belirtileriyle başlayan gençlik çağı 12-21 yaşlarını kapsar. 12-15 yaş arası ilk ergenlik dönemi, 15-21 yaş arası asıl gençlik dönemidir, 21-25 yaş arası da uzamış gençlik olarak bilinir. Birleşmiş Milletler Örgütünün tanımına göre genç"15-25 yaşları arasında öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmaya ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir."
Ergenlikle beraber hızlı bir değişim geçiren birey kendi öz kimliğini arayış çabası içerisindedir. Genç bu dönemde geleneksel değerleri aşarak bireyselliğini gerçekleştirmeye çalışır. Bunun sonucunda anne ve babasından kopma eğilimi gösterir. Bireyselleşme aşamasında genç psikolojik dengesini kolayca sağlayamadığından dolayı psikolojik karmaşa içine düşmekte, kendilerine geçici bir şekilde de olsa, huzur vereceğine inandıkları alkol ve maddelerin arayışına girebilmektedir.
Aslında uyuşturucu olsun, alkol olsun kişiye yalancı bir güven duygusu veren maddeler, gençlik çağı ruhsal durumuna bir çok nedenle uygun düşmektedir. Öncelikle yetersizlik duygusunu ve çekingenliği ortadan kaldırmaktadır. Sonrada kabadayılık, efelik ve gösteriş gibi davranışlarla erişkin olduğunu kanıtlamaya yaramaktadır (Yörükoğlu,1998:292).
Toplumlar arası iletişimin artmasıyla genç yaşta alkollü içki içmeye başlayanları oranı daha da yükselmiştir. Kitle iletişim araçlarının artması Türk toplumunu da etkileşime açık kılmış, batı kültürünün sadece olumlu yönleri değil bizim kültürümüzle bağdaşmayan olumsuz yönleri de kabul görmeye başlamıştır. Bu da alkol kullanımının artmasına neden olmuştur (Özgen, s. :1).
ALKOL BAĞIMLILIĞINI KOLAYLAŞTIRAN ETKENLER
1. Kalıtımsal Yüklülük: Anne-babadan biri veya ikisi de alkol bağımlısı olan veya aşırı derecede içki içen gençler, alkol bağımlılığı için bir risk gurubu içindedirler. Ailesinde alkol bağımlılığı olan bir gencin alkol bağımlısı haline gelme riski, ailesinde alkol bağımlığı bulunmayan bir gence göre üç misli daha fazladır.
2. Güçsüz Bir Benlik Yapısına Sahip Olma: Başarısızlıklarında, başarısızlığın gerçek nedenlerini araştırarak çözümlemek yerine kolay çözümlere baş vurarak gerçeklerden kaçma, zayıf bir benliğe sahip olan kişilerin davranış özellikleridir. Böyle davranışları benimseyen gençler; sorunlarla her karşılaşmalarında neler yapabilecekle- rini, sorunların nasıl üstesinden gelebileceklerini düşünmeksizin kolay çözümler aramayı seçebilirler. Alkol ve uyuşturucu gibi maddelerde kişilerin, sıkıntılardan kurtulabilmek için başvurdukları kolay çözümlerden biridir.
3. Strese Dayanıksızlık: Sorumlulukları, anne-babası tarafından yüklenilen aşırı korunan ve gözetilen gençlerin kendi kendilerine yetmeye, savaşabilmeyi, dayanıklı olmayı öğrenememeleri yüzünden stresle karşılaştıkları zaman kaldıramadıkları stresin verdiği sıkıntılardan alkol gibi maddeler olarak uzaklaşmaya çalıştıkları görülür (Kasatura, 1998 :569
4. Özgüven Eksikliği: Kendini aşağılamak, suçlamak, yetenek ve değerlendir-melerde olumsuz olama ve özgüven eksikliğine aşağılık duygusu taşıyan gençlerde rastlanmaktadır. Olumsuz ve düşük benlik algısı taşıyan bireyler kendilerini toplum dışı ve iğrenç insanlar gibi değerlendirebilir ve ahlak dışı tutum-davranış sergileyenlerle kendilerini özdeşleştirip, benzer tutumlar içine girebilirler. Böylelikle bağımlılardan etkilenerek, olumsuz alışkanlıklar edinebilirler (Kulaksızoğlu, 1998 :188)
5. Yeni Değerler Arayışı: Yeni değerler arayışı içinde olmak ve gelişimsel merakları tatmin etmek için maddelerin tadına bakmak gibi bir davranışa rastlanmaktadır.
6. Boş Zamanların Değerlendirilememesi: Boş zamanların verimli bir şekilde değerlendirilememesi, gençleri bir hayat amacı kazanmaktan da genellikle mahrum etmektedir. Kendisini amaçsız bir yaşam içinde bomboş hisseden genç zararlı alışkanlıklara kolayca kayabilmektedir.
7. Olumsuz Arkadaşlar: Akran grupları ile ilişki kurmak, gençliğin en önemli ihtiyaçlarından biridir. Akran grupları içinde başarısız arkadaşlar ilaç ve içki alışkanlığı olan, uyumsuz arkadaşlar bir risk ortamı oluşturmaktadır. Çünkü genç, kendi akran grubunun değer ölçülerini benimsemek, onlarla bir paylaşım içine girmek ister. İçkiye karşı tavırları olduğu için akranları tarafından reddedilen ergen ve gençler bu kişilerin oluşturduğu grubun bir üyesi olmak istiyorlarsa, içkiye karşı tavırlarını değiştirerek arkadaşları gibi davranacaklardır. Bu şekilde mensup oldukları grubun değer ölçüleri yüzünden içki alışkanlığını başlatmak, gençleri bir daha dönüş yapamayacakları zararlı alışkanlıklara götürür.
8. Heyecansal Sorunlar: İçten gelen hazza yönelik arzularını kontrol etmekte güçlük çeken, heyecanlarını dengeleyemeyen gençlerde rahatlamak, sakinleşmek ve hazza ulaşmak için bağımlılık yaratan maddelere yönelme görülebilir. Karşı cinsten birisiyle yeni tanışmalarda, kalabalık bir grupta dikkatin kendisine yöneldiği durumlarda, bazı ergenlerde korkma, heyecanlanma ve bunların sonucu kızarma görülebilir. Benzeri huzursuzluk veren durumlarla baş etmek isteyen genç; sigara, alkol gibi ilk alındıklarında rahatlatıcı etkileri olan ancak devamlı alındıklarında da yarattığı yapay cennet içinde kişileri gerçeklerden kopartarak psikolojik sağlıklarını tehlikeye atan alışkanlıklar edinebilir. Ülkemiz gençliğinde de son 15 yıl içinde bu gibi gerçekçi olmayan yollara yönelmek eğilimi %45 oranında bir artış göstermiştir (Kasatura, 1998 : 69 ve Kulaksızoğlu, 1998 : 188)
9. Duygusal Bakımdan Olgunlaşmamış Olmak: Çocukluk döneminde anne-baba tarafından istenmemiş, reddedilmiş bir çocuk olarak büyümüş, anne-babası tarafından sevgi ve hoşgörü görmemiş gençlerin doyurulmamış ve tatmin bulmamış duyguları alkol ve uyuşturucu ile doyuma ulaştırılmaya çalışılır.
BAĞIMLILIK EĞİLİMİ GÖSTEREN GENÇLERİN
AİLE YAPILARI
Bağımlılık özellikleri gösteren gençlerin büyük çoğunluğu kendilerine tutarlı bir eğitim veremeyen, iletişim kopuklukları içinde bir birlerine seslerini duyuramayan bireylerden oluşan ailelerden gelirler. Bu ailelerin temel özelliklerini şöyle açıklamak mümkündür:
1. Anne-babanın ayrı olduğu, boşanma veya ölüm nedeniyle bölünen aileler
İçki ve madde kullanan anne-babaların oluşturduğu aileler
Anne-baba arasında iletişim kopukluğu veya sürekli çatışmaların yaşandığı aileler
Kültürel gelişmesini yapamamış aileler
Çocuklarının yetişme ve eğitimine ilgisiz kalan aileler
İçkinin zararına inanmayan, çocuklarının içki içme alışkanlıkları üzerinde durmayan aileler
Çocuklarına güven hissi duymayan ve güven vermeyen aileler
Çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını sevgi ve ilgi göstermek yerine para ve maddeyle karşılayan aileler
Çocuklarının eğitimine zaman ayırmamak, uğraşmamak için bol para ve maddi değeri büyük armağanlar vererek görevlerini yaptığını düşünen aileler
Çocuklarını aşırı koruyarak hiçbir sorumluluk vermeden yetiştiren, hayata hazırlamayan aileler.
Görülüyor ki bağımlılık eğilimi gösteren gençlerin ailelerinin ortak özellikleri çocuklarıyla sağlıklı iletişimler kuramayan, kendi sorunlarını halletmemiş anne- babalardan oluşan aileler olmasıdır (Kasatura, 1998 : 93)
BÖLÜM II
ARAŞTIRMA VE BULGULAR
Yapılan araştırmalarda 12-17 yaş grubunun ortalama %50' nin en az bir kez alkol kullandığı, bunlardan %25' nin kendisini bir alkol kullanıcısı olarak tanımladığı bulunmuştur. Çoğu insan alkolü ilk olarak ergenlik çağında kullandığını söylemektedir. Alkol kullanım oranı en yüksek 20-35 yaşları arasındadır.
Alkole bağlı bozuklukların belirtileri erkeklerde 20'li yaşlarda başlar, genellikle 30'lu yaşlarda tanı koyduracak hale gelir. Kadınlarda alkol kötüye kullanımının başlama yaşı genel olarak daha geçtir (Özgen, s. : 1). Alkol bağımlılığı genellikle erkeklerde görülmesine karşın %5-6 gibi bir oranda kadınlarda da görülmektedir (Alper, 1997; 319).
Ankara'da 7387'si kız, 581'i erkek 1318 üniversite öğrencisi üzerinde yapılan bir çalışmaya göre psikolojik bakımdan sorunlu olanlar, anne-babaları tarafından otoriter ve baskıcı bir tutum ile yetiştirilenler ve ailede kötü muamele ile karşılaşanlarla erkeklerin daha çok alkole bulaşma tehlikesi olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca üst düzeyde geliri olan ailelerin çocuklarının alkole başlama tehlikesi taşıdıkları bulunmuştur.
İstanbul'da 2845 lise öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada, son bir ay içinde alkollü içki içenlerin oranı %23,5 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlara göre biranın en önce başlanan ve en sık içilen alkollü içki olduğu belirlenmiştir.
Lise öğrencilerinin alkol kullanma sıklığını etkileyen etkenlerin ne olduğunu belirlemeyi amaçlayan ve Ankara'da 747 lise öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada, erkekler kızlara göre daha çok alkol kullanmaktadır. Alınan cep harçlıkları yükseldikçe alkol kullanımı artmaktadır (Kulaksızoğlu, 1998 : 186)
Kırsal bölgelerde, köy ve kasabalarda geleneksel yaşamın sürmesi, dinin, gelenek-görenek ve törelerin yasaklayıcı etkisi, ufak çevre içinde herkesin bir birini
tanıması ve denetlemesi, ekonomik koşullar nedeniyle içki tüketimi ve alkolizmin daha az olduğu yapılan araştırmalarda saptanmıştır (Köknel, 1985 : 262)
BÖLÜM III
ALKOLLÜ İÇKİ İÇME ALIŞKANLIĞININ GELİŞMESİNİ ENGELLEYEBİLECEK ÖNLEMLER
Bireysel Düzeyde Önlemler
Arkadaşların iyi seçilmesi
Sıkıntıları yenebilmeyi öğrenmek
İçkiyi dinlendirici bir ilaç gibi görmemek baktabul
Olumlu düşünmek
Stresi yenmeyi öğrenmek
İçkiye hayır demeyi öğrenmek
İçkili ortamdan uzak durmak
Boş zamanı iyi değerlendirmek
Kendini tanımak
İlgi alanını genişletmek
İnsanlarla iyi etkileşimde bulunmak
Kendini gerçekleştirmek
B. Ailesel Düzeyde Önlemler
1. Anne-baba çocuklarının arkadaşları konusunda bilgi sahibi olmaya çalışmalı, onları tanımak için çabalamalıdır.
2. Alkollü içecekler ve maddeler hakkında kesin bir tavır takınarak bu konuda uyarıcı veya aydınlatıcı olmalıdır.
3. Anne-baba içki konusundaki davranışlarıyla genç için iyi bir model olmalıdır.
4. Aile değerleri öğretilmelidir.
5. Anne-baba çocuklarıyla iyi bir iletişim kurmalıdır.
6. Gence karşı aşırı koruyucu olunmamalı ve sorumluluk verilmelidir.

C. Toplumsal Düzeyde Önlemler
1. Televizyon programları ve reklamlar vasıtasıyla alkole bağlı sorunlar ortaya atılabilir, televizyonda bilgilendirmeye yönelik özel programlar konularak sağlıklı bir bilinçlendirme ortamı yaratılabilir.
2. Türk Ceza Kanununun 574. Maddesine göre, 18 yaşını doldurmayan bir genci sarhoş edebilecek bir madde veya içki verenler iki aya kadar hapse mahkum edilir. Bu yaş sınırı şimdi 21'e çıkarılmıştır. Buna göre, denetimin daha dikkatle yapılması gerekir. Denetim ciddi bir şekilde yapıldığı zaman içki satışı yapan yerler hapis cezasını ve iş yerlerinin kapatılmasını göze alamayacaklarından, gençlerin içkiyi temin etmeleri güçleşecektir (Kasatura, 1998 : 99)
TEDAVİ
Alkol bağımlılığı tedavisi temel olarak iki aşamadan oluşmaktadır. Öncelikle alkolün bedenden atılması ve yoksunluk belirtilerinin düzeltilmesi gerekir. Tedavinin ikinci aşamasında ise temel amaç tekrar içmenin önlenmesidir. Aile bireylerinin hem alkol bağımlısına, hem de kendilerine yardımcı olmaları amacıyla bu aşamada tedaviye katılmaları gerekmektedir. Yine bu aşamada tekrar içmeyi kolaylaştırabilecek durumlar belirlenir ve bağımlının bunlarla baş etmesi için uygun yöntemler saptanmaya çalışılır.
Tedavi sırasında başlatılması ve tedavi sonrasında da sürdürülmesi gereken bir başka konu da alkol bağımlısının eski arkadaş çevresini değiştirmesidir.
Alkole bağlı bozukluğu olan hastaların tedavisinde şu yöntemler kullanılabilir:
Psikoterapi
Davranış terapisi
İlaç tedavisi
Destek grupları : Alkolizmle mücadelede birbirlerine yardımcı olmak için bir araya gelmiş kişilerin kurdukları destek gruplarıdır. Bunlar Adsız Alkolikler, Al-Anon Grupları, Alateen, Yarıyol Evleri'dir (Alper, 1998 : 326)
KAYNAKÇA
ALPER, Yusuf. Herkes İçin Psikiyatri. İstanbul : Era Yayıncılık, 1997.
CÜCELOĞLU, Doğan. İnsan ve Davranışı. İstanbul : Remzi Kitabevi, 1996 .
KASATURA, İlkay. Gençlik ve Bağımlılık. İstanbul : Evrim Yayınevi, 1998 .
KÖKNEL, Özcan. Alkolden Eroine Kişilikten Kaçış. İstanbul : Altın Kitaplar Yayınevi, 1983.
KÖKNEL, Özcan. Kişilik. İstanbul : Altın Kitaplar Yayınevi, 1985
KULAKSIZOĞLU, Adnan. Ergenlik Psikolojisi. İstanbul : Remzi Kitabevi, 1998 .
ÖZGEN, Fuat. Kişilik Problemleri Ders Notları
YÖRÜKOĞLU, Atalay. Gençlik Çağı. İstanbul : Özgür Yayınları, 1998
 
Geri
Üst