Bir Öğretmenden Mektup - Herkes Okusun
öğretmenden öğrenciye mektup öğretmenden öğrencilerine mektup öğretmenle ilgili mektuplar öğretmenle ilgili
Aşağıdaki mektubun yazarı bir öğretmen... Ancak, adını ve nerede çalıstığını gizlemek zorunda kalmış; hepimizin tahmin edebileceği nedenlerden dolayı.
Zaten adının ve nerede çalıştığının çok da önemi yok. Önemli olan bir eğitim kurumda yaşadıkları.
Hiç kimse bunların yaşanmadığını iddia edemez, etmemelidir de...
Ama yine de okuduğunuzda tıpkı benim gibi tüylerinizin diken diken olacağına inanıyorum.
Aşağıdaki mektubun yazarı bir öğretmen... Ancak, adını ve nerede çalıstığını gizlemek zorunda kalmış; hepimizin tahmin edebileceği nedenlerden dolayı.
Zaten adının ve nerede çalıştığının çok da önemi yok. Önemli olan bir eğitim kurumda yaşadıkları.
Hiç kimse bunların yaşanmadığını iddia edemez, etmemelidir de...
Ama yine de okuduğunuzda tıpkı benim gibi tüylerinizin diken diken olacağına inanıyorum.
Merhaba!
Bir lisede öğretmenlik yapıyorum. Çalıştığım okul, çoğunluğu Anadolunun en ücra köylerinden gelip yerleşen (yerleşemeyen) insanların oturduğu bir çevrede. Etrafımız gecekondu mahalleleri. Gecekondu olmayan yerlerde de derme çatma binalar var.
BUNLARIN HEPSİ GERÇEK:
*Biliyor musunuz, bu yıl lise 1. sınıfta okuma yazma bilmeyen bir öğrenci var.
*Biliyor musunuz, bir öğrenci okula "satır" getirmekten uzaklaştırma cezası aldı.
*Biliyor musunuz, iki hafta önce okulun önünde çıkan bir kavgada bir öğrencimin boynu döner bıçağı ile kesildi; 28 dikiş atıldı. (Çok şükür şah damarına gelmedi)
*Biliyor musunuz, bu çevrede kimse kışın akşam beşten sonra sokakta yalnız yürümüyor.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz hafta, bebek bekleyen müdür yardımcımız bir öğrenci tarafından karnı tekmelenmekle tehdit edildi.
*Biliyor musunuz, dışarıdan elini kolunu sallaya sallaya giren bir adam, kendisini dışarı çıkarmaya çalışan kat nöbetçisi bayan öğretmeni bıçakla tehdit etti.
*Biliyor musunuz, derste sıkıntı oluşturduğu için öğretmeni tarafından cezalandırılan öğrencinin ailesi okulu bastı.
*Biliyor musunuz, bir öğretmenimiz sınıfta bıraktığı öğrenciden tehdit telefonları aldı.
*Biliyor musunuz, öğrencilerimizin % 86sı sigara içiyor.
*Biliyor musunuz, öğrencilerimizin % 42si hap kullanıyor.
*Biliyor musunuz, okulun etrafında hap satanları, okulun içinde hap kullananları polis biliyor.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl bir kız öğrencimizin babası çocuğundan (öğrencimizden) dayak yediği için okula sığındı.
*Biliyor musunuz, yalnızca koridorda birbirlerine çarptıkları için kavgaya tutuşan iki kız öğrencinin aileleri okulun önünde birbirlerine yumruk yumruğa saldırdılar.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl bir anne, kızının saçının boyalı olması üzerine okula çağrıldığında kızını okula koca bulmak için gönderdiğini bu nedenle de süslenmesi gerektiğini söyledi.
*Biliyor musunuz, velilerin %42si kayıttan sonra bir daha okula uğramıyor.
*Biliyor musunuz, maddi yetersizlikten dolayı üç, dört aile bir oda-bir salon bir evi paylaşıyorlar. (Sayıları azımsanamayacak ölçüde.)
*Biliyor musunuz, her ay öğretmenler aramızda para toplayıp bir öğrenciye bot, palto veya okul araç gereçleri alıyoruz.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl cuma okul kapanışı töreninde baygınlık geçiren bir öğrencinin iki gündür hiçbir şey yemediğini öğreniyoruz.
*Biliyor musunuz, öğrencilerin çoğunun hayatında kan davası, intihar, boşanma, dayak, kaçma, kaçırılma, hapis gibi hikayeler var. (Ailelerinde yaşanmış)
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl iki gün boyunca evine gitmeyen bir öğrenciyi velisi gelip okulda arıyor. (Kızının biriyle kaçtığı anlaşılıyor daha sonra.)
*Biliyor musunuz, annesi babası ayrı veya boşanmış olan öğrencilerin çoğu uzak akrabaların yanında kalıyor. Anne ya da baba almak istemiyorlar veya üvey anne babalar istemiyor.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl sorun çıkardığı için müdür tarafından tartaklanan bir öğrenci mahalleden topladığı tanıdıklarıyla müdürün odasını basıp tehditler savurdu.
*Biliyor musunuz, veliler toplantılara "ocakta yemeklerini bırakarak", ayakkabılarının topuğuna basarak, mantolarını omuzlarına atarak geliyorlar.
*Biliyor musunuz, velilerin büyük bir çoğunluğu öğretmene nasıl hitap edileceğini bilmiyor. (Güzelim, hanım kızım, sen, hocaaaaa, ablası?)
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl 1000 öğrenci kapasitesi olan okulda kütüphaneye üye olanların sayısı 7(yedi)ydi.
*Biliyor musunuz, öğrenci tanıma formlarındaki "Çaldığınız müzik alet(ler)i" bölümüne radyo, teyp, walkmen yazan azımsanamayacak sayıda öğrenci var.
*Biliyor musunuz, öğrencilerin azımsanamayacak bir bölümü doğum tarihlerinin gün ve ay kısımlarını doğru yazıyorlar ancak yıl bölümüne 2004 yazıyorlar!
*Biliyor musunuz, lise birinci sınıf öğrencilerim "Soru işareti nerede kullanılır?" soruma yanıt veremediler.
*Biliyor musunuz, .... lisesine kayıt yaptıran bu öğrenciler çarpım tablosunu bilmiyorlar; 10 ve katları ile çarpma ya da bölme işlemi yaparken bile hesap makinesi kullanıyorlar. (Geçtiğimiz ay sinirden gözlerine kan oturmuş bir halde sınıftan çıkan matematik öğretmenimiz koltuğa çökerken öğrencilere bir ders boyunca 300ü 2ye böldüremediğini anlattı.)
*Biliyor musunuz, maddi durumu iyi olan sayılı öğrencilerden birinin velisi, geçtiğimiz yıl akan damımızı onardı. (Notlarının hemen hepsi zayıf olan öğrencinin sınıf geçmesi şartıyla!)
*Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %60ı sağlıksız beslenmeden dolayı hasta (aralarında dispanserlik olanlar var) ancak öğrencilerimizin %90ında cep telefonu var. (Cep telefonları son model, bazıları kameralı),
Ben bu okulda 3 yıldır öğretmenlik yapmaya çalışıyorum. Bu olaylara alışmamak için, artık alışıp bunları neredeyse doğal karşılayan yılların öğretmenleri gibi olmamak için uğraşıyorum. Biliyorum ki eğer alışırsam geleceğe dair hiçbir umudum kalmayacak.
Her gün büyük bir çaresizlik ve endişeyle "Acaba bugün ne olacak?" diye başlıyorum işime. Olaysız geçen günler Allahın nimeti! Biliyor musunuz, sınıfta gezinerek ders anlatırken Atatürkün gözleriyle karşılaşmamaya çalışıyorum, kafamı kaldırıp resmine bakamıyorum. Başımın üzerinden "Ey Türk Gençliği!" diye bağırdıkça utancımdan omuzlarıma gömülüyorum.
Biliyor musunuz, 10 Kasımlarda, 29 Ekimlerde şiirler okunurken, marşımızı dinlerken ağladığımda herkes günün anlamına ağladığımı sanıyor; oysa çaresizliğe ağlıyorum.
Muhtaç olduğu kudretin dolaştığı asil kanı uyuşturucuyla zehirleyen öğrencilerimi kurtaramıyorum. Öğrenmeye direnen, kendini kapatan öğrencilerime İstiklal Marşının anlamını bile öğretemiyorum.
Daha da yazacaktım ancak yazdıkça yüreğim ağırlaşıyor.
Sevgi ve saygılarımla
Bir lisede öğretmenlik yapıyorum. Çalıştığım okul, çoğunluğu Anadolunun en ücra köylerinden gelip yerleşen (yerleşemeyen) insanların oturduğu bir çevrede. Etrafımız gecekondu mahalleleri. Gecekondu olmayan yerlerde de derme çatma binalar var.
BUNLARIN HEPSİ GERÇEK:
*Biliyor musunuz, bu yıl lise 1. sınıfta okuma yazma bilmeyen bir öğrenci var.
*Biliyor musunuz, bir öğrenci okula "satır" getirmekten uzaklaştırma cezası aldı.
*Biliyor musunuz, iki hafta önce okulun önünde çıkan bir kavgada bir öğrencimin boynu döner bıçağı ile kesildi; 28 dikiş atıldı. (Çok şükür şah damarına gelmedi)
*Biliyor musunuz, bu çevrede kimse kışın akşam beşten sonra sokakta yalnız yürümüyor.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz hafta, bebek bekleyen müdür yardımcımız bir öğrenci tarafından karnı tekmelenmekle tehdit edildi.
*Biliyor musunuz, dışarıdan elini kolunu sallaya sallaya giren bir adam, kendisini dışarı çıkarmaya çalışan kat nöbetçisi bayan öğretmeni bıçakla tehdit etti.
*Biliyor musunuz, derste sıkıntı oluşturduğu için öğretmeni tarafından cezalandırılan öğrencinin ailesi okulu bastı.
*Biliyor musunuz, bir öğretmenimiz sınıfta bıraktığı öğrenciden tehdit telefonları aldı.
*Biliyor musunuz, öğrencilerimizin % 86sı sigara içiyor.
*Biliyor musunuz, öğrencilerimizin % 42si hap kullanıyor.
*Biliyor musunuz, okulun etrafında hap satanları, okulun içinde hap kullananları polis biliyor.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl bir kız öğrencimizin babası çocuğundan (öğrencimizden) dayak yediği için okula sığındı.
*Biliyor musunuz, yalnızca koridorda birbirlerine çarptıkları için kavgaya tutuşan iki kız öğrencinin aileleri okulun önünde birbirlerine yumruk yumruğa saldırdılar.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl bir anne, kızının saçının boyalı olması üzerine okula çağrıldığında kızını okula koca bulmak için gönderdiğini bu nedenle de süslenmesi gerektiğini söyledi.
*Biliyor musunuz, velilerin %42si kayıttan sonra bir daha okula uğramıyor.
*Biliyor musunuz, maddi yetersizlikten dolayı üç, dört aile bir oda-bir salon bir evi paylaşıyorlar. (Sayıları azımsanamayacak ölçüde.)
*Biliyor musunuz, her ay öğretmenler aramızda para toplayıp bir öğrenciye bot, palto veya okul araç gereçleri alıyoruz.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl cuma okul kapanışı töreninde baygınlık geçiren bir öğrencinin iki gündür hiçbir şey yemediğini öğreniyoruz.
*Biliyor musunuz, öğrencilerin çoğunun hayatında kan davası, intihar, boşanma, dayak, kaçma, kaçırılma, hapis gibi hikayeler var. (Ailelerinde yaşanmış)
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl iki gün boyunca evine gitmeyen bir öğrenciyi velisi gelip okulda arıyor. (Kızının biriyle kaçtığı anlaşılıyor daha sonra.)
*Biliyor musunuz, annesi babası ayrı veya boşanmış olan öğrencilerin çoğu uzak akrabaların yanında kalıyor. Anne ya da baba almak istemiyorlar veya üvey anne babalar istemiyor.
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl sorun çıkardığı için müdür tarafından tartaklanan bir öğrenci mahalleden topladığı tanıdıklarıyla müdürün odasını basıp tehditler savurdu.
*Biliyor musunuz, veliler toplantılara "ocakta yemeklerini bırakarak", ayakkabılarının topuğuna basarak, mantolarını omuzlarına atarak geliyorlar.
*Biliyor musunuz, velilerin büyük bir çoğunluğu öğretmene nasıl hitap edileceğini bilmiyor. (Güzelim, hanım kızım, sen, hocaaaaa, ablası?)
*Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl 1000 öğrenci kapasitesi olan okulda kütüphaneye üye olanların sayısı 7(yedi)ydi.
*Biliyor musunuz, öğrenci tanıma formlarındaki "Çaldığınız müzik alet(ler)i" bölümüne radyo, teyp, walkmen yazan azımsanamayacak sayıda öğrenci var.
*Biliyor musunuz, öğrencilerin azımsanamayacak bir bölümü doğum tarihlerinin gün ve ay kısımlarını doğru yazıyorlar ancak yıl bölümüne 2004 yazıyorlar!
*Biliyor musunuz, lise birinci sınıf öğrencilerim "Soru işareti nerede kullanılır?" soruma yanıt veremediler.
*Biliyor musunuz, .... lisesine kayıt yaptıran bu öğrenciler çarpım tablosunu bilmiyorlar; 10 ve katları ile çarpma ya da bölme işlemi yaparken bile hesap makinesi kullanıyorlar. (Geçtiğimiz ay sinirden gözlerine kan oturmuş bir halde sınıftan çıkan matematik öğretmenimiz koltuğa çökerken öğrencilere bir ders boyunca 300ü 2ye böldüremediğini anlattı.)
*Biliyor musunuz, maddi durumu iyi olan sayılı öğrencilerden birinin velisi, geçtiğimiz yıl akan damımızı onardı. (Notlarının hemen hepsi zayıf olan öğrencinin sınıf geçmesi şartıyla!)
*Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %60ı sağlıksız beslenmeden dolayı hasta (aralarında dispanserlik olanlar var) ancak öğrencilerimizin %90ında cep telefonu var. (Cep telefonları son model, bazıları kameralı),
Ben bu okulda 3 yıldır öğretmenlik yapmaya çalışıyorum. Bu olaylara alışmamak için, artık alışıp bunları neredeyse doğal karşılayan yılların öğretmenleri gibi olmamak için uğraşıyorum. Biliyorum ki eğer alışırsam geleceğe dair hiçbir umudum kalmayacak.
Her gün büyük bir çaresizlik ve endişeyle "Acaba bugün ne olacak?" diye başlıyorum işime. Olaysız geçen günler Allahın nimeti! Biliyor musunuz, sınıfta gezinerek ders anlatırken Atatürkün gözleriyle karşılaşmamaya çalışıyorum, kafamı kaldırıp resmine bakamıyorum. Başımın üzerinden "Ey Türk Gençliği!" diye bağırdıkça utancımdan omuzlarıma gömülüyorum.
Biliyor musunuz, 10 Kasımlarda, 29 Ekimlerde şiirler okunurken, marşımızı dinlerken ağladığımda herkes günün anlamına ağladığımı sanıyor; oysa çaresizliğe ağlıyorum.
Muhtaç olduğu kudretin dolaştığı asil kanı uyuşturucuyla zehirleyen öğrencilerimi kurtaramıyorum. Öğrenmeye direnen, kendini kapatan öğrencilerime İstiklal Marşının anlamını bile öğretemiyorum.
Daha da yazacaktım ancak yazdıkça yüreğim ağırlaşıyor.
Sevgi ve saygılarımla