Bebeğinize İsim Verirken

PaSikA

Yeni Üye
Üye
Bebeğinize İsim Verirken
bebeğinize isim önerileri isim verme duası
Arkadaşlar bebeklere isim verirken nelere dikkat etmek gerekir...Buyrun cevabı :tik:

SORU: "Bir mecliste; herkes kendisini tanitirken, ben de ismimi söyledim. Tanisma bittikten sonra; orada bulunan bir hocaefendi, 'Çocuklara meleklerin ismini koymak caiz degildir. Peygamber Efendimiz (sav), 'Çocuklariniza peygamber isimleri veriniz, fakat melek isimlerini vermeyiniz' tavsiyesinde bulunmustur. Sünnete riayet etmek gerekir' dedi. (...) Çocugumuza nasil bir isim vermeliyiz? Verecegimiz isimde nelere dikkat etmemiz gerekir? Dedelerimizin veya babalarimizin isimlerini çocuklarimiza verebilir miyiz?"

CEVAP: Müsahhas ve mücerred varliklari isimlendirme, insanin fitratinda bulunan bir özelligidir. Bu özelligin; Hz. Adem (as) yaratildigi zaman, Allahu Teala (cc) tarafindan ona ve onun zürriyetine verildigi bilinmektedir.(1) Önce "Isim nedir?" sualine cevap verelim. Lügat alimleri, "Bir seyin kendisiyle bilinmesi ve taninmasi için konulan alamete ve isarete isim denilir"(2) tarifinde ittifak etmislerdir. Soyut varliklar ve düsünceler için de bazen özel, bazen de genel manayi ifade eden isimler verilebilir. Türkçede isim kelimesi kullanildigi gibi, ayni anlama gelen "Ad" kelimesi de kullanilmaktadir. Resul-i Ekrem (sav)'in "Siz kiyamet günü kendi isimleriniz ve babalarinizin isimleriyle çagrilacaksiniz. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun"(3) tavsiyesinde bulundugu malumdur. Elbette güzellik, izafi ve itibari bir kavramdir. Bu noktada. "Neye veya kime göre güzel?" suali zihnimizi mesgul edebilir. Bu suallere cevap verebilmek için, önce cahiliye dönemindeki durum izah etmekte fayda vardir.
Cahiliye döneminde isim ve isimlendirme farkli sekillerde görülmektedir. Mesela; bir kisim aileler, çocuklarina, Zi'b (Kurt), Kelp (Köpek), Esed (Aslan) gibi isimler vermislerdir. Bu tür isimlerin seçilmesi, süphesiz sahip olduklari kültürün bir sonucudur. Bu kültürü Ebu Dükays isimli bir Arabi söyle açiklamistir. Kendisine "Niçin çocuklariniza kurt, köpek gibi çirkin isimler veriyorsunuz da kölelerinize, Merzuk (Riziklanmis), Ribh (Kar, kazanç) gibi ma'kul isimler veriyorsunuz?" suali sorulur. Ebu Dükays söyle cevap verir: "Biz çocuklarimiza düsmanlarimiz için, kölelerimize de kendimiz için isimler veririz."(4) Müsrik Araplar; ugur ve ugursuzluga son derece önem verdikleri için çocuklarina isim verirken bunu da dikkate almislardir. Sertligi ifade eden Sahr (Kaya), Hacer (Tas) ve Mu'sab gibi isimler yaygindir.
Resul-i Ekrem (sav), çocuklara isim verme konusunda; cahiliye döneminin kültür ve adetlerinin bir kisimini iptal, bir kismini da islah ettigi sabittir. Simdi sünnetteki isim ve isimlendirme hadiseseni maddeler halinde izaha gayret edelim.

Birincisi: Çocuga verilecek isim ismin, tevhid inancina aykiri (sirki ve kibri çagristiran) niteligi olmamalidir. Hz. Sureyh bin Hani (ra) su hadisi rivayet etmistir: "Babam, kavmi ile birlikte Medine'ye murahhas olarak geldigi vakit; Resulullah (sav) kendisine, 'Ebu'l-Hakem' künyesi ile hitap ettiklerini isitmistir. Bunun üzerine babami yanina çagirir ve, 'Hakem, yalniz Allah'tir, hüküm de O'na aittir. Su halde ne diye sana Ebu'l-Hakem diyorlar?' sualini sorar. O, söyle cevap verir: 'Kavmim bir mesele hususunda ihtilafa düstügü vakit bana gelir, ben de hakem olarak onlara hükmederim. Her iki taraf da razi olur.' Resul-i Ekrem (sav), 'Bu çok güzel bir sey, fakat, senin çocuklarin var mi?' diye sorar. O da, 'Benim üç oglum var. Isimleri Sureyh, Müslim ve Abdullah'tir' cevabini verir. Resul-i Ekrem (sav), 'En büyügü olan hangisidir?' diye sorar , Sureyh oldugunu ögrenir ve 'Su halde sen, Ebu'l-Hakem degil, Ebu Sureyh'sin' buyurur."(5)
Ikincisi:Çocuga verilecek isim, ona kibir ve gurur verecek bir manayi ifade etmemelidir. Resul-i Ekrem (sav), ismiyle övünen "Berre binti Cahs"in ismini, "Zeyneb" diye degistirmistir. Hz. Ebu Hüreyre (ra)'den rivayet edilen hadis-i serif, bunun delilidir.
Üçüncüsü: Çocuga verilecek olan isim, isitildiginde insan ruhuna sikinti, elem ve üzüntü verecek manalari ifade etmemelidir. Imam Ma'mer bin Rasid, ez-Zühri'den, O da Ibn Müseyyeb'den haber verdi ki, babasi Hazn bin Ebi Vehb el-Kureysi, huzur-u saadete geldiginde, Hz. Peygamber (sav) ona "Ismin nedir?" diye sorar. O da "Hazn'dir" diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Sen hazn degil, Sehl'sin"demistir. Bunun üzerine o, "Ben babamin bana verdigi ismi degistirmem" cevabini verir. Ibn Müseyyeb, "O hadiseden sonra; bizim aile içinde kitlik, sertlik ve huzursuzluk hep devam edip durdu" demistir.(11) "Keder, sikinti, üzüntü" manalarina gelen, isiten kimsede de ilk defa bu manalari hatirlatan "Hazn" ismini Peygamberimizin, "Kolaylik" manasina gelen "Sehl" ismiyle degistirmek istemesidir.
Dördüncüsü: Bir Müslüman çocuguna; alay edilmeye sebep olabilecek veya ugursuzluk inancini çagristiracak isimler vermemelidir. Mesela: Yesar, Rabah, Necih ve Eflah gibi isimler böyledir. Bu tür isimleri Resul-i Ekrem (sav)'in uygun görmedigi sabittir. Semüre bin Cündeb (ra)'den söyle rivayet edilmistir: "Çocuklariniza Yesar (kolaylik), Rabah (kazanç), Necih (basari) ve Eflah (kurtulus) isimlerini vermeyiniz. Çünkü birisi, 'O burada mi?' diye sorar... Bulunmadigi için muhatabin olan kimse de 'Hayir, burada yok' der."(13) Imam-i Nevevi, bu hadisin serhinde söyle demistir: "Ashabimiz, hadiste zikredilen bu isimlerle isimlendirmeyi kerih görürler. Bu kerahet de yalniz bu isimlere has olmaz. Bu kerahet, tahrimi degil, tenzihi kerahettir. Illeti ise, Hz. Peygamber (sav)'in "Çünkü sen, o burada mi, diye sorarsin. Muhatabin da, hayir, der" ifadesinde açiklandigi sebeptir. Bu da, alincak cevabin güzel olmasidir. Belki de bazi kimselerin kalplerine ugursuzluk düsüncesi gelebilir.(14) Konumuza yarin da devam edelim.
Peygamberimiz Efendimiz (sav)'in çocuklara konulmasini tavsiye ettigi isimler de vardir. Hz.Ebu vehb El-Cüsemi'den yapilan rivayet söyledir: Resul-i Ekrem (sav) "Çocuklariniza Peygamberlerin isimlerini veriniz. Allah'in en çok sevdigi isimler, Abdullah ve Abdurrahman'dir."(15) Yine Resul-i Ekrem (sav): Çocuklariniza peygamber isimleri veriniz, fakat melek isimlerini vermeyiniz" buyurmustur. Sahabeden Yusuf b. Abdisselam: "Rasulüllah bana Yusuf ismini verdi?" demistir.(16) Ebu Musa (el-Es'ari)'den rivayet edilmistir, söyle dedi: "Bir oglum oldu. Onu Hz. Peygamber (sav)'in yanina getirdim, adini Ibrahim koydu ve bereket ile dua ettikten sonra çocugu bana verdi. Iste bu Ebu Musa'nin en büyük oglu idi."(17) Hz. Peygamber (sav), sadece kendisine isim koymasi ve dua edivermesi için getirilen çocuklara degil, bizzat kendi çocuklarina güzel isimler koymustur. Hz. Hatice'den olan çocuklarindan birine Abdullah, Hz. Mariya'dan olan çocuguna da Ibrahim ismini vermistir. Her ikisi de küçük yasta iken vefat etmislerdir.(18) Abdullah babasinin, Ibrahim ise soyunun geldigi ecdadinin ismidir. Bu fiili sünnetten de anlasilacagi gibi, ecdadin isimlerinin çocuklara ad olarak verilmesi caizdir. Bir hadiste Peygamberimiz söyle buyurmustur: "Harun (as) iki ogluna Sibr ve Sebir isimlerini verdi. Ben de Harun (as)'in yaptigi gibi ogullarima Hasan ve Hüseyin isimlerini verdim." Sibr ve Sebir Ibranice olup, Hasan ve Hüseyin manasindadir.(19) Resul-i Ekrem'e (sav) kendi isminin çocuklara verilmesi konusunda da sorulmus, O da: "Benim ismimi çocuklariniza veriniz, fakat künyem ile künyelenmeyiniz"(20) buyurmuslardir. Bunun bir istisnasi vardir. Hz. Ali (ra) "Bir gün Resul-i Ekrem(sav)'e: "Senin (vefatindan) sonra benim bir oglum olursa; onu senin isminle isimlemek ve senin künyen ile künyelemek istiyorum. Buna ne dersiniz? sualini sordum. Resul-i Ekrem (sav): "Evet yapabilirsin" buyurdu."(21) Imam-i Nevevi, Hz. Peygamber (sav)'in isim ve künyesinin konmasi hakkinda söyle demektedir: Ulema bu konuda pek çok mezheplere ayrilmistir. Kadi Iyaz ve bazi alimler bu görüsleri söyle tasnif etmislerdir.
Birincisi: Imam-i Safii ve Zahirilere göre, ismi Ahmed veya Muhammed olan (bir kimsenin) Hz. Peygamber'in künyesi olan Ebu'l-Kasim künyesi ile künyelenmesi helal olmaz. Çünkü hadisin zahiri buna delalet etmektir.
Ikincisi:Hadis-i Serif'te geçen yasaklama neshedilmistir. Hz. Ali (ra)'den gelen rivayet bunun delilidir.
Üçüncüsü:Iman Muhammed Ibn-i Cerir'e göre, hadis nesh edilmemistir. ancak, hadiste geçen yasaklama tenzihidir. (Yani tenzihen mekruhtur). Haram oldugu için degil edebe riayet içindir.
Dördüncüsü: Ebu'l-Kasim künyesi ile künyelenmenin yasaklanisi, ismi Ahmed veya Muhammed olanlar için geçerlidir. Bu isimlerden birini almayanlara Ebu'l-Kasim künyesini takmakta bir beis yoktur. Seleften bir grup bir görüstedir. Onlar bu konuda Cabir (ra)'den bir hadis de rivayet etmislerdir. Besincisi: Ebu'l-Kasim künyesi ile künyelenmek mutlak surette yasaklanmistir.
Babasina Ebu'l-Kasim denilmesin diye çocuga Kasim isminin verilmesi de yasaklanmistir.
Nitekim Mervan bin Hakem, Resul-i Ekrem (sav)'in "Benim ismimle isimleniniz. fakat künyem ile künyelenmeyiniz" hadisini duyunca Kasim ismindeki oglunun adini Abdülmelik diye degistirmistir.
Ensardan bazilari da ayni sekilde yapmislardir. Türkiye'de yasayan Müslümanlar arasinda künye kullanma kültürü mevcut degildir.
Dolayisiyle edebe riayet etmek sartiyla, Resul-i Ekrem (sav)'in ismini vermekte bir mahzur yoktur. Meselenin özü budur
 
Geri
Üst