*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Bebeğini kaybeden meleklerimiz:(
bebeğini kaybedenler bebegini kaybeden anneler bebeğini kaybeden anneler cocuğunu evladını
Arkadaşlar şüphesiz ki herşey insanlar yani bizler için.Hayatta bazen herşey doğru ve adil gitmeyebiliyor.Bazen hiç ummadığımız zamanlarda hiç beklemediğimiz olaylarla karşı karşıya kalabiliriz.İşte bunlardan biri canınızdan kanınızdan bir parçanızı kaybetmeniz.Allah hiçbir anne adayına yaşatmasın böyle bir olayı.Ama dediğim gibi bazen hiç ummadığımız olaylarla karşı karşıya kalabiliyoruz Eğer bebişini kaybeden hamişlerimiz olursa burda tüm melekleremizle birlikte arkadaşımıza her konuda destek verelim.Dilerim bu topik altında asla böyle bir olayı yaşayıp paylaşmayız.
Kur’ân-ı Kerim’de geçen “Vildânün muhalledun” tâbirinden anlaşıldığına göre, mü’minlerin bulûğ çağından önce vefât eden çocukları doğrudan Cennete gidecek, lâkin dâimî çocuk olarak kalmak sûretiyle, çocuk sevmek ve okşamak zevkini anne ve babalarına tattıracaklardır.
Çocuğunu kaybettiği halde buna sabreden Müslüman’a, Cenab-ı Allah’ın verdiği mükâfat Ebû Musa (ra) tarafından naklediliyor: “Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Allah Teâlâ meleklerine:
- Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız, buyurur. Melekler:
- Evet, derler. Allah Teâlâ:
- Kulumun gönül meyvesini (ciğerparesini) mi kopardınız, buyurur. Melekler:
- Evet, derler. Allah Teâlâ:
- Peki, kulum ne dedi?, buyurur. Melekler:
- Sana hamdetti ve ‘innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn’ diye istircâda bulundu, derler. Bunun üzerine Allah Teâlâ:
- O halde kulum için cennette bir ev yapın ve adını da “hamd evi” koyun! buyurur.” (Tirmizi, Cenaiz 36)
Sevdiğini kaybeden bir insan, bu duruma sabreder, ağzından kötü söz yerine sadece ve sadece Allah’ı yücelten sözler çıkarsa kulun bu sabrı neticesinde Cenab-ı Allah, onu cennetine dâhil eder. Cennetinde de ona ismi ‘hamd evi’ olan bir mekân hediye eder.
Vâlideyn ve evlâda muhabbet-i meşruanın neticesi:
(Nass-ı Kur'an ile) Cenab-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa yine o mes'ud aileye safi olarak lezzet-i sohbeti, Cennet'e lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde, dâr-ı bekada ebedî mülâkat ile ihsan eder.
Ve onbeş yaşına girmeden, yani hadd-i büluğa vâsıl olmadan vefat eden çocuklar,-Vildanun Muhalledun- ile tabir edilen Cennet çocukları şeklinde ve Cennet'e lâyık bir tarzda gayet süslü, sevimli bir surette, onları Cennet'te dahi peder ve vâlidelerinin kucaklarına verir.
Veledperverlik hislerini memnun eder.
Ebedî o zevki ve o lezzeti onlara verir.
Zira çocuklar sinn-i teklife girmediklerinden; ebedî, sevimli, şirin çocuk olarak kalacaklar.
Dünyadaki her lezzetli şeyin en a'lâsı Cennet'te bulunur.
Yalnız çok şirin olan veledperverlik, yani çocuklarını sevip okşamak zevki -Cennet tenasül yeri olmadığından- Cennet'te yoktur zannedilirdi.
İşte bu surette o dahi vardır. Hem en zevkli ve en şirin bir tarzda vardır.
İşte kabl-el büluğ evlâdı vefat edenlere müjde...”
“Mü'minlerin kabl-el büluğ vefat eden evlâdları, Cennet'te ebedî, sevimli, Cennet'e lâyık bir surette daimî çocuk kalacaklarını..
ve Cennet'e giden peder ve vâlidelerinin kucaklarında ebedî medar-ı sürurları olacaklarını..
ve çocuk sevmek ve evlâd okşamak gibi en latif bir zevki, ebeveynine temine medar olacaklarını..
ve herbir lezzetli şey'in Cennet'te bulunduğunu..
"Cennet tenasül yeri olmadığından, evlâd muhabbeti ve okşaması olmadığı"nı diyenlerin hükümleri hakikat olmadığını..
hem dünyada on senelik kısa bir zamanda teellümatla karışık evlâd sevmesine ve okşamasına bedel safi, elemsiz milyonlar sene ebedî evlâd sevmesini ve okşamasını kazanmak, ehl-i imanın en büyük bir medar-ı saadeti olduğunu şu âyet-i kerime –Vildanun muhalledun- cümlesiyle işaret ediyor ve müjde veriyor.”
Arkadaşlar şüphesiz ki herşey insanlar yani bizler için.Hayatta bazen herşey doğru ve adil gitmeyebiliyor.Bazen hiç ummadığımız zamanlarda hiç beklemediğimiz olaylarla karşı karşıya kalabiliriz.İşte bunlardan biri canınızdan kanınızdan bir parçanızı kaybetmeniz.Allah hiçbir anne adayına yaşatmasın böyle bir olayı.Ama dediğim gibi bazen hiç ummadığımız olaylarla karşı karşıya kalabiliyoruz Eğer bebişini kaybeden hamişlerimiz olursa burda tüm melekleremizle birlikte arkadaşımıza her konuda destek verelim.Dilerim bu topik altında asla böyle bir olayı yaşayıp paylaşmayız.
Kur’ân-ı Kerim’de geçen “Vildânün muhalledun” tâbirinden anlaşıldığına göre, mü’minlerin bulûğ çağından önce vefât eden çocukları doğrudan Cennete gidecek, lâkin dâimî çocuk olarak kalmak sûretiyle, çocuk sevmek ve okşamak zevkini anne ve babalarına tattıracaklardır.
Çocuğunu kaybettiği halde buna sabreden Müslüman’a, Cenab-ı Allah’ın verdiği mükâfat Ebû Musa (ra) tarafından naklediliyor: “Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Allah Teâlâ meleklerine:
- Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız, buyurur. Melekler:
- Evet, derler. Allah Teâlâ:
- Kulumun gönül meyvesini (ciğerparesini) mi kopardınız, buyurur. Melekler:
- Evet, derler. Allah Teâlâ:
- Peki, kulum ne dedi?, buyurur. Melekler:
- Sana hamdetti ve ‘innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn’ diye istircâda bulundu, derler. Bunun üzerine Allah Teâlâ:
- O halde kulum için cennette bir ev yapın ve adını da “hamd evi” koyun! buyurur.” (Tirmizi, Cenaiz 36)
Sevdiğini kaybeden bir insan, bu duruma sabreder, ağzından kötü söz yerine sadece ve sadece Allah’ı yücelten sözler çıkarsa kulun bu sabrı neticesinde Cenab-ı Allah, onu cennetine dâhil eder. Cennetinde de ona ismi ‘hamd evi’ olan bir mekân hediye eder.
Vâlideyn ve evlâda muhabbet-i meşruanın neticesi:
(Nass-ı Kur'an ile) Cenab-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa yine o mes'ud aileye safi olarak lezzet-i sohbeti, Cennet'e lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde, dâr-ı bekada ebedî mülâkat ile ihsan eder.
Ve onbeş yaşına girmeden, yani hadd-i büluğa vâsıl olmadan vefat eden çocuklar,-Vildanun Muhalledun- ile tabir edilen Cennet çocukları şeklinde ve Cennet'e lâyık bir tarzda gayet süslü, sevimli bir surette, onları Cennet'te dahi peder ve vâlidelerinin kucaklarına verir.
Veledperverlik hislerini memnun eder.
Ebedî o zevki ve o lezzeti onlara verir.
Zira çocuklar sinn-i teklife girmediklerinden; ebedî, sevimli, şirin çocuk olarak kalacaklar.
Dünyadaki her lezzetli şeyin en a'lâsı Cennet'te bulunur.
Yalnız çok şirin olan veledperverlik, yani çocuklarını sevip okşamak zevki -Cennet tenasül yeri olmadığından- Cennet'te yoktur zannedilirdi.
İşte bu surette o dahi vardır. Hem en zevkli ve en şirin bir tarzda vardır.
İşte kabl-el büluğ evlâdı vefat edenlere müjde...”
“Mü'minlerin kabl-el büluğ vefat eden evlâdları, Cennet'te ebedî, sevimli, Cennet'e lâyık bir surette daimî çocuk kalacaklarını..
ve Cennet'e giden peder ve vâlidelerinin kucaklarında ebedî medar-ı sürurları olacaklarını..
ve çocuk sevmek ve evlâd okşamak gibi en latif bir zevki, ebeveynine temine medar olacaklarını..
ve herbir lezzetli şey'in Cennet'te bulunduğunu..
"Cennet tenasül yeri olmadığından, evlâd muhabbeti ve okşaması olmadığı"nı diyenlerin hükümleri hakikat olmadığını..
hem dünyada on senelik kısa bir zamanda teellümatla karışık evlâd sevmesine ve okşamasına bedel safi, elemsiz milyonlar sene ebedî evlâd sevmesini ve okşamasını kazanmak, ehl-i imanın en büyük bir medar-ı saadeti olduğunu şu âyet-i kerime –Vildanun muhalledun- cümlesiyle işaret ediyor ve müjde veriyor.”
Son düzenleme: