*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Bebeğin anne karnındaki gelişimi nasıldır diyenler gelsin
Ağzınla yemek yiyor, burnunuz ve ciğerlerinizle soluk alıyorsunuz. Fakat cenin belirli nedenlerden ötürü böyle yapamaz. Sizin gibi beslenmesi ve soluk alması için doğumu beklemesi gerekir. Şimdilik, beslenmesi ve gelişmesi için gerekli besin ve oksijeni iki or gan aracılığıyla alır: Son ve göbek kordonu. Doktorlar bunlara ek organlar derler. Bunlar ek ve geçici organlardır, çünkü doğumdan sonra bir işe yaramazlar. Son ve göbek kordonu birbirlerini tamamlarlar, fakat ikisinin de ayrı ayrı ödevleri vardır. Son, cenine gerekli oksijeni ve besini ana kanından aılr, göbek kordonu da ona ulaştırır.
Son (Plasenta)
Plasenta latince pasta demektir. Gerçekten plasenta sünger şeklinde bir pastaya benzer. Son'un nasıl oluştuğunu anlamak için biraz gerilere gidelim. Yumurta yuva yaptığında, dış zarın binbir küçük liflerinin bir ağacın kökleri gibi, rahim mukozasına daldığım görmüştünüz. Anne karnına dalan bu lifler, yumurtanın gelişmesi için gerekli besinleri alıyorlardı. İlk başta az sayıda olan bu lifler zamanla çoğalırlar. 4. haftaya doğru yumurtanın dış zarı ince saç telleri şeklindeki bu liflerle dolar. (Yukarıda şekil 11'e bakın.) İlk haftalarda yumurtayı beslemeye yarayan bu ilkel kuruluş zamanla embriyonun gelişmesine yetmez olur. Anne vücudu ve yumurta bu kez ufak bir merkez kurarlar. Buna son diyoruz. Dış zarın bir bölümünün saçları kaybolur, zar cilalı bir duruma girer ve rahim mukozasına yapışık kalır. Diğer bölümde, saçların olduğu yanda, tüyler gelişir, bir araya toplanır ve rahim mukozasına daha çok dalarlar. İşte bu bölümde, bir yandan yumurtanın tüyleri, diğer yandan rahim mukozası beraberce sonu meydana getirirler. Demek son'da hem annenin hem de ceninin emeği vardır.
Biraz yukarı şekil'e bakın: Son'un kesitini göreceksiniz. Lifler (veya tüyleri) küçük ağaçlar gibidir. Gövde ve dallar ince bir zarla kaplıdır. Her lifin içinde, göbek kordonu tarafından iletilen, embriyonun kanının dolaştığı küçük damarlar vardır. Bu liflerin çevresinde küçük gölleri teşkil eden anne kanı bulunur. Bu kan hep damarlar aracılığıyla rahime taze, içinde besleyici maddeleri ve oksijen bulunarak gelir.
Demek oluyor ki son'da, embriyon kanı ile anne kanı buluşuyor, fakat karışmıyorlar. Embriyonun kanı liflerin içinde, anne kanı ise liflerin dışında dolaşıyor. Bunu iyice anlamanız çok önemlidir. Çünkü birçok anne kendi kanlarının doğrudan çocuklarının kanına geçtiğini sanırlar. Eğer böyle olsa idi kan grubu da aynı olurdu. Kaldı ki kanlar değişiktir. Çoğu kere ayrı grupta olurlar. Liflere geçen anne kanı değil, sadece oksijen ve kanın taşıdığı çocuğa gerekli bazı maddeler lifleri kaplayan zarı geçerler ve çocuğun kanını zenginleştirirler. Ters yöne ise cenin tarafından atılan kalıntılar ve gaz karbonik geçer.
Son iyi bir filtre gibi çalışır.. Oksijenden başka şunları geçirir:
□ Anne tarafından öğütülmüş ve sindirilmiş maddeler (su, kalsiyum, demir, tuz. fosfor, kükürt, şeker, azotlu maddeler vs.). Bütün bunlar cenine direkt olarak geçerler.
□ Cenine göndermeden önce son'un değiştiği ham maddeler (albümin. yağlar vs.).
Fakat son adındaki bu fabrika aynı zamanda ileri görüşe de sahiptir. Fazla ölçüde besin geldiği zaman depo eder. Son, ceninin gerektiği zaman ihtiyaçlarını alıp kullanacağı gerçek bir mağazadır. İleri görüşlü olduğu kadar ihtiyatlıdır da. Bütün mikroplara, virüslerin çoğuna ve anne kanı ile gelen zehirlere yolları kapar. Ancak, ne kadar geçirmese gene de frengi (). su çiçeği ve kok basili gibi bazı bakteriler buradan geçebilirler. Bunun için bu hastalıklar hamilelikte tehlikeli olur. Bunlardan şiddetle kaçınılmalı veya görüldüklerinde derhal tedavi edilmelidir. Belli başlı zehirleri durduran son, bunun yanında bazı panzehirleri, yani mikroplarla mücadele etmesi için anne kanı tarafından çıkartılan maddeleri de geçirir, örneğin anne tifo olursa son çocuğa bunun panzehirini geçirir,, bu da çocuğu doğumdan sonraki 6 aya kadar tifoya karşı aşılamış olur. Fakat bir halde panzehirin çocuğa zararı dokunur. Bu durum annenin kan gru- bu Rh negatif ve babasının Rh pozitif olduğu zaman ortaya çıkar. Anne tarafından alınan İlaçlar, genellikle son tarafından geri çevrilir, Fakat bazıları geçer, bu nedenle ihtiyatlı olmak gerekir. İlaçlar bölümünde söylenenlere dikkat edin.
Birçok vitamin, son'u rahatlıkla geçer. Tersine ceninden rahi-me karbonik asit ve kalıntılar geçer. Cenin, vermekten çok almaya bakar. Aynı zamanda ihtiyaç olursa anneye ensülin verebilir (şeker hastalığının ilacı). Bu ceninin bir mucizesidir. Filtre, fabrika, mağa za ve koruyucu olan son'un bir ödevi daha vardır: Fazla miktarda östrojen ve projesterön hormon çıkarır. 3. veya 4. ayın sonunda sarı cisim vazifesini tamamlarken, son onun yerini alır ve hormon çıkarmaya başlar. Yumurta artık özgürlüğünü kazanmış, kendi ihtiyaçlarını kendi görmeye başlamıştır.
Göbek kordonu
Rahime liflerle yapışık olan son cenine göbek kordonu ile bağ lıdır. Son vasıtası ile anne kanından alınan oksijen ve besinler göbek kordonu ile cenine gelir. Aynı zamanda bu kordon artıkları son'a getirir, son da bunları annenin genel kan dolaşımına verir. Göbek kordonu, uçuş halindeki bir uçağa yakıt veren boruya benzer. Bu bir çeşit jelatinli tüp olup içinden iki temiz kan ve bir büyük kirli kan damarı geçer. Bu damarlar embriyon ile son'un kılcal damarlarını birbirine bağlarlar. Göbek kordonunun büyük kısmı yumurtayı kapla-yan zarlardan biri olan amnios hücrelerinden meydana gelir. Kordon embriyonun karnının ortasından gelişmeye başlar. Ortalama boyu 50 cm.'dir. Fakat bazan bir. bir buçuk meyreyi bulur. Eğer çok uzun olursa ceninin etrafına, özellikle boyun kısmına dolanır. Son gibi, göbek kordonu da 3. ayda tamamen şekillenmiş olur.
Doğumda doktor göbek kordonunu keser ve çocuğa tüm özgürlüğünü vermiş olur.
Yumurtanın zarları
Son vasıtası ile beslenen ve bunu göbek kordonu ile bağlayan cenin iki zar tarafından korunur. Birincisi korion zarıdır, en dışta bulunur; ikincisi amnios plastik veya ipek bir torba gibi, yumurtanın ilk hücrelerinden meydana gelir . Başta, bu zar embriyonu tamamen kapladığı halde, sonradan yavaş yavaş ondan bir boşluk yaparak ayrılır. Boşluk büyür ve rahimi doldurur. Bu boşluğu amnios'un çıkardığı beyaz ve açık renkli bir sıvı doldurur. Buna amniotik sıvı veya su denir. Altı ayda su 1 litre kadar olur. Doğum yakınlaştığında yarım litre kalır .
Sular, cenin çevresinde her zaman eşit bir sıvı olmasını ve ceninin rahim kenarına yapışmamasını sağlar. Suyun ortasında cenin bir balık gibi yüzer. Dış dünyanın bütün basıncından böylece sakınmış olur. Hatta anne bir darbe yese veya düşse, cenin iyi korunduğundan darbenin etkisinde kalmaz.
Doğumda sıvı ve zarlar bir torba meydana getirirler. İçinde su bulunan bu torba, rahim yolunun genişlemesini sağlar (6.Bölüme bakın). Torba yırtılıp, cenini serbest bırakınca doğum yakın demektir.
2 buçuk aylık gebelik bir buçuk aylık bebek görüntüleri 1 cenin bebeğin anne karnındaki yaşamı bir hamilelik
Bebek Karnınızda Nasıl Yaşıyor?Ağzınla yemek yiyor, burnunuz ve ciğerlerinizle soluk alıyorsunuz. Fakat cenin belirli nedenlerden ötürü böyle yapamaz. Sizin gibi beslenmesi ve soluk alması için doğumu beklemesi gerekir. Şimdilik, beslenmesi ve gelişmesi için gerekli besin ve oksijeni iki or gan aracılığıyla alır: Son ve göbek kordonu. Doktorlar bunlara ek organlar derler. Bunlar ek ve geçici organlardır, çünkü doğumdan sonra bir işe yaramazlar. Son ve göbek kordonu birbirlerini tamamlarlar, fakat ikisinin de ayrı ayrı ödevleri vardır. Son, cenine gerekli oksijeni ve besini ana kanından aılr, göbek kordonu da ona ulaştırır.
Son (Plasenta)
Plasenta latince pasta demektir. Gerçekten plasenta sünger şeklinde bir pastaya benzer. Son'un nasıl oluştuğunu anlamak için biraz gerilere gidelim. Yumurta yuva yaptığında, dış zarın binbir küçük liflerinin bir ağacın kökleri gibi, rahim mukozasına daldığım görmüştünüz. Anne karnına dalan bu lifler, yumurtanın gelişmesi için gerekli besinleri alıyorlardı. İlk başta az sayıda olan bu lifler zamanla çoğalırlar. 4. haftaya doğru yumurtanın dış zarı ince saç telleri şeklindeki bu liflerle dolar. (Yukarıda şekil 11'e bakın.) İlk haftalarda yumurtayı beslemeye yarayan bu ilkel kuruluş zamanla embriyonun gelişmesine yetmez olur. Anne vücudu ve yumurta bu kez ufak bir merkez kurarlar. Buna son diyoruz. Dış zarın bir bölümünün saçları kaybolur, zar cilalı bir duruma girer ve rahim mukozasına yapışık kalır. Diğer bölümde, saçların olduğu yanda, tüyler gelişir, bir araya toplanır ve rahim mukozasına daha çok dalarlar. İşte bu bölümde, bir yandan yumurtanın tüyleri, diğer yandan rahim mukozası beraberce sonu meydana getirirler. Demek son'da hem annenin hem de ceninin emeği vardır.
Biraz yukarı şekil'e bakın: Son'un kesitini göreceksiniz. Lifler (veya tüyleri) küçük ağaçlar gibidir. Gövde ve dallar ince bir zarla kaplıdır. Her lifin içinde, göbek kordonu tarafından iletilen, embriyonun kanının dolaştığı küçük damarlar vardır. Bu liflerin çevresinde küçük gölleri teşkil eden anne kanı bulunur. Bu kan hep damarlar aracılığıyla rahime taze, içinde besleyici maddeleri ve oksijen bulunarak gelir.
Demek oluyor ki son'da, embriyon kanı ile anne kanı buluşuyor, fakat karışmıyorlar. Embriyonun kanı liflerin içinde, anne kanı ise liflerin dışında dolaşıyor. Bunu iyice anlamanız çok önemlidir. Çünkü birçok anne kendi kanlarının doğrudan çocuklarının kanına geçtiğini sanırlar. Eğer böyle olsa idi kan grubu da aynı olurdu. Kaldı ki kanlar değişiktir. Çoğu kere ayrı grupta olurlar. Liflere geçen anne kanı değil, sadece oksijen ve kanın taşıdığı çocuğa gerekli bazı maddeler lifleri kaplayan zarı geçerler ve çocuğun kanını zenginleştirirler. Ters yöne ise cenin tarafından atılan kalıntılar ve gaz karbonik geçer.
Son iyi bir filtre gibi çalışır.. Oksijenden başka şunları geçirir:
□ Anne tarafından öğütülmüş ve sindirilmiş maddeler (su, kalsiyum, demir, tuz. fosfor, kükürt, şeker, azotlu maddeler vs.). Bütün bunlar cenine direkt olarak geçerler.
□ Cenine göndermeden önce son'un değiştiği ham maddeler (albümin. yağlar vs.).
Fakat son adındaki bu fabrika aynı zamanda ileri görüşe de sahiptir. Fazla ölçüde besin geldiği zaman depo eder. Son, ceninin gerektiği zaman ihtiyaçlarını alıp kullanacağı gerçek bir mağazadır. İleri görüşlü olduğu kadar ihtiyatlıdır da. Bütün mikroplara, virüslerin çoğuna ve anne kanı ile gelen zehirlere yolları kapar. Ancak, ne kadar geçirmese gene de frengi (). su çiçeği ve kok basili gibi bazı bakteriler buradan geçebilirler. Bunun için bu hastalıklar hamilelikte tehlikeli olur. Bunlardan şiddetle kaçınılmalı veya görüldüklerinde derhal tedavi edilmelidir. Belli başlı zehirleri durduran son, bunun yanında bazı panzehirleri, yani mikroplarla mücadele etmesi için anne kanı tarafından çıkartılan maddeleri de geçirir, örneğin anne tifo olursa son çocuğa bunun panzehirini geçirir,, bu da çocuğu doğumdan sonraki 6 aya kadar tifoya karşı aşılamış olur. Fakat bir halde panzehirin çocuğa zararı dokunur. Bu durum annenin kan gru- bu Rh negatif ve babasının Rh pozitif olduğu zaman ortaya çıkar. Anne tarafından alınan İlaçlar, genellikle son tarafından geri çevrilir, Fakat bazıları geçer, bu nedenle ihtiyatlı olmak gerekir. İlaçlar bölümünde söylenenlere dikkat edin.
Birçok vitamin, son'u rahatlıkla geçer. Tersine ceninden rahi-me karbonik asit ve kalıntılar geçer. Cenin, vermekten çok almaya bakar. Aynı zamanda ihtiyaç olursa anneye ensülin verebilir (şeker hastalığının ilacı). Bu ceninin bir mucizesidir. Filtre, fabrika, mağa za ve koruyucu olan son'un bir ödevi daha vardır: Fazla miktarda östrojen ve projesterön hormon çıkarır. 3. veya 4. ayın sonunda sarı cisim vazifesini tamamlarken, son onun yerini alır ve hormon çıkarmaya başlar. Yumurta artık özgürlüğünü kazanmış, kendi ihtiyaçlarını kendi görmeye başlamıştır.
Göbek kordonu
Rahime liflerle yapışık olan son cenine göbek kordonu ile bağ lıdır. Son vasıtası ile anne kanından alınan oksijen ve besinler göbek kordonu ile cenine gelir. Aynı zamanda bu kordon artıkları son'a getirir, son da bunları annenin genel kan dolaşımına verir. Göbek kordonu, uçuş halindeki bir uçağa yakıt veren boruya benzer. Bu bir çeşit jelatinli tüp olup içinden iki temiz kan ve bir büyük kirli kan damarı geçer. Bu damarlar embriyon ile son'un kılcal damarlarını birbirine bağlarlar. Göbek kordonunun büyük kısmı yumurtayı kapla-yan zarlardan biri olan amnios hücrelerinden meydana gelir. Kordon embriyonun karnının ortasından gelişmeye başlar. Ortalama boyu 50 cm.'dir. Fakat bazan bir. bir buçuk meyreyi bulur. Eğer çok uzun olursa ceninin etrafına, özellikle boyun kısmına dolanır. Son gibi, göbek kordonu da 3. ayda tamamen şekillenmiş olur.
Doğumda doktor göbek kordonunu keser ve çocuğa tüm özgürlüğünü vermiş olur.
Yumurtanın zarları
Son vasıtası ile beslenen ve bunu göbek kordonu ile bağlayan cenin iki zar tarafından korunur. Birincisi korion zarıdır, en dışta bulunur; ikincisi amnios plastik veya ipek bir torba gibi, yumurtanın ilk hücrelerinden meydana gelir . Başta, bu zar embriyonu tamamen kapladığı halde, sonradan yavaş yavaş ondan bir boşluk yaparak ayrılır. Boşluk büyür ve rahimi doldurur. Bu boşluğu amnios'un çıkardığı beyaz ve açık renkli bir sıvı doldurur. Buna amniotik sıvı veya su denir. Altı ayda su 1 litre kadar olur. Doğum yakınlaştığında yarım litre kalır .
Sular, cenin çevresinde her zaman eşit bir sıvı olmasını ve ceninin rahim kenarına yapışmamasını sağlar. Suyun ortasında cenin bir balık gibi yüzer. Dış dünyanın bütün basıncından böylece sakınmış olur. Hatta anne bir darbe yese veya düşse, cenin iyi korunduğundan darbenin etkisinde kalmaz.
Doğumda sıvı ve zarlar bir torba meydana getirirler. İçinde su bulunan bu torba, rahim yolunun genişlemesini sağlar (6.Bölüme bakın). Torba yırtılıp, cenini serbest bırakınca doğum yakın demektir.
Moderatör tarafında düzenlendi: