Batman İl Tanıtımı

KızılÖtesi

Aktif Üye
Üye
Batman İl Tanıtımı
batman ne zaman il oldu batman kaç yılında il oldu hasankeyf arası kaç km ilimiz nezaman
Batmanin Tarihi

Batman ilinde bulunan tarihi yapılar ve bu yapıtların ait olduğu medeniyetlerin tarihi NEOLİTİK çağ öncesine dayanmaktadır. M.Ö. 7000-6300 yıllarına ilişkin elde edilen buluntular doğrultusunda Anadolu’nun en eski yerleşim yeri olarak Konya’nın Güneydoğusundaki ÇATALHÖYÜK kabul edilmekte idi. Bölgede 1963 yılından beri Prof. Dr. Halet ÇAMBEL ile Prof. Dr. Robert J. Braid Wood yönetiminde İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü ile Chicago Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü tarafından ortaklaşa yürütülen “Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırmaları Karma Projesi” çalışmaların yanı sıra Batman Çayı’nın batısında bulunan Demirköy höyüğünde Amerika Deleware Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Michael Meir Rosenberg ile Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü işbirliği sonucu 1990 yılından beri sürdürülmekte olan kazılarda bölge tarihini aydınlatıcı çeşitli buluntular elde edilmiş, buranın çok eski ve önemli bir yerleşim alanı olduğu saptanmıştır. Aynı ekip İlimiz Kozluk ilçesi Kaletepe köyü sınırları içerisinde kalan ve Batman Çayı kenarında bulunan Hallan Çemi höyüğünde yapılan kazı çalışmalarında elde edilen buluntular (M.Ö. 10.600-10.000) yıllarına ait kadın süs eşyaları, taştan yapılmış hayvan figürlü heykel ve taş silahların incelenmesi sonucunda bu yörenin yaklaşık 12.000 yıl öncesi bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmıştır. NEOLOTİK çağda Hallan Çemi tepesi ile Çayönü yerleşmeleri arasında yer alan bölgenin kronolojik boşluğu dolduran bir öneme sahip olduğu kabul edilmektedir. Anadolu’nun en eski yerleşim yeri olarak ÇATALHÖYÜK kabul edilse de Çayönü ve Hallan Çemi höyüğündeki buluntular ile en eski yerleşim biriminin Batman-Kozluk sınırları kapsamında yer aldığı teyit edilmiştir. Batman ilinin yer aldığı bölge çok gelişmiş bir kültürün varlığını ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.

M.Ö. 3 Bin yıllarında , bugün Mezopotamya denilen Dicle-Fırat nehirleri arasında yer alan bölgeye “SUBARU” denildiği, Sümer ve Akad’lardan kalma belgelerden anlaşılmaktadır. Yukarı Dicle bölgesinin ilk uygar halkı SUBARU’lardan sayılan HURRİLER’dir. Hurri Babil dilinde mağara demektir. Hurri’ler kendi aralarında Hurri ve Mitani olmak üzere iki ayrı konfederasyona ayrılır. Zamanla Mitani Krallığı güçlenmiş, Hurri Krallığı ise zayıflayarak tarihten silinmiştir. Mitanilerden sonra bölgeye Asurlular ve Urartular egemen olmuşlardır . Asur lideri 3. Tiglattpileser, M.Ö. 736’da doğuya yönelerek SASUN (SASON) mıntıkasındaki ULLUBA ülkesini hükmü altına aldı. Urartu’lardan sonra bölge sırasıyla; İskitlerin, Medlerin, Perslerin, Selevosların, Partların, Romalıların, Bizans’ın egemenliği altında kalmıştır. (M.Ö. 653 – M.S. 639 )

İran ve Bizans’ın uzun süren egemenlik kurma savaşlarına tanıklık eden bölge, Hz. Ömer’in Kuzey Mezopotamya’yı fethiyle İslam ordusu egemenliğine girmiştir. Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinde de İslam ordusu egemenliğinde bulunan bölge daha sonra sırasıyla Emevilerin (551-750), Abbasilerin (750-869), Hamdanilerin ve 984 yılında Mervanilerin yönetimi altında bulundu. 1085 yılına kadar Mervanilerin hüküm sürdüğü bölge, 1071 yılında Malazgirt’i ele geçiren Selçuklular tarafından, 1085 yılında Amid kuşatma altına alınarak, Silvan zapt edildi. 1183 yılına kadar Selçukluların yönetiminde bulunan bölge aynı tarihte Selahattin Eyyubi’nin seferleriyle yönetim Eyyubilere bağlı Hasankeyf Emiri Artuklu Nurettin Mehmet’e verilir. Bu tarihten itibaren başlayan Artuklu oğulları dönemi Anadolu Selçukluların 1240 yılında bölgeye egemen oluşuyla son bulur. 62 yıllık Selçuklu Hanedanlığının ardından 1304 yılında başlayan ve 92 yıl süren Mardin Artukluları dönem ise, Timur’un bölgeye hakim olması ve Diyarbakır yöresini Akkoyunlu Kara Yölük Osman Bey’e bırakmasıyla sona erer. 1527 yılında Vilayet-i Kürdistan (Cizre, Bitlis, HASANKEYF, Siverek, Çemişgezek, İmadiye, SASON, Palu, Çapakçur, Eğil ) altında toplanan ve yurtluk, ocaklık, hükümet adlarıyla anılan bu yerler, (1578-1588 ) idari düzenlemesinde Diyarbakır Beylerbeyliğine bağlı görünmektedir.

Batman’ın tarihi hakkında en eski bilgiler halk hikayeleri, mitler ve heredot tarihinde verilmektedir. Ortak verilere göre MED Kralı Abtyagestin’in torunu Kyros karşıtı Erpagazso M.Ö. 550 yılında yenilince MED asilzadeleri arasındaki utancından dolayı MED’lerin yaşadığı Media bölgesinin kuzey batı ucundaki topraklarına çekilmek zorunda kalmış. Başka bir görüşe göre de Kyros Pers egemenliği altında kalmamak için bu bölgeye yerleşmiştir. Karaçalı, sazlık ve bataklıktan oluşan bu bölgenin ortasında yapay bir adacık oluşturup, adına han obası anlamında olan “ELEKHAN“ denilmiştir. (M.Ö. 546 ) ELEKHAN 194 yıl bağımsız ve mutlu bir dönem geçirerek 352 yılında Büyük İskender’in istilasına uğramıştır. Daha sonra Lesepkoslar, Partlar, Romalılar, Sasani ve Bizansın hakimiyetine girmiştir. Artuklular, Moğollar, İlhanlılar, Celaliler, Karakoyunlu (Pezreşe) Akkoyunlular ve 1500 yılında Sevafilerin eline geçmiştir.

1638 yılında, IV. Murat’ın Bağdat seferi sırasında kendisine büyük yararlıklar gösteren Turhan oğlu Mahmut Paşa’ya ELEKHANI içine alan Batman suyu ile Botan suyu arasında kalan bölgenin tamamını vermiştir. Bu gelişmeden sonra ELEKHAN talafuz değişikliğine uğrayarak halk dilinde ELAH zamanla “İLUH“ ismini almıştır. İluh köy birimi olarak kayıtlara geçmiş ve Siirt vilayeti, Elmedin kazasına bağlı olarak benliğini sürdürmüştür.

Elmedine yerleşim birimi 1926-27 yılı ilkbaharında bugünkü Batman çayının taşması nedeniyle haritadan silinmiş ve İluh köyü, Beşiri (Kobin) ilçesine bağlanmıştır. Batman isminin nereden geldiği hakkında gürüşler olmayıp, bir görüşe göre bugünkü Batman çayının adı 1950’li yılların başında İluh köyüne verilmiştir. Yaygın olan görüşe göre de İluh köyünün aşağı kısmında ilk deneme kulesi kurulduğunda TPAO’nun tesislerinin bulunduğu bölgeye bakmaktan gelen Batman adı verilmiştir.



1937 yılında bucak haline getirilen İluh, 1940’lı yılların sonları ile 1950’li yılların başlarında bölgede varolan petrol filizlerinin değerlendirilmesi sonucunda İluh bucağında her alanda büyük gelişme sağlanmıştır. Bu gelişmeler üzerine 2 Eylül 1957 tarihinde ilçe teşkilatı olarak kabul edilmiştir.

1955 genel nüfus sayımında İluh nüfusunun 4713 olarak kaydedilmesiyle 2 Kasım 1955 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1990 yılına kadar çok hızlı bir gelişme yaşayan Batman, 16 Mayıs 1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Türkiye’nin 72. ili olma ünvanına kavuşmuştur.

{{Trİl| İl adı=Batman| Bölge=Güneydoğu Anadolu Bölgesi| Harita adı=Batman| Yüzölçümü=4.654| Nüfus=750216 (TÜİK)| Nüfus yoğunluğu=261| Plaka kodu=72| Telefon kodu=488| İlçe sayısı=5| Vali=Haluk İMGA| batman-bld
Batman ilinin ilçeleri


Batman, Dicle'nin aktığı topraklarda zengin tarihi geçmişi koruyan Batman ve antik kenti Hasankeyf, bini aşkın mağaralarıyla, tarihsel anıtlarıyla bir doğa harikasıdır.


Tarih

Batman tarihi itibarıyla yeni bir şehir olmasina karşın yerleşim alanında kurulan şehirlerin tarihi Sümerlere kadar uzanır. İluh Tepesi'nin bulunduğu alanda bir Sümer şehir yerleşiminin bulunduğu, ancak bataklık bir arazi uzerine kurulu olduğundan şehrin zaman içerisinde yer altına göçtüğü düşünülmektedir.
Batman'ın adını "batmak" teriminden bu nedenle almış olabileceği düşünülmektedir. Zaten Batman'ın yerleşim yeri olarak Türkiye'nin en zengin petrol yataklarına sahip oluşu, şehrin derinliklerinde bazı boşlukların çıkarılan petrol nedeniyle oluştuğu ileri sürülüp bunun Batman'a felaket getireceği yöre halkında revaç bulan bir teoremdir.fakat bu şekilde il haline gelmiştir 90'lı yıllarda Atatürk Parkı çevresinde aniden ortaya çıkan, derinliği 150 metreye varan bir çukur ancak binlerce kamyon molozla doldurulabilmiştir. Bu olay bu felaket teorisyenlerine bunun bir gün gerçekleşeceği hakkındaki inançlarını güçlendirmiştir. Ayrıca toptancılar sitesine sızan petrolden kaynaklanan patlama da bölge halkını hayli tedirgin etmiştir. Kuzey Mezopotamya'nın merkezi olarak kabul edilen Cizre ve civarına yakınlığı Batman'a tarihsel bir kültür kimliği kazandırmış, 1940 yılında bulunan petrol ile Batman civarından yöreye akın olmuştur. Batman binlerce yıldır bu topraklarda aşiret kültürüyle yaşamakta olan yöredeki Kürt halkına yeni bir yaşam ve rüya şehri gibi gelmiş, şehir çok kısa zaman zarfında aşiretlerden kopan binlerce insana bireyci özgür bir hayat vaadetmistir. Ancak bu geleneksel kimlik ikinci nesilde yerine yarı feodal kimlikle modern kimlik çatışması getirmis, nesiller arası uçurum meydana gelmiştir. Batman kısa zaman içerisinde Güneydoğu insanına ekonomik tesirin yanısıra düşünce hayatına da etki etmeye başlamıştır.
Degisik yörelere mensup alt kültürler Batman'da birleşerek bir üst kimliğe dönüşmüştür. Bu nedenle Batman'da Kürt'lerin yanısıra Arap Turk kültürlerinin uzlaşısını da görmek mümkündur.
Batman doğuda talihin değişebileceğinin adıdır. Ama Batman gençliğinde, son yıllarda yaşanan yüksek işsizlik ile nesiller arası çatışma , çok yuksek sayıda intiharları getirmiştir.
Batman'ın umudun öbür adı olduğunu ve kendine has yapısını anlamayan bir çok zevat televizyon programı, konuyu sadece töre baskısı olarak ifade edip geçmiştir. Batman yöneticiler tarafından anlaşıldığı takdirde geleceğin güneydoğusunun prototipidir.

Nüfus

Son nüfus sayımında nüfusun yarım milyona ulaştığı görülmüştür.Nüfusu 600 bin olan şehir çok yüksek tempoda nüfus hareketlerine sahne olmuştur.Ancak Batman'dan batıdaki metropollere yüzbinleri bulan göçüde hesaba katmak nüfus hareketini anlamamızı kolaylaştıracaktır.Ve şehrin ucuz olmasından dolayı nüfus gittikçe artmaktadır.Batıdan gelen insanlar şehri sevmekte ve kulaktan kulağa yayılan olumlu haberlerden dolayı yerleşme hızla artmaktadır.Şehrin büyümesine etken olan bir diğer faktör ise yerli halkın sıcak kanlı olmasıdır.Türkiye petrollerinin çıkarılmasında önemli rol oynamaktadır.

Eğitim

Batman Güneydoğu ve Doğuda en eğitimli gençligin bulundugu ilimizdir.Ancak % 55 lise mezunu işşizi ile Türkiye işşizlik birincisidir.Türkiye'de işşizlik ve egitim korelasyonun bu kadar yüksek olduğu ikinci bir il daha yoktur.

Batman hızlı bir gelişimle ve değişimle beraber kentleşme noktasında bir sürü sorunuda beraber getirmiştir.
İl inşaat sektörunde büyük bir atılımın içerisine girmiştir.Türkiye'nin en zeki çocuklarının bulunduğu yerdir.Sınavlarda birçok derece yapmışlardır : Ufuk Serkan YILDIRIM ( OKS Türkiye 2.si),Onurcan BAYTAR (OKS Türkiye 18.si), Mirza YILDIRIM ( Öss Türkiye 6.sı)
 
Genel olarak

Matematiksel Konum
Coğrafi Konum: Kuzey'de Muş - Batı'da Diyarbakır - Doğu'da Bitlis ve Siirt - Güney'de Mardin
Batman ili 41 derece 10 dakika ve 41 derece 40 dakika doğu boylamları ile 38 derece 40 dakika ve 37 derece 50 dakika kuzey enlemleri arasında yer alır.
Rakımı: 550 M.

Jeolojik Bilgileri
İlin Kuzey ve Kuzeydoğusu yüksek sarp ve dağlık olup güneyi ise dağlık ve engebelidir.

Akarsular ve göller:
Dicle Nehri, Batman, Sason, Garzan ve Pisiyar çayları ilimizin sınırları içinde geçmekte olan önemli akarsulardır. Sason ve Sorkan çayları Batman Çayına; Kozluk'un kuzeyindeki Aydınlık dağlarından doğan Pisiyar Çayı ve diğer küçük dereler Garzan Çayını oluştururlar. Kulp Çayı Sorkan ve Sason Çayları Batman Çayını oluştururlar. Batman ve Garzan çayları Dicle'ye dökülürler. Ayrıca Gercüş yöresinde Gürbüz ve Aydınlı Dereleri Dicle'ye dökülürler.
Batman Çayı: Batman ile Diyarbakır arasında doğal bir sınır çizer ve 115 Km.lık kısmı Batman il sınırı içinde akar.
Dicle Nehri: Dicle Nehri batıdan doğuya doğru akarak Batman Çayı ile birleştiği yerde Diyarbakır il sınırını bittikten sonra Batman il sınırları içinde akmağa devam eder.
Garzan Çayı: Batman - Siirt illeri arasında doğal sınır çizer. Garzan Çayı, Kozluk ilçesinin kuzeyindeki Aydınlık Dağlarından doğan Pisiyar çayı ve diğer küçük derelerden oluşur. İlimiz sınırları içindeki mesafesi yaklaşık 60 km. olup, Beşiri ilçesi doğusunda Dicle Nehri ile birleşir.
Göletler: İlimiz sınırları içinde Gercüş - Kırkat Göleti ile Kozluk Ceffan Göleti bulunmaktadır.
Gercüş - Kırkat Göleti 1984 yılında DSİ tarafından yapılmış olup sulama amaçlıdır. Kozluk Ceffan Göleti elektrik amaçlı yapılmıştır.
İklim: Karasal İklim. Bölgede Karasal İklimin etkileri açıkça görülmektedir.



Dağlar

Sason Dağları ( Aydınlık Dağları ) : 2500 m.
Mereto Dağı 2967 m.
Kuşaklı Dağı 1947 m
Avcı Dağı 2121 m.
Meydanok Tepesi 2042 m.
Kortepe 2082 m.
Raman Dağı (Sondaj Çalışmalarının Yapıldığı Yer) 1288 m.
Midyat Dağları


Göletler

Gercüş - Kırkat Göleti (Sulama Amaçlı)
Kozluk Ceffan Göleti
Gerçüş Arıca-Berme Göleti
Benzin Göleti-T.P.A.O. Merkez
__________________
 
Batmanın İlçeleri

Batman'ın İlçeleri

Gercüş, Batman ilinin 29,938 nüfüslu bir ilçesidir ve Mardin ile komşudur. Adının ceviz memleketi anlamına geldiği söylenmektedir. İlçe 1926 yılına kadar Midyat ilçesine bağlı bir köy iken bu tarihten itibaren ilçe olmuştur. Batman 1987 yılınd il olduktan sonra Mardinin ilçesi olan Gercüş Batman iline bağlanmıştır. İlçe Mardine 96 km, Batmana 59 Km.uzaklıktadır.
İlçede sağlık ocağı, devlet hastanesi, öğretmen evi, lise ve yatılı bölge ilköğretim okulu mevcuttur. Batman'a 59 km, Diyarbakır'a 160 km mesafededir. Zamanında ilçenin insanının tek ekmek kapısı olan Sümerbank lastik ayakkabı fabrikası olarak faaliyete açılan bina kullanıma kapatılınca ilçe jandarma binası olarak seçilmiştir. Buda işsizliği had safhaya ulaştırmıştır. İlçe tarım arazileri bağlarla kaplı olmasına rağmen tarımda önemli bir gelişme kaydedilememiştir.
HASANKEYF, tarihdeki önemini Artuklular'ın 1101 yılında buraya hakim olması ile kazandı. Bu tarihten itibaren o günkü ismi ile Hısn Keyfa, Orta Çağ'ın önemli şehirlerinden biri oldu. Artuklular, bölgenin idaresinde zaman zaman söz sahibi olduklari gibi, Hasankeyf'te de önemli eserler bıraktı. Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf, ticari ve ekonomik olarak da gelişti.

Hasankeyf'i Artuklular'dan alan (1232) Eyyubiler, henüz bölgeye tam hakim olamadan Moğol istilasi ve harabiyeti ile karşılaştı. Birçok yerleşim yeri gibi burası da altüst oldu.
Eyyubiler, Moğol şokunu atlattıktan sonra 14. yüzyıl başlarından itibaren Hasankeyf'i yeniden imar etmeye başladı. Özellikle bugün Hasankeyf'te bulunan birçok eserde imzası bulunan Eyyubiler'in, Sultan Süleyman zamanında bu imar faaliyeti zirveye ulaştı. Hasankeyf, bu yıllarda tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşadı.
Nihayet Osmanlılar'ın gücüne karşı direnemeyen, Safeviler'in baskıları ve iç hesaplaşmalarla iyice yıpranan Eyyubiler, 1515 yılında burayı Osmanlılar'a bıraktı. Bu tarihten itibaren şehir, tarihi önemini kaybederek günümüze geldi.

Kozluk Batman ilinin en büyük ilçesidir. Yüksek dağların etrafında kurulmuş tarihi bir ilçedir. Evliya Çelebi'nin yazdığına göre Kozluk halkı eğitimli, hoşgörülü ve cesur bir halkın torunlardır.


Tarihi bir yerleşim birimi olan Kozluk'un eski adı Hazo'dur. Kozluk'ta M.Ö. 8000 - 8600 yıllarına ait arkeolojik kalıntılar bulunmuş ve bu arkeolojik kalıntılar Diyarbakır arkeoloji müzesinde bulunmaktadır. İlçenin en eski yerleşim birimlerinden biri olan Kale mahallesinde ve civarında İbrahimbey camii, Hıdırbey camii ve Kozluk kalesi gibi geçmişi günümüze taşıyan tarihi yapıtlar bulunmaktadır. Kozluk kalesinde yaşayan insanlar içme sularını 10 km. uzağındaki Kandil kalesinden, kanal vasıtasıyla temin ediyorlardı. Hoza kalesi, eskiden Sasun Kalesi ve Kandil Kalesi'nin üçüncü saçayağı olarak inşa edilmişti. Bu üç kale arasındaki koordinasyon sayesinde bölge yabancı güçler açısından işgal edilmesi oldukça güç ve zor olan bir alan haline gelmişti.
Tarihte Sasun isyani olarak bilinen aslında Hazo isyani olan isyanın adından 1938 yılında ilçe statüsüne getirilen Kozluk, ilk önce Siirt ardından da Batman'a bağlanmıştır. Bir stratejik konumu dolayısıyla ilçe halkı 1990'lara kadar çarşı olarak adlandırlan dağ yamacında yerleşimini sürdürmüştü. Bu tarihten sonra ise hem artan nüfus hem de toprak dolayısıyla Üçyol olarak adlandırılan ovaya yerleşmeye başlamıştır. İlçede bulunan Angebire bölgesi hem ağaçlık hem de yeraltı su kaynağı dolayısıyla yazın iyi bir tatil bölgesidir. Ayrıca ilçede bulunan Halilen köyüde de Sarılık hastalığı için sürekli akan bir su bulunmaktadır ve her yıl hem bölgeden hem de bölge dışından insanlar şifa bulmak için köye gitmektedir. İlçenin Kuzeyinden Pisyar çayı akmakta batısında ise Güneydoğunun en büyük dağlarından biri olan Mereto dağı bulunmaktadır.
Yaklaşık 30 binlik bir nüfusa sahip olan Kozluk, Türkiye-İran karayolunun geçtiği güzergahta bulunur. 1990'ların ortasına kadar Kozluk güçlü aşiretlerin etki alanı içerisinde kalmış; bu tarihten sonra ise aşiret yapısı hızlı bir şekilde çözülmeye başlamıştır. Kozluk'ta halı hazırda iki tuğla fabrikası, iki halısaha, tam teşekküllü bir hastane, bir konferans salonu, bir aile çay bahcesi ve iki yatılı okul bulunmaktadır. Kozluk'a bağlı Ase denen köyün civarında ise bir baraj inşa edilmektedir. Bu baraj biterse ovadaki köylerde sulu tarım yapılaağından ilçenin ekonomisinin oldukça güçleneceği öngörülmektedir. Kozluk dağ ile ovanın kesiştiği bir noktadadır. Kozluk'a bağlı köylerin yarısı ovalı diğer yarısı ise Dağlı (Çiyayi) dediğimiz kişilerden oluşmaktadır. Her iki kesim arasında çok önemli farklılıklar bulunmaktadır. Ovalılar daha uysal ve tarım ile uğraşır iken,şehirli dediğimiz kesimler ise genellikle sert bir mizaca ve kararlı, zora başvurmayı seven bir doğaya sahiptir. Kozluk kalesi, Angebiresi, İbrahim bey camisi, Hıdırbey camisi ve dağlardan ovaya bakan manzarası ile Kozluk, görülmeye değer bir ilçedir.
Sason, Batman ilinin bir ilçesidir.
Türkiyede önemli yerlesimlerinen biri. Sason, dağların arasında kurulmuş eski bir yerleşim birimidir. İlçe'nin girişinde şifalı içmeler vardır. Aşiret yapısının artık hakim olmadığı bir sosyal yapıya sahiptir. Sason dağların bir yanı Kozluk üzerinden Bitles'e çıkarken diğer yanı Muş ovasına çıkar. 3000 m. yakın yukseltisiyle Mereto dağı D.barık havzasından net bir şekilde görülmekte olup yörenin en yüksek dağıdır.
 
Batman

40 YILDA BATIRILAN 900 YILLIK BİR GECMİŞ... HASANKEYF

Hasankeyf Batman il merkezine 37 km. uzaklıkta tarihi bir yerleşim birimidir. Kuzeyinde uzanan
Raman sıra dağları ile güneyinde yer alan sıra dağlar arasındaki vadi içerisinde akan Dicle nehri kenarında
yer almaktadır.

1926 yılında Gercüş ilçesine Bucak olarak bağlanan Hasankeyf, Batman'ın il olmasıyla 18 Mayıs 1990
tarihinde ilçe olarak Batman'a bağlanmıştır. Sanayinin gelişmediği ilçeden göç olmaktadır.GAP
kapsamında yapımı programlanan Ilısu barajı suları altında kalacağına ilişkin bilgiler 35 yıldan beri ilçeyi
yatırımlardan mahrum bırakır olmuştur. 21 köyün bağlı olduğu Hasankeyf'te yaygın olan dokumacılık sanatı
da yok olmak üzeredir.

Vadi içerisinde oluşan verimli tarım alanları sera işletmeciliği için oldukça elverişlidir. Tarıma elverişsiz
alanlarda, meralarda hayvancılık yapılmakta , kış mevsiminde göçerlerin kışlağı olan ilçe toprakları bölgede
süt ürünlerinin ucuz olmasını sağlar. Ayrıca Dicle nehrinde alabalık avcılığı yapılmaktadır.
İlçe merkezinde 4181, köylerde ise 7240 kişi yaşamaktadır.

HISN-KAYFA (HASANKEYF'İN) KISA TARİHÇESİ
Hısn-Kayfa, Dicle nehrinin güney sahilinde Diyarbakır'a su yolu ile 110, Cizre'ye 85 km. Uzaklıktadır. Hısn,
kale-hisar anlamındadır. Sonradan kısaltılarak Hısn-Kayfa olmuştur, Cumhuriyetin ilanından sonra Türkçe
fonotiğe uydurularak Hasankeyf şeklini almıştır.
Şehrin kimler tarafından kurulduğu kesinlikle bilinmemektedir. Sadece ilk çağda "CEFA" adını taşıdığı ve
bir Süryani Piskoposluğun merkezi olduğu bilinmektedir. İnşa edilidiği arazinin kolaylıkla işlenmeye
müsait olması yüzünden kasabanın çevresi mağaralarla doludur.
Hasankeyf İslam hakimiyetine girdikten sonra sırasıyla Abbasilerin, Hamdanilerin, Mervanilerin eline
geçmiştir. Türkler tarafından Hasankeyf'in fethi 1071 Malazgirt Meydan Muhaberesinden sonra olmuştur.
Selçuklu Sultanı Alparslan'ın komutanlarından Artuk oğlu Sökmen, 1101 yılında burada ilk Urartu beyliğini
kurmuştur. Tarihçiler bu devri HISN-KAYFA ARTUKLULARI olarak isimlendirmişlrdir. Hasankeyf önce
Artukoğullarına, sonra onların "AMİD" (Diyarbakır) ı fethetmeleri üzerine her iki ülkeye 130 sene
başkentlik etmiştir.Bu devlet 1231-32 yılında yıkılana kadar şehri imar etmişlerdir. O devirde halen
Dicle köprüsü, büyük ve küçük saray, kale kapıları ayakta kalan yapılardır. Artukluların burada para
bastıkları ele geçen sikkelerden anlaşılmaktadır. Bu gün Hasankeyf'te harap bir şekilde gördüğünüz
kıymetli eserlerden bir çoğu Artukoğuları zamanının hatırasıdır.
1232 yılında Eyyubi Hükümdarı el-Melik, el-Kamil şehri zaptederek Artukoğulları hakimiyetine son verdi.
Kendisi de 30 sene kadar hükümdar olabildi. Artık büyük Moğol akın başlamıştır. 1301 yılında Moğollar bu
meşhur ve mamur şehri zaptederek yağma ve tahrip ettiler. Bu tahrip o derece ağır olduki, Hasankeyf
bir daha eski halini bulamadı. Eyyubiler Moğolların istilası sırasında onlara tabii olarak yine devam etmiştir.
Bu gün Hasankeyf'te ayakta olan Sultan Süleyman Camii, Kale (Ulu) Camii, Koç Camii, El-Rızk Camii, İmam
Abdullah Zaviyesi, Kızlar Camii bu devre ait yapılardır. Kısa bir zaman Akkoyunlu kakimiyetne (1461-1482)
girdi. Bu gün Hasankeyf'te bulunan Zeynel Bey türbesi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Zeynel
Bey'e aittir. Akkoyunlulara ait Hasankeyf'teki tek eser budur. 1516 yılında tamamen olarak Osmanlı
hakimiyetine girdi. Osmanlılar, şehri kısmen harap olmuş ve eski önemini kaybetmiş halde buldular.

HASANKEYF'TEKİ TARİHİ ESERLER
KALE
Dicle nehri kenarında 100 metre yükseklikte yekpare kaya kütlesi üzerinde yer almaktadır. zamanında
Roma İmparatorluğunun en görkemli üslerinden biri olan kaleye 2 gizli ve 2 açık yol dışında ulaşmak
mümkün değildir. kesin tarihi bilinmemektedir.
KALE KAPILARI
Aslanlı kapı olarak bilinen birinci kapı 1986 yılında düşen bir kaya kütlesi nedeniyle tahrip oldu.
Halk arasında Yılanlı Kapı olarak anılan ikinci kapı ise Hasankeyf'in en önemli eserlerinden biridir.
KÜÇÜK SARAY
Eyyubiler tarafından yapılmıştır. Kuzeye bakan pencerenin üzerinde yer alan iki arslan figürü,
izolasyon amacıyla tavanda kullanılan küpçükler yapının dikkat çekici özelliklerindendir.
ULU CAMİ
Eyyubi döneminin en eski eseri olan Ulu Camii, 1325 yılında bir kilise kalıntısı üzerine inşa
edilmiştir. kitabelerin yanı sıra iç mekanda alçı süslemeler vardır. yakın geçmişte kubbeleri
çöken caminin avlusunda yüzlerce ton su kapasiteli sarnıç bulunmaktadır.
SU YOLLARI
Hasanleyf'te üç koldan su temin edilmiştir. Hasankeyf'in yaklaşık 10 km. kuzeydoğusunda bulunan Akyar
(Marvani) köyünden şehre kanallar vasıtası ile su taşınmıştır. Yine Hasankeyf'in kuzeyindeki Karaköy
(Reşşi) köyü istikametinde bulunan "Ziha" vadisinden şehre su taşınmıştır. Bunun dışında Birleşik kaplar
sistemi kullanılmıştır.

Diğer önemli eserler
El-Rızk Camii,
Büyük Saray,
Hasankeyf Köprüsü,
Sultan Süleyman Camiii,
Koç Camii,
İmam Abdullah Türbesi,
Zeynel Bey Türbesi,
Hamam, Mağaralar, Dicle Nehri,

HASANKEYF`TE YETİŞEN BİLGİNLER
1. Alaaddin Haskifi (1612-1677) Hanefi fıkhının temel eserlerinden olan "Dürrül Muhtarın " yazarıdır.
2. Ebu Lutf Haskifi (.......-1455) Şafii mezhebi alimlerindendir. İsmi Muhammed b. Ali Mahsur b.
Zeynel-Arap el-Haskifi El Makdisi'dir. Fıkıh, şiir ve arap edebiyatı alanında ileri derecede bilgi sahibi olup
Kudüs'te vefat etmiştir.
3. El- Hatip El Haskifi. (1068-1158) Hasankeyf'te büyüdü. Bağdat' ta edebiyat derslerini gördükten sonra
Şafii fıkhını öğrendi. Daha sonra Meya Farkin'e (Silvan) geldi ve orada müftü oldu. Aynı yerde vefat etti.
4. İbni Molla "Ahmet b. Muhammed Haskifi. (1531 - 1599) İbni Molla adı ile meşhurdur. Şafii alimidir.
Halep'e yerleşti. Pozitif bilimleri tahsil etti. Halep yakınlarında eşkiyalar tarafından şehit edildi
5. Ebul İz El Cezeri
Hasankeyf'te öğretim görevliliği ve mühendislik yapmıştır. Günümüz kompitürün babası. Sibernetik ve oto
kontrol biliminin kurucusu sayılan El Cezeri mekanik ve otomasyon alanında 50 projesi mevcuttur. Projeleri
III. Ahmet Kütüphanesinde orijinal eseri olan "Kitap El Hilye vel Marife vel Hendesede" bulmak mümkündür.
Robot, otomotik abdest alma makinası, emme basma tulumbaları, kandil saatleri ve müzik çalan sazlar
kendi eserleridir. Amerikan Bostan Üniversitesi eserini 1974 te ingilizceye tercüme etmiş, İTÜ Teknoloji
Enstitüsü de projelerini uluslar arası sergilerde tanıtmaktadır. Günümüz de Amerikan ve alman
Üniversiteleri El Cezeri' nin mekanik biliminden faydalanmaktadır.

NASIL GİDİLİR
Genelde, kendisi ve çevresi çok zengin olan Mardin'de konaklamayı tercih edenler minibüs ile önce
Midyat sonra da Hasankeyf'e gitmeyi tercih etmektedirler.
Batman'dan ise yalnızca 30-40 km'lik bir mesafe olduğundan buradan da minibüs ile ulaşım son
derece kolaydır.

NEREDE KALINIR
Hasankeyf'te, ne yazık ki, kalacak yer imkanı neredeyse hiç yoktur. Batman ya da Mardin'deki konaklama
imkanlarından yararlanılıp, minibüslerle günü birlik ziyaretler yapmak genelde tercih edilmektedir. Ancak,
seven ve alışık olanlar için çadır kurararak kamp yapmak da pek ala mümkündür ve bunun için bazı
mağaralardan/oyuklardan yararlanmak dahi mümkündür.

NELER ALINIR

Hasankeyf'te halen 3-4 tane kadar kalmış dokuma tezgahlarında üretilen ve nadiren bulunabilen
'Cav-Mebrum' diye bilinen şeffaf kumaşı, çok zor ama, bulabilirseniz kaçırmayın. Bunun dışnda geleneksel
oya işleri, kilimler gerçekten almaya değer. Batman'da, hala şanslı iseniz, yöresel gümüş işlere bakmadan
geçmeyin. Mutlaka zevkinize uygun birşeyler bulacaksınız.



Ne Yenir ?
Son derece küçük olan Hasankeyf'te yöre yemekleri hamur işleri, bol yağlı et yemekleri ve yöreye özgü
hamur işleri yemek mümkündür. Yörenin taş ekmeği HEVRA'nın ise tadı bambaşkadır.

Yapmadan Ayrılma :
Buralara kadar gelmişken yalnızca Hasankeyf'le bırakma, Mardin'in eski sokak, çarşılarını, dini, tarihi ve
mimari eserlerini, Midyat'ın son derece sevimli mimari ve insanlarını, Cendere Köprüsünün heybetini
görmeden dönme. Hele hele meşhur Mardin mutfağının, badem şekerinin ve cevizli sucuğunun tadına
bakmadan oralara gitmiştim deme. Eh bir de MIRRA içtinmi bu gezinin tadı tamamlanmış olur.