T
TİTAN
Forum Okuru
Atatürk'ün Hoşgörü İle İlgili Olarak Söylediği Sözler
atatürkün güzel sözleri
atatürkün hoşgörü sözleri
atatürkün hoşgörü ile sözleri
Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği ve hala günümüzde hala dersler alınması gereken birçok sözü var melekler 🙂 Hemen herkes şu anda pek çoğunu sayabilir. Bu makalemizde ulu önderin hoşgörü ile ilgili olarak söylediği sözlere yer vereceğiz..
” Vicdan hürriyeti, her fert, istediğini düşünmek, istediğine inanmak,
kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, mensup olduğu bir dinin
icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin
fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.”
“Vicdan hürriyeti mutlak ve taarruz edilmez, ferdin tabii haklarının
en mühimlerinden tanınmalıdır.”
Bu girişin arkasından Atatürk’ün taassupsuzluk konusundaki açıklamaları
yer alır. Öneminden ve 1930′da yazılmasına rağmen bugünü yansıtmasından
dolayı açıklamanın tamamını almayı faydalı buluyorum.
TAASSUPSUZLUK (TOLERANS)*
“Hürriyet ihtimal ki zorla tesis olunur; Fakat herkese karşı, taassupsuzluk
göstermekle ve aldırmamazlıkla muhafaza edilir.”…
“Türkiye Cumhuriyeti’nde, herkes Allah’a istediği gibi ibadet eder.
Hiç kimse dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılmaz. Türk Cumhuriyeti’nin
resmi dini yoktur. Türkiye’de bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına
kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Artık
samimi dindarlar, derin iman sahipleri hürriyetin gereklerini öğrenmiş
görünüyorlar. Bütün bunlarla beraber, din hürriyetine, genellikle vicdan
hürriyetine karşı taassup kökünden kurumuş mudur?
Atatürk bu hususu 1931 yılında şöyle açıklamıştır.
“Kişilerin hürriyeti, devletin hakimiyet ve idaresinin korunmasına
bağlıdır. Devlet idaresi felç olursa kişilerin hürriyetini koruyacak hiçbir
kuvvet ve vasıta kalmaz. Bu sebeple hürriyeti yalnız bir taraflı değil, her
iki taraflı düşünmek gerekir.
Kişi hürriyeti kutsaldır. Bunların korunması için devamlı çalışılır.
Fakat bu çalışmada devletin kuvveti, otoritesi hiçe sayılırsa, belki hiçe indirilebileceği
dahi sanılır-ancak bu takdirde bu gibi insanların snunda
kesinlikle başka bir devletin otoritesi altına girmek aşağılığına düşeceklerini,
yabancı bir devletin hakimiyetinin esaret zincirlerini, kendi elleriyle,
boyunlarına takmağa mecbur olacaklarını hatırdan çıkarmamak gerekir:”
“Hoş görme kliği aldırmamazlık derecesine
götürmemek önemlidir
“Muhtelif inançlı kimseler, birbirlerine, kin nefret besliyorsa, birbirlerini
hor görüyorlarsa ve hatta sadece birbirlerine acıyorlarsa, bu gibi
kimselerde taassupsuzluk (hoşgörü) yoktur, bunlar mutaassıptırlar
atatürkün hoşgörü sözleri
atatürkün hoşgörü ile sözleri
Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği ve hala günümüzde hala dersler alınması gereken birçok sözü var melekler 🙂 Hemen herkes şu anda pek çoğunu sayabilir. Bu makalemizde ulu önderin hoşgörü ile ilgili olarak söylediği sözlere yer vereceğiz..
” Vicdan hürriyeti, her fert, istediğini düşünmek, istediğine inanmak,
kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, mensup olduğu bir dinin
icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin
fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.”
“Vicdan hürriyeti mutlak ve taarruz edilmez, ferdin tabii haklarının
en mühimlerinden tanınmalıdır.”
Bu girişin arkasından Atatürk’ün taassupsuzluk konusundaki açıklamaları
yer alır. Öneminden ve 1930′da yazılmasına rağmen bugünü yansıtmasından
dolayı açıklamanın tamamını almayı faydalı buluyorum.
TAASSUPSUZLUK (TOLERANS)*
“Hürriyet ihtimal ki zorla tesis olunur; Fakat herkese karşı, taassupsuzluk
göstermekle ve aldırmamazlıkla muhafaza edilir.”…
“Türkiye Cumhuriyeti’nde, herkes Allah’a istediği gibi ibadet eder.
Hiç kimse dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılmaz. Türk Cumhuriyeti’nin
resmi dini yoktur. Türkiye’de bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına
kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Artık
samimi dindarlar, derin iman sahipleri hürriyetin gereklerini öğrenmiş
görünüyorlar. Bütün bunlarla beraber, din hürriyetine, genellikle vicdan
hürriyetine karşı taassup kökünden kurumuş mudur?
Atatürk bu hususu 1931 yılında şöyle açıklamıştır.
“Kişilerin hürriyeti, devletin hakimiyet ve idaresinin korunmasına
bağlıdır. Devlet idaresi felç olursa kişilerin hürriyetini koruyacak hiçbir
kuvvet ve vasıta kalmaz. Bu sebeple hürriyeti yalnız bir taraflı değil, her
iki taraflı düşünmek gerekir.
Kişi hürriyeti kutsaldır. Bunların korunması için devamlı çalışılır.
Fakat bu çalışmada devletin kuvveti, otoritesi hiçe sayılırsa, belki hiçe indirilebileceği
dahi sanılır-ancak bu takdirde bu gibi insanların snunda
kesinlikle başka bir devletin otoritesi altına girmek aşağılığına düşeceklerini,
yabancı bir devletin hakimiyetinin esaret zincirlerini, kendi elleriyle,
boyunlarına takmağa mecbur olacaklarını hatırdan çıkarmamak gerekir:”
“Hoş görme kliği aldırmamazlık derecesine
götürmemek önemlidir
“Muhtelif inançlı kimseler, birbirlerine, kin nefret besliyorsa, birbirlerini
hor görüyorlarsa ve hatta sadece birbirlerine acıyorlarsa, bu gibi
kimselerde taassupsuzluk (hoşgörü) yoktur, bunlar mutaassıptırlar