Atatürk’e İzmir Suikastından Başka İzmir’de Bilinmeyen Bir Suikast Girişimi

fırtına

Yeni Üye
Üye
Atatürk’e İzmir Suikastından Başka İzmir’de Bilinmeyen Bir Suikast Girişimi
izmir suikastinin nedenleri izmir suikastı girişiminin sebepleri atatürkün yaşlılık anıları suikasti nedenleri suikasti ve sonuçları
İzmir Suikastından Başka İzmir’de Bilinmeyen Bir Suikast Girişimi


Atatürk’e bildiğim kadar ufak veya büyük çaplı 14-15 defa suikast girişimi olmuştur. Bunların en ünlüsü veya diğer anlatımla bilineni İzmir suikastıdır. Zanlıların İstiklal Mahkemesinde yargılandığı ve ağır cezalar aldığı İzmir suikastı davası aslında Türkiye’de bir anlamda ittihatçılığın tasfiye edildiği dönüm noktasıdır. Bizim bugün yazacağımız Gazi’ye suikast girişimi bugüne kadar olanlardan farklıdır. Yine İzmir’dedir. Ama Karşıyaka’da annesinin mezarının başında. Hem de kadın kıyafetine girmiş bir erkek tarafından olduğunu halen yaşayan bir tanıktan 1911 doğumlu Zehra Dinçer’den öğreniyoruz. Çünkü şuana kadar bu olay ile ilgili ne başka tanık ne de gazetelerden her hangi bir haber bulabildik. Bulamamızın nedenini de yazacağım.

Önce Zehra hanımla ilgili kısa bilgi: Zehra hanım Dağkızılca köyü 1911 doğumlu. Aslında 1913 doğumlu. Sonra 2 yaş büyütmüşler. Dağkızılca o tarihlerde nahiye.Köy nüfus defterinde 11 haneye kayıtlılar. Babası 1883 doğumlu Çömezzade Hüseyin Efendi. Köyün ileri gelenlerinden. Hem farklı kişiliği hem de güçlü ekonomik yapısı ile. Seferberlikte Rus cephesinde çarpışmış. Cumhuriyet dönemi Ali Fethi beyin (Okyar) partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın önde gelen temsilcilerinden. Düşünün İzmir valisi Kazım Dirik Paşa ta İzmir’den kendisine bu faaliyetinden dolayı Dağkızılca’ya gelip partiden (SCF) ayrılması için tehdit ediyor.





Onu başka yazımda yazacağım. Bu konuda da elimde tanık kayıtlar var. Dönem tek parti dönemi. Bana rahmetli Sabri Fidan Çavuş ve halen yaşayan olaya tanıklık eden Hulisi dede anlattı.Hüseyin Çömez 04 Mayıs 1941 de vefat etmiş. Annesi ise Kadriye hanım. Torbalı 1898 doğumlu. Ailesi İzmir’de oturuyor. Konak’a kayıtlı. Yakın akrabası Torbalı’nın eski muhtarlarından Mehmet Kemal. Yani bu günkü Tarhan’lardan. Kadriye hanımın ailesi İzmir Karşıyaka’da oturmuş.





Fotoğrafından da anlaşılacağı üzere çok modern ve alımlı , güzel bir hoş hanım. Yunan işgalinde Hüseyin beyin evini Yunan askerleri yakıyor. Zehra hanım babasına ve köylüye Yunan askerlerinin yaptıkları işkenceleri ve dayak fasıllarını ve sahibi olmayan genç kızların Yunan subay ve askerlerine nasıl karılık yaptırdıklarını ağlayarak anlatıyor. Baskıdan İzmir’e kaçmışlar. Konak tarafında “Urukmuş Sokağında” ev tutmuşlar. İzmir’in işgalindeki çektikleri eziyeti anlatıyor. Hele hele şalvar giyen kadınlara Yunan askerinin şalvarının içine kedi atarak kadınları oturtup kaldırarak kedinin bacaklarını ve hayalarını nasıl tırmalarken askerlerin zevk alan gülüşmelerini acı acı anlatıyor. Ve ekliyor. “Yunan kardeşliğini isteyenler gelsin bana sorsun!..” Tüm anlatımları İzmir Karşıyaka’daki evinde sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alıyorum. İzmir’e Türk askerlerinin girişine, Konak’taki valilik konağına şanlı bayrağımızın çekilişine ve işbirlikçilerin ev ev toplanıp asılmalarına tanık olmuş. Zehra hanımın işgal anılarını ayrı bir yazımda sizlere sunacağım.

İşgal sonrası babası köye döner. Zehra hanım ise zaman zaman Karşıyaka’da bulunan teyzelerinde kalmaktadır. Teyzelerinin evi Atatürk’ün annesinin mezarının çok yakınındadır. Evin su ihtiyacı Gazi’nin annesinin mezarının bulunduğu camideki çeşmeden karşılanmaktadır.İşte Atatürk’e suikast girişimine bundan dolayı tanık olmuştur. Ben kendisi ile görüşürken bu olay ortaya çıktı. Aslında konumuz babası ve Yunan işgali ile ilgili bilgi almaktı. Bizi kızı Kadriye hanım karşıladı. Yanımda da eşim Hatice hanım var. Ben tanık olduğu olayı duyduğumda önce yaşlılık haline bağladım. İlerleyen saatlerde tekrar tekrar sordum. Her seferinde bana kelimesi kelimesine aynı şeyi anlattı. Görüşmenin olduğu 23 Mart 2008 tarihinden bu güne kadar bu olayla ilgili başka tanık veya hatıra veya o günkü gazetelerden tarama sureti ile haber aradık. Ne yazık ki şuana kadar bulamadık. Üniversitede ders veren konunun uzmanı öğretim üyesi Prof. hocalarımdan ve yine öğretim üyesi Doçent arkadaşlarımdan yardım istedim. Onlarda konuya eğildiler. Ama sonuç yok. Konu önemli olduğu için bu bilginin de kaybolmasını istemedim. En sonunda bu konudaki şu an iddia biçiminde olan ancak bana göre doğruluk payı çok yüksek olan olayı yazarak en azından kayıt altına almak istedim. Belki ileride bu konuda belge veya anı veya diplomatik rapor ortaya çıkabilir. Şimdilik bir şey iddia etmek zor. Ancak tüm sorumluluğu üstlenerek bu konuyu yazayım dedim. Yine tekrarlıyorum. Tüm sorumluluk bana ait ve bu konuda hiçbir iddiam yok
Atatürk’e İzmir’de suikast olayı ile ilgili kısa bilgi: Gazi’nin yaptığı devrimleri engelleyemeyenler kendisini İzmir’de suikastla ortadan kaldırmayı planlarlar. Olayı inkılap tarihi derslerinde öğretiriz.. Aslında bu suikastı Ankara’da planlamışlar. Ancak Milli Mücadelenin önde gelen komutanlarının haberi oluyor. Bunu engelliyorlar. Ama hükümete ve Gazi’ye haber vermiyorlar. Bu komutanlar cumhuriyet sonrası Gazi’ye muhalif grup. İzmir İstiklal Mahkemesinde bunların yani komutanların yargılanmasının nedeni bu. Suikastı ihbar eden motorcu Giritli Şevki bir ara Torbalı’da yaşamış. Rahmetli Deveci Salih Tünaydın amcanın anlatımları hala görüntülü kayıt arşivimde. Burada gasp ve adam öldürme olaylarına karışmış ve kaçmış. Sarı Edip efe de işin içinde. Yaşlılardan dinlemiştim. Ancak Zehra hanımın tanık olduğu suikast girişimi bu suikasttan farklı.Şimdi Atatürk’ün Zehra hanımın anlatımı ile 12-13 yaşlarında olduğu döneme İzmir’e geldiği tarihlere bakalım. Yani 1925 ile 1926 yıllarında Gazi İzmir’e 3 defa geliyor. İlki 11 16 Ekim 1925 arasında. 2. gelişi o ünlü İzmir suikastı dönemi. 16 Haziran - 10/11 Temmuz 1926 . 3. gelişi 1930 yılına rastlıyor. Demek ki eğer doğru ise 1925 veya 1926 yılları içinde olması gerekiyor. Ancak kesin tarih saptamak veya tespit etmek zor. Çünkü gününü hatırlamıyor.

Şimdi gelelim Atatürk’e bilinmeyen suikast girişimine. Zehra Dinçer’in teyzelerinin evi Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanımın mezarına yakındır. Zehra Hanımın teyzesinin ailesi evin su ihtiyacını mezara yakın olan camideki çeşmeden saglamaktadır. Atatürk o devirde herkesin yakından görmek istediği büyük kurtarıcıdır. Zehra hanım resmi olarak 1911 doğumlu. Ancak gerçek doğumunun Çanakkale Savaşından 2 ay önce olduğunu söylüyor. Yani 1914 veya 1915 yılı olması gerek. 1914 yılını kabul edersek olayın 1926 yılında olması gerek. Çünkü 12 yaşında olunca öyle olması gerek. Şimdi Zehra Dinçer’in anlatımına dönelim. Elimdeki ses kayıtlarında hiçbir değişiklik yapılmadan çözümü verilmiştir. Açıklama gereken yerler parantez içinde verilmiştir.

” Çocukluk. Teyzemin evi Atatürk’ün camisinin altındaydı. (Zübeyde hanımın gömülü olduğu camiyi kast ediyor). Her gün su alıyorduk biz camiden. Duyduk Atatürk gelecek diye. ( O dönemde Atatürk yerine Gazi Paşa sıfatı kullanılmaktadır. Gazi yerine benimsenen Atatürk kelimesi kullanılmaktadır.) Ben caminin kapısına oturdum.(Tarif ettiği yer cami duvarının sağ tarafı). Halılar serildi. Kolonyalar döküldü yollara. Ondan sonra taksiler geldi ,geçti. Geldi geçti.Tam kapının önünde taksi durdu. Atatürk taksiden indi. Bir kalktım. Bacağına bir sarıldım Atatürk’ün . Bacağına sarıldım. “Sen bizi bıçaktan kurtardın “ diye bağırı bağırı verdim. Atatürk zorlan ayağını çekti, aldı. Annesinin mezarını (mezarın etrafını ) üç kere dolaştı. Elinde bir demet çiçek. Tam çiçeği korkan (annesinin mezarının üstüne ) bir bağırmak koptu emme . Erkeğin biri zar giymiş çocuğum.. (Zar: çarşaf demektir. Halen yaşlılar tarafından kullanılır) Buraya iki tane bomba koymuş ( Tarif edilen yer koltuk altı bölgesi) Atatürk’e bomba atacakmış. Yakalıyorlar buna. Yakalıyorlar adamı. Elinde bombaları alıyorlar. Atatürk kaçtı. Biz kaçtık oradan. Ertesi gün tellal bağırdı. Zar giyilmeyecek. Zarlar çıkacak diye. Ondan sonra baş örtüsü örtünüldü. Zar çıktı. Bu sefer ne oldu? Atatürk zarı yasak etti dediler. Haklı değil mi ? Zehra Dinçer ninenin anlattıkları böyle.

Anlatıma göre suikastı yapan kişi çarşafa giymiş bir erkek. Koltuk altına bomba saklamış. Ve son anda fark edilip yakalanıyor. Bu kişinin bir örgüt bağlantısı var mıydı yoksa ferdi bir hareket mi olduğunu kim di kimin nesiydi bilmiyoruz. Dönem tek parti dönemi. Basında sansür var. Gazetelerde bu olayın yer almaması belki bundan olabilir. Dönemi yaşayan kişilerin anılarında belki de yazılmadı. Bir de olay çok kısa bir süre içinde oluyor. Yani birkaç dakika içinde. Zehra nine şuan tek tanık. O dönemi yaşayan tanık ta bulmak neredeyse mümkün değil. Çünkü o an Atatürk’ün yanında olanların hepsi rahmetli. Belki ileride günlük veya anıları çıkarsa bu bilgi desteklenir.


kaynak:devtürkler

 
Geri
Üst