aşk dediğin böyle olur...:'(
sana git dedim yalan aşk dediğin böyle olur sana git dedim yalan yokluğun bende kalan söz dediğin böyle olur aşk
Tamamen Yaşanmış Gerçek Bir Hikayedir...Hikaye Uzun Gibi Görünüyor Fakat
Yarısına Geldiğinizde Gözyaşlarınıza Hakim Olamıyacaksınız...Böylece
Devamını da Okuyacaksınız...Bana İnanmıyormusunuz...? Buyrun Okuyun O
Zaman...
ÖLDÜR BENİ ANNE
bu anlatıcaklarımı,aşık olduklarını sanıp,daha gerçek aşkın ne olduğunu bile
bilmeyenlerin daha dikkatli okumasını istiyorum,ondan sonra yaşadıkları
gerçek aşkmıymış,basit bi hoşlanmamıymış karar versinler.
kalbimin hiç tanımadığı duyguları daha yeni yeni hissetmeye başladığı
dönemlerdi,çevremde bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım vardı,ama bi gariplik
vardı,mutlu değildim sanki aradığım başka birşeydi,her akşam eve gelir odama
çekilir ağlardım,noluyordu bana anlayamıyordum,birgün yine arkadaşlarla
beraberdim,beraberdim derken nasıl bi beraberlik,onlar bi araya toplanır
gülüp eğlenirlerken bense bi kenara çekilip içimdeki fırtınaları dinliyordum
her zamanki gibi,artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma,yanıma gelip
oturduğunu hiç farketmemişim,taki sanki çok derinlerden gelen bi SELAM
sesini duyana kadar,selam dedim bende,neden yalnız oturuyosun
dedi,bilmiyorum dedim,kimse seni anlamıyor,hatta kendin bile kendini
anlamıyorsun değilmi dedi,evet dedim,bende bu yüzden yanına geldim zaten
dedi,bende aynı durumdayım,seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere
dalmış görünce işte benim gibi biri daha dedim,
ve ilk defa onun yüzüne baktım,o anda kalbim durdu sanki,donup
kalmıştım,ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum,o gün sürekli onu
düşündüm,sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu,
o günden sonra hergün buluşmaya başladık,evleri iki mahalle kadar
uzaktaydı,bizim mahallede akrabaları vardı,ilk tanıştığımız gün onlara
gelmişler,böylece aylar geçti,artık ailelerimizde biliyordu,ya ben onlara
gidiyordum yada o bize geliyordu,yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk,
ama ikimizinde anlayamadığı birşeyler vardı,birbirimizi çok
seviyorduk,görmeden yapamıyorduk,arkadaşlık değildi bu,çünki diğer
arkadaşlarımızıda seviyorduk,bu çok farklı bişeydi,kimseyede
soramıyorduk,nasıl soralımki,biz bile bilmiyorduk ne olduğunu,bu çok yoğun
duyguların etkisiyle bazen mutluluktan bulutlara kadar çıkıyorduk,bazende o
küçücük kalplerimize sığdıramadığımız ve bi türlü anlamadığımız hisler
dünyasında sebepsiz yere ağlıyor gözyaşlarımızı birbirimize hediye
ediyorduk,,belki size saçma gelicek ama birbirimizi ilk gördüğümüz günü
anlatmıştım,ondan sonraki ilk buluşmamızda biraz konuştuktan sonra bi ara
gözgöze gelmiştik,ve daha ne olduğunu anlamadan ikimizde sebepsiz yere
birden ağlamaya başlamıştık,hemde ne ağlama sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz
yaşlarımız,işte o günden sonra bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre
bakamadık,hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk,bi gören
olsa bize gülerdi heralde,ama elimizde değildiki bakamıyorduk işte,
ama ne olursa olsun çok mutluyduk,artık ne güneşin doğuşunun,ne çiçeklerin
kokusunun,nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık,biz birbirimizde
kaybolmuştuk,taki bi akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar,kapıyı
annem açtı,gelen onun teyzesinin kızıydı,anneme bişeyler söyledi,annemde
hemen babamla bişiyler konuşup,banada sen evden ayrılma biz hemen geliyoruz
diyerek aceleyle çıktılar,bende hemen arkalarından çıktım,hava
kararmıştı,beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim,biraz gittikten
sonra bizim evin biraz ilerisinde bi market vardı,orada bi kalabalık
gördüm,oraya gidiyorlardı,biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı,yerde
yatan biri vardı,bende biraz daha yaklaştım,babam yerde yatan kişiyi
kucağına almıştı,bikaç adım daha yaklaştım ve kalbime binlerce ok birden
saplandı sanki,yerde yatan benim meleğimdi,oda beni gördü,eliyle bana gelme
diye işaret yaptı,ve bana bişeyler söylemek için ağzını açtığında,ağzından
kan boşaldığını gördüm,yanına gittim,o güzel başını babamın kucağından kendi
kucağıma aldım,hafifçe gülümsedi ve bak dedi napmışsın yeni gömleğine,onun
kanına bulanmış gömleğimi göstererek,iki hafta önce doğum günümde o
almıştı,ve birden başını karanlıkta benim seçemediğim kazanın olduğu bi yere
çevirip tüh yaa dedi,ne demek istediğini anlamamıştım,başını tekrar
çevirdiğimde ölmüştü,ondan sonrasını hatırlamıyorum,gözümü evde açtım,orada
bayılmışım,beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar,uzun süre
baygın halde yatmışım,
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım,kimse müdahale etmedi,doktor ağlarsa
müdahale etmeyin demiş,tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım,ondan sonraki
günlerde gözyaşım hiç dinmedi,aradan iki ay filan geçmişti,birgün anneme
onlara gitmek istediğimi söyledim,annem önce kabul etmedi ama yalvarmalarıma
dayanamayıp bi şartla kabul etti,gideriz ama orada ağlayıp annesini
üzmeyeceğine söz verirsen dedi,bende söz verdim ve gittik,bi süre oturduk
ama ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için,bak oğlum dedi
annesi,biribirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz,ne kadar
üzüldüğünüde biliyorum ama senden bir ricam var dedi,kızım son nefesini
senin kucağında vermiş,bana son anlarını anlatmanı istiyorum
dedi,şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki,anneme baktım boynunu büktü,bende onu
üzmeyecek şekilde anlattım,ama bi ara karanlıkta bi yere bakıp tüh yaa
dediğini anlamadığımı söyleyince,annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya
başladıki,bende zaten zor tutuyordum kendimi,ikimizde uzun süre ağladık,
biraz sakinleştikten sonra,artık bu dünyada yaşamam için hiç bir sebebin
kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı,
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış,anne demiş bu
yemeği ayhan çok sever,bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhanlara gidip
onunla beraber yiyeceğim demiş,anneside yalnız göndermemek için yakınlarında
oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş,yolda gelirlerken teyzesinin
kızı,sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım
demiş,kaldırımda beklerken bi araba vurup kaçmış,bize yakın oldukları için
teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş o akşam,ve o karanlığa
bakıpta tüh yaa dediği şeyde,bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına
üzüldüğü içinmiş,son anlarını yaşayan birisinin canından daha çok bana
getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar seven bir kalp
varmıdır daha şu lanet dünyada,başkasını sevebilirmiyim artık,aşık
olabilirmiyim başkasına,tahammül edebilirmiyim artık saçma sapan şeylerin
adını aşk koymalarına,bizim yaşadıklarımız bilemesekte gerçek aşktı,bunu
şimdi biliyorum, ama o bilmiyor,birgün birbirimize bir söz
vermiştik,hangimiz önce ölürsek diğerimizi cennetin kapısında
bekleyecekti,şimdi bende bilmeden yaşadığımız o tarif edilmez duygunun
gerçek aşk olduğunu,o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız cennetin kapısında
beni bekleyen meleğime anlatmak için,gelmesi için hergün yalvarıp dua
ettiğim beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum,AZRAİLİ
O ÖLDÜKTEN SONRA
bu gün hafta sonu,aşkımla buluşacağız,en güzel elbiselerimi giymeliyim,hangi
gömleği giysem acaba,yanakları gibi kırmızı olanımı yoksa gözleri gibi
kapkara olanımı,yada kazanın olduğu gün kanıyla üzerine çiçekler yaptığı
gömleğimi,ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf,ben en iyisi son
buluşmamızda başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim,evet evet bu
daha iyi,anne ben çıkıyorum,onamı,
tabiki anne yaa,her hafta sonu kiminle buluşurum ben,iyide neden
ağlıyosunki,şimdi gidip annesindende izin almalıyım,günaydın müsade
ederseniz kızınızla gezicez biraz,tabi oğlum,ona iyi bak olurmu,bak buda
ağlıyor,noluyo bunlara anlamıyorum,koşar adımlarla gidiyorum aşkıma,bu yolda
ne kadar uzun,her zamanki gibi bekçi amca karşılıyo beni,hoşgeldin oğlum,oda
seni bekliyodu,biliyorum,günaydın aşkım ben geldim,bak hala yatıyo,hemde
bembeyaz gelinliğiyle,yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum
onu,her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim,
uzatıyor kollarını yattığı yerden,tutuyorum ellerinden,tüy kadar hafif,ne
kadarda güzel meleğim benim,hoşçakal bekçi amca,bak koskoca adamda
ağlıyo,iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek,
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele,allahım onunla olunca o kadar
mutluyumki,bi ara yine gözgöze geliyoruz,bakmamalıydık,yine ağlıycaz,ne
kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum,işte bu günde
bitti,gitmeliyiz,bekçi amca kızar sonra,hoşgeldiniz iyi eğlendinizmi
bari,neler yaptınız bakalım,ağladık akşama kadar,her zamanki gibi
ha,evet,hadi meleğim sen şimdi yat,ben haftaya yine gelirim,,birgün
diyorum,birgün bende bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına,kapkara
gözlerini açarak yalvarırcasına,çabuk gel olurmu diyor,yakında meleğim çok
yakında,biliyorum şimdi iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamaz bi
tanem,yanaklarına bi öpücük konduruyorum,yine o toprak kokusu,geldim
anne,hoşgeldin oğlum,ÖLDÜR BENİ ANNE BENDE TOPRAK KOKMAK İSTİYORUM.
Tamamen Yaşanmış Gerçek Bir Hikayedir...Hikaye Uzun Gibi Görünüyor Fakat
Yarısına Geldiğinizde Gözyaşlarınıza Hakim Olamıyacaksınız...Böylece
Devamını da Okuyacaksınız...Bana İnanmıyormusunuz...? Buyrun Okuyun O
Zaman...
ÖLDÜR BENİ ANNE
bu anlatıcaklarımı,aşık olduklarını sanıp,daha gerçek aşkın ne olduğunu bile
bilmeyenlerin daha dikkatli okumasını istiyorum,ondan sonra yaşadıkları
gerçek aşkmıymış,basit bi hoşlanmamıymış karar versinler.
kalbimin hiç tanımadığı duyguları daha yeni yeni hissetmeye başladığı
dönemlerdi,çevremde bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım vardı,ama bi gariplik
vardı,mutlu değildim sanki aradığım başka birşeydi,her akşam eve gelir odama
çekilir ağlardım,noluyordu bana anlayamıyordum,birgün yine arkadaşlarla
beraberdim,beraberdim derken nasıl bi beraberlik,onlar bi araya toplanır
gülüp eğlenirlerken bense bi kenara çekilip içimdeki fırtınaları dinliyordum
her zamanki gibi,artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma,yanıma gelip
oturduğunu hiç farketmemişim,taki sanki çok derinlerden gelen bi SELAM
sesini duyana kadar,selam dedim bende,neden yalnız oturuyosun
dedi,bilmiyorum dedim,kimse seni anlamıyor,hatta kendin bile kendini
anlamıyorsun değilmi dedi,evet dedim,bende bu yüzden yanına geldim zaten
dedi,bende aynı durumdayım,seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere
dalmış görünce işte benim gibi biri daha dedim,
ve ilk defa onun yüzüne baktım,o anda kalbim durdu sanki,donup
kalmıştım,ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum,o gün sürekli onu
düşündüm,sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu,
o günden sonra hergün buluşmaya başladık,evleri iki mahalle kadar
uzaktaydı,bizim mahallede akrabaları vardı,ilk tanıştığımız gün onlara
gelmişler,böylece aylar geçti,artık ailelerimizde biliyordu,ya ben onlara
gidiyordum yada o bize geliyordu,yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk,
ama ikimizinde anlayamadığı birşeyler vardı,birbirimizi çok
seviyorduk,görmeden yapamıyorduk,arkadaşlık değildi bu,çünki diğer
arkadaşlarımızıda seviyorduk,bu çok farklı bişeydi,kimseyede
soramıyorduk,nasıl soralımki,biz bile bilmiyorduk ne olduğunu,bu çok yoğun
duyguların etkisiyle bazen mutluluktan bulutlara kadar çıkıyorduk,bazende o
küçücük kalplerimize sığdıramadığımız ve bi türlü anlamadığımız hisler
dünyasında sebepsiz yere ağlıyor gözyaşlarımızı birbirimize hediye
ediyorduk,,belki size saçma gelicek ama birbirimizi ilk gördüğümüz günü
anlatmıştım,ondan sonraki ilk buluşmamızda biraz konuştuktan sonra bi ara
gözgöze gelmiştik,ve daha ne olduğunu anlamadan ikimizde sebepsiz yere
birden ağlamaya başlamıştık,hemde ne ağlama sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz
yaşlarımız,işte o günden sonra bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre
bakamadık,hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk,bi gören
olsa bize gülerdi heralde,ama elimizde değildiki bakamıyorduk işte,
ama ne olursa olsun çok mutluyduk,artık ne güneşin doğuşunun,ne çiçeklerin
kokusunun,nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık,biz birbirimizde
kaybolmuştuk,taki bi akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar,kapıyı
annem açtı,gelen onun teyzesinin kızıydı,anneme bişeyler söyledi,annemde
hemen babamla bişiyler konuşup,banada sen evden ayrılma biz hemen geliyoruz
diyerek aceleyle çıktılar,bende hemen arkalarından çıktım,hava
kararmıştı,beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim,biraz gittikten
sonra bizim evin biraz ilerisinde bi market vardı,orada bi kalabalık
gördüm,oraya gidiyorlardı,biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı,yerde
yatan biri vardı,bende biraz daha yaklaştım,babam yerde yatan kişiyi
kucağına almıştı,bikaç adım daha yaklaştım ve kalbime binlerce ok birden
saplandı sanki,yerde yatan benim meleğimdi,oda beni gördü,eliyle bana gelme
diye işaret yaptı,ve bana bişeyler söylemek için ağzını açtığında,ağzından
kan boşaldığını gördüm,yanına gittim,o güzel başını babamın kucağından kendi
kucağıma aldım,hafifçe gülümsedi ve bak dedi napmışsın yeni gömleğine,onun
kanına bulanmış gömleğimi göstererek,iki hafta önce doğum günümde o
almıştı,ve birden başını karanlıkta benim seçemediğim kazanın olduğu bi yere
çevirip tüh yaa dedi,ne demek istediğini anlamamıştım,başını tekrar
çevirdiğimde ölmüştü,ondan sonrasını hatırlamıyorum,gözümü evde açtım,orada
bayılmışım,beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar,uzun süre
baygın halde yatmışım,
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım,kimse müdahale etmedi,doktor ağlarsa
müdahale etmeyin demiş,tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım,ondan sonraki
günlerde gözyaşım hiç dinmedi,aradan iki ay filan geçmişti,birgün anneme
onlara gitmek istediğimi söyledim,annem önce kabul etmedi ama yalvarmalarıma
dayanamayıp bi şartla kabul etti,gideriz ama orada ağlayıp annesini
üzmeyeceğine söz verirsen dedi,bende söz verdim ve gittik,bi süre oturduk
ama ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için,bak oğlum dedi
annesi,biribirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz,ne kadar
üzüldüğünüde biliyorum ama senden bir ricam var dedi,kızım son nefesini
senin kucağında vermiş,bana son anlarını anlatmanı istiyorum
dedi,şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki,anneme baktım boynunu büktü,bende onu
üzmeyecek şekilde anlattım,ama bi ara karanlıkta bi yere bakıp tüh yaa
dediğini anlamadığımı söyleyince,annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya
başladıki,bende zaten zor tutuyordum kendimi,ikimizde uzun süre ağladık,
biraz sakinleştikten sonra,artık bu dünyada yaşamam için hiç bir sebebin
kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı,
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış,anne demiş bu
yemeği ayhan çok sever,bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhanlara gidip
onunla beraber yiyeceğim demiş,anneside yalnız göndermemek için yakınlarında
oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş,yolda gelirlerken teyzesinin
kızı,sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım
demiş,kaldırımda beklerken bi araba vurup kaçmış,bize yakın oldukları için
teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş o akşam,ve o karanlığa
bakıpta tüh yaa dediği şeyde,bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına
üzüldüğü içinmiş,son anlarını yaşayan birisinin canından daha çok bana
getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar seven bir kalp
varmıdır daha şu lanet dünyada,başkasını sevebilirmiyim artık,aşık
olabilirmiyim başkasına,tahammül edebilirmiyim artık saçma sapan şeylerin
adını aşk koymalarına,bizim yaşadıklarımız bilemesekte gerçek aşktı,bunu
şimdi biliyorum, ama o bilmiyor,birgün birbirimize bir söz
vermiştik,hangimiz önce ölürsek diğerimizi cennetin kapısında
bekleyecekti,şimdi bende bilmeden yaşadığımız o tarif edilmez duygunun
gerçek aşk olduğunu,o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız cennetin kapısında
beni bekleyen meleğime anlatmak için,gelmesi için hergün yalvarıp dua
ettiğim beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum,AZRAİLİ
O ÖLDÜKTEN SONRA
bu gün hafta sonu,aşkımla buluşacağız,en güzel elbiselerimi giymeliyim,hangi
gömleği giysem acaba,yanakları gibi kırmızı olanımı yoksa gözleri gibi
kapkara olanımı,yada kazanın olduğu gün kanıyla üzerine çiçekler yaptığı
gömleğimi,ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf,ben en iyisi son
buluşmamızda başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim,evet evet bu
daha iyi,anne ben çıkıyorum,onamı,
tabiki anne yaa,her hafta sonu kiminle buluşurum ben,iyide neden
ağlıyosunki,şimdi gidip annesindende izin almalıyım,günaydın müsade
ederseniz kızınızla gezicez biraz,tabi oğlum,ona iyi bak olurmu,bak buda
ağlıyor,noluyo bunlara anlamıyorum,koşar adımlarla gidiyorum aşkıma,bu yolda
ne kadar uzun,her zamanki gibi bekçi amca karşılıyo beni,hoşgeldin oğlum,oda
seni bekliyodu,biliyorum,günaydın aşkım ben geldim,bak hala yatıyo,hemde
bembeyaz gelinliğiyle,yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum
onu,her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim,
uzatıyor kollarını yattığı yerden,tutuyorum ellerinden,tüy kadar hafif,ne
kadarda güzel meleğim benim,hoşçakal bekçi amca,bak koskoca adamda
ağlıyo,iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek,
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele,allahım onunla olunca o kadar
mutluyumki,bi ara yine gözgöze geliyoruz,bakmamalıydık,yine ağlıycaz,ne
kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum,işte bu günde
bitti,gitmeliyiz,bekçi amca kızar sonra,hoşgeldiniz iyi eğlendinizmi
bari,neler yaptınız bakalım,ağladık akşama kadar,her zamanki gibi
ha,evet,hadi meleğim sen şimdi yat,ben haftaya yine gelirim,,birgün
diyorum,birgün bende bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına,kapkara
gözlerini açarak yalvarırcasına,çabuk gel olurmu diyor,yakında meleğim çok
yakında,biliyorum şimdi iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamaz bi
tanem,yanaklarına bi öpücük konduruyorum,yine o toprak kokusu,geldim
anne,hoşgeldin oğlum,ÖLDÜR BENİ ANNE BENDE TOPRAK KOKMAK İSTİYORUM.