Annem Yok Artık..........
annem yok artık annemi sevmiyorum babam yok artık annem artik şiiri
Annem yok artık. Beni düşünen kalbi yok. Bitti.
Umutsuz olmak istemiyorum. Umutsuzluğun bir çıkar yol olmadığını biliyorum. Annem yok artık, yeryüzü çok gördü onu, kalabalığın arasında kuş gibi çırpınan varlığını çok gördü.
dalgın yüreğini çok gördü, bizim için çarpan, kaygılarla dolu yüreğini.
Annem yok artık. Bu kesin. Gelinecek bir yere gitmedi. İşte geldim çocuklar demeyecek, nasılsın yavrum demeyecek, sobanın yanına oturup uzatmayacak yorgun ayaklarını,
Sabah kahvaltılarının masası olmayacak artık, yine gel demeyecek, çıkarken ben kapıdan, çıkıp karanlığa karışırken
Yeni bir dönemi başladı ömrümün, annemin olmadığı dönemi, onu yüreğimin üstüne nasıl bastırmak istediğimi bilemeyecek artık
Gençlik dönemleri bir şey anlatmıyor bana, aklımda hep son dönemlerinin annemi
Hayatım sürüp gidecek, annem olmadan, çocuklarım olduğunda onlara annemi anlatabileceğim sadece
Fotoğraflarına bakacaklar, ufarak, biraz mahzunca bir kadın
Küçücük tozlu pabuçlarıyla merdivenleri merdivenleri tırmanıp kapımı açıp girmeyecek
Yüreği dopdolu, trafikten insanlardan şaşkın, kocasına sığınan biraz bütün fotoğraflarında
Hayatım rüzgâr gibi akıp geçiyor, uğultulu bir rüzgâr gibi akıp geçiyor hayatım
Annem diyemeyeceğim artık bir başkasına, sesimin anneme seslenirkenki tonuyla
Tatil dönüşlerinde annemin uğrayacağım evi yok, beni seven birileri olacak mı yine de
Gidip koşulsuz uzanacağım bir yatak, saçlarımı okşayacak bir el
Ama ben anneme de bütün bütüne hiçbir zaman bırakamadım kendimi
Saçlarımı okşarken, yorulur şimdi, bırakır şimdi diye düşünürdüm
Ve çılgınca yaramaz, beyni boş denecek kadar yaramaz, ve hastalıklı denecek kadar duyarlıklı bir çocuktum çocukluğumda da
Dizlerine oturduğum bir gün, indim utanarak, kısa pantolonumdan fırlayan ve bana artık çok büyümüş gelen dizlerimle
Oysa ilk okul ikide ya var ya yoktum daha
O zaman tanıdım sonsuz geniş caddelerini Kars'ın, sonsuz geniş göğünü ve o zamanlardan kaldı yüreğimde sonsuz bir uçurum duygusu
Annem hiç bir zaman bilmedi bunları, yüreği büyümüş bir çocuktum ben, gizli gizli ne kadar çok ağladım, bir gün öleceğini düşünerek onun
Annem yok artık, onun yüreğindeki ben de yokum, yani annemle tanımlanan ben de öldüm onunla
Şimdi yeni bir tanıma alıştırmalıyım kendimi, şimdi ben kendimi düşünmezken bile kim düşünür beni
Umutsuz olmamak gerektiğini biliyorum, bu acımasız gecede
Yazgı diye bir şey yok, içinde yaşadığımız bu toplum öldürdü annemi
Çarpıntılarla hırpalanan yüreği dayanamayıp parçalandı sonunda
Şimdi toprak dolar gözlerine, artık istese de kımıldayamaz, yokluk esir aldı onu
Bağladı ellerini kollarını sessizlik, çaresiz bile değil artık
Bir çocuk gibi korunmasız, karıştı bin yılın ölüsüne
Ama onun umutları benim de umutlarım olacak bundan böyle, çaresizleri korurken annemi de korumuş olacağım biraz
O dilediğince yaşayamadı ömrünü, varlığını özgürce geliştiremedi
Ama bütün insanlar varlıklarını özgürce geliştirebilecekler bir gün ve annemi hiçbir zaman unutmayacağım
Her ölüm kahramancadır, annem hepimizden önce yaşadı bu kahramanlığı
Ey benim yüreğim, güç ver bana, ey hayat güç ver bana, anneme yaraşan şiirler söyleyim
Boşuna yaşamış olmasın o, sonsuzlaşsın, içten, pürüzsüz dizelerimle
Nasıl acı duyarsa mağara adamı, nasıl çıkarsa ölçüsüz haykırışlar gırtlağından
Öyle bağırayım ben de, sonsuzlaşsın yüreğim, bütün insanlara sevgiler taşıyacak kadar
Ve öylesine güzelleşsin ki her şey, öylesine erisin ki yumuşak bir ışıkta
Öylesine bilgeleşeyim, öylesine sevgiyle dolsun ki kalbim, ölürken annemleşeyim
Biliyorum var olmaz bir daha yok olan şeyler, umurumda değil biçim değiştirişi maddenin, ruh diye bir şey de yok
Ama gizli sevgiler bulunup çıkarılırsa yüreklerinden insanların
Çıkarılırsa karanlığından unutuşun yaşanmış olan şeyler
Ve tek bir insan yüreği gibi çarparsa bir gün insanlık,
Hiçbir şey yok olmamış olacaktır, dönüşerek sonsuz, büyük, ve bütün zamanları birleştiren bir sEVGİ..
Anneciğim!
Evlatlar vardır başarılarını, zaferlerini yazarlar...
Sana yazacak bir başarım, bir ödülüm yok anne.
Keşke olsaydı da, seni sevindirebilseydim.
Keşke, benim de anneme yazacak, anlatacak başarılarım olsaydı.
Ama yok anne...
Sevdiğin, okşadığın saçlarıma aklar düştü anne.
İlk evvel saçlarım hayat mücadelesinde yenildi.
Düşmanlarım hep benden güçlü oldu anne.
Onların tahta kılıçları benim çelikten kılıcımı paramparça etti.
Onlar beni yenmek için ne senaryolar yazdı, ne iftiralar attılar.
Ben, ‘masumum’ bile diyemedim.
Düşmanlarıma hep yenildim anne.
Ve ne yazık ki, dostlarıma da... Dostlarım da beni hep yendi...
Ben onları dost bilirken onlar beni meydanlarda tuş ettiler.
Arkamda hep bir hançer yarası oldu anne.
Senin anlayacağın, dostlarım beni düşmanlarımdan daha beter etti!
Kahkahayı unuttum, tebessümle dost oldum.
Yüzümde acı bir tebessüm var şimdi.
Bahtıma yenildim anne!
Çocukluk yıllarımın özlemiyle seni aradım anne...
Senden daha şefkatlisini,
daha merhametlisini bulamayacağımı bilerek...
Her şey küçükken güzelmiş anne.
Şimdi büyüdüm ve yenilmeyi öğrendim anne.
Gülü çok sevdim, hele alını, pembesini...
Bahtıma hep beyazı düştü anne...
O çok sevdiğim güllerin, dikenlerine yenildim anne...
Açlığa-tokluğa, hastalığa-sağlığa, dosta-düşmana...
Hepsine ama hepsine yenildim...
Senin anlayacağın hayata yenildim anne...
Yenildim... ALINTI...
Annem yok artık. Beni düşünen kalbi yok. Bitti.
Umutsuz olmak istemiyorum. Umutsuzluğun bir çıkar yol olmadığını biliyorum. Annem yok artık, yeryüzü çok gördü onu, kalabalığın arasında kuş gibi çırpınan varlığını çok gördü.
dalgın yüreğini çok gördü, bizim için çarpan, kaygılarla dolu yüreğini.
Annem yok artık. Bu kesin. Gelinecek bir yere gitmedi. İşte geldim çocuklar demeyecek, nasılsın yavrum demeyecek, sobanın yanına oturup uzatmayacak yorgun ayaklarını,
Sabah kahvaltılarının masası olmayacak artık, yine gel demeyecek, çıkarken ben kapıdan, çıkıp karanlığa karışırken
Yeni bir dönemi başladı ömrümün, annemin olmadığı dönemi, onu yüreğimin üstüne nasıl bastırmak istediğimi bilemeyecek artık
Gençlik dönemleri bir şey anlatmıyor bana, aklımda hep son dönemlerinin annemi
Hayatım sürüp gidecek, annem olmadan, çocuklarım olduğunda onlara annemi anlatabileceğim sadece
Fotoğraflarına bakacaklar, ufarak, biraz mahzunca bir kadın
Küçücük tozlu pabuçlarıyla merdivenleri merdivenleri tırmanıp kapımı açıp girmeyecek
Yüreği dopdolu, trafikten insanlardan şaşkın, kocasına sığınan biraz bütün fotoğraflarında
Hayatım rüzgâr gibi akıp geçiyor, uğultulu bir rüzgâr gibi akıp geçiyor hayatım
Annem diyemeyeceğim artık bir başkasına, sesimin anneme seslenirkenki tonuyla
Tatil dönüşlerinde annemin uğrayacağım evi yok, beni seven birileri olacak mı yine de
Gidip koşulsuz uzanacağım bir yatak, saçlarımı okşayacak bir el
Ama ben anneme de bütün bütüne hiçbir zaman bırakamadım kendimi
Saçlarımı okşarken, yorulur şimdi, bırakır şimdi diye düşünürdüm
Ve çılgınca yaramaz, beyni boş denecek kadar yaramaz, ve hastalıklı denecek kadar duyarlıklı bir çocuktum çocukluğumda da
Dizlerine oturduğum bir gün, indim utanarak, kısa pantolonumdan fırlayan ve bana artık çok büyümüş gelen dizlerimle
Oysa ilk okul ikide ya var ya yoktum daha
O zaman tanıdım sonsuz geniş caddelerini Kars'ın, sonsuz geniş göğünü ve o zamanlardan kaldı yüreğimde sonsuz bir uçurum duygusu
Annem hiç bir zaman bilmedi bunları, yüreği büyümüş bir çocuktum ben, gizli gizli ne kadar çok ağladım, bir gün öleceğini düşünerek onun
Annem yok artık, onun yüreğindeki ben de yokum, yani annemle tanımlanan ben de öldüm onunla
Şimdi yeni bir tanıma alıştırmalıyım kendimi, şimdi ben kendimi düşünmezken bile kim düşünür beni
Umutsuz olmamak gerektiğini biliyorum, bu acımasız gecede
Yazgı diye bir şey yok, içinde yaşadığımız bu toplum öldürdü annemi
Çarpıntılarla hırpalanan yüreği dayanamayıp parçalandı sonunda
Şimdi toprak dolar gözlerine, artık istese de kımıldayamaz, yokluk esir aldı onu
Bağladı ellerini kollarını sessizlik, çaresiz bile değil artık
Bir çocuk gibi korunmasız, karıştı bin yılın ölüsüne
Ama onun umutları benim de umutlarım olacak bundan böyle, çaresizleri korurken annemi de korumuş olacağım biraz
O dilediğince yaşayamadı ömrünü, varlığını özgürce geliştiremedi
Ama bütün insanlar varlıklarını özgürce geliştirebilecekler bir gün ve annemi hiçbir zaman unutmayacağım
Her ölüm kahramancadır, annem hepimizden önce yaşadı bu kahramanlığı
Ey benim yüreğim, güç ver bana, ey hayat güç ver bana, anneme yaraşan şiirler söyleyim
Boşuna yaşamış olmasın o, sonsuzlaşsın, içten, pürüzsüz dizelerimle
Nasıl acı duyarsa mağara adamı, nasıl çıkarsa ölçüsüz haykırışlar gırtlağından
Öyle bağırayım ben de, sonsuzlaşsın yüreğim, bütün insanlara sevgiler taşıyacak kadar
Ve öylesine güzelleşsin ki her şey, öylesine erisin ki yumuşak bir ışıkta
Öylesine bilgeleşeyim, öylesine sevgiyle dolsun ki kalbim, ölürken annemleşeyim
Biliyorum var olmaz bir daha yok olan şeyler, umurumda değil biçim değiştirişi maddenin, ruh diye bir şey de yok
Ama gizli sevgiler bulunup çıkarılırsa yüreklerinden insanların
Çıkarılırsa karanlığından unutuşun yaşanmış olan şeyler
Ve tek bir insan yüreği gibi çarparsa bir gün insanlık,
Hiçbir şey yok olmamış olacaktır, dönüşerek sonsuz, büyük, ve bütün zamanları birleştiren bir sEVGİ..
Anneciğim!
Evlatlar vardır başarılarını, zaferlerini yazarlar...
Sana yazacak bir başarım, bir ödülüm yok anne.
Keşke olsaydı da, seni sevindirebilseydim.
Keşke, benim de anneme yazacak, anlatacak başarılarım olsaydı.
Ama yok anne...
Sevdiğin, okşadığın saçlarıma aklar düştü anne.
İlk evvel saçlarım hayat mücadelesinde yenildi.
Düşmanlarım hep benden güçlü oldu anne.
Onların tahta kılıçları benim çelikten kılıcımı paramparça etti.
Onlar beni yenmek için ne senaryolar yazdı, ne iftiralar attılar.
Ben, ‘masumum’ bile diyemedim.
Düşmanlarıma hep yenildim anne.
Ve ne yazık ki, dostlarıma da... Dostlarım da beni hep yendi...
Ben onları dost bilirken onlar beni meydanlarda tuş ettiler.
Arkamda hep bir hançer yarası oldu anne.
Senin anlayacağın, dostlarım beni düşmanlarımdan daha beter etti!
Kahkahayı unuttum, tebessümle dost oldum.
Yüzümde acı bir tebessüm var şimdi.
Bahtıma yenildim anne!
Çocukluk yıllarımın özlemiyle seni aradım anne...
Senden daha şefkatlisini,
daha merhametlisini bulamayacağımı bilerek...
Her şey küçükken güzelmiş anne.
Şimdi büyüdüm ve yenilmeyi öğrendim anne.
Gülü çok sevdim, hele alını, pembesini...
Bahtıma hep beyazı düştü anne...
O çok sevdiğim güllerin, dikenlerine yenildim anne...
Açlığa-tokluğa, hastalığa-sağlığa, dosta-düşmana...
Hepsine ama hepsine yenildim...
Senin anlayacağın hayata yenildim anne...
Yenildim...