M
Misafir
Forum Okuru
anne olmak isteyenler
anne olmak isteyenler çoçuk isteyenlerin yapması gerekenler bebek istiyorum ama olmuyor bebek yapmak için ne yapmak lazım istiyorum olmuyor
"Anatomik bozukluğu olmayan kimse kısır olamaz, sadece "vücut dengesi" bozulmuştur ve bunu da tüpbebek işlemi tek başına çözemez. Vücudun sağlıklı işlevini yerine getirmesini sağlamak için kendimizin yapması gereken şeyler var. Oldukça detay var ama size müjdem şu: BUNUN BİR ÇÖZÜMÜ VAR. Temel olarak, beslenme tarzı+yaşam tarzı+akupunktur+bitkisel çaylar ve ilaçlar+stres gidermenin hepsini içeren bir programla 3-6 ayda bunu halletmek mümkün
Ben ve benim gibi olanlar kendinizi iyi hissetmek gevşemek için, sizi iyi hissettiren şeylerin bir listesini yapın. Mesela ben Bon Jovi (soft rock) dinlemekle çok rahatlıyorum. İş dışında ilgilendiğim konularda sürükleyici kitaplar okuyup aklımı dağıtmak bana iyi geliyor. Namaz kılmak bana iyi geliyor. İşimdeki bir problemi çözmeyi başarmak bana iyi geliyor. Birisine bir konuda yardım etmek de öyle. 80'lerden bizim lise üniversite gençliğimde ezberlediğim şarkıları bağıra bağıra söylemek bana iyi geliyor. Yürüyüş yaparken mp3 player'ımdan joy fm dinlemek. Gerçi joy fm dinlemeyi herzaman çok seviyorum da.
Kendimize vakit ayırmak önemli. Yani gerçekten sırf kendimize. Pazar günleri öğleden sonra 2 saat boyunca uzanıp kitap okumak çok çok keyifli benim için. Ya da çok sevdiğim bir kız arkadaşımla Secret kitabındaki çekim yasasının nasıl işlediğine dair yaşadığımız örneklerin sohbetini yapmak mesela. Ben sanat insanı değilim. Resim, heykel, şiirle pek aram yok. Belki siz öylesiniz. Hobilerinize zaman ayırıp haftada bir tazelenmek lazım. Haytın sadece işten ya da çocuk yapmaktan ibaret olmadığını duyumsamak lazım.
Hayatta problemler bitmez ama önemli oln bizim tavrımız. "Ben bu problemin beni kötü hissettirmesine izin vermeyeceğim ya. O beni yönetmeyecek bilakis ben hayatımı yöneteceğim. Güçlü olan benim ve problemlere sinirlenilecek şeyler olarak değil, "durum" olarak bakabilirim. Böyle karar verdim." diyebiliyor muyuz? Dememiz lazım, çünkü demediğimiz her olay bizi bebeğimizden biraz daha uzaklaştırıyor. Tabii yapması söylemesi kadar kolay değil ama biraz uğraşınca sinirli kalma sğremiz gitgide azalmaya başlıyor. Zaten ne diyor Secret'taki çekim yasası: Herşeyi kendimize çeken biziz. Olay budur yani.
Herkes kendi hayatını kendi kontrolüne almalı. Uzmanları bizim emrimizdeki parayla tuttuğumuz kişiler olarak biraz görebilmeliyiz. Aşırı güven ve saygı göstermemek, kendi aklımızı hafife almamak gerek.
Secret filmini izleyenler ya da kitabı okuyanlar bilecek, çekim yasasını. Yani başımıza gelen herşeyi biz düşüncelerimizle kendimize çekiyoruz. Açıkçası hayatımızdaki en küçük şeyden en büyüğüne senaryomuzu biz yazıyoruz. Hazırlandığımız bir olayın nasıl gelişebileceğine ilişkin tüm alternatiflerin farkında olarak, bizim hangi alternatifi seçtiğimize karar verirsek olay öyle gelişiyor. Yani olayın nasıl gelişmesini istiyorsak önceden gözümüzde öyle canlandırmalıyız. Bu gerçek bir öneri çünkü defalarca denedim ve işe yaradığını deneyimledim.
Bazen istemediğimiz halde gerçekleşen ve ben ne düşündüm ki bu oldu dediğimiz ve anlayamadığımız durumlar var. Lous Hay diye bir yazarı belki duydunuz. Her hastalığın psikolojik sebebi olduğundan bahseder. Mesela düşük için bebek sahibi olmaya hazır olmamadır sebep der. Bir olay, bir konu hakkında yeternce bilgi sahibi olmayınca onun bizim için en ideal durumunun ne olduğunu bilemediğimiz için hazılrıksız yakalanıyoruz.
Bakın ben uzun zaman bebek sahibi olmayı, yaşımız ilerliyor herkesin oluyor bizim de olmalı diye aklımla istemiştim. Ama kendimi çocuklu bir kadın olarak zihnimde bir türlü canlandıramıyordum. Çocukları çok sevmeme, onlarla iyi anlaşmama rağmen. Halbuki ben kendimi bildim bileli çift olarak düşünmüştüm. Benim iyi bir hayat arkadaşım olacaktı. Ama aile kurmak? Bu çip yoktu kafamda. Neden? Neden? Neden?
Düşüne düşüne en sonunda buldum: Benim annemle babam son derece mutsuz bir evlilikten ve 3 çocuktan sonra 21 yıl sonra boşandılar. Annem bana herzaman evliliğin mutsuz ve erkeklerin bencil olduğunu, mutlaka ekonomik özgürlüğümü elime almam gerektiğini söyleyip dururdu. Tabii ben onun hatalarını da bir miktar görüyordum. Hni hep ben haklıyım tutumu vardır ya. Ben de kendi kendime ona iyi bir evliliğin yapılabileceğini ispatlayacağımı söylerdim. Ama sonuçta hiç kimse bana bir gün senin de çocukların olacak, ailen olacak vb.demedi büyürken. Bunun farkına varınca, hamile olup anne olmaya kendimi zaten hazırlayamamış olduğumu anladım. Zaten bizden önceki jenerasyonda çok mutlu bir evlilik de görmedim Yaşıtlarımın çoğunun annebabasının evliliği de gayet bozuk. Secret'ta da diyordu ki, dünyada ailelerin %85'i sorunluymuş. Ben de işte beynime farketmeden yüklenen bu programlar yüzünden çocuk sahibi olma işini yandan çarklı götürüyordum, işime odaklanmaktan kendimi alamıyordum. O zaman dedim ki kendi kendime: Benim şu an çok sevdiğim bir eşim var. Geçmişten, herşeyden bağımsız olarak yeniden tanımlayayım kendime uygun aile yapısını. Ben nasıl bir anne olurdum, ya da olmak isterdim? Gerçekten, iyice içime yöneldim. Aslında bir taraftan Secret'ta dediği gibi, olmasını istemediğim şeyi istemiyorum demek yerine, olmasını gerçekten isteyeceğim aile ve annelik görüntüsünü keşfettim kendi içimde. Çocuk sahibi olmayı neden isterim? Sadece kendimle ilgili sebep ne olabilir sorusuna eskiden cevap veremezken, şimdi veriyorum. Bunları yaptıktan sonra işler daha kolaylaştı.
Beynimiz çok güçlü. Farketmediğimiz ne gibi inançların, endişelerin, arzuların bizi yönettiğini ya da engellediğini keşfedince yaşamımızdaki tıkanıklıkları rahat açıyoruz.
Zaten ben herkesin hayatında problemlerin, gelişme fırsatları olduğuna inanıyorum. Mesela bir arkadaşım da 30'larının sonunda ama hala bir hayat arkadaşına rastlamadı. Bunun için odaklanmıyor da. Psikolojye, meditasyona vb. düşkün birisi. Geçenlerde şunun farkına varmış, bir eşin onun bu uğraşlarını engelleyeceği, kendisiyle ilgilenmesini isteyip onu anlamayacağı korkusunu taşıdığını keşfetmiş. Oysa ki aynı konulara ilgi duyan erkekler de var. Bakın, öyle bir erkeği tarif edip düşlemek yerine, uymayan birinin gelmesinden korkmaya devam ettiği için tıkanıklık devam ediyordu.
Umarım, anlatmak istediğim şeyi anlatabilmişimdir. Kendinize sorun: Gerçekten ama gerçekten tüm benliğinizle anne olmaya hazır mısınız? Yoksa çocuk sahibi olduğunuzda başınıza gelebilecekler hakkında endişeleriniz var mı? Mesela, politika ile aşırı ilgili biriyseniz, ciddi Greenpeace sempatizanı iseniz içten içe dünyada savaşlar var, ne olacak bu çocukların geleceği diye düşünüyor olmanız bile sizi geri tutuyor olabilir. "
Yukarıdaki konuşmalardan da hissetmiş olacağınız gibi, çoğumuzda kendini anne olarak hayal edememe durumu var. Bu da bize şunu söylemiyor mu: Ne kadar bitki çayı içersek içelim, ne kadar akupunktura gidersek gidelm, ne kadar tüp bebek denersek deneyelim, yapacağımız hiçbirşey düşüncelerimiz doğru olmadıkça işe yaramayacaktır. Çünkü herzaman dıştan bir etki bekliyor olacağız. Bu uğraşların getireceği faydayı, düşünce seviyesinde fark etmeden, reddediyor olacağız. Oysa ki Secret'taki çekim yasasında ne diyordu: İçinde bulunduğunuz durumu düşünüp dururanız o durum pekişir ve tekrar eder. Çünkü ne düşünürsek onu çekeriz kendimize. Sdece rasyonel olarak yani mantığımızla çocuk isterken, kendimizi hala çocuk sahibi olmayan bir kadın olarak yani şu anki gerçekliğimizle kabul etmeye devam ettiğimizde evren bunu istediğimizi sanmaya devam edecek.
Yapmamız gereken önce gerçekliğimizi kendi zihnimizde değiştirmek. Yine Secret'ta diyordu ki, mesela borçlarınız var diyelim. Eğer sürekli bundan yakınırsanız, arkadaşlarınıza borçlarınızdan bahseder, kredi kartı kstrenizde ne kadar borcunuz olduğuna bakıp durur gergin olmaya devam ederseniz, bu durumu pekiştirmekten başka birşey yapmamış olursunuz. Borçlar devam eder. Oysa yapılması gereken, ne kadar ekstra para gerektiğine odaklanmak ya da mesela bankanızdaki hesap bakiyesinin ne kadar olmasını istediğinizi düşünüp onu gözünüzde canlandırmak. Buna yardım etmesi için de işte hesap dökümünüzü alın ve bakiye kısmını silip oraya olmasını istediğiniz rakamı yazın. Yine mesela kilo vermek istiyorsanız, kilo vermeye değil, ideal kilonuza odaklanın. İnce kadın resimleri tutun gözünüzün önünde vb.
Çocuk konusuyla da ilgili olarak ben ne yapmıştım biliyor musunuz? Nasıl bir anne olmak isterim sorusunu cevaplayınca Angelina Jolie'yi çok beğendiğimi farkettim. Ne kadar tatlı bir kadın değil mi? Asya'dan Afrika'dan çocuk evlat edindi, kimsye müdana etmeden, kocasızken, kendiçocuğum olsun önce demedi, çok şefkatli yardımsever biri, BM elçisi, aynı zamanda da çok hoş, güzel vücutlu alımlı kadın, güçlü kadın rolleri oynuyor. Tabi ben özel hayatında nasıl birisi bilmem ama imaj olarak bence çok hoş. İnternetten onun bir resmii buldum, duvr kağıdı yaptım laptopuma. 2 hafta kadar durdu ama kafamdaki resmi değiştirmeme yetti.
Biz bu şekilde zihn resimlerimizi olması gerekene yöneltmek üzere besleme yapmamız lazım. Hayal kurma seansları yapmamız lazım. BAşta biraz zor oluyor ama sebat edince kısa sürede kolaylaşmaya başlıyor.
Dün yen bir yere maniküre gittim. Manikürcü kızla sohbet ederken bir şekilde onun da açıklanamayan infertilite ile uğraştığını öğrendim! Çekim yasası! Artık hep bu tarz insanlar çıkıyor karşıma heryerde! 25 yaşında kızcağız. 3 yıllık evli, 1,5 yıldır hamile kalmıyormuş ama dr.lar da hiçbir şey bulamamışlar. İlk soduğum şey şu oldu: Kendini çocuklu bir kadın olarak hayal edebiliyor musun? "Tabii ki hayır" dedi. Çocuğum olmadan nasıl hayal edeyim? İşte dedim bence sebep bu. Sen bunu bir dene. Hayatta isteklerimiz böyle gerçekleşmiyor. Yani önce gerçek olsun sonra ben ona alışırım olmuyor. Önce hayal edip o fikre alışacaksın, sonra o sana gelecek. Kendini o gerçeklik içinde görebilmen lazım. Çok şaşırdı ama çok ilgisini çekti. Secret kitabını da bir kadının elinde görmüş dün. Hemen alayım dedi. Tabii benim de bu yolu kullandığımı ve işe yaradığını duyunca daha bir inandı. Ona sizden de bahsettim. Çoğumuzun kendini böyle hayal edemediğinden filan. İlginç bir manikürdü. Tırnak etlerimi biraz derin kesti ama n'apalım.
"Anatomik bozukluğu olmayan kimse kısır olamaz, sadece "vücut dengesi" bozulmuştur ve bunu da tüpbebek işlemi tek başına çözemez. Vücudun sağlıklı işlevini yerine getirmesini sağlamak için kendimizin yapması gereken şeyler var. Oldukça detay var ama size müjdem şu: BUNUN BİR ÇÖZÜMÜ VAR. Temel olarak, beslenme tarzı+yaşam tarzı+akupunktur+bitkisel çaylar ve ilaçlar+stres gidermenin hepsini içeren bir programla 3-6 ayda bunu halletmek mümkün
Ben ve benim gibi olanlar kendinizi iyi hissetmek gevşemek için, sizi iyi hissettiren şeylerin bir listesini yapın. Mesela ben Bon Jovi (soft rock) dinlemekle çok rahatlıyorum. İş dışında ilgilendiğim konularda sürükleyici kitaplar okuyup aklımı dağıtmak bana iyi geliyor. Namaz kılmak bana iyi geliyor. İşimdeki bir problemi çözmeyi başarmak bana iyi geliyor. Birisine bir konuda yardım etmek de öyle. 80'lerden bizim lise üniversite gençliğimde ezberlediğim şarkıları bağıra bağıra söylemek bana iyi geliyor. Yürüyüş yaparken mp3 player'ımdan joy fm dinlemek. Gerçi joy fm dinlemeyi herzaman çok seviyorum da.
Kendimize vakit ayırmak önemli. Yani gerçekten sırf kendimize. Pazar günleri öğleden sonra 2 saat boyunca uzanıp kitap okumak çok çok keyifli benim için. Ya da çok sevdiğim bir kız arkadaşımla Secret kitabındaki çekim yasasının nasıl işlediğine dair yaşadığımız örneklerin sohbetini yapmak mesela. Ben sanat insanı değilim. Resim, heykel, şiirle pek aram yok. Belki siz öylesiniz. Hobilerinize zaman ayırıp haftada bir tazelenmek lazım. Haytın sadece işten ya da çocuk yapmaktan ibaret olmadığını duyumsamak lazım.
Hayatta problemler bitmez ama önemli oln bizim tavrımız. "Ben bu problemin beni kötü hissettirmesine izin vermeyeceğim ya. O beni yönetmeyecek bilakis ben hayatımı yöneteceğim. Güçlü olan benim ve problemlere sinirlenilecek şeyler olarak değil, "durum" olarak bakabilirim. Böyle karar verdim." diyebiliyor muyuz? Dememiz lazım, çünkü demediğimiz her olay bizi bebeğimizden biraz daha uzaklaştırıyor. Tabii yapması söylemesi kadar kolay değil ama biraz uğraşınca sinirli kalma sğremiz gitgide azalmaya başlıyor. Zaten ne diyor Secret'taki çekim yasası: Herşeyi kendimize çeken biziz. Olay budur yani.
Herkes kendi hayatını kendi kontrolüne almalı. Uzmanları bizim emrimizdeki parayla tuttuğumuz kişiler olarak biraz görebilmeliyiz. Aşırı güven ve saygı göstermemek, kendi aklımızı hafife almamak gerek.
Secret filmini izleyenler ya da kitabı okuyanlar bilecek, çekim yasasını. Yani başımıza gelen herşeyi biz düşüncelerimizle kendimize çekiyoruz. Açıkçası hayatımızdaki en küçük şeyden en büyüğüne senaryomuzu biz yazıyoruz. Hazırlandığımız bir olayın nasıl gelişebileceğine ilişkin tüm alternatiflerin farkında olarak, bizim hangi alternatifi seçtiğimize karar verirsek olay öyle gelişiyor. Yani olayın nasıl gelişmesini istiyorsak önceden gözümüzde öyle canlandırmalıyız. Bu gerçek bir öneri çünkü defalarca denedim ve işe yaradığını deneyimledim.
Bazen istemediğimiz halde gerçekleşen ve ben ne düşündüm ki bu oldu dediğimiz ve anlayamadığımız durumlar var. Lous Hay diye bir yazarı belki duydunuz. Her hastalığın psikolojik sebebi olduğundan bahseder. Mesela düşük için bebek sahibi olmaya hazır olmamadır sebep der. Bir olay, bir konu hakkında yeternce bilgi sahibi olmayınca onun bizim için en ideal durumunun ne olduğunu bilemediğimiz için hazılrıksız yakalanıyoruz.
Bakın ben uzun zaman bebek sahibi olmayı, yaşımız ilerliyor herkesin oluyor bizim de olmalı diye aklımla istemiştim. Ama kendimi çocuklu bir kadın olarak zihnimde bir türlü canlandıramıyordum. Çocukları çok sevmeme, onlarla iyi anlaşmama rağmen. Halbuki ben kendimi bildim bileli çift olarak düşünmüştüm. Benim iyi bir hayat arkadaşım olacaktı. Ama aile kurmak? Bu çip yoktu kafamda. Neden? Neden? Neden?
Düşüne düşüne en sonunda buldum: Benim annemle babam son derece mutsuz bir evlilikten ve 3 çocuktan sonra 21 yıl sonra boşandılar. Annem bana herzaman evliliğin mutsuz ve erkeklerin bencil olduğunu, mutlaka ekonomik özgürlüğümü elime almam gerektiğini söyleyip dururdu. Tabii ben onun hatalarını da bir miktar görüyordum. Hni hep ben haklıyım tutumu vardır ya. Ben de kendi kendime ona iyi bir evliliğin yapılabileceğini ispatlayacağımı söylerdim. Ama sonuçta hiç kimse bana bir gün senin de çocukların olacak, ailen olacak vb.demedi büyürken. Bunun farkına varınca, hamile olup anne olmaya kendimi zaten hazırlayamamış olduğumu anladım. Zaten bizden önceki jenerasyonda çok mutlu bir evlilik de görmedim Yaşıtlarımın çoğunun annebabasının evliliği de gayet bozuk. Secret'ta da diyordu ki, dünyada ailelerin %85'i sorunluymuş. Ben de işte beynime farketmeden yüklenen bu programlar yüzünden çocuk sahibi olma işini yandan çarklı götürüyordum, işime odaklanmaktan kendimi alamıyordum. O zaman dedim ki kendi kendime: Benim şu an çok sevdiğim bir eşim var. Geçmişten, herşeyden bağımsız olarak yeniden tanımlayayım kendime uygun aile yapısını. Ben nasıl bir anne olurdum, ya da olmak isterdim? Gerçekten, iyice içime yöneldim. Aslında bir taraftan Secret'ta dediği gibi, olmasını istemediğim şeyi istemiyorum demek yerine, olmasını gerçekten isteyeceğim aile ve annelik görüntüsünü keşfettim kendi içimde. Çocuk sahibi olmayı neden isterim? Sadece kendimle ilgili sebep ne olabilir sorusuna eskiden cevap veremezken, şimdi veriyorum. Bunları yaptıktan sonra işler daha kolaylaştı.
Beynimiz çok güçlü. Farketmediğimiz ne gibi inançların, endişelerin, arzuların bizi yönettiğini ya da engellediğini keşfedince yaşamımızdaki tıkanıklıkları rahat açıyoruz.
Zaten ben herkesin hayatında problemlerin, gelişme fırsatları olduğuna inanıyorum. Mesela bir arkadaşım da 30'larının sonunda ama hala bir hayat arkadaşına rastlamadı. Bunun için odaklanmıyor da. Psikolojye, meditasyona vb. düşkün birisi. Geçenlerde şunun farkına varmış, bir eşin onun bu uğraşlarını engelleyeceği, kendisiyle ilgilenmesini isteyip onu anlamayacağı korkusunu taşıdığını keşfetmiş. Oysa ki aynı konulara ilgi duyan erkekler de var. Bakın, öyle bir erkeği tarif edip düşlemek yerine, uymayan birinin gelmesinden korkmaya devam ettiği için tıkanıklık devam ediyordu.
Umarım, anlatmak istediğim şeyi anlatabilmişimdir. Kendinize sorun: Gerçekten ama gerçekten tüm benliğinizle anne olmaya hazır mısınız? Yoksa çocuk sahibi olduğunuzda başınıza gelebilecekler hakkında endişeleriniz var mı? Mesela, politika ile aşırı ilgili biriyseniz, ciddi Greenpeace sempatizanı iseniz içten içe dünyada savaşlar var, ne olacak bu çocukların geleceği diye düşünüyor olmanız bile sizi geri tutuyor olabilir. "
Yukarıdaki konuşmalardan da hissetmiş olacağınız gibi, çoğumuzda kendini anne olarak hayal edememe durumu var. Bu da bize şunu söylemiyor mu: Ne kadar bitki çayı içersek içelim, ne kadar akupunktura gidersek gidelm, ne kadar tüp bebek denersek deneyelim, yapacağımız hiçbirşey düşüncelerimiz doğru olmadıkça işe yaramayacaktır. Çünkü herzaman dıştan bir etki bekliyor olacağız. Bu uğraşların getireceği faydayı, düşünce seviyesinde fark etmeden, reddediyor olacağız. Oysa ki Secret'taki çekim yasasında ne diyordu: İçinde bulunduğunuz durumu düşünüp dururanız o durum pekişir ve tekrar eder. Çünkü ne düşünürsek onu çekeriz kendimize. Sdece rasyonel olarak yani mantığımızla çocuk isterken, kendimizi hala çocuk sahibi olmayan bir kadın olarak yani şu anki gerçekliğimizle kabul etmeye devam ettiğimizde evren bunu istediğimizi sanmaya devam edecek.
Yapmamız gereken önce gerçekliğimizi kendi zihnimizde değiştirmek. Yine Secret'ta diyordu ki, mesela borçlarınız var diyelim. Eğer sürekli bundan yakınırsanız, arkadaşlarınıza borçlarınızdan bahseder, kredi kartı kstrenizde ne kadar borcunuz olduğuna bakıp durur gergin olmaya devam ederseniz, bu durumu pekiştirmekten başka birşey yapmamış olursunuz. Borçlar devam eder. Oysa yapılması gereken, ne kadar ekstra para gerektiğine odaklanmak ya da mesela bankanızdaki hesap bakiyesinin ne kadar olmasını istediğinizi düşünüp onu gözünüzde canlandırmak. Buna yardım etmesi için de işte hesap dökümünüzü alın ve bakiye kısmını silip oraya olmasını istediğiniz rakamı yazın. Yine mesela kilo vermek istiyorsanız, kilo vermeye değil, ideal kilonuza odaklanın. İnce kadın resimleri tutun gözünüzün önünde vb.
Çocuk konusuyla da ilgili olarak ben ne yapmıştım biliyor musunuz? Nasıl bir anne olmak isterim sorusunu cevaplayınca Angelina Jolie'yi çok beğendiğimi farkettim. Ne kadar tatlı bir kadın değil mi? Asya'dan Afrika'dan çocuk evlat edindi, kimsye müdana etmeden, kocasızken, kendiçocuğum olsun önce demedi, çok şefkatli yardımsever biri, BM elçisi, aynı zamanda da çok hoş, güzel vücutlu alımlı kadın, güçlü kadın rolleri oynuyor. Tabi ben özel hayatında nasıl birisi bilmem ama imaj olarak bence çok hoş. İnternetten onun bir resmii buldum, duvr kağıdı yaptım laptopuma. 2 hafta kadar durdu ama kafamdaki resmi değiştirmeme yetti.
Biz bu şekilde zihn resimlerimizi olması gerekene yöneltmek üzere besleme yapmamız lazım. Hayal kurma seansları yapmamız lazım. BAşta biraz zor oluyor ama sebat edince kısa sürede kolaylaşmaya başlıyor.
Dün yen bir yere maniküre gittim. Manikürcü kızla sohbet ederken bir şekilde onun da açıklanamayan infertilite ile uğraştığını öğrendim! Çekim yasası! Artık hep bu tarz insanlar çıkıyor karşıma heryerde! 25 yaşında kızcağız. 3 yıllık evli, 1,5 yıldır hamile kalmıyormuş ama dr.lar da hiçbir şey bulamamışlar. İlk soduğum şey şu oldu: Kendini çocuklu bir kadın olarak hayal edebiliyor musun? "Tabii ki hayır" dedi. Çocuğum olmadan nasıl hayal edeyim? İşte dedim bence sebep bu. Sen bunu bir dene. Hayatta isteklerimiz böyle gerçekleşmiyor. Yani önce gerçek olsun sonra ben ona alışırım olmuyor. Önce hayal edip o fikre alışacaksın, sonra o sana gelecek. Kendini o gerçeklik içinde görebilmen lazım. Çok şaşırdı ama çok ilgisini çekti. Secret kitabını da bir kadının elinde görmüş dün. Hemen alayım dedi. Tabii benim de bu yolu kullandığımı ve işe yaradığını duyunca daha bir inandı. Ona sizden de bahsettim. Çoğumuzun kendini böyle hayal edemediğinden filan. İlginç bir manikürdü. Tırnak etlerimi biraz derin kesti ama n'apalım.
Moderatör tarafında düzenlendi: