İ
İslami Yazar
Forum Okuru
Allaha şükretmenin önemi
Şükür duygusundan yoksun yaşamak çok ağırdır. Şükürsüzlük hayatı azaba çevirir. Şükrün ne olduğunu bilen insan dünyaya sahip olsa da, gönlünde dünyaya zerre kadar yer vermiyor. Şükürsüz insanın kalbini ise dünya sevgisi işgal ediyor. Kalbi dünya ile işgal olanların ise yüzü gülmüyor.Şükür duygusu bize emanet olarak verilen bütün nimetlerin gerçek sahibinin Allah olduğunu kabul etmek ve tüm davranışlarını bu düzlemde kurmaktır
Şükür duygusunun temelinde tevekkül anlayışı dayanır. Yani bir şey elde etmek istiyorsan, bunun için gereken bütün şartları yerine getirip, neticeyi Allah'tan istemelisin ve verdiği her şeye razı olmalısın. Unutmayalım ki, zengin varlılığı ile, fakir ise fakirliği ile imtahandadır.Aslında şükür duygusu mutluluğun başka adıdır. Çünkü mutluluğun tadı şükür duygusundadır
Şükürsüzlük manevi hastalıktır, hem de çok ağır hastalık. Şükürsüzlük Allah'a itirazın bir seçeneğidir. Şükür ne kadar zenginleşirse , şükürsüzlük de o kadar mahrumiyettir. Şükür maddi-manevi her türlü nimetin, servetin ngiriş kapısıdır. Allah şükür edenlerin kısmetini artırır.
Kalp ve dil ile birlikte, şükrün bilfiil olması da çok önemlidir. İnsan mal-mülk, servet, zenginlik, makam, makam, görev, itibar, zeka, sağlık, güç gibi nimetlerden Allah yolunda ve Allah'ın emrettiği şekilde istifade etmese, o, verilen nimetin şükrünü hakkıyla yerine getirmemiş olur.Mümin şükür etmekle Allah'ın sevgisini ve rızasını kazanır, O'na daha çok yaklaşır. Sebeplere, araçlara takılıp kalmıyor , sahip olduğu her şeyin yalnızca Allah'tan geldiğini bilir ve O'na karşı gelmekten uzaklaşıyor. Bu şekilde verilen nimetin maddi zevkinden tekrar tekrar manevi zevki alır. Verilen bu nimetler vesilesiyle Allah'ı tavsif edip yüceltir.
Bu dünyada verilen tüm nimetler şükrü veya nankörlüğü ortaya çıkarmak için yaratılmış imtihan aracıdır. Vicdanı olan insan etrafına baktığı zaman her yandan Allah'ın nimetleriyle kapsayan edildiğini, bu nimetlere herhangi gücün yardımı ile değil, sadece Allah'ın dilemesiyle kavuşabilir olabileceğini kavrar. İnsanın kendine ait sandığı bedeni, aklı, zekası, duyguları, sağlığı ve gücü de bu nimetlerin sadece bir parçasıdır.
Dolayısıyla şükretmek sadece belirli zamanlarda büyük kazanç veya fayda elde edildiğinde, güzel yemek tüketildiğinde veya tehlikeden kurtarıp kurtulduklarında dilucu "Elhamdülillah, Allah'a çok şükür" demek değildir. Şükür her zaman tüm kalple yaşanacak ruh halidir. Çünkü Allah'ın nimetlerini saymakla, ayetin ifadesiyle, hatta genelleme yapmakla bile bitirmek mümkün değil.
Allah'ın nimetlerine şükür etmemek veya az şükretmek nankörlüktür. Bu ise şeytanın insanlara karşı kurduğu çok büyük hiledir. Şeytan her zaman insanları şükür etmekten uzaklaştırmak istiyor. Bilindiği gibi, şeytanın sadece bir amacı var: insanların şükür etmelerine engel olmak. Şeytan bu konuda çoğu insanları etkisi altına almıştır . Şüphesiz ki, bu kadar önemli bir ibadetten vazgeçerek nankörlük etmeyin Allah katındaki bedeli de buna uygun olacaktır.
Şükür duygusunun temelinde tevekkül anlayışı dayanır. Yani bir şey elde etmek istiyorsan, bunun için gereken bütün şartları yerine getirip, neticeyi Allah'tan istemelisin ve verdiği her şeye razı olmalısın. Unutmayalım ki, zengin varlılığı ile, fakir ise fakirliği ile imtahandadır.Aslında şükür duygusu mutluluğun başka adıdır. Çünkü mutluluğun tadı şükür duygusundadır
Şükürsüzlük manevi hastalıktır, hem de çok ağır hastalık. Şükürsüzlük Allah'a itirazın bir seçeneğidir. Şükür ne kadar zenginleşirse , şükürsüzlük de o kadar mahrumiyettir. Şükür maddi-manevi her türlü nimetin, servetin ngiriş kapısıdır. Allah şükür edenlerin kısmetini artırır.
Kalp ve dil ile birlikte, şükrün bilfiil olması da çok önemlidir. İnsan mal-mülk, servet, zenginlik, makam, makam, görev, itibar, zeka, sağlık, güç gibi nimetlerden Allah yolunda ve Allah'ın emrettiği şekilde istifade etmese, o, verilen nimetin şükrünü hakkıyla yerine getirmemiş olur.Mümin şükür etmekle Allah'ın sevgisini ve rızasını kazanır, O'na daha çok yaklaşır. Sebeplere, araçlara takılıp kalmıyor , sahip olduğu her şeyin yalnızca Allah'tan geldiğini bilir ve O'na karşı gelmekten uzaklaşıyor. Bu şekilde verilen nimetin maddi zevkinden tekrar tekrar manevi zevki alır. Verilen bu nimetler vesilesiyle Allah'ı tavsif edip yüceltir.
Bu dünyada verilen tüm nimetler şükrü veya nankörlüğü ortaya çıkarmak için yaratılmış imtihan aracıdır. Vicdanı olan insan etrafına baktığı zaman her yandan Allah'ın nimetleriyle kapsayan edildiğini, bu nimetlere herhangi gücün yardımı ile değil, sadece Allah'ın dilemesiyle kavuşabilir olabileceğini kavrar. İnsanın kendine ait sandığı bedeni, aklı, zekası, duyguları, sağlığı ve gücü de bu nimetlerin sadece bir parçasıdır.
Dolayısıyla şükretmek sadece belirli zamanlarda büyük kazanç veya fayda elde edildiğinde, güzel yemek tüketildiğinde veya tehlikeden kurtarıp kurtulduklarında dilucu "Elhamdülillah, Allah'a çok şükür" demek değildir. Şükür her zaman tüm kalple yaşanacak ruh halidir. Çünkü Allah'ın nimetlerini saymakla, ayetin ifadesiyle, hatta genelleme yapmakla bile bitirmek mümkün değil.
Allah'ın nimetlerine şükür etmemek veya az şükretmek nankörlüktür. Bu ise şeytanın insanlara karşı kurduğu çok büyük hiledir. Şeytan her zaman insanları şükür etmekten uzaklaştırmak istiyor. Bilindiği gibi, şeytanın sadece bir amacı var: insanların şükür etmelerine engel olmak. Şeytan bu konuda çoğu insanları etkisi altına almıştır . Şüphesiz ki, bu kadar önemli bir ibadetten vazgeçerek nankörlük etmeyin Allah katındaki bedeli de buna uygun olacaktır.