Akil Hastaliklari...
akıl hastalıkları ve tedavi yöntemleri ruh hastalıkları çeşitleri akıl çeşitleri duası sağlığı için dua
Bazen insan kendisinde veya ailesinden bir kimsede ruh/akıl hastalığı olduğuna inanmak istemez. Kişi, genellikle, hastalık nedeniyle ailesinin adının kötüye çıkmasından korkar. Bu tür davranış ruh/akıl hastası olan kişinin gereksindiği tedaviyi görmesini engelleyebilir. Şöyle düşünün: Ailede bedeni bir hastalığın belirtilerinden şikayet eden birisi olsa, onun için doktor çağıracağınıza giderek hastalığının daha da artarak durumunun kötüye gitmesine seyirci kalır mısınız ? Tabii ki hayır.
Ruh/akıl hastalığından korkmamak gerekir. Bu tür hastalıklar tıpkı bedeni hastalıklar gibi tedavi edilebilir. Tedavi örneğin, ilaçla, danışmanlıkla veya stres kontrolüyle olabilir. Bazen hastanın bir süre hastanede yatması gerekebilir. Tedavinin yanında yardımcı olabilecek bir şey daha vardır; bu da toplumun ruh/akıl hastalığına bakış açısında meydan gelecek değişikliktir. Ruh/akıl hastası olan kişilerin bizim desteğimize ve onları oldukları gibi kabul etmemize gereksinimleri vardır. Onları oldukları gibi kabul etmezsek kendileri ve aileleri hastalığı toplumdan saklamaya çalışırlar. Bu da ailelerin çevreden iyice soyutlanmalarına ve hastalığın daha da kötüleşmesine yol açar.
Ruh/akıl hastalıklarına bakış açımızın değişmesi için atılacak ilk adım bu hastalıkları daha iyi tanımaktır. Tıpkı bedeni hastalıklar gibi ruh/akıl hastalıkları da beş kişiden birini hayatının bir döneminde etkiler ve değişik sorunları içerir. Şizofreni ve mani-depresyon gibi hastalıklar gayet ciddi olabilir fakat endişe ve korku hastalıkları daha hafif olabilir.
Ruh/akıl hastalığı bazen toplumda şiddet olayları ile yakından bağlantılı olabileceği gerekçesiyle yanlış olarak yargılanabilir. Ancak, ruh/akıl hastası olan kişiler diğer kişilerden daha saldırgan değildirler. Bir başka yanlış düşünce de ruh/akıl hastalığının bir kişilik zaafı olmasıdır ki bu da doğru değildir. Kişinin ruh/akıl hastası olmasından, tıpkı şeker hastalığı gibi, kimse suçlu tutulamaz. Ruh/akıl hastası olan kişilerin cinsel sapıklıkları olduğu da doğru değildir. Cinsel suçları işleyen kişilerin çoğu ruh/akıl hastası değildir.
Ruh/akıl hastalıklarına bakış açımızı şöyle değiştirebiliriz.
Ruh/akıl hastalığının diğer hastalıklardan farklı olmadığını öğrenebilirz. Öksürüğü grip belirtisi olarak kabul ettiğimiz gibi kişinin davranışlarında görülen tuhaflıkları da ruh/akıl hastalığının belirtisi olarak kabul edebiliriz. Ruh/akıl hastalığı hakkında bilgi edinerek hasta kişinin neden böyle davrandığını anlamaya çalışabiliriz.
Ruh/akıl hastalığından etkilenmiş bulunan arkadaş, akraba, komşu ve iş arkadaşlarımıza arkadaşlık ve destek gösterebilir başkalarını da böyle davranmaya teşvik edebiliriz.
Ruh/akıl hastası olan kişileri veya ailelerini yardım aramaları için teşvik edebiliriz.
Bazen insan kendisinde veya ailesinden bir kimsede ruh/akıl hastalığı olduğuna inanmak istemez. Kişi, genellikle, hastalık nedeniyle ailesinin adının kötüye çıkmasından korkar. Bu tür davranış ruh/akıl hastası olan kişinin gereksindiği tedaviyi görmesini engelleyebilir. Şöyle düşünün: Ailede bedeni bir hastalığın belirtilerinden şikayet eden birisi olsa, onun için doktor çağıracağınıza giderek hastalığının daha da artarak durumunun kötüye gitmesine seyirci kalır mısınız ? Tabii ki hayır.
Ruh/akıl hastalığından korkmamak gerekir. Bu tür hastalıklar tıpkı bedeni hastalıklar gibi tedavi edilebilir. Tedavi örneğin, ilaçla, danışmanlıkla veya stres kontrolüyle olabilir. Bazen hastanın bir süre hastanede yatması gerekebilir. Tedavinin yanında yardımcı olabilecek bir şey daha vardır; bu da toplumun ruh/akıl hastalığına bakış açısında meydan gelecek değişikliktir. Ruh/akıl hastası olan kişilerin bizim desteğimize ve onları oldukları gibi kabul etmemize gereksinimleri vardır. Onları oldukları gibi kabul etmezsek kendileri ve aileleri hastalığı toplumdan saklamaya çalışırlar. Bu da ailelerin çevreden iyice soyutlanmalarına ve hastalığın daha da kötüleşmesine yol açar.
Ruh/akıl hastalıklarına bakış açımızın değişmesi için atılacak ilk adım bu hastalıkları daha iyi tanımaktır. Tıpkı bedeni hastalıklar gibi ruh/akıl hastalıkları da beş kişiden birini hayatının bir döneminde etkiler ve değişik sorunları içerir. Şizofreni ve mani-depresyon gibi hastalıklar gayet ciddi olabilir fakat endişe ve korku hastalıkları daha hafif olabilir.
Ruh/akıl hastalığı bazen toplumda şiddet olayları ile yakından bağlantılı olabileceği gerekçesiyle yanlış olarak yargılanabilir. Ancak, ruh/akıl hastası olan kişiler diğer kişilerden daha saldırgan değildirler. Bir başka yanlış düşünce de ruh/akıl hastalığının bir kişilik zaafı olmasıdır ki bu da doğru değildir. Kişinin ruh/akıl hastası olmasından, tıpkı şeker hastalığı gibi, kimse suçlu tutulamaz. Ruh/akıl hastası olan kişilerin cinsel sapıklıkları olduğu da doğru değildir. Cinsel suçları işleyen kişilerin çoğu ruh/akıl hastası değildir.
Ruh/akıl hastalıklarına bakış açımızı şöyle değiştirebiliriz.
Ruh/akıl hastalığının diğer hastalıklardan farklı olmadığını öğrenebilirz. Öksürüğü grip belirtisi olarak kabul ettiğimiz gibi kişinin davranışlarında görülen tuhaflıkları da ruh/akıl hastalığının belirtisi olarak kabul edebiliriz. Ruh/akıl hastalığı hakkında bilgi edinerek hasta kişinin neden böyle davrandığını anlamaya çalışabiliriz.
Ruh/akıl hastalığından etkilenmiş bulunan arkadaş, akraba, komşu ve iş arkadaşlarımıza arkadaşlık ve destek gösterebilir başkalarını da böyle davranmaya teşvik edebiliriz.
Ruh/akıl hastası olan kişileri veya ailelerini yardım aramaları için teşvik edebiliriz.