Ağrı Şehir Tanıtımı

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Ağrı Şehir Tanıtımı
ağrı hangi bölgededir ağrının tanıtımı ağrı şehir merkezi şehri dağı hangi şehirdedir
TARİHÇESİ

Orta Asya'dan gelen kavimlerin Anadolu'ya girişleri sırasında Ağrı, bir geçiş oluşturmuş, dolayısıyla bir çok medeniyete sahne olmuştur. Ancak bu medeniyetler Ağrı'yı bir giriş kapısı olarak gördüklerinden burada çok köklü bir uygarlık oluşturamamışlardır.Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler'in güçlerini yitirmeleri üzerine, M.Ö.1340-M.Ö.1200 tarihleri arasında Hurriler bölgeye yerleşmişlerdir. Hurriler krallık merkezi olan Urfa'dan uzak olan Ağrı'yı ellerinde tutamamışlardır. En köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur. Urartu'nun Van Gölü'nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini ( M.Ö.825-M.Ö.810 ) döneminde seferler başlamış, Kral Menua ( M.Ö.810-M.Ö.786 ) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir. Ağrı Dağı'nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua'nın bu bölgedeki egemenliğinin kesin kanıtıdır.M.Ö.712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı'da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler ( M.Ö.708-M.Ö.555 ) Asur Devleti'nin yıkılması ile birlikte bir yayılma sürecine girmiş, bunun sonucu olarakta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler'in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük İskender'in Pers Kralı lll. Darius'u ( M.Ö.331 ) yenerek Anadolu'yu ele geçirdiği zamana kadar yaklaşık iki yüzyıl kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender'in ölümü üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler bölgeyi ele geçirmişlerdir.


Doğu Anadolu'ya gelip yerleşen ilk Türk topluluğu M.Ö.680 yılında bölgeye gelen Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur.
Bölge, Hz. Osman zamanında islam orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına değin Abbasilerin kontrolü altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans'ın kontrolüne geçmiştir. 1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti'nin sınırları içine girmiştir. 1027-1225 yılları arasında Ani Atabekleri, 1239'da Cengizliler, 1256-1358 yılları arasında İlhanlılar ve Celayirliler Ağrı'da hüküm sürmüşlerdir. İlhanlılar bazen kurultaylarını Ağrı Dağı'nda yapmış, Anadolu ve İran'ı buradan yönetmişlerdir. 1393'de Moğol hakanı Aksak Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir. 1405-1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılınca Ağrı Akkoyunlular'ın egemenliğine geçmiştir.


Ağrı, Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde Şorbulak olarak anılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat'ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı'ya batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165m. yüksekliğiyle Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı'ndan dolayı da AĞRI adını almıştır.


 
Tarihi ve kültürel eserler

DOĞU BEYAZIT KALESİ:
Doğubeyazıt'ın 5km doğusunda, Eski Beyazıt'ın kuzeydoğusundaki Belleburç denilen yerde bulunmaktadır. Bugün için harap bir vaziyet arz etmektedir. Yapanı ve yaptıranı bilinmeyen kalede, Urartu mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar bulunmaktadır. Kale plan olarak üç bölümden meydana gelmiştir. Orta bölümde tapınak ve mağaralar mevcuttur. Kalenin etrafını çeviren surlar tamamen kaybolmuştur. Kalenin Urartular tarafından yapıldığı sanılmaktadır.


BEYAZIT ESKİ CAMİ:
Doğubeyazıt'ın doğusunda, Kalenin güney eteğinde bulunmaktadır. Cami, muhtemelen Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır. Caminin taç kapısı üzerindeki onarım kitabesinden H.1096 (M.1687) 'da onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Kare planlı, tek kubbeli cami plan tipindedir. Harim mekanı 11.50m çapında bir kubbe ile örtülüdür. Beş gözlü son cemaat yeri yıkılmıştır. Üzerinde herhangi bir süslemesi bulunmayan cami, değişik renklerdeki taşların karışık bir biçimde kullanılmasıyla yapılmıştır.

DİYADİN KALESİ:
Diyadin ilçe merkezinin güneyinde, Murat Irmağı'nın kıyısındaki kayalıklar üzerinde kurulmuştur. Yapanı ve yaptıranı belli değildir. Evliya Çelebi, Uzun Hasan oğlu Ziyaüddin tarafından yaptırıldığını belirtmektedir. Kale, yapılış tarzı ve kullanılan malzeme bakımından Urartu kalelerine benzemektedir. Birçok dönemde tamir ettirilen kale, bugün harap bir vaziyettedir.

AVNİK KALESİ:
Koçbaşı Kalesi olarakta bilinen yapı Diyadin ilçe merkezine 29 km mesafede, Yankaya (Ali Hido) mezrasında, Aladağ'ın yüksek bir yerindedir. Taşlarının sökülüp, ev yapımında kullanılmasından dolayı, bıgün ancak temelleri günümüze gelebilmiştir.

KUJE KALESİ:
Avnik Kalesi'ne yakın bir yerde bulunan küçük çapta bir kaledir. Günümüze ancak kalıntıları ulaşabilmiştir.


MEYA (GÜNBULDU) MAĞARALARI:
Diyadin ilçe merkezine 12 km uzaklıktaki Günbuldu köyündedir. Antik bir kent görünümündeki yerleşim yerinde mağaralar ve tarihi kalıntılar köyün 400 m uzağında bulunmaktadır. Kayalara oyularak yapılmış, barınma yerleri, tapınak, ibadethane, oda ve mağaralar oldukça ilgi çekicidir. Barınarak ve ibadethanelerde değişik inançların izleri görülmektedir.Oldukça tahrip edilmiş kentten, günümüze mihrap, haçlı taşlar ve mezarlar kalmıştır.Buradan çıkarılan iki koç heykeli, şu anda il merkezinde bulunmaktadır.

İSHAKPAŞA SARAYI
Dogubeyazıt'ın 8 km güneydoğusunda, Eski Doğubeyazıt'ın kayalıkları üzerindedir. Sarayın harem girişi üzerinde bulunan kitabesinde;
"Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih,
İshaka meram üzere kem kıl dü cihanı"
yazılıdır. Buradan yapının H.1199 (M.1784) tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede adı geçen İshak ise, II.İshak Paşa'dır. Yapı yaklaşık yüz yıllık bir dönem içerisinde tamamlanmıştır. Dolayısıyla 1634-1680 yılları arasında Beyazıt Sancakbeyliği'ni yapan Çolak Abdi Paşa döneminde yapının imarına başlanılmış ve 1784 yılında II.İshak Paşa döneminde yapı tamamlanmıştır.
İki avlu ve bu avlularda yapılmış bölümlerden oluşan sarayda, binalar "U" şeklinde düzenlenmiştir. Birinci avluya girişi sağlayan taç kapı, dışa doğru çıkıntılıdır. Her iki yönden yuvarlak altışar sütunla takviye edilmiştir. Yüzey yuvarlak kemerli, mukarnas kavsaralı bir niş içine alınmıştır. Asıl giriş kapısı basık kemerli olarak düzenlenmiştir. Taç kapı; kabartma bitki motifleri, stilize ağaçlar, mukarnası andıran bezemeler ve kemerlerle süslenmiştir. Birinci avluda; nöbetçi odası, çeşme, muhafız koğuşları, zindan ile at koşum ve araba yerleri bulunur.
Orta avlu, dört tarafı çeşitli binalar ile çevrilmiş olup, dikdörtgen planlıdır. Bu kısımda, hizmetli odaları, selamlık, cami ve türbe yer alır.
Dikdörgen planlı caminin, harim kısmı kare planlı olup üzeri yüksek kasnaklı tromplu bir kubbe ile örtülüdür. Önünde üzeri teras şeklinde düzenlenmiş kapalı bir son cemaat yeri bulunur. Cami iç mekanında, ampir üslubu hatırlatan süslemelere sahiptir.
Caminin güneyinde yer alan Çolak Abdi Paşa Türbesi, Selçuklu tarzına uygun olarak, iki kat halinde yapılmıştır.
Orta avludan bir kapıyla, dikdörtgen planlı harem dairelerine geçilir. Bu bölümde ayrıca hamam, kiler, aşhane ve tuvalet gibi kısımlar bulunmaktadır.
Sonuç olarak, İshak Paşa Sarayı farklı üslup ve bezeme şekilleriyle inşa edilmiş olup, ortaçağ şatolarını anımsatan gösterişli bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır.

ANZAVUR TEPE

Patnos ilçe merkezinin 2km kuzeybatısında yer almaktadır. Patnos Kalesi olarak da bilinir. Urartular'dan kalma antik bir kenttir. Saray, tapınak ve bina kalıntılarının olduğu tespit edilmiştir. Kale Kral Menua ve I.Argişti, tapınak ise İspuını zamanında yapılmıştır. Oldukça harap olan kentten günümüze. Ancak tapınak,kale ve bazı binaların kalıntıları ulaşmıştır.



GİRİK TEPE

Patnos'un 1km güneydoğusundadır. Değirmentepe olarak da bilinir. Urartular'a ait bu antik kent, Kral Menua ve oğlu I.Argişti dönemlerinde kurulmuştur. 1960-1963 yılları arasında yapılan kazılar neticesinde, yanmış bir iç avlu, taht odası, salonlar, kiler ve mutfak ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca buradan çok sayıda yüzük, küpe, bilezik, kemer, mühür, altın ve tunçtan yapılmış süs eşyaları elde edilmiştir.

TOKLUCA KALESİ

Diyadin ilçe merkezine 19 km uzaklıktaki Tokluca köyünde bulunmaktadır. Yapıda yer altına inen merdivenler mevcuttur. Ancak bu merdivenli yolun nereye ulaştığı bilinmemektedir.


ÜÇKİLİSE:

Taşlıçay'ın 18 km doğusunda yer alan bugünkü Taşteker köyüdür.Birçok kaynakta adına rastladığımız Üçkilisenin kutsallığı M.Ö.'ye dayanır. Arsaklı Türkleri burada Bagavan adında bir Güneş Tapınağı yapmışlardır. Sonradan Ermeniler tarafından bir manastır inşa edilmiştir. Ancak bahsedilen ve diğer tarihi değerler yok edilmiştir. Ermenilerin yaptırdığı manastır, 1950 yılında sökülmüş, taşları Ağrı Merkez Camii'nin yapımında kullanılmıştır. Nuh Peygamber'in mezarının burada olduğuna ilişkin bir inanışta vardır.


KIZILZİYARET KALESİ:
Balıklı Göl yakınlarındaki aynı adı taşıyan köyde bulunmaktadır. Hangi dönemde yaptırıldığı bilinmeyen yapının yapanı ve yaptıranı bilinmemektedir. 1918 yılında yöre terk edilip barınak ve kale surları tahrip edildiğinden dolayı, kale harap bir görünüm arz etmektedir.


KÜPKIRAN (HAREBEGÖL) KALESİ:
Merkez ilçenin 20 km uzağında yer alan Yukarı Küpkıran ile Güneysu köyü arasında bulunmaktadır. Kale Harabegöl Kalesi olarak ta bilinir. Kalenin kimin tarafından, hangi tarihte yaptırıldığı bilinmemektedir.

PAZI KALESİ:
Küpkıran köyü ile Kalender köyü arasındaki kaledir. Pazı Kalesi, Eyüp Paşa Kalesi adı ile de anılmaktadır. Ağrı Ovası'na hakim bir tepe üzerinde kurulan kale, küçük boyutlu olup basit bir yapıya sahiptir. Kale oldukça tahrip olmuş, tanınmayacak bir hale gelmiştir.

TOPRAKKALE:
Eleşkirt'e 14 km mesafedeki antik kenttir. Toprakkale'nin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, Urartular döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Urartuların burada bir kale yaptırdıkları ve küçük Arsaklılar'ın burayı yeniden imar ettikleri bilinmektedir. tapınak ve yerleşim yerleri tamamen harap bir hale getirilmiş, kale burçları ve bazı duvar kalıntıları günümüze gelebilmiştir.

TOPRAKKALE CAMİİ:
Cami ile aynı adı taşıyan köyde, bulunmaktadır. Cami üzerinde yer alan kitabeden, 1684 yılında Mirza bin Abdi Paşa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Cami, kare planlı, tek kubbeli bir plan arz etmektedir. 12,50x12,50m ölçülerindeki cami, 8.20m çapındaki tromp geçişli bir kubbe ile örtülmüştür. 14 ahşap direk üzerine oturtulan son cemaat yerinin bir kısmı sonradan yapılmıştır.Beden duvarlarında 6, kubbe kasnağında ise birer atlamalı olarak4 adet pencereye yer verilmiştir.
Beden duvarlarının köşeleri, taç kapı ve pencere etrafları kesme taştan, diğer kısımlar ise moloz taşlarla yapılmıştır.


HAMUR KÜMBETİ::
Hamur ilçe merkezinde yer almaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabeden, sadece 1802 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Plan bakımından Kırşehir'deki Aşık Paşa Türbesi'ne benzemekte olup, Selçuklu ve Osmanlı Kümbetlerinden farklı bir planlama gösterir.Yapı dikdörtgen planlı olup,içten aynalı tonoz,dıştan balık sırtı şeklindedir. Güney taraftaki orijinal olmayan tahta kapıdan giriş sağlanır. Doğu cephesinde 3, batıda ise 2 penceresi bulunmaktadır. Yapı, kesme taş malzeme ile yapılmış olup, cepheleri kuşatan dört sıra bazalt ile renkli bir görünüm kazanmıştır. Kümbet içerisinde İshak Paşa'nın torunlarından İbrahim Paşa'nın ve ailesinin mezarları bulunmaktadır. Mezar taşları , bitkisel motifler, sekiz kollu yıldız ve arapça yazılar ile süslenmesine karşın, bunlar tahrip edilmişlerdir.

KARAGÖZ KİLİSESİ:
Tutak'ın 26km batısındaki Dayapınarı (Noktulu) köyü yakınlarında bulunmaktadır. Kilise kayalara oyularak yer altına yapılmıştır. Kiliseye, merdivenlerle inilmektedir. Bezer bir kiliseye Hamur'un Beklemez köyünde de rastlanılmaktadır.

HAVARAN KALESİ:
Hamur ilçe merkezinden geçen derenin 100m yukarısında sarp bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Kale Selçuklu Devleti'nin son zamanlarından kalmadır. Osmanlı-Rus savaşlarında ve daha sonraları kale tahrip edilmiştir.

ŞOŞİK KALESİ:
Hamur'un Karlıca (Şoşik) köyünde yapılmış kaledir. İlçe merkezine 34 km uzaklıktadır. Kalenin yapım tarihi bilinmemesine karşın, Akkoyunlular'dan kaldığı sanılmaktadır.
Bugünkü haliyle kalede; iki oda ve hamam ayakta kalabilmiş diğer kısımlar tahrip edilmiştir. Kaleye ulaşan blok taşlardan yapılmış merdivenler bulunmaktadır. Kalenin alt tarafında, ayrı olarak yapılmış bir ibadethane vardır.

KARLICA KIZ KALESİ:
Karlıca köyünde, Şoşik Kalesi'nin 2 km doğusunda bulunmaktadır. Şoşik Kalesi beyinin, burayı kızı için yaptırdığı söylenmektedir.

KAN KALESİ:
Tutak'ın 15 km batısında yer alan Dönertaş (Kalekul) köyü yakınlarındadır. Kalenin yapım tarihi bilinmemektedir. Kale harap bir vaziyette olup, temel seviyesinde günümüze ulaşabilmiştir. Kalenin başka bir adı da Kale-i Hum'dur.

ZENCİR KALE:
Tutak yakınlarındaki Katavin Dağında bulunmaktadır. Yapım tarihi bilinmemektedir. Bugün yıkık durumda olan kale hakkında bir çok efsane ve söylenti vardır.


DOĞAL GÜZELLİKLER:

Diyadin Kaplıcaları:
Diyadin ilçe merkezinin 5 km. güneyinde bulunmaktadır. Diyadin Kaplıcaları, Yılanlı. Davud, Köprü kaplıcaları olmak üzere üç bölüme ayrılır. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasan'ın oğlu Ziyaeddin Bey, binlerce seneden beri kullanılagelen bu kaplıcaların civarında ilk tesisleri kurmuştur.
Davut ve Köprü çermikleri, sularının özellikleri bakımından birbirlerine benzemektedir. Köprü çermiğinin tortuları Murat Nehri üzerinde tabii bir köprü meydana getirdiği için bu isim verilmiştir. Demir, kükürt, sülfat, kalsiyum ve bikarbonat bakımından zengin olan bu kaplıcalar romatizma, cilt hastalıkları ile nefrite iyi gelir. Suyun sıcaklığı 60-70 derecedir.
Kaplıca kuruluşları, havuz, özel banyoları olan bir hamam ve bir de hidroloji bölümünden oluşmaktadır. Toplam 150 yataklı turistik otellerin yanı sıra, kamp çadırları da kullanılır.
Çevresindeki Murat Nehri ve Kudret Köprüsü ile güzel bir manzara oluşturan Diyadin Kaplıcaları, yaz aylarının en çok rağbet gören yerleridir.

Dambat Kaplıcası:

Ağrı'ya 5km uzaklıktaki Yolluyazı (Dambat) Köyü'nde, Murat Irmağı kıyısında bulunmaktadır. Deri ve romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir.


Balık Gölü:

Doğubeyazıt'ın Sinek Yaylasında bulunur. 2241m lik rakımı ile yurdumuzun en yüksekte oluşmuş gölüdür. Yüzölçümü 34km karedir. Alabalık ve sazan balığı boldur. Taşlıçay'a 40km'dir. Sandalla gezilir.
Taşlıçay'ın 18km kuzeydoğusunda, alabalığı ünlü bir lav seti gölüdür. Gölün ağaçlıklı çevresi, yörenin

dinlenme yeridir. Suyu tatlıdır. Gölün ortasında, üzerinde tarihsel kalıntılar bulunan 4 dekar genişliğinde küçük bir ada vardır.

Meteor Çukuru:

Doğubeyazıt'ın 35km doğusunda, İran sınırına 2km uzaklıkta, Gürbulak sınır kapısı ile Sarı Çavuş (Gürveren) Köyü arasındadır. Alaska'dakin den sonra dünyanın en geniş göktaşı çukurudur. Meteor çukuru, 1913'te düşen bir göktaşı sonucunda oluşmuştur. Genişliği 35m, derinliği 60m'dir. Toprağa gömülü göktaşının üzeri bir toprak tabakasıyla örtülüdür.


Buz Mağarası:

Küçük Ağrı Dağının güney eteğinde, Hallaç Köyü'ne 3km uzaklıkta bulunmaktadır. Doğal bir anıt durumundaki mağara; 8m derinliğinde 100m uzunluğunda ve 50m genişliğinde elips biçimli bir yapıdadır. Mağara içinde bazalt lavlar, kayalar ve bir kaktüs büyüklüğünden insan büyüklüğüne varan bir çok buzdan dikitler yer almaktadır. Bu buz dikitler ışıkta renk renk yanar döner bir görünüm almaktadır. Mağara kış aylarında sıcak, yaz aylarında ise; bir buzdolabı kadar soğuktur. Mağara ağzından sürekli sıcak ve soğuk hava akımları eser.


Nuh'un Gemisi'nin izi:
Türkiye-İran transit yoluna 3,5km uzaklıkta bulunan ve Ağrı Dağı'nın güneyinde Telçeker ile Meşar Köyleri arasında doğal bir anıttır. Bu anıt gemiye benzer siluet şeklindedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, gemi kütlesinin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı özeliğiyle 3657 sayılı kararı ile 1987'de burayı doğal sit alanı ve açık hava müzesi olarak koruma altına almıştır. Geminin kalıntısını Kuşbakışı olarak görülecek bir yere turistik niteliklere sahip bir kafeterya yapılmıştır.
 
Sanayi - ticaret

İlin endüstri ürünleri ve sanayi malları ihtiyacı genellikle uzak illerden sağlktadır. Sanayii Türkiye'nin ekonomik gücüne katkıda buluncak ve büyük ölçüde etki edecek derecede değildir. Ağrı'nın toprak ürünleri bakımından da milli ekonomiye katkısı azdır. Yapılan sanayi kuruluşları halkın başlıca geçim kaynağı olan hayvancılığa yöneliktir. Hayvansal hammaddelerin bir kısmı bu endüstri kollarında işlenir.
Ticaretin merkezi Karaköse'dir. İran sınırında bulunması ve Gürbulak sınır kapısı sebebiyle Doğubayazıt'ta ticaret daha gelişmiştir. İlçe merkezleri aynı zamanda ticaret merkezleridir. Köylerdeki ticaret; canlı hayvan, hayvan ve ziraat ürünleri ile çerçi ve satıcıların pazarladığı ihtiyaç mallarına aittir.


Ağrı Şeker Fabrikası
1976'da temeli atılan fabrika 1984'te hizmete girmiştir. Ağrı Şeker Fabrikası Cumhuriyet döneminde Ağrı'da yapılan en büyük fabrikadır. Bu fabrika il ekonomisine, işçi istihdamına ve hayvancılığa büyük katkı sağlamıştır.


Doğubayazıt Yem Fabrikası
Yem Sanayii Genel Müdürlüğü'nce 1978'de kurulmuştur. Bölge hayvancılığının geliştirilmesi, hayvansal protein ihtiyacını yeterli seviyeye eriştirmek amacıyla koyun, sığır ve tavuk yemi üretmektedir. Yıllık kapasitesi 16.000 tondur. 1997 yılında toplam 3625 ton yem üretilmiştir.

ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
Ağrı Organize Sanayii Bölgesi ,1990 yılında D.P.T. Müsteşarlığı tarafından planlanarak 1991 yılında yatırım programına alınmıştır. Yer seçimi ve altyapı ile ilgili çalışmalar 1998 yılına kadar Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü tarafından yürütülmüş,1998 yılında Organize Sanayii Bölgesi Müdürlüğü kurulmuştur. Altyapı çalışmaları devam ederken ,Doğubeyazıt-Erzurum Doğalgaz boru hattının OSB sınırları içinden geçtiğinin anlaşılmasının üzerine yeniden yer seçimi yapılmıştır.
Ağrı Organize Sanayii Bölgesinin imar planları 115 adet sanayii parseli,8 adet sosyal tesis parseli,parklar,spor alanları ve arıtma tesisleri ile birlikte 100 hektar olarak planlanmıştır. Parsel büyüklükleri 4000 metrekare ile 10.000 metre kare arasında değişmektedir. Ayrıca bölgenin ileride değişmesi durumu da göz önüne alınarak 26.5 hektar alan gelişme bölgesi olarak planlanarak rezervde bekletilmektedir. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbis Teşekkül Heyetinde İl Özel İdare Müdürlüğü 4,Ticaret ve Sanayii Odası 4 olmak üzere toplam 8 kişi bulunmakta,kararlar ve idare bu heyet tarafından yapılmaktadır.% 50 İl Özel İdare Müdürlüğü,% 50 Ticaret ve Sanayii Odası ortaklığı ile 04.12.2000 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Sicil No: 25 olarak tüzel kişilik tescil edilmiştir. 1990 yılından bu yana gözle görülür bir gelişme göstermeyen Ağrı Organize Sanayii Bölgesine göreve başladığımız 1999 yılı ve sonrasında ki 2.5 yıllık süre içerisinde büyük destek verilerek valiliğimizin tüm kısıtlı imkanlarına rağmen maddi ihtiyaçların tamamı karşılanmış,Ağrı Organize Sanayii Bölgesi Valiliğimizce desteklenerek İhale aşamasına getirilmiştir İhale için 2.5 trilyonluk bir kaynak sağlandığında hizmet vermeye hazır hale gelecektir.
 
Kesin projesi biten ve ihaleye hazır hale getirilen işler

1 - PATNOS ŞEKER OVA BARAJI
Patnos Şeker Ova Barajı kesin Projesi tamamlanmış olup,1996 yılından bu yana İhale Kapsamındadır.
Barajın Göl hacmi 90.2 Hm3 olup,toplam 18.457 Ha tarım arazisini sulayacaktır. Su kaynağı Badişan deresidir.
2 - AĞRI EKİNCİ OVASI SULAMASI
Ekinci Ovası Ağrı Yazıcı Sulamasının ikinci kısmını teşkil etmektedir. Su kaynağı Yazıcı Barajından temin edilecektir. Toplam sulanacak alan 11.215 Ha'dır.


PLANLAMASI BİTEN PROJELER
1 - MURAT BARAJI
Murat Barajı Göl Hacmi 416 Hm3 olup,Diyadin,Musun,Aşağı Doğubeyazıt ve Doğubeyazıt Ovasında toplam 65.136 Ha tarım arazisini kapsar bu Barajın en önemli hem enerji hem içme suyu hem de sulama amaçlı olarak kullanılacaktır.

PLANLAMASI DEVAM EDEN PROJELER
1 - ELEŞKİRT AYDIN TEPE BARAJI.
Aydın tepe Barajıyla Eleşkirt Ovasında 23.897 Ha tarım arazilerini kapsamaktadır.

2 - TUTAK NADİR ŞEYH BARAJI
Nadir Şeyh Barajıyla Tutak Ovasında 10.800 Ha tarım arazisinin kapsar. Göl hacmi 80.8 Hm3'Tur.

3 - TUTAK KARAHALİT BARAJI
Karahalit Barajı Karahalit Ovasında 16.209 Ha tarım arazisini kapsamaktadır. Göl hacmi 15 Hm3'tur.
İŞLETMEDE OLAN TESİSLER
1- Patnos Barajı Göl Hacmi 33.4 Hm3
2- Patnos Ovası Sulaması 5.436 Ha.
3- Eleşkirt Şeryan Rglatörü Sulaması 2.700 Ha.

AĞRI YAZICI BARAJI İNŞAATI
Ağrı yazıcı Barajı 03.11.1994 tarihinde ihalesi yapılmış olup,keşif bedeli 700 Milyar TL İhale tenzilatı % 9,2 İhale bedeli 635.6 TL'dir.
Müteahhit 25.01.1995 tarihinde işi teslim almıştır. Sözleşmeye göre iş bitim tarihi 24.11.1998'dir. Verilen en son sure uzatımı 21.09.2003 'tür.
Barajın göl hacmi 202 Hm3 olup,bu Barajla Ağrı Ovasında 26.000 Ha,Ekinci Ovasında ise 11.000 Ha olmak üzere toplam 37.000 Ha tarım arazisi sulayacaktır.
Ağrı Yazıcı Barajının şu anda % 60 nakti gerçekleşme sağlanmış olup işin bitmesi için 20 Milyar dolara ihtiyaç duyulmaktadır. Mevcut ödeneklerle bu iş 14 yılda biter.
Yapımı Ağrı için hayati önem arz eden Ağrı yazıcı Barajının bitirilebilmesi için Bütçe olanaklarının yanında dış kredinin sağlanması gerekmektedir.
AĞRI OVASI YAZICI SULAMASI
Ağrı Ovası yazıcı sulaması inşaatı 03.12.1997 tarihinde İhalesi yapılarak 1998 de işe başlanılmıştır. Keşif bedeli 7,5 Trilyon TL İhale bedeli 6,297 Trilyon olup,Tenzilatı 16,03'tur. Bu İhale kapsamında birinci kısım yani 25.861 Ha'lık Ağrı Ovası ile 3 Adet Derivasyonu içermektedir. Ağrı Ovası Sulaması inşaatı işinde sözleşmeye göre işin bitim tarihi 30.09.2002 'dir. Ödenek yetersizliğinden dolayı verilen en son sure uzatımı 11.09.2005 olarak belirlenmiştir. Mevcut ödeneklerle bu iş ancak 60 yılda bitebilir.
Ağrı Ovası yazıcı sulaması inşaatı işinde şu anda % 7 nakti gerçekleşme sağlanmış olup,işin bitmesi için 69 Milyon Dolara ihtiyaç duyulmaktadır. Ağrı yazıcı sulaması Projesinin bir an önce bitirilebilmesi için Bütçe olanaklarının yanında Dış Kredininde sağlanması gerekmektedir.

KURUBUZ TESİSLERİ ve JEOTERMAL ISINMA SİSTEMİ
İlk kez ABD'de 1890 yılında kullanılan ve tüm dünyada halen kullanılmakta ve yaygınlaşmakta olan Jeotermal enerji ile merkezi ısıtma, İlimiz Diyadin ilçesinde kullanılmaktadır. MTA verilerine göre Diyadin Türkiye'nin en verimli beş sahasından biridir. 3 E olarak nitelenen Enerji,Ekonomi,Ekoloji kavramına baktığımızda ; 258 gün ısı enerjisine ihtiyaç duyulan, hava kirliliğinin yoğun olarak yaşandığı ve pahalıya ısınan ilimizde ve ısı enerjisinin % 63'ünü ithal eden ülkemizde, kullanımı büyük önem kazanmaktadır.
Bu düşünceden hareketle Valiliğimizce Jeotermal enerji ile merkezi ısıtma sisteminin Doğubeyazıt ilçemiz ve Ağrı ilinde de uygulanabilmesi için gerekli projeler yaptırılmıştır. Finans( değişik yöntemler var) sağlandığında proje hayata geçirilecektir. Ayrıca dönüş suyu ile seracılık projesi geliştirilmektedir. Çok ekonomik olan bu proje ile Ağrı ve ilçeleri doğunun Antalya'sı olabilecek bir yapıya sahiptir. Acil destek fonundan sağlanan kaynak ile 2000 metrekare alanda örnek bir sera yapımı önümüzdeki ay tamamlanarak hizmete alınacaktır.
Diyadin jeotenmal A.Ş. merkezi ısıtma sistemi kamu kurum ve kuruluşları ve okulların Yanı sıra ev ve iş yerlerinin ısıtılmasında da hizmet vermektedir. Bu ısıtma sistemi ile birlikte bir çok vatandaşımız maddi olarak büyük kazançlar elde ettikleri gibi bölge açısından da temiz ve kullanılabilir yeni bir enerji sistemi ortaya çıkmıştır.
Öte yandan Bölgesel olarak enerji sorununu çözebilmemiz için ise doğalgaz çevrim santrali ile gerek Diyadin jeotermal alanı gerekse rüzgar enerji santralleri de alternatif olarak veya birlikte düşünülmelidir.
 
Tarım ve hayvancılık

TARIM VE HAYVANCILIK


Ağrı'da faal nüfusun %76.3'ü tarım sektöründe çalışmakta ve İl topraklarının %30'luk kısmında tarım yapılmaktadır. Ağrı İli hayvan varlığının bölge ve Türkiye varlığı içindeki yeri incelendiğinde; koyunda bölge koyun varlığının %16.02'sinin, Türkiye koyun varlığının %4.79'unun, sığırda bölge sığır varlığının %9.65'inin, Türkiye sığır varlığının %1.95'inin ve tavukta da bölge tavuk varlığının %2.93'ünün, Türkiye tavuk varlığının %1.6'sının il hayvan varlığından oluştuğu görülmektedir.
İlimiz sınır il olması nedeniyle gümrük işlemleri yoğun olarak yapılmaktadır. Şu anda atıl ve kadrosuzluk nedeniyle boş olan Gümrük Veteriner ve Tahaffuzhane Müdürlüğü acilen kadro takviyesi yapılarak faal hale getirilmelidir.

Projeler:
İlimiz Yurtiçi Gayri Safi Milli Hasıladan aldığı pay ülke bazında oldukça düşüktür. Zenginlikte iller sıralamasında sonlarda bulunmaktadır. İlin kalkınması için Bakanlığımız tarafından bölgesel bazda uygulanan projelere dahil edilmelidir.



HAYVANCILIK:
Koyun başta olmak üzere büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ile süt ve süt ürünleri, Ağrı ilinin başlıca gelir kaynaklarını oluşturmaktadır. Dağlarda yabani keçi, boz ve beyaz ayı, sansar, tilki, kurt ve tavşan bulunur.
Ayrıca Ağrı Dağı'nda derisi kıymetli engerek yılanı ile, İlde özellikle sazlıklar ve göl kıyılarında yabanördeği, yabankazı, turna ve keklik gibi av kuşları bulunur.